HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ
105 subscribers
702 photos
621 videos
282 files
1.79K links
Download Telegram
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/07/%D9%84%D8%AD%D8%B8%D8%A9-%D8%AA%D9%88%D9%82%D9%8A%D8%B9-%D8%A7%D9%84%D9%81%D8%B5%D8%A7%D8%A6%D9%84-%D8%A7%D9%84%D9%81%D9%84%D8%B3%D8%B7%D9%8A%D9%86%D9%8A%D8%A9-%D8%B9%D9%84%D9%89-%D8%A5%D8%B9%D9%84%D8%A7%D9%86-%D8%A8%D9%83%D9%8A%D9%86-%D9%84%D9%84%D9%85%D8%B5%D8%A7%D9%84%D8%AD%D8%A9-%D8%A7%D9%84%D9%88%D8%B7%D9%86%D9%8A%D8%A9-Halkin-Devrimci-Gucleri.jpg">Media</a>Filistinli örgütler, Çin’in başkenti Pekin’de bir araya gelerek siyasi parti ve hareketleri uzlaştırmayı ve ulusal diyalog başlatmayı amaçlayan bir deklarasyon üzerinde anlaştı.Toplantılara aralarında el-Fetih, Hamas, İslami Cihad, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi’nin de bulunduğu 14 Filistinli örgüt katıldı.Anlaşma sonrası açıklanan Pekin Deklarasyonu metninde mutabakata katılan bütün Filistinli örgütler Filistin halkının Gazze’deki soykırım saldırısına karşı gösterdiği direnişi selamladı. Pekin Deklarasyonu metninde ‘Filistin ulusal bölünmüşlüğüne son verme’ ve ‘(İsrail) saldırganlığına karşı koymak ve soykırımı durdurmak için ulusal çabaları birleştirme’ taahhüdü verildi.Belgeye göre, Filistinli örgütler ‘Mısır, Cezayir, Çin ve Rusya’nın yardımıyla’ anlaşmanın maddelerinin uygulanmasını izleyecek.Belgede, “<em>4 Mayıs 2011‘de Kahire’de imzalanan Ulusal Mutabakat Anlaşması ve 12 Ekim 2022’de imzalanan Cezayir Deklarasyonu temelinde, örgütler Mısır, Cezayir, Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya’nın yardımıyla Filistin ulusal hareketindeki bölünmeyi sona erdirmek için anlaşmaların uygulanmasına devam etme kararı aldı</em>” denildi ve kabul edilen dört madde sıralandı: 1- Başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına bağlılık,2- Filistin halkının işgale direnme ve uluslararası yasalara uygun bir şekilde işgale son verme hakkı,3- Filistinli örgütlerin mutabakatı ve Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın kararıyla geçici bir ulusal uzlaşı hükümeti kurulması,4- Ulusal sorumluluk üstlenmede siyasi ortaklığı derinleştirme ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün kurumlarını geliştirme amacıyla, onaylanan seçim yasasına uygun bir şekilde yeni Ulusal Konsey’in oluşturulmasına yönelik pratik adımlar atılıncaya kadar, 4 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan Filistin Ulusal Mutabakat Belgesi’nde üzerinde mutabık kalınan hususlara uygun bir şekilde siyasi karar alma süreçlerinde ortaklık için geçici birleşik liderlik çerçevesinin etkinleştirilmesi ve düzenlenmesi.Mutabakata Hamas’ın siyasi bürosunun başkan yardımcısı Musa Abu Marzuk, el-Fetih’in başkan yardımcısı Mahmud el-Alul ve FHKC Genel Sekreter yardımcısı Cemil Mezher katıldı.Al-Quds al-Arabi, Pekin Deklarasyonunun tamamını yayınladı:Bölünmüşlüğü Sona Erdirmek ve Filistin Ulusal Birliğini Güçlendirmek için Pekin Bildirgesi<em>Çin Halk Cumhuriyeti tarafından Filistinli örgütlere yapılan cömert bir davet üzerine, soykırım savaşı ve İsrail saldırganlığına karşı Filistin’in tutumunu birleştirmek ve Filistin halkının ulusal birlik, özgürlük ve ulusal bağımsızlık özlemlerini gerçekleştirecek şekilde bölünmeyi sona erdirmek amacıyla başkent Pekin’de önemli bir diyalog düzenlendi.</em><em>Katılımcılar, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Filistin halkının haklarına verdiği destek ve bölünmüşlüğü sona erdirme ve Filistin tutumunu birleştirme konusundaki istekliliği temelinde sarf ettiği samimi çabaları takdirle karşıladıklarını ifade etmişlerdir. Arap kardeşlerimiz ile Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu’ndaki dostlarımızın, İsrail işgalini sona erdirmek ve Filistin halkının haklarına adil yaklaşan ilgili uluslararası kararları uygulamak üzere Birleşmiş Milletler şemsiyesi ve himayesi altında, tek taraflı ve önyargılı Amerikan sponsorluğuna alternatif olarak geniş uluslararası ve bölgesel katılımla tam yetkiye sahip uluslararası bir konferansın toplanması için uluslararası çabaları sürdürmeleri gerektiğini vurgulamaktadırlar.</em><em>Halkımızın maruz kaldığı soykırım savaşı ve suçlu Siyonist saldırganlık ışığında, Filistinli gruplar toplantıya hâkim olan olumlu ve yapıcı ruhu teyit ederek, Filistin halkının tek…
Media– Ebu Ali Mustafa Tugayları: Batı Şeria’da Tulkarim’e yönelik baskında işgalcilere EYP ve silahlarla saldırılar düzenledi, şiddetli çatışmalara girdi.– Ömer El Kasım Güçleri (FDKC): Refah’ın batısına giren işgalcileri ağır kalibreli havanlarla, Kudüs Tugayları ile birlikte de Nitzarim eksenindeki işgalcileri yine ağır havanlarla vurdu.– Kassam Tugayları: Han Yunus’un doğusunda D9 tipi zırhlı buldozeri zırh delici El Yasin ile imha etti, Cuhr ed-Dik bölgesine giren işgalcileri de ağır havanlarla vurdu. Batı Şeria’nın Cenin şehrinde ise üçlü bir pusu gerçekleştirdi. Sınırdaki duvar, işgalcileri çekmek için uzaktan kumandalı bombayla patlatıldı. Duvarı onarmaya gelen siyonist güç, ikinci bir bombayla hedef alındı ve iki asker yaralandı. Yardım için gelen ekip ise üçüncü bir bombayla hedef alındı ve bir subay yaralandı. Tulkarim şehrine yönelik baskında da işgalcilere EYP’li saldırılar düzenlendi. Kassam komutanı Eşref Nafi şehit oldu.– Kudüs Tugayları (Seriyyeleri): Batı Şeria’nın Tulkarim şehrine yönelik baskında işgalcilere çok sayıda EYP’li saldırılar düzenledi.– El Aksa Şehitleri Tugayları: Tulkarim’e yönelik şiddetli baskında grubun saha komutanlarından Muhammed Avvad ve Muhammed Bedii şehit oldu. Baskında işgalcilere çok sayıda EYP’li saldırılar düzenlediler.– El Aksa Şehitleri Tugayları – Nidal Amudi Tugayı: İşgal ordusunun Gazze şehrinin güneyindeki Nitzarim’de bulunan karargahını iki kez ağır havanlarla vurdu.Hizbullah: – İşgal ordusunun seçkin özel birliklerinden Golani Tugayı’nın Neria Dağı’nda liderlik karargahı olarak kullandığı askeri üssü kamikaze İHA’larla doğrudan vurdu. (Subay ve askerler arasında ölü ve yaralılar var)– Beit Hillel kışlasındaki Sahel Taburu karargahını yüksek patlayıcılı Felek roketleriyle doğrudan vurdu.– El Merc askeri bölgesini yarım ton patlayıcı başlık taşıyan Burkan roketleriyle doğrudan vurdu.– Golani Tugayı’nın bir başka karargahı olan Ramim kışlasını ağır kalibreli top mermileriyle vurdu.– Kiryat Shmona’yı onlarca Katyuşa roketiyle vurdu. Saldırı, Güney Lübnan’daki Talusah Camii’nin minaresinin bombalanmasına yanıt olarak gerçekleştirildi.– İşgal altındaki Kefer Şuba tepelerindeki El Samaka mevkiinde bulunan işgal askerlerini top mermileriyle doğrudan vurdu. (Ölü ve yaralılar var)– Birkat Rişa’daki tespit radarını güdümlü füzelerle imha etti.The post Filistin direnişinin 23 Temmuz tarihli operasyonları appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/Q9dvjHJ
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/07/%D8%A7%D8%B2-%D8%B4%D9%87%DB%8C%D8%AF-%D8%AD%D8%B3%DB%8C%D9%86-%D8%A7%D9%84%D8%AD%D9%88%D8%AB%DB%8C-%D8%AA%D8%A7-%D8%B9%D8%A8%D8%AF%D8%A7%D9%84%D9%85%D9%84%DA%A9-%D8%B1%D9%87%D8%A8%D8%B1-%DA%A9%D9%86%D9%88%D9%86%DB%8C.jpg">Media<strong>-YEMEN DİRENİŞİNİN ORTAYA ÇIKIŞI (1)
</strong>Yemen’i ve dünyadaki gelişmeleri takip eden kimseler için Ensarullah hareketini yakından tanımak büyük bir önem arz ediyor. Lübnan’ın el-Menar televizyonu, Ensarullah hareketini inceleyen bir dosyaya yer verdi, biz bu dosyanın çevirisini değerli okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz:<strong>Seyyid Hüseyin el-Husi’nin şehadetine kadar olan dönem</strong><em>Yemen’deki Ensarullah hareketinin son yıllarda kazandığı güç uluslararası ve bölgesel meselelerle ilgilenen analistlerin dikkatini çekti. Özellikle de mevcut şartlarda bu örgüt, Yemen’deki birçok partiyi ve grubu kendisiyle birlikte hareket etmeye sevk etti.</em><em>Sahip olduğu halk desteği, eski cumhurbaşkanı Mansur Hadi’yi Yemen’den kaçmaya mecbur etti. Ensarullah’ın ortaya koyduğu güç öylesine büyüdü ki tüm Arap liderlerini ve onların Amerikalı efendilerini dehşete düşürdü. Nitekim geçtiğimiz günlerde bu dehşetten kaynaklanan bazı tepkilere tanık olduk. Suudilerin askeri seçeneğe başvurmaları bunlardan biri sayılabilir. Bu çerçevede Yemen’i ve dünyadaki gelişmeleri takip eden kimseler için Ensarullah hareketini yakından tanımak büyük bir önem arz ediyor.</em><em>Lübnan’ın el-Menar televizyonu, Ensarullah hareketini inceleyen bir dosyaya yer verdi, biz bu dosyanın çevirisini değerli okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz:</em>“Allahu Ekber, kahrolsun Amerika, kahrolsun İsrail, Yahudilere lanet olsun, zafer İslam’ındır!” sloganı ilk kez 17 Haziran 2002’de Sada kentindeki bir okulun bahçesinde duyuldu.Diktatörlerin ve zorbaların zorlu bir savaş başlatması için bu slogan yeterliydi. Bu savaş Amerika’nın eski Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’ten istemesi ve Suudilerin de onayı ile başladı.Bu çerçevede Husilere karşı altı savaş yapıldı. İlk savaşta Husiler partisinin kurucusu Seyyid Hüseyin <strong>Husi</strong>, şehit edildi. Güçlü bir örgüt olan Ensarullah adlı hareket ortaya çıktı ve Yemen’in en önemli siyasi aktörlerinden biri oldu.<strong>Ensarullah kimlerden oluşuyor?</strong>Ensarullah örgütü, Seyyid Hüseyin Bedreddin el-Husi’nin konuşmalarının ışığında, Sada kentinin Merran bölgesindeki İmam Hadi okulunda kuruldu.Yemenli araştırmacı ve Yemen Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Abdulmelik el-Aczi’nin ifadesiyle, Ensarullah hareketi Seyyid Hüseyin’in bir ömür fikri ve siyasi tecrübesi sonucu elde ettiği bir ıslahat projesiydi.Bu sebeple Ensarullah örgütünün Seyyid Hüseyin el-Husi’nin düşüncelerinin özü olduğu söylenebilir. Seyyid Hüseyin el-Husi, şiddetli saldırılara uğradı ve 2004’te de şehit edildi; ancak Seyyid Hüseyin el-Husi’nin şehit edilmesine kadar Ensarullah örgütü bugünkü mevcut şeklini almamıştı. Şehit Husi, hayatta olduğu dönemde bu konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Bizim partimiz yok, siyasi örgütümüz yok, biz yalnızca Müslüman bir grubuz. Bize karşı savaş başlatmalarının sebebi, Amerika’ya ve İsrail’e karşı mücadele edip halka Kur’an-ı Kerim’i hatırlatmamızdır. Onlar, Amerika’nın emirlerini uygulamak istiyorlar.”<strong>Seyyid Hüseyin el-Husi kimdir?</strong>Seyyid Hüseyin el-Husi, 1959’da Sada ilinin er-Ruveys kentinde dünyaya geldi. İlim ehli bir ailede yetişti. O, Yemen’in en seçkin Zeydi ilmi mercilerinden biri olan Seyyid Bedreddin Emireddin el-Husi’nin oğluydu. Bu ilişkinin de çok açık bir şekilde gösterdiği üzere bu aile, siyasi bir aile olmaktan çok ilmi ve dini bir aileydi.Seyyid Hüseyin’in dedesi Seyyid Emireddin, zalim yönetime karşı tavır sahibiydi ve zalimlerin yönetimi altında Cuma namazı kılınmayacağına inanıyordu. Onun bu tavrının sebebi Cuma namazlarında zalim yöneticiye dua ediliyor olmasıydı. O ise zalim yöneticiye dua etmenin zalimi kabul edilebilir kıldığına ve bunun da bir zulüm olduğuna inanıyordu.Seyyid Hüseyin’in babası siyasetle çok ilgili…
MediaYemen lideri Seyyid Abdülmelik el-Husi’nin yerel ve bölgesel son gelişmelere ilişkin bugünkü konuşmasından öne çıkan noktalar:Ensarullah lideri: Düşman İsrail’in Hudeyde’ye yönelik saldırısına karşılık verilmesi kaçınılmaz!Irak direnişiyle ortak Yemen operasyonlarının gidişatı, inşaallah bundan sonraki aşamada önemli bir gelişmeye sahne olacak.Yemen’den gelen destek cephesinde, geçen hafta sonu işgal altındaki Yafa’ya yönelik Yafa İHA’sı operasyonuyla savaşı tırmandırmanın beşinci aşamasını başlattık.Düşman, Yafa operasyonu karşısında hayrete düştü ve hedeflenen noktanın, yani karar alma merkezi olan Tel Aviv’in önemi ve uçağın kat ettiği mesafenin uzunluğu karşısında şok oldu.Yafa İHA’sı 2.200 km’den fazla bir mesafe kat ederek, düşmanın koruyucuları ve onu desteklemek için toplananlar tarafından korunduğu tüm duvarları ve kordonları deldi.Yafa operasyonunun belirli ve amaçlanan bir hedefi vardı ve hedef uzak mesafeden isabetli bir şekilde vuruldu ve bu, İsraillileri ve Amerikalıları korkuttu.Siyonist liderler, Yafa operasyonu karşısında duydukları şoku dile getirirken, içlerinden en suçlu olanı, “İsrail’de güvenliği kaybettik ve kırmızı çizgiler aşıldı” dedi.Tel Aviv’i hedef almak, işgal altındaki Filistin’in artık Siyonist Yahudiler için güvenli bir yer olmadığı anlamına geliyor.Düşman medyası, Yafa operasyonunun önemini kabul etti ve bunun savaşta yeni bir aşamayı temsil ettiğini ve birden fazla cepheden oluşan bölgesel bir çatışma haline geldiğini söyledi.Amerikan medyası Yafa operasyonunu, 7 Ekim operasyonundan sonra İsrail’in güvenliğine yönelik en ciddi sabotaj saldırısı olarak değerlendirdi.İsrail’in Hudeyde’ye yönelik saldırısı, Gazze’ye destek operasyonlarını engelleme konusunda caydırıcı olmayacaktır ve Siyonistlerin de bunu kabul ediyor.Düşman, Yemen’den gelen 200’den fazla füze ve insansız hava aracıyla kendisinin hedef alındığını itiraf etti ve Siyonistler bundan endişeli, biz de onların çok endişelenmelerini istiyoruz.Amerika, Kızıldeniz’deki operasyonları engellemeyi başaramadı ve bu, Orta Doğu’daki Amerikan kuvvetlerinin başkomutanı (CENTCOM komutanı Kurilla) tarafından Savaş Bakanı’na gönderilen gizli bir mesajla doğrulandı.Hudeyde’ye yapılan saldırının amacı, halkımızın ekonomik olarak hedeflenmesi ve ülkemizi Filistin’i savunmaktan ve desteklemekten caydırmaya yönelik bir gösteri ve bağlamdaydı.Yafa operasyonundan önce caydırıcı bir durumda değildik, bu hedeflere ulaşmak için sürekli olarak yeteneklerimizi daha da geliştirmeye çalışıyoruz.Yeteneklerimizi daha etkili, daha yıkıcı, daha zararlı ve düşmana daha azap verici hale getirmek için Yüce Allah’ın yardımını arayarak hâlâ sürekli gelişme içerisindeyiz.Yemen halkının konumu çok güçlüdür; düşmanın tepkisi ne kadar gösterişli olursa olsun, sonucu ne olursa olsun bu konuda kararlıdır ve bundan taviz vermeyecektir.Düşman İsrail’in Hudeyde’ye yönelik saldırısına karşılık verilmesi kaçınılmaz olup, destek operasyonlarımız beşinci aşamada devam etmektedir.İsrail, Gazze’deki soykırımını ve kuşatmasını durdurana kadar, düşmana karşı mazlum ve saldırıya uğrayan Filistin halkına destek vermekten çekinmeyeceğiz.İsrail’in saldırısı sonrasında, İran, Hizbullah ve Filistin ile Irak ve Suriye’deki direniş gruplarının ülkemizle dayanışmamız çok büyüktü.Eksen dışından resmi düzeyde dayanışma vardı ve bazı Arap ve İslam ülkeleri dayanışmalarını ve açık kınamalarını dile getirdi.Düşmanın Gazze’de yaptıklarını unutan kişi, “Çünkü sığırlar, bizce, birbirlerine benzemektedir. (Bakara 70)” diyen İsrailoğullarından daha aptaldır.Denizlerde ve Filistin’in derinliklerinde askeri operasyonlarımız inşaallah devam edecek ve ülkemize yönelik saldırılar çatışmaları tırmandırmamızı engelleyemeyecektir.”The post Abdülmelik el-Husi: Düşman, Yafa operasyonu karşısında şok oldu appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/X0Mkc1f
MediaFilistin’li direniş örgütü Hamas’ın siyasi büro başkanı İsmail Haniye, Amerika’nın Ortadoğu’daki soykırım makinası siyonist varlık “İsrail” tarafından Tahran’daki evinde suikast saldırısı sonucu şehid oldu.-Hamas’tan yapılan açıklama:İslami Direniş Hareketi Hamas, büyük Filistin halkımızın, Arap ve İslam ümmetinin ve dünyanın tüm özgür insanlarının evlatlarının yasını tutuyor.Kardeş lider, şehit, Mücahid İsmail Haniye, İran’ın yeni cumhurbaşkanının göreve başlama törenine katıldıktan sonra Tahran’daki ikametgahına düzenlenen hain Siyonist baskını sonucu hayatını kaybetti.Allah’a aitiz ve O’na döneceğiz. Bu bir cihattır, ya zaferdir ya da şehadettir.– Hamas’ın Askeri kanadı Kassam Tugayları açıklaması:Komutan Haniye’ye İran başkentinin göbeğinde gerçekleştirilen canice suikast, savaşı yeni boyutlara taşıyan önemli ve tehlikeli bir olaydır ve tüm bölgede büyük yankı uyandıracaktır.Direnişin güçlenmesinde, milletin çabalarının birleştirilmesinde, enerjilerinin harekete geçirilmesinde ve pusulanın Kudüs’e yönlendirilmesinde şehidin önemli bir rolü vardı.Düşman, saldırı çemberini genişleterek, direniş liderlerine çeşitli alanlarda suikastlar düzenleyerek ve bölge ülkelerinin egemenliğini ihlal ederek yanlış hesap yaptı. Megalomanlıkla kör olan suçlu Netanyahu, işgalci varlığı uçuruma sürüklüyor ve onun çöküşünü ve Filistin topraklarından tamamen yok oluşunu hızlandırıyor.Artık bu siyonist çılgınlığın durmasının, bu azgın düşmanın dizginlenmesinin, orada burada oynayan elinin kesilmesinin ve saldırganlığından caydırılmasının zamanı gelmiştir.Düşmanın çeşitli alanlarda devam eden suçları, bölgedeki tüm ülkeler ve halklar için alarm zilini çalıyor. Bu suçlar, Filistin’deki direnişi destekleme ve yardım etme konusunda herkesi teşvik etmelidir; çünkü burası tüm ulusun ileri savunma hattıdır.Bu nedenle düşman onu kırmak ve halklara karşı en büyük saldırılara girişmek için yoğun çaba gösteriyor.Bugün Gazzeli çocukların, kadınların, gençlerin ve yaşlıların kanıyla, halkımızın ve milletimizin evlatlarının ve mücahitlerinin kanıyla karışan liderimiz İsmail Haniye’nin kanı, Direniş’in ve liderlerinin savaşın kalbinde halklarıyla yan yana, kararlı olduğunu doğruluyor.Bu temiz kan, elbette boşa gitmeyecek; aksine, kurtuluşa giden yolda bir işaret olacak.Düşman, bu saldırganlığının bedelini Gazze’de, Batı Şeria’da, canavar varlığı içinde, milletimizin ve halkımızın mücahitlerinin elinin uzandığı her yerde, Cenab-ı Allah’ın izniyle kanıyla ödeyecek.The post İsmail Haniye Tahran’daki evinde suikast saldırısı sonucu şehid oldu appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/uNOHDCb
Mediaİslami Direniş Hareketi Hamas ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Mescid-i Aksa Tufanı savaşı ve Gazze, Batı Şeria, Kudüs, işgal altındaki iç kesimler ve diasporadaki Filistin halkımızı hedef alan soykırım savaşı ve tutsaklara yapılan kötü muameleler, ışığında, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın Yahudileştirilme girişimleri ve siyonist gaspçılar aracılığıyla toprakların yağmalanması ışığında 31 Temmuz 2024 Çarşamba günü önemli bir ikili toplantı gerçekleştirdi.Katılımcılar, Filistin’in ve milletin kaybının yasını tutarken, büyük ulusal lider şehit İsmail Haniye’nin saf kanının boşuna olmayacağını vurguladı ve siyonist işgalcilerin işledikleri tüm suçların ve saldırganlığın bedelini ödeyeceğini, önder Haniye’nin kanının kurtuluş, geri dönüş ve bağımsızlığın yolunu aydınlatan bir fener olacağını söyledi.– FHKC ve HAMAS AÇIKLAMASI:– Genel olarak tüm coğrafyalardaki Filistin halkımıza, özelde ise Gazze Şeridi’ndeki kararlı ve mücadeleci halklarımıza selamlarımızı, şükranlarımızı ve takdirlerimizi sunuyoruz. Ve nerede olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, kanla bir direniş ve mücadele efsanesi çizen yiğit Direnişimize, şehitlerimize, yaralılarımıza ve özgür tutsaklarımıza da selam olsun.– Direnişin meşru bir hak, stratejik bir tercih olduğunu ve kurtuluşa, bağımsızlığa ve başkenti Kudüs olmak üzere tüm Filistin ulusal topraklarında Filistin Devleti’nin kurulmasına kadar sürekli bir yürüyüş olduğunu teyit ediyoruz.– İşgal altındaki Batı Şeria’daki halkımızın direnişini selamlıyor, halkımızı her türlü korumayı sağlamaya, direnişimizin kahramanlarını kucaklamaya ve her türlü zulme karşı koymaya çağırıyoruz.– Saldırganlığın durdurulması, halkımızın korunması, işgalin Gazze Şeridi’nden çekilmesi, ablukanın kırılması, sınır kapılarının açılması halkımızın ve onun yiğit Direnişinin ulusal önceliğidir. Sözde “savaşın ertesi günü” denilen gün, Filistin halkının ve onun yaşayan güçlerinin, direnişlerinin günüdür. Kaynağı ne olursa olsun, siyonist işgale karşı çıktığımız gibi, halkımızın bağımsız ulusal karar alma hakkını kısıtlayan projeleri dayatmaya yönelik her türlü girişimle yüzleşeceğiz. Hangi kuvvet olursa olsun, milliyeti ne olursa olsun karşımızdakiler “işgalci güç” olacak ve kaderi onun (işgalcilerin) kaderiyle aynı olacak.– İşgal altındaki bölgelerdeki (1948), Batı Şeria ve Kudüs’teki halkımızı işgale karşı çatışmayı ve direnişi artırmaya, işgalin suç projeleri ve suçlu sürüleriyle yüzleşmeye çağırıyoruz.– Soykırım savaşı, işgalin bozulan itibarını ve halkımızın yiğit direnişinin kahramanlarının ayakları altında çöken caydırıcılığını geri getirmeyecek.– (Gazze’deki) Hükümeti ve onun yetkili kurumlarını, kasıtlı veya kasıtsız olarak kendisini işgale alet etmeye kalkışan herkesi demir yumrukla vurmaya çağırıyoruz. Halkımızın aşiretlerine ve ailelerine de yasaların uygulanması, kamu düzeninin kontrol edilmesi, asi ve kanun kaçaklarının caydırılması konularında hükümete ve güvenlik hizmetlerine destek olmaya devam etmeleri yönünde çağrıda bulunuyoruz.– Halkımızın kurtuluşa, özgürlüğe ve başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasına yönelik umut ve özlemlerini gerçekleştirebilmek için FKÖ’nün ve Filistin siyasi sisteminin reforme edilmesi ve geliştirilmesi, en son Çin’de olmak üzere tüm ulusal tarafların üzerinde mutabakata vardığı, tüm Filistinlilerin ve onların yaşayan güçlerinin katılımını sağlayacak şekilde acil bir ulusal çıkardır.– Halk kitlelerimizi, milletimizi ve özgür dünya halklarını, 3 Ağustos’u halkımıza ve onların kahraman tutsaklarına destek için uluslararası bir seferberlik günü olarak değerlendirmeye çağırıyoruz.Filistin Halk Kurtuluş Cephesi – FHKCİslami Direniş Hareketi – HAMAS31 Temmuz 2024The post FHKC ve HAMAS’tan ortak açıklama appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/sOfKJn6
MediaHizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın, büyük komutan şehid Fuad Ali Şükr (Seyyid Muhsin)’in cenaze töreninde yaptığı konuşmada öne çıkanlar:– Kardeş İsmail Heniye’nin şehadeti dolayısıyla Hamas hareketindeki ve Kassam Tugaylarındaki kardeşlerimize başsağlığı ve rahmet diliyorum. Direnişte ve şehadette Hamas hareketinin ortağıyız ve kaçınılmaz zafere ulaşacağız.– Düşman Dahiye’ye (Beyrut’un güney banliyösü) yönelik saldırıyı tepki olarak değerlendirdi ama biz bu değerlendirmeyi ve tanımlamayı kabul etmiyoruz. Daha ziyade bu bölge halklarına yönelik bir saldırıdır ve Siyonist-Amerikan savaşının bir parçasıdır.– Dahiye’ye yönelik saldırı bir tepki değil, savaşın bir parçası ve Lübnan destek cephesine verilen tepki bağlamında ortaya çıkıyor.– Bu savaşa girmeye karar verdiğimizde, büyük küçük hepimiz, liderler, kadrolar, aileler ve direnişin tüm üyeleri kanımızı avuçlarımızda taşıdık.– Gazze’yi ve Filistin davasını desteklemenin bedelini ödüyoruz ve bu yeni bir şey değil, bu bedeli kabul ediyor ve ödüyoruz. Bu savaşa ahlakına, doğruluğuna ve önemine inanarak girdik. Bu savaşta ödeyeceğimiz hiçbir bedele şaşırmadık ve şaşırmayacağız.– İşlerin, destek cepheleri meselesinin ötesine geçtiği büyük bir savaşla karşı karşıyayız. Tüm cephelerde açık bir savaş içindeyiz ve yeni bir aşamaya girdik.– Tahran’da İsmail Heniye’yi öldüreceklerini ve İran’ın sessiz kalacağını mı sanıyorlar?– Seyyid Ali Hamaney’in Lider İsmail Heniyye’nin şehadeti hakkındaki konuşması, Şam’daki konsolosluğa saldırı sırasındaki konuşmasından daha sertti; çünkü sadece egemenliklerine saldırılmadı, aynı zamanda ulusal güvenlikleri ve prestijleri baltalandı, onurları ayaklar altına alındı.– İsrailliler şunu bilmelidir ki, İranlılar, Heniyye suikastını ulusal güvenliğine ve egemenliğine yönelik bir saldırı olarak görüyor ve en önemlisi suikastı şerefine yönelik bir saldırı olarak görüyor.– (Düşman İsrail’e hitaben) Biraz gülün, ama çok ağlayacaksınız ve hangi kırmızı çizgiyi aştığınızı, ne tür bir saldırganlığı aştığınızı bilmiyorsunuz.– Düşman da dost da, tüm destek cephelerinde yeni bir aşamaya girdiğimizi bilsin ve bu aşamanın tırmanması düşmanın tepkisine bağlı.– Düşman bu ümmetin şereflilerinin intikamını ve öfkesini beklemeli.– Hac Fuad’ın şehadeti bizi çok üzdü ama bu bizim kararlılığımızı, irademizi artıracak ve yaptığımız seçimin doğruluğuna bağlı kalmamızı sağlayacaktır.– Seyyid Fuad’a diyoruz ki, siz emanetinizi yerine getirdiniz, biz de sizin yolunuzu ve ahdinizi sürdüreceğiz.– Şehit Fuad Şükr, direnişin yetenekleri arasında en önemlileri arasında sayılan yeteneklerin inşasını denetledi.– Şehid Fuad Şükr, 1990’ların başında Bosna’da mazlumlara ve mustaz’aflara yardım eden bir ekibin sorumlusuydu.– Yeni bir aşamaya girdik ve Filistin direnişinin teslim olması için tüm destek cephelerine yapılan baskılar işe yaramayacak ve direniş teslim olmayacak.– Dünyanın tanık olduğu en büyük ikiyüzlülük ve sahtekarlık sahnesi, Netanyahu’nun Kongre’deki konuşmasının alkışlanmasıydı.– Bölgede işlerin bozulmamasını isteyen herkes Gazze’ye yönelik saldırıyı durdurmak için çalışmalıdır. Lübnan: Gazze’ye yönelik saldırı durdurulmadan çözüm olmayacak.– Yarın sabahtan itibaren Gazze Destek Cephesi bünyesinde normal şekilde çalışmaya döneceğiz (operasyonlara devam edeceğiz) ve bunun Seyyid Fuad suikastına verilen yanıtla hiçbir ilgisi yoktur.– Direnişin, Komutan Fuad Şukr suikastına tepkisi kesinleşti ve tartışmaya açık değil. Ben şunu söylüyorum: Düşman ve onun arkasında duranlar kaçınılmaz olarak gelecek olan cevabımızı beklemelidir. Bizimle sizin aranızda günler, geceler ve sahalar olacaktır.– Dahiyeye yapılan saldırıya ve Seyyid Muhsin ile sivillerin şehit olmasına karşı tepki vermekte kararlıyız.– Karar artık sahanın, koşulların ve fırsatların elinde. Biz resmi bir yanıt değil, hakiki ve üzerinde çok çalışılmış bir yanıt arıyoruz.– Uygun zaman ve yerde yanıt verme hakkımızı saklı tuttuğumuzu söylemiyorum. Bilakis, biz yanıt vereceğiz, onlar da beklemeli ve yanıt sahanın elinde olacak.The post Seyyid Hasan…
MediaAmerika’nın Filistin’deki işgal üssü “İsrail’e” karşı Filistin direnişinin 17 Ağustos tarihli operasyonları:Şehit Ebu Ali Mustafa Tugayları: Refah şehrinin batısındaki Tel Za’rub’da bir işgal ordusu mevziini saat 12.30’da ağır kalibreli havan toplarıyla bombaladık, düşman kayıplara uğradı.Mücahidler Tugayları: Deyr el-Belah’ın doğusundaki el-Kürd tepesinde konuşlu işgal güçleri topluluğunu iki Hasib-111 roketiyle hedef aldık.– İşgal güçlerinin “Netzarim” eksenindeki bir mevziini “Hasib 111” roketleriyle hedef aldık.En-Nasır Selahaddin Tugayları: Düşmanın “Netzarim” eksenindeki komuta kontrol noktasını iki adet “107” mm roketle bombaladık.Kudüs Tugayları: Gazze şehrinin güneydoğusundaki ez-Zeytun mahallesindeki Alyin Camii civarına önceden yerleştirilen tahrip gücü yüksek bir patlayıcı cihazıyla bir işgal askeri aracını patlattık.– Raim askeri tesisini roket salvosuyla bombaladık.Kassam Tugayları: Savaşçılarımız, Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesindeki üniversite kampüsünün yakınında iki düşman cipini iki anti-personel bombayla havaya uçurdu ve kalan askerlere makineli tüfeklerle saldırarak onları öldürdü ve yaraladı. Savaşçılarımız tahliye için helikopterlerin inişini izledi.Mescid-i Aksa Şehitleri Tugayları: Han Yunus şehrinin kuzeydoğusuna giren işgal güçlerini ve araçlarını havan toplarıyla bombaladık.Siyonist medya platformu: Gazze’de yaşanan bir güvenlik olayına maruz kalmaları sonucu 11 asker çeşitli derecelerde yaralandı, geri kalan ayrıntılar askeri sansüre tabi.Siyonist Hadashut Bazman web sitesi: Gazze’deki çatışmalar sırasında bir bombanın patlamasıyla iki asker öldü, üç asker de ağır yaralandı.The post Filistin Direnişinin İşgale Karşı 17 Ağustos Tarihli Operasyonları appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/TU1dtmV
MediaBiraz uzunca bir twit olacağı ve fotoğraflar da kullanacağım için bu twiti zincir şeklinde yapacağım:1950 yılında “İlahiyat Kültür Te’lifleri Basın ve Yayın Kurumu” tarafından kritik öneme sahip bir kitap yayınlandı. “Kore Savunmasına Katılmamızda Dini ve Siyasi Zaruret” başlıklı bu kitabın yazarı Arusi tarikatının şeyhi Ömer Fevzi Mardin idi. Mardin, postnişinliğe Nakşi-Halidi Şeyhi Küçük Hüseyin Efendi’den sonra oturmuştu. Ö. Fevzi Mardin, Osmanlı döneminde Mardinîler diye bilinen tanınmış bir sülaledendi. Yazılanlara göre “Ömer Fevzi” isminde birinin doğacağı ve şeyh olacağı Gavsı Geylani hazretleri tarafından müjdelenmişti. Ebulula Mardin, Şerif Mardin, Betül Mardin gibi isimler bu ailedendi.Mardin kitabında, Türkiye’nin, “Allah’ın bayrağını çekmiş hürriyetçilerin önünde canıyla-malıyla” savaşan ABD’yle mukaddes bir savaşa katıldığını; bu savaşın cihad ve gaza mahiyetinde olduğunu; Allah için her milletin Kore’ye koştuğunu yazmıştı. İlginç bir tarikattı bu. Fevzi Çakmak gibi önemli isimlerin tarikata yakın olduğu söyleniyordu. Ama daha da önemlisi Arusi tarikatının Musevilerle yakın ilişkisiydi. Mardin 1952’de Kitap Ehli Ailesi diye bir kitap yazmış, Musevilerle nasıl ortak paydalara sahip olduğumuzu anlatmıştı. Nitekim, 2001’de Üzeyir Garih mezarlıkta saldırıya uğradığında Fevzi Çakmak’ın yakınında medfun olan Küçük Hüseyin Efendi’yi ziyaret etmekte olduğu basında yazıldı. Her neyse asıl anlatmak istediğim bunlar değil. Kore Harbi’nin dindarlık, Amerikancılık ve İsrail’le ilişkisine değinmek istiyorum.Kore Harbi bizim ilk “milli” ve “dini” savaşımızdı. Kore’ye asker gönderileceği 25 Temmuz 1950 tarihinde Demokrat Parti (DP) hükümeti tarafından açıklandı. Fakat DP hükümetinin ilk icraatı bu değildi. DP’nin iktidara gelmesiyle ilgili kısa bir notu da düşelim: 14 Mayıs 1950 seçimlerinden 10 gün önce, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Amerikan Enformasyon Ajansı (USIA) tarafından basılıp 33 dile çevrilen “Halk Tarafından Kurulmuş Bir Hükümet” isimli kitap 80 bin adet bastırılarak Türkiye’de bedava dağıtıldı. Kitapçık DP’yi işaret ediyordu. İşaret edildiği gibi de oldu.Menderes Türkiye dindarlığının siyasal hafızasında unutulmaz bir karara imza atmıştı. İktidara geldikten 34 gün sonra, 16 Haziran 1950’de (Ramazan ayı arefesinde) ezanı Türkçe’den Arapça’ya çevirmişti. Bununla da yetinmemiş, radyoda Kur’an okutmaya başlamış ve türbeleri ziyarete açmıştı. Tek parti döneminin kışından çıkan dindarlar için bunlar “mucizevi” şeylerdi. Nitekim Eşref Edib Sebilürreşad’da Şubat 1953’te Menderes’e şöyle seslenecekti: “Uzun ve karanlık bir geceden sonra bir sabah sen, Müslüman gönüllerin afakında bir yıldız gibi doğdun. Nur ve ziya saçan bir yıldız gibi.” Edib bunları yazarken, Türk askeri Kore’de, Amerikalı general McArthur’un arkasında çoktan saf tutmuştu. Buraya tekrar döneceğim.Fakat 16 Haziran 1950’de Meclis’te yapılan oylamada dindarların pek dikkatini çekmeyen bir şey vardı. Ya da dikkatlerini çekti ama önemsemediler. Tek Parti döneminin hakimi CHP o gün muhalefet sıralarında oturuyordu. Kamuoyu nefesini tutmuş Meclis’te kopacak kıyameti bekliyordu. Muhalefet partisi adına kürsüye çıkan Cemal Reşit Eyüboğlu, tasarıya karşı çıkmayacaklarını söyledi. O gün Meclis’te kıyamet filan kopmadı. Mevzu tereyağından kıl çeker gibi halledildi. CHP’den tasarıya tek bir “red” oyu gelmedi. Karar bir gün sonra da yürürlüğe girdi.İlginç değil mi? Daha birkaç yıl önce dindarlara kök söktüren CHP’nin Meclis’te kıyameti kopartması gerekmiyor muydu?Gerekmiyordu. Çünkü mevzu iç siyasetin parametreleriyle ilgili bir şey değildi. “Ezan” mevzusu Amerika’nın kontrolünde, komünizme karşı konumlandırılacak “ılımlı İslam” projesinin bir adımı olarak atılmıştı. Kaldı ki, CHP 17 Kasım 1947’de, tam 19 gün sürecek 7. Kurultay’ında kendini yeni dönemin gereklerine göre düzenlemeye çalışmıştı. Fakat Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad’ın ilk dönem yazarlarından Şemsettin Günaltay’ın başbakanlığa getirilmesi dahi onunla ilgili algıyı değiştirmeye yetmedi. Bu arada meşhur 163. maddenin de Günaltay döneminde yürürlüğe…
MediaABD’nin Ortadoğu-Asya’daki işgal üssü “İsrail’e” kalkan olması için Doğu Akdeniz’e gönderdiği USS Wasp isimli amfibi hücum gemisi ile TCG Anadolu ve TCG Gökova gemileri, siyonist “İsrail’i” koruyacak olan ortak deniz tatbikatı gerçekleştirdi. AKP’nin gizlediği faaliyeti patronu ABD açık etti.ABD Denizcilik Enstitüsü (USNI)’nün yayınladığı faaliyet notlarına göre, ABD Donanması’na bağlı USS Wasp (LHD-1) çok maksatlı amfibi hücum gemisi ile Türk Donanması’na bağlı TCG Anadolu (L-400) çok maksatlı amfibi hücum gemisi, 13-17 Ağustos tarihleri arasında Doğu Akdeniz’de ortak deniz eğitimleri yaptı.Eğitimlere USS Wasp ve TCG Anadolu’nun yanı sıra, USS Oak Hill (LSD-51) ve TCG Gökova (F496) gemileri de katıldı. Tatbikat sırasında USS Wasp’ta bulunan V-22 Osprey’lerin TCG Anadolu’ya iniş-kalkış yaptı.USS Wasp gemisinin Facebook sayfasından yapılan açıklamada, bu tatbikatın “kalıcı işbirliği ve deniz güvenliğine karşılıklı bağlılığın bir göstergesi” olduğu vurgulandı. Mesajda, “en iyi gemiler dostluklardır, onlar her zaman var olsunlar.” sözü paylaşıldı.Tatbikat sırasında USS Wasp’ın komutanı Yüzbaşı Christopher Purcell ile TCG Anadolu’nun komutanı Deniz Kurmay Albay Nadir Kılınç arasında karşılıklı hediye takdiminin de yapıldığı öğrenildi.-“MSB” AÇIKLAMA YAPMADI“Milli Savunma Bakanlığı” (MSB) ise çok sayıda uluslararası askeri faaliyeti sosyal medya hesaplarından duyurmasına rağmen, USS Wasp ile TCG Anadolu’nun ortak deniz eğitimlerine ilişkin hiçbir açıklama ya da fotoğraf paylaşmadı. MSB’deki haftalık bilgilendirme toplantılarında da tatbikat hakkında herhangi bir bilgilendirme yapılmadı.AKP faşizmi, bir yandan Amerika’nın “İsrail’e” kalkan olmak için Doğu Akdeniz’e gönderdiği savaş gemilerine sözde tepki gösterirken, bir yandan da tasmasını elinde tutan emperyalist efendilerine sınırsız hizmette kusur etmiyor.Faşizmle yönetilen Türkiye’de, Amerika’nın kuklası Erdoğan ve liderliğindeki AKP, kendisinden önceki geleneğin (D.P) temsilcisi olarak, Filistin davasındaki ikiyüzlülüğü ve düzenbazlığı ile ar damarı çatlamış, en alçak ve en cibilliyetsiz iktidar olarak anılacak.-WASP’IN GÖREVİ İŞGALCİ İSRAİL’İ KORUMAKHAMAS Lideri İsmail Heniye’nin emperyalist-siyonistdüşman tarafından İran’da şehit edilmesinin ardından Tahran, Tel Aviv’e mutlaka yanıt vereceğini duyurmuş, ABD yönetimi de Filistin’deki işgalci İsrail’e kalkan olmak için çok sayıda savaş gemisini bölgeye sevk etmişti. USS Wasp amfibi hücum gemisi de Doğu Akdeniz’e gönderildi. USS Wasp’ın yanında iki uçak gemisi ve bir nükleer denizaltı olmak üzere toplam 16 ABD savaş gemisinin bölgede olduğu bildiriliyor. Bu gemiler yüzlerce savaş uçağı ve binlerce füze taşıyorThe post Siyonist İsrail’i koruyan tatbikata TCG Anadolu’da katıldı appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/cWAgfP8
MediaŞehit Ebu Ali Mustafa Tugayları: Ensar Tugayları ile birlikte, işgalin “Netzarim”deki ikmal hatlarını ve komuta kontrol merkezini 48 saat içinde ikinci kez ağır kalibreli havan toplarıyla hedef aldık.Mescid-i Aksa Şehidleri Tugayları: İsrail düşmanının “Netzarim” eksenindeki yoğunlaşmalarını ve araçlarını iki adet “107” mm roket ve ağır kalibreli havan toplarıyla bombaladık.El-Aksa Şehitleri Tugayları: En-Nasır Selahaddin Tugayları ile işbirliği yaparak, Deyr el-Belah’ın doğusundaki Siyonist düşman güçlerinin toplanma yerlerini “60” kalibreli nizami havan topları ile bombaladık.– Savaşçılarımız, Deyr Belah şehrinin doğusundaki el-Caferavi bölgesinde daha önce bubi tuzağı kurulan bir evi siyonist güçler eve girdiğinde havaya uçurduklarını, üyelerini öldürüp yaraladıklarını bildirdi. Kurtarma ekibi bölgeye vardıklarında onları da 107 mm roketlerle ve havan toplarıyla hedef aldı.Kassam Tugayları: Gazze Şeridi’nin merkezindeki Deyr el-Belah şehrinin doğusunda İsrail askeri aracını “el-Yasin 105” roketiyle hedef aldık.– Savaşçılarımız, Gazze Şeridi’nin merkezindeki Deyr el-Belah kentinin doğusundaki askeri üs bölgesinde çok sayıda düşman aracını ve mühendislik ekipmanını önceden hazırlanmış bir mayın tarlasında patlatmayı başardı ve savaşçılarımız tahliye için işgal helikopterinin inişini izledi.– Gazze Şeridi’nin merkezindeki Deyr el-Belah şehrinin doğusunda bir İsrail Merkava tankını el-Yasin 105 roketiyle hedef aldı.– Savaşçılarımız, Gazze Şeridi’nin merkezindeki Deyr el-Belah kentinin doğusundaki El-Caferavi bölgesine giren düşman birlikleriyle şiddetli çatışmalara girdi, düşman güçlerini öldürdü ve yaraladı, helikopterler de onları tahliye etmek için bölgeye indi.– Mücahitlerimiz, mühendislik biriminden Siyonist bir kuvveti, Gazze Şeridi’nin merkezindeki Deyr el-Belah şehrinin doğusundaki askeri üsler bölgesinde, daha önce tuzaklanmış tünellerden birine çekmeyi başardı. Siyonist güç tünelin içine varır varmaz, tünel havaya uçuruldu ve mensupları öldürüldü ve yaralandı.-İŞGAL GÜÇLERİ İÇİN KANLI HAFTA SONU!
İşgal güçlerinin Gazze’deki zayiatı hakkında siyonist medyada çıkan haberler:Düşman medyası: Gazze Şeridi’ndeki Deyr el-Belah’ta tünel ağzında meydana gelen patlama sonucu bir İsrail askeri öldü, biri kritik olmak üzere çok sayıda asker de yaralandı.– Gazze’de yaralanan İsrail askerlerini 3 helikopter Gazze Şeridi’nden Kudüs’teki Shaare Zedek Hastanesi’ne taşıdı.– İbranice “Hadashot Bazman” web sitesi: Gazze Şeridi’nin merkezinde ve güneyinde yaşanan çatışmalar sırasında İsrail ordusu saflarından biri kritik durumda çok sayıda yaralı nakledildi.– Gazze Şeridi’ndeki çatışmalar sırasında İsrail ordusunun saflarında en az bir kişi öldürüldü.– İşgalci israil Ordu Radyosu: Gazze Şeridi’nin merkezindeki çatışmalarda 3 İsrail askerinin öldürüldüğünün yayımlanmasına izin verildi.– Hadashut Yisrael: Ordu sözcüsünün yayınladıklarına ek olarak, Cumartesi günü Gazze Şeridi’nde güçlerin başına gelen üzücü bir olay daha var. Şu anda sansür bunun yayınlanmasını yasaklamış durumda ve askerlerin ailelerine bilgi veriliyor.İşgalci Ordu Radyosu muhabiri: Bir İsrail kuvveti Cuma sabahı Gazze Şeridi’ndeki Zeytun mahallesinde, görünüşe göre bubi tuzakları kurulmuş ve kameralar tarafından gözetlenen bir binaya girdi. Kuvvet eve girdiğinde, patlayıcı cihaz patlatıldı ve içeride bulunan 3 asker öldü, binanın etrafındaki 7 asker de ağır ve orta derecede yaralandı.Siyonist işgal ordusu, Cuma günü Gazze’de meydana gelen patlamada 4 askerinin öldüğünü kabul etti. Birinci Sınıf Çavuş (yedek) Danil Pechenyuk, Birinci Sınıf Çavuş (yedek) Nitai Metodi, Birinci Sınıf Çavuş (yedek) Evyatar Atuar. Hepsi Kudüs Tugayı’nın 6301. Taburunda görev yapıyordu. Yarbay Yaniv Itzhak Oren ise Kudüs Tugayı’nın 8119. Taburu’ndan. Cuma günü meydana gelen patlamada, birkaç asker Zeytun mahallesinde arama yaptıkları bir binanın dışına yerleştirilen patlayıcı ile vuruldu. Olayda 4 asker ağır, 3 asker de orta derecede yaralandı.The post Filistin direnişinin 24 Ağustos tarihli operasyonları appeared first on HALKIN DEVRİMCİ…
MediaHizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah Pazar günü yaptığı açıklamada, operasyona “Erbain Günü” Operasyonu adının verildiğini ve operasyonun bilinçli olarak İmam Hüseyin’in Erbain’inde gerçekleştirildiğini duyurdu.Operasyonun sabah namazından sonra ve direnişçilerin gerekli hazırlıkları yapmasının ardından, tam olarak sabah saat 5:15’te başladığını belirtti.Fuad Şükr suikastına misilleme operasyonunun gecikmesiyle ilgili olarak, direnişin Komutan Fuat Şükr’ün şehadetini takip eden ilk günden itibaren harekete geçmeye hazır olduğunu doğruladı. Ancak gecikme bilinçliydi ve cezalandırma stratejisinin bir parçasıydı.Bu sürenin direnişin cevabın tüm eksende mi koordine edileceğini yoksa her cephe tarafından ayrı ayrı mı ele alınacağını değerlendirmesine de olanak sağladığını vurguladı ve nihai hedef Gazze’ye yönelik saldırıyı durdurmak olduğu için gecikmenin müzakereler için bir fırsat sunduğunu sözlerine ekledi.Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın, Hizbullah’ın misilleme operasyonunun ayrıntılarını anlattığı konuşmasından öne çıkan başlıklar:Bugün gerçekleşen geniş çaplı operasyonumuzu “Erbain Günü” Operasyonu olarak adlandıracağızİsrail ve Amerikan alarmının en yüksek olduğu bir zamanda aceleyle yanıt vermek başarısızlık anlamına gelebilirdi.Yanıtta gecikmenin nedenlerinden biri, yanıtın eksen üzerinden mi yoksa tek başına mı verileceği konusunda bir miktar zamana ve istişareye ihtiyaç duyulmasıdır.Müzakerelere fırsat verene kadar bekledik, çünkü tüm bu cepheden ve fedakarlıklardan amacımız Gazze’deki savaşı durdurmaktır.Zamanla netleşecek sebep ve gerekçelerle, operasyonumuzu bireysel olarak yürüteceğimize, eksendeki her tarafın ne zaman ve nasıl karşılık vereceğine kendisinin karar vereceği kararlaştırıldı.Müdahale için başlıklar ve kontroller belirledik; bunlara “sivilleri” hedef almamak da dahil.Hedefin askeri olmasına ve şehit komutan Seyyid Fuad Şukr’e düzenlenen suikastla bağlantılı olmasına karar verdik.Hedefin derinlerde ve Tel Aviv’e yakın olmasına karar verdik.“8200” Biriminin (askeri teknik istihbarat birimi) bağlı olduğu Aman Askeri İstihbarat Dairesi’ne bağlı ana üs olan “Glilot” üssünü hedef aldık. Glilot üssü Lübnan sınırlarına 110 kilometre, Tel Aviv’e ise 1500 metre uzaklıkta.Hizbullah, sayısı 300’e ulaşan Katyuşa roketleriyle Celile ve Golan’daki mevzi ve kışlaları hedef alma kararı aldı.Katyuşa roketlerinin öncelikli hedefi Demir Kubbe sistemini meşgul etmekti, kullandığımız diğer silah ise insansız hava araçlarıydı.Operasyonun zamanlaması bugün sabah saat 05.15 olarak belirlendi.Bugünkü operasyonda ilk kez Beka’ bölgesinden bir drone fırlattık.Beka’ Vadisi’nden fırlatılan İHA’ların tamamı, belirlenen hedefler doğrultusunda Lübnan-Filistin sınırını güvenli bir şekilde geçti.Operasyondan önce hiçbir fırlatma rampası (İsrail tarafından) vurulmadı.Operasyon öncesinde ve sonrasında İHA mevzilerine herhangi bir zarar verilemedi.Spesifik askeri hedef, Aman askeri istihbarat üssü ve Tel Aviv yakınındaki Glilot’ta bulunan “Birim 8200”dür.Verilerimiz, bir dizi İHA’nın bu iki hedefe ulaştığı yönünde; ancak düşman her zamanki gibi sessiz kalıyor.İsrail’in olup bitenlere dair anlatısı yalanlarla dolu ve bu da bu varlığın zayıflık düzeyini yansıtıyor.Direnişin sivilleri hedef alma niyetinden ve işgalin bunu engellediğinden bahsetmek yanlış iddialardır.Planlananlar fazlasıyla gerçekleşti.Şu anda stratejik füze kullanma niyetimiz yok, ancak gelecekte veya yakın gelecekte kullanabiliriz.Bahsettikleri stratejik füzelerin hiçbiri zarar görmedi.Bombalanan yerler boş veya bu tür füzelerin daha önce boşaltıldığı yerlerdi.Netanyahu tarafından benimsenen, düşman ordusunun binlerce roketi ve roket rampasını imha ettiği iddiası asılsız bir iddiadır.Roket fırlatması planlanan tüm platformlardan operasyon öncesinde hiçbiri vurulmazken, operasyon sonrasında sadece iki platform vuruldu.Düşman (operasyonla ilgili) herhangi bir istihbarata sahip değildi ve operasyondan bir saat önce yaptığı saldırılar, mücahidlerin doğal hareketlenmelerinin sonucuydu.Düşmanın…
Mediaİşgal ordusu, pazartesi günü gerçekleştirdiği hava saldırısının ardından Batı Şeria’daki Tulkarim, Cenin ve Tubas da dahil olmak üzere pek çok yeri hedef alarak son yirmi yılın en kapsamlı saldırısını başlattı.Filistin Kızılayı, direnişin karşı karşıya kaldığı yaygın işgal saldırısında Cenin’de iki ayrı olayda 6 kişinin, Tubas’ta ise 5 kişinin şehit olduğunu, çok sayıda kişinin de yaralandığını bildirdi.Yerel kaynaklar, işgal güçlerinin Cenin’in güneyindeki Sir ve el-Mesliye köyleri arasında bir aracı bombaladığını ve bunun 4 Filistinlinin ölümüne yol açtığını bildirdi. Şehidlerin isimleri: Said el-Vahdan, Muhammed Ebu Zemiro, Ahmed es-Sus ve Ahmed Yakub.Bu bombalamadan saatler önce, direniş savaşçılarının kampa sızan işgall özel kuvvetlerini farketmesinin ardından işgal güçleri Cenin’e büyük bir saldırı düzenledi. İşgal özel kuvveti daha sonra geri çekilirken şehre ve kampa doğru askeri takviye kuvvetleri gelmeye başladı. İşgal uçakları bölge üzerinde uçarken yüksek binalara da keskin nişancılar konuşlandırıldı.Bunun sonucunda direnişle işgal ordusu arasında şiddetli çatışmalar çıktı ve doğrudan sivil vatandaşlara ateş açıldı. Kassam Muhammed Cabirin (25) ve Asım Velid Bal’ut (39) adlı Filistinliler şehid oldu.Cenin Devlet Hastanesi müdürü, “işgal güçlerinin Cenin Hastanesi’ni kuşatarak sağlık personelinin binaya girmesini engellediğini” duyurdu.Tubas’ta da işgalcilerin Çarşamba günü şafak vakti Tubas’ın güneyindeki el-Fari’a kampına insansız hava aracıyla düzenlediği bombardıman sonucu 5 genç şehit oldu, çok sayıda genç de yaralandı.Filistin Kızılayı, kampın kuşatılması ve işgal güçlerinin ambulansların gelmesini ve ekiplerin çalışmalarını engellemesi nedeniyle ekiplerinin çok sayıda yaralıya ulaşmakta zorluk çektiğini bildirdi.İşgal güçleri gece yarısı çok sayıda piyade askeriyle birlikte kampa baskın düzenlerken, takviye askeri güçler onları bir buldozer eşliğinde Hamra askeri kontrol noktası yönünden kampa kadar takip etti.İşgal güçleriyle çatışmaların başlaması üzerine işgal güçleri, kampın içine ve çevresine ağır silahlı keskin nişancılar konuşlandırarak kampı kuşatma altına aldı. Aynı zamanda kamp üzerinde yoğun drone uçuşları gözlemlendi.Medya kaynakları, direniş savaşçılarıyla silahlı çatışmaların ortasında işgal güçlerinin, kampın yakınına helikopterle asker indirmesinin ardından el-Fari’a kampına saldırıya başladığını, ardından çok sayıda askeri aracın konuşlandırıldığını bildirdi.El-Meyadin muahbiri, işgal güçlerinin Tulkerm kenti ve Nur Şems kampına da baskın düzenlediğini, patlama sesleriyle birlikte bölgeye araç ve keskin nişancılar konuşlandırdığını bildirdi.Ebu Ali Mustafa Tugayları ve Kassam Tugayları ise, “savaşçılarının, diğer askeri gruplardaki kardeşleriyle birlikte Tulkerm şehrine saldıran işgal güçleriyle şiddetli çatışmalara girdiğini” duyurdu.Aynı bağlamda Kudüs Tugayları, savaşçılarının Tulkerm’deki Nur Şems kampında bir İsrail piyade kuvvetini tahrip gücü yüksek patlayıcı bir cihazla hedef aldığını söyledi.Direniş gruplarının üç saldırı bölgesinde de işgal güçleriyle çatıştığı bildirildi.İşgal güçlerinin ayrıca Batı Şeria’nın diğer şehirlerinde yaptığı baskınlarda da onlarca Filistinliyi tutukladığı belirtildi.İşgalci düşman medyası, Tubas’taki Fari’a kampındaki operasyona paralel olarak Cenin ve Nur eş-Şems kamplarını da kapsayan operasyonda orduya büyük bir hava eskortunun eşlik ettiğini bildirdi. Cenin, Nur eş-Şems ve el-Fari’a’daki üç kampta çatışmaların yaşandığını ve “Musta’rabun”un da (Arap kıyafetleri giyen özel sivil güç) operasyona katıldığını sözlerine ekledi.Siyonist bir medya platformu ise işgal ordusundaki kaynaklardan alıntı yaparak, “Batı Şeria’daki askeri operasyonun son 22 yılın en büyük operasyonu olduğunu” aktardı ve “operasyonu gerçekleştirmek için binlerce askerin görevlendirildiğini ve bu operasyonun günlerce sürmesinin beklendiğini” ekledi.Siyonist işgal rejiminin bu gece Batı Şeria’da başlattığı imha ve tenkil operasyonunun ardından, işgalci varlığın Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Filistinlilerin Batı Şeria’daki kamplardan…
MediaFilistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) liderlerinden eski milletvekili Halide Cerrar, “İsrail” hapishanesinde hava almayan bir hücrede her gün yeniden öldüğünü ifade etti.Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, İsrail’in Neve Tirtza Hapishanesi’nde tek kişilik hücrede tutulan Cerrar’ın ziyaret edildiği belirtildi.Açıklamaya göre Cerrar, ziyaret sırasında işgal hapishanesindeki durumunu şu sözlerle anlattı:“Tecrit edildiğim tek kişilik hücrede her gün yeniden ölüyorum. Hava almayan kutu gibi bir hücrede kalıyorum. Hücrede sadece bir tuvalet var, tavanında küçük bir pencere vardı ancak bir gün sonra onu da kapattılar. Nefes alabileceğim bir yer bırakmadılar.”Hücrede küçücük bir menfezin olduğu ve oradan nefes almaya çalıştığını aktaran Cerrar, “Nefes almak için zamanımın çoğunu o küçücük menfezin yanında geçiriyorum. Hücrede boğuluyorum, hayatta kalmak için oksijen alma umuduyla saatlerce burada öyle bekliyorum.” dedi.Havaların sıcak olması hasebiyle hücrenin daha da çekilmez hale geldiğini söyleyen Cerrar, “Özetleyecek olursak ben bir fırında tutuluyorum, aşırı sıcaktan uyuyamıyorum. Beni tecrit etmekle yetinmediler, hücrenin suyunu da kestiler. İçme suyu istediğimde en az 4 saat beklemem gerekiyor.” ifadelerini kullandı.Hücrede tecrit edildikten 8 gün sonra sadece bir kez hapishanenin avlusuna çıkmasına izin verildiğini belirten Cerrar, kendisine uzun bekleme sürelerinin ardından kötü yiyecekler verildiğini belirtti.İşgal altındaki Batı Şeria’nın El-Bire kentinde bulunan evine 26 Aralık 2023’te düzenlenen baskında gözaltına alınarak idari tutuklu olarak cezaevine gönderilen FHKC yöneticilerinden eski milletvekili Cerrar, 16 günden beri tek kişilik hücrede tutuluyor.The post Halide Cerrar: Tecrit edildiğim hücrede her gün yeniden ölüyorum appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/szFIUq0
Media‘… Gözleri umutla parlayan bir ressam, yazar ve gazeteci, hüzünlü portakallar ülkesini damarlarında yaşatan Kanafani’Filistin Direnişi denildiği zaman akla gelen ilk isimlerden biri Gassan Kanafani. 1936 yılında İngiliz işgali altında olan Filistin’in Akka şehrinde Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Kanafani, doğduğu topraklarda sadece 13 yıl yaşayabildi. 1948 yılında, Siyonist proje “İsrail”in kuruluşu ile birlikte başlayan savaş sonucunda birçok Filistinli gibi ailesiyle beraber ülke dışına çıkmak zorunda kaldı. Önce Lübnan, sonra Suriye…Liseyi Suriye’de bitiren Kanafani, 1952 yılında Şam Üniversitesi’nde Arap Edebiyatı bölümüne başladı. 1955’te Kuveyt’e yerleşen Kanafani burada profesörlük ve çeşitli yayınlarda editörlük yaptı. Kuveyt’te geçirdiği yıllarda Arap Milliyetçi Hareketi ve George Habaş ile olan bağını güçlendirdi. Habaş eliyle Filistin’de yayın hayatına başlayan ancak kısa sürede yasaklanan Al-Ra’i dergisini çıkartır. Rus edebiyatı üzerine sıkı çalışmalar yaptı.Gassan Kanafani, 1960 yılında George Habaş’ın daveti üzerine Lübnan’a döndü. Burada Arap Milliyetçi Hareketi’nin Al-Hurriya gazetesinin sorumluluğunu üstlendi. 1962’den 1967’ye kadar Nasırcı gazetelerde çalıştı ancak sonra, daha önceden de ilgi duyduğu Marksizm’den geriye düşmemek üzere yoluna devam etti.Kanafani, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin sözcülüğünü ve politbüro üyeliğini, 1969’da örgütün programını yazdı. 1967’de FHKC kurulduktan sonra örgütün yayın organ El Hedef’te çalışmaya başladı.Lübnanlı Profesör Esad Ebu Halil gazete için “dünya devrimci basınına damga vuracaktı” diyor. Halil’in gazete ve Gassan Kanafani ilgili sözleri şöyle: “El Hedef kendinden önceki ve sonraki diğer gazetelere benzemiyordu. Dünya devrimci basınına damgasını vuracaktı. Kanafani, Filistin Devrimi’nin en muhteşem posterlerinden bazılarını Beyrut’taki El Hedef ofisinde tasarladı ve üretti. Kanafani, devrimci Marksist-Leninist fikirleri ‘havalı’ ve çağına uygun bir hale getirdi. Filistin’in kurtuluşu için sanatı ve edebiyatı direnişle birleştirdi.Prof. Esad Ebu Halil’in dediği gibi Gassan Kanafani’yle birlikte poster tasarımlarında da yeni bir dönem açılmıştı. Kanafani’nin tasarladığı posterler zamanla Filistin Direnişiyle özdeşleşti.FHKC sözcüsü olması, Kanafani’yi basınla sıkça yan yana getirdi. Kanafani’nin Batılı bir gazeteci olan Richard Carleton kışkırtıcı sorularına verdiği cevaplar, hâlâ Filistin üzerine düşünen pek çok kişinin akıllarında. “Neden örgütünüz İsrail ile barış görüşmelerine katılmıyor?” sorusuna “Barış görüşmelerinden kastınız teslimiyet ve silah bırakma.” diyen Gassan Kanafani, gazetecinin “Neden sadece konuşmuyorsunuz?” demesi üzerine şunları söylemişti: “Kiminle konuşalım? ‘Kılıç ve boyun’ arasındaki bir konuşmayı kastediyorsunuz sanırım. Henüz sömürgecilerin ve ulusal kurtuluş hareketinin konuştuğu bir olaya denk gelmedim.” demişti. Gazetecinin daha fazla üstelemesi üzerine ise temel insan haklarını kazanmanın Filistinliler için yaşamak kadar asil olduğunu söylemişti.Gassan Kanafani, 8 Temmuz 1972’de arabasına MOSSAD tarafından konulan bomba sonucu 19 yaşındaki yeğeni Lamis Nacm ile birlikte katledildi. Direniş edebiyetı’nın Filistin’deki sembol ismi Kanafani, arkasında 18 kitap ve yüzlerce makale bıraktı. Kanafani, aynı zamanda “Doğal ölümden sakının ve kurşun yağmurları dışında ölmeyin!” sözleri ile  emperyalizme ve siyonizme karşı hala direnmeye devam eden Filistinlilere ve dünya halklarına örnek ve mücadele dolu bir yaşamı miras bıraktı.Lübnanlı yazar Bassam Ebu Şerif, “Beyrut Benim Şehrim” kitabında Kanafani’den şöyle bahsediyor: “Gözleri umutla parlıyordu, gözleri umutla parlayan bir ressam, yazar ve gazeteci, hüzünlü portakallar ülkesini damarlarında yaşatan Kanafani.”The post Direniş Edebiyatı’nın Filistin’deki sembol ismi Gassan Kanafani appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/aC0EvhV
MediaTam adı Naci Selim Hüseyin el Ali olan ve Filistinlilerin “devrimin vicdanı” dedikleri, çizdiği Hanzala karikatürü ile tanınan Naci el Ali. Filistin direniş edebiyatının öncülerinden biri… Naci el Ali, 1938 yılında, Filistin’in kuzeyindeki Celîle bölgesinde yer alan Şecera köyünde dünyaya geldi.İngiliz ve Amerikan emperyalizminin işgal üssü “israil”in, Filistin topraklarında kuruluşunun ilan edildiği 14 Mayıs’ın ertesi günü (Nakba) Büyük Felaketi yaşadı. Yüz binlerce (700.000) Filistinli katliamlarla tehcir edilerek topraklarından sürüldüler. Siyonistlerin sürekli saldırılarına hedef olan Şecere köyü, İşgal üssünün kuruluşuna giden süreçte siyonist koloniler tarafından istila edildi. Böylece, çocuk Naci ve âilesi, Lübnan’ın güneyindeki Sayda kenti yakınlarındaki Ayn’ül Hilva Mülteci Kampı’na sığındı. Halkının çektiği sıkıntıların tümünü o da çekti. Halkının ıstırabı, onda hayatı boyunca göstereceği umut ve direnişin kimliğine dönüştü.Ayn el Hilve kampında başlayan bu yeni ve zorlu dönem, Nâcî’nin hayattaki bütün istikâmetini de belirledi. Daha sonra, o günleri anlatırken, “Kampa geldiğimizde 10 yaşında bir çocuktum. Aç, sersemlemiş ve yalın ayaktık. Kamptaki hayat, katlanılabilecek gibi değildi. Her gün aşağılanıyorduk. Yaşadığımız şey fakirlik ve çaresizlikten ibaretti” dedi.16 Eylül 1982 yılında yaşanan Sabra ve Şatilla katliamlarına bizzat tanıklık etti. Katliam, işgalci varlığın eski başbakanlarından olan Ariel Şaron  tarafından işgal yanlısı aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milislerin Batı Beyrut‘ta Sabra ve Şatilla adındaki Filistin mülteci kamplarını basarak çocuklar dahil 3500 Filistinliyi öldürmesiyle sonuçlandı.Naci el-Ali gençlik döneminde Arap milliyetçilik hareketlerine katıldı. 1960 yılında Lübnan Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun oldu. Filistin halkının yaşadığı zorlukları kaldığı mülteci kampının duvarlarına resmeden el Ali daha sonra dönemin en ünlü gazetelerinde çizmeye başladı.Lübnan Sanat Akademisinde bir yıl okuduktan sonra Lübnan polisi tarafından hapse atıldı. Okulunu hapishanede tamamladı. Zindandayken kâğıt, hücre duvarları ve kumaş, ne bulduysa üstüne çiziyordu. Hücre arkadaşlarından biri onun bu tutkusunu şöyle anlatacaktı: “Her şeyin üzerine çizerdi. Hatta benim pantolonuma bile. Benden oturmamı isterdi ve onların üstüne çizerdi.”Kendisi ise röportajında şöyle bahsedecekti: “Altmışlar boyunca Filistin mülteci kamplarındaki siyasi faaliyetleri kontrol altına almak için başvurdukları tedbirler sebebiyle Lübnan istihbarat servisi tarafından gözaltına alındım. Lübnan hapishanelerinde karikatürü, politik bir ifade biçimi olarak kullanmaya başladım.”Özellikle Filistin davasına vurgu yapan karikatürleriyle kısa zamanda fark edildi. Çeşitli yayınlarda yer alan çizimleriyle ilgi gördü.Ali’nin anlamlı çizgilerini o dönemde Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) üyesi, el-Hurriyye gazetesi yazarlarından Gassan Kanafani keşfetti ve onun teşvikiyle Naci el-Ali’nin ilk karikatürleri el-Hurriyye gazetesinde yayımlandı. Bu tarihten itibaren Ali, Tali’a, es-Siyase ve es-Sefir gibi dergi ve gazetelerde Filistin topraklarında hüküm süren yıkımı ve kendilerini ifade etme fırsatları kısıtlı olan Ortadoğu’daki mazlum halkların sesini cesur çizgileriyle yükselterek dünyaya duyurmayı kendisine görev edindi. Böylece kitleleri harekete geçirecek, politik olarak da mültecilerde kendi durumlarının farkına vardıracak bir bilinç oluşturdu. Kendisini devrimci bir karikatürist olarak nitelendiren Naci el-Ali’nin çizgileri kendi ifadesiyle mağdur halkın gözü, kulağı ve dilidir.1963’te Kanafanî’nin gayretiyle editör, çizer ve sanat yönetmeni olarak çalışmak üzere Kuveyt’in yolunu tuttu. Maksadı, orada biraz para biriktirip Paris’te ünlü sanat akademilerinden birine devam etmekti. Ne var ki, hiç de planladığı gibi olmadı. Bir yıl sonra evlendi ve Pan-Arap çizgideki haftalık El-Taliah (Ön Cephe) dergisinde üç yıl geçirdi.O yıllarından şöyle bahsedecekti: “İlk başta mütereddittim. Birkaç karikatür yaptım ve insanların nasıl tepki vereceğini görmeyi bekledim. Geri dönüşleri harikaydı.…
MediaKassam Tugayları Askeri Sözcüsü Ebu Ubeyde, ölen 6 işgal esiri ile ilgili açıklama yaptı.Ebu Ubeyde, “İsrail” Başbakanı Netanyahu ve işgal ordusunun, dar çıkarları için herhangi bir esir takası anlaşmasını kasten engelleyerek ve doğrudan hava saldırılarıyla onlarca esiri kasten öldürerek esirlerin ölümünden tam sorumluluk taşıdığını vurguladı.El Kassam sözcüsünün yaptığı açıklamaya göre, Nuseyrat’ta yaşanan trajik olayların ardından Filistinli Direniş savaşçıları, işgal güçlerinin Gazze’deki gözaltı yerlerine girmeye çalışması halinde esirlerin yönetimine ilişkin yeni direktifler aldı.– Kassam Tugayları Askeri Sözcüsü Ebu Ubeyde:Netanyahu ve işgal ordusu, dar çıkarlar uğruna herhangi bir esir değişimi anlaşmasını kasıtlı olarak bozduktan sonra, onlarca esiri doğrudan hava bombardımanıyla kasıtlı olarak öldürmelerinin ardından, esirlerin öldürülmesinden tek başlarına sorumludurlar.Herkese açıkça söylüyoruz ki, Nuseyrat olayından sonra, işgal ordusu esirlerin tutuldukları yerlere yaklaşırsa onları korumakla görevli mücahitlere onlarla nasıl başa çıkacaklarına dair yeni talimatlar verildi.Netanyahu’nun askeri baskıyla esirleri kurtarmakta ısrar etmesi, bir anlaşma yapmak yerine, esirlerin tabutlar içinde ailelerine geri dönmesi anlamına gelecek ve aileleri ölü veya diri arasında seçim yapmak zorunda kalacak.Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’nin açıklaması sonrası, Kassam direnişçilerinin işgal esirleri ile ilgili paylaştığı afiş: Askeri baskı: ölüm ve başarısızlık
Esir takası anlaşması: tek özgürlük yoluMediaThe post Kassam sözcüsü Ebu Ubeyde işgal esirleri ile ilgili açıklama yaptı appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/lNEyBR4
MediaSeattle Sosyalist Alternatifi bünyesinde faaliyet gösteren ve Uluslararası Dayanışma Hareketi üyesi Ayşenur Ezgi Eygi, siyonist kolonilerin -yerleşimciler- genişlemesine karşı yapılan eylemde işgal ordusu keskin nişancısı tarafından kasıtlı olarak başından vurularak katledildi.Ayşenur Ezgi Eygi, 1998 yılında Antalya’da doğdu. Aydın’ın Nazilli ilçesine kayıtlı, orta gelirli bir ailenin kızıydı. Ailesi uzun zaman önce Amerika’ya yerleşmişti.  Anne ve babası 2019 yılında boşandıktan sonra Amerika’da hayatını sürdürmeye devam etti.Haziran ayında Washington Üniversitesi’nden mezuniyet diplomasını kefiyesiyle aldıktan sonra soluğu Batı Şeria’da aldı.ABD’deki West Seattle Lisesi’nde eğitim gördü. Ardından Washington Üniversitesi’nde Psikoloji okudu. Üniversite’nin ikinci senesinde ise Orta Doğu Dilleri ve Kültürleri alanında yan dal yapmaya başladı.Eygi, lisans öğrencisi akran mentoru olarak kendi üniversitesinde çalışıyordu. Ayrıca “Visit Seattle” adlı sayfa için içerik üreticisiydi. Irkçılık ve Trump karşıtı “Seattle’da Socialist Alternative” adlı toplulukla tanıştı. Rachel Corrie gibi International Solidarity Movement (ISM) üyesiydi. Seattle’da yaşamını sürdürürken bir yandan da Sosyalist grupların etkinliklerine katılıyordu.Üniversitesindeki Gazze eylemlerine katıldı. Bu yıl kefiyesiyle mezun oldu. ISM ve Sosyalist grupların etkinlikleri vesilesiyle tanıştığı “Faz3a” kampanyasıyla Eylül ayında Batı Şeria’ya geldi.Kendisiyle aynı kaderi paylaşan Rachel Corrie gibi Uluslararası Dayanışma Hareketi üyesi olarak, Batı Şeria’nın kuzeyindeki Nablus şehrinin Beyta kasabasında işgal ordusunun gözlem kulelerine ve siyonist kolonilerin -yerleşimci- genişlemesine karşı yapılan Filistinli çiftçilerin düzenlediği eyleme katıldı. Bu sırada işgal ordusundan “keskin bir nişancı” tarafından başından vuruldu. Hastaneye kaldırıldı.Yaralanan tek kişi Eygi değildi; başka bir Filistinli kız çocuğu da saldırıda yaralanmıştı. Ancak Eygi tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.Ezgi, Filistin’de işgal güçleri tarafından öldürülen üçüncü ISM gönüllüsü oldu.2001 yılında Filistin halkıyla dayanışma için kurulan 2003 yılında Rachel Corrie ve 2004 yılında da Tom Hurndall Gazze’de işgal ordusu tarafından katledilmişti.Nablus’taki Rafidiye Devlet Hastanesi Müdürü Fuad Nafia, Eygi’yi tüm müdahalelere rağmen kurtaramadıklarını söyledi ve “Amerikalı bir dayanışma aktivisti başından vurulmuş olarak hastaneye geldi ve saat 14:30 civarında şehit olduğunu duyurduk” açıklamasını yaptı.Siyonist işgal ordusu ise cinayetle ilgili “Beyta bölgesinde güçlerimize taş atan ve onlar için tehdit oluşturan şiddet eylemlerinin ana kışkırtıcısına güçlerimiz ateşle karşılık verdi” açıklaması yaptı.– Faz3a HareketiTürkçe’ye “yardıma koşmak” şeklinde çevrilebilecek Faz’a kelimesinden ismini alan topluluk, Gazze’deki soykırım ve Batı Şeria’da artan “İsrail” işgal saldırıları karşısında, Filistinliler tarafından siyonist teröre karşı uluslararası dayanışma sağlamak amacıyla başlatılan bir girişim.Kampanya, Batı Şeria’daki Seattle Sosyalist Alternatifi desteğiyle, Filistinlilere doğrudan koruma sağlayacak uluslararası bir dayanışma ağı inşa etmeyi ve işgalci siyonist kolonilerin şiddeti nedeniyle kaybedilen toprakların geri kazanılmasını hedefliyor.– Uluslararası Dayanışma HareketiÖldürüldüğü sırada Eygi, Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) aktivisti olarak Filistinli çiftçileri koruma faaliyetlerinde gönüllü olarak çalışıyordu.Uluslararası Dayanışma Hareketi (USM), 2001 yılında Filistin halkının haklarını savunmak amacıyla kurulmuş bir hareket. Hareket, işgal-Filistin çatışmasında barışçıl bir direniş stratejisi benimseyerek Filistinlilerle birlikte sahada aktif rol oynamakta ve uluslararası gönüllüleri bölgeye davet etmekte. Özellikle 2003 Yılında ABD Vatandaşı Rachel Corrie’nin  işgalci “İsrail”in buldozerleri tarafından Gazze Şeridi’nde Filistinli bir ailenin evini yıkmaya çalışan işgal ordusunu engellemeye çalışırken katledilmesi sonrası ismini duyurmuştu.– Sosyalist bir dünya mümkün!​Ayşenur Ezgi Eygi’nin geçmiş sosyal medya…
MediaSiyonist işgal ordusu, Gazze Şeridinin güneyinde Hanyunus’taki Mavasi barınak bölgesinde yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı 20’den fazla çadırı Amerika’nın verdiği her biri 1 ton ağırlığında havadan karaya atılan 5 füzeyle bombalayarak korkunç bir katliam daha gerçekleştirdi.Siyonist “İsrail” ordusu Han Yunus’ta sözde “güvenli bölge” olarak belirlenen yerde en az 20 çadırda yaşayan yerinden edilmiş Filistinlilerin üzerine Amerika’nın verdiği her biri 1 ton ağırlığındaki MK-84 bombalarını yağdırdı.1 ton ağırlığındaki Amerikan bombaları Filistinlilerin kaldığı çadırların üzerine atıldı. Çadırdaki siviller bombardımanın şiddetiyle toprağın (kumların) metrelerce altına gömüldü. Bombalar yerde yaklaşık 10 metre derinliğinde devasa kraterler (çukurlar) bıraktı! 40 Filistinli şehid oldu, 60 Filistinli yaralandı.Gazze Sivil Savunma Sözcüsü Mahmud Besal, Mevasi bölgesindeki korkunç katliamda 9 ila 10 metre derinliklerinde 3 krater (çukur) oluştuğunu, vurulan alanda 40’a yakın çadır olduğunu, kumların altında kalan cenazelerin çoğunun hala çıkarılamadığını söyledi.Gazze’deki Hükümetin Medya Bürosu, “Han Yunus’un Mavasi bölgesindeki katliam sonrasında 22 şehidin bedenleri dev bombalar nedeniyle eridiği için hastanelere ulaşamadı.” dedi. The post Siyonist işgal ordusu, Han Yunus’a ABD bombaları yağdırdı appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/4OkGQpn
Media2005 yıllarında Betül Altındal ve Meryem Ebu Dagga yoldaşlar ülkemiz Türkiye’de, Filistin Direnişi ile ilgili bir dizi seminer, panel ve Ortadoğu Kadın Konferansı gibi etkinlikler gerçekleştirdiler. Bu süreçte, FHKC’nin lider ve kurucu kadrolarıyla yapılan röportajlardan derlenen “Filistin: Devrim Sürüyor” adlı okuyucuya önereceğimiz bir kitabın ülkemizde basımı gerçekleştirildi.Halkın devrimci güçleri web sitesini dikkatle takip edenler görecektir ki, Devrimci sosyalizm, sürekli yalpalayan-bocalayan oportünistlerin aksine, her daim Emperyalizmin Filistin’deki işgal üssü, Ortadoğu’daki ileri karakolu siyonist işgalci varlık “israil’e” karşı direnen Filistin halkının direnişini amasız, fakatsız desteklemiştir. emperyalizme, siyonizme ve işbirlikçilerine (ülkemizdeki ve coğrafyamızdaki) karşı direnen, Direniş Cephesinde saf tutma konusunda en ufak bir tereddüt görmemiştir.Hep söyledik, tekrarlamakta fayda var. Hareketimiz (THKP-C/MLSPB), Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı (UKKTH) ile herhangi bir anda -süreçte- o Uluslara liderlik eden politik hareketlerin niteliğini birbirine karıştırmaz, emperyalizme, sömürgeciliğe ve işgale karşı direnen halkların -Ulusların- meşru ve haklı direnişini sonuna kadar destekler. Bu, özel olarakta “Ortadoğu Devrimci Çemberi” bağlamında hareketimiz açısından kader tayin edici niteliktedir.– FİLİSTİN: DEVRİM SÜRÜYORFilistin Halk Kurtuluş Cephesi Kurucusu Dr. George Habbaş’ın önsözüyle
Ghassan Kanafani.. Dr. George Habbaş… Abu Ali Mustafa… Ahmed Saadat.. Leyla Halid…. Meryem Abu Dagga… Faysal Darraj… Adib Nema… İbrahim Nassar… Filistin Halk Kurtuluş Cephesi 5. ve 6. Kongre belgeleri, politik raporlar, röportajlar, mektuplar…Filistin yarası, derin bir yara.. Durmadan kanıyor ve kan her akşam ekranlardan evlerimize, oturma odalarımıza dek süzülüp geliyor.Medya tekelleri ne derse desin, bu topraklar üzerinde yaşayan emekçi insanlar, her zaman bu kanın acısını yüreklerinin derinliklerinde duydular. Zaman zaman yanıltıldılar belki ama içlerinden bir ses onlara her zaman Amerika-“İsrail” ikilisinin vahşeti konusunda gerçekleri söyledi. Filistin: Devrim Sürüyor… bu kanayan yaranın ve büyük direnişin Türkiye’de pek bilinmeyen bir cephesini anlatmayı amaçlıyor: Filistin solu! Son yıllarda, Filistin ve genel olarak Ortadoğu’nun köktendinci akımlarla birlikte anılması neredeyse adet oldu. Böyle yapılmaktadır, çünkü “sakallı-çarşaflı” bir tablo, Arap olmayan dünyada ve özellikle de Avrupa-Amerika’da korku yaratmak için daha “uygun” bulunmaktadır. “Gözü dönmüş İslami terörist” imgesiyle sıradan Avrupalının ödünü patlatmak, daha da ileri giderek “medeniyetler çatışması” saçmalıklarını canlandırmak ve bu arada en gerici Hıristiyan tarikatlarını devreye sokarak sürekli bir dinsel kışkırtma yaratmak, emperyalizmin Ortadoğu politikalarının olmazsa olmaz ideolojik dayanaklarıdır. Oysa bu gerçek değil! Hiç değil!
Filistin devrimci hareketi ve onun en güçlü temsilcisi olan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, hiç de öyle kendi toprağına yabancı, köksüz ve marjinal bir güç değildir; Filistin sorununun tarihi kadar eski bir tarihe sahiptir ve yüksek bir prestiji vardır. FHKC, yalnızca kurucusu Dr. George Habbaş ve şehit Abu Ali Mustafa’nın şahsında bile bütün Arap dünyasında haklı bir saygınlık sahibidir. Ve bu güç, kurulduğu 1967 yılından beri Filistin topraklarında sürdürdüğü kararlı savaş sonucunda her zaman siyasi tablonun göz ardı edilemez bir parçası olmuştur. İşte bu kitap, Filistin direnişinin bu görülmek ve gösterilmek istenmeyen cephesini ele alıyor ve bunu yaparken de doğrudan FHKC’nin kendi kaynaklarına yöneliyor. FHKC kurucularıyla röportajlar, kongre belgeleri, raporlar, makaleler, mektuplar.. Tümü bir arada bize bir örgütün portresini veriyor. Toparlayıcı olması açısından kitaba bir Filistin kronolojisi ve başka bazı ek bilgiler de eklendi. Böylece FHKC’nin belli bir tarihsel tablo içinde anlaşılması sağlanıyor. Ayrıca büyük bir incelik göstererek Türkiyeli okur için kitaba önsöz yazan FHKC kurucusu Dr. George Habbaş, aslında bir önsöz metninin de ötesine…