HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ
105 subscribers
702 photos
621 videos
282 files
1.81K links
Download Telegram
MediaSiyonist soykırım aygıtı “İsrail”, 7 Ekim’den beri Gazze’de, Batı Şeria’da esir aldığı Filistinlileri, Negev Çölü‘nde kurduğu toplama -soykırım- kampına, işkence merkezine götürüyor.İsrail’in Negev Çölü’ndeki gözaltı -işkence- merkezinde topladığı Filistinlilere yaptığı işkencelerin görüntüleri yayınlandı. İşgal altındaki Negev Çölü‘ndeki askeri üste çalışan İsrailli, aklından çıkmadığını söylediği sahnelerin videosunu çekti ve CNN International’a gönderdi.Gri eşofman giymiş insanlar, dikenli tellerle çevrilmiş kağıt inceliğindeki şiltelerin üzerinde otururken görülüyor. Hepsinin gözleri bağlı, başları projektörlerin parıltısı altında ağır ağır sallanıyor.Tesiste bulunan bir İsrailli CNN International’a, havayı pis bir kokunun doldurduğunu ve odanın Filistinlilerin inlemeleriyle uğuldadığını söyledi. Birbirleriyle konuşmaları yasak olan tutuklular kendi aralarında mırıldanıyorlardı.İsrailli çalışan: “Bize hareket etmelerine izin verilmediği söylendi. Dik oturmaları gerekiyordu. Konuşmalarına izin verilmiyor. Gözlerindeki bandajların altından bakmalarına izin verilmiyordu.”Sürekli kelepçelemeden kaynaklanan yaralanmalar nedeniyle doktorların bazen mahkumların uzuvlarını kestiği, tıbbi prosedürlerin bazen “stajyerler için bir cennet” olarak ün kazanmış yetersiz sağlık görevlileri tarafından gerçekleştirildiği ve havanın çürümeye bırakılmış bakımsız yaraların kokusuyla dolu olduğu bir tesisin resmini çiziyorlar.Anlatılanlara göre, Gazze sınırına yaklaşık 29 km uzaklıktaki tesis iki bölüme ayrılıyor. Burası, Gazze’den gelen yaklaşık 70 Filistinli tutuklunun aşırı fiziksel kısıtlama altında tutulduğu, yaralı tutukluların yataklarına bağlandığı, çocuk bezi ile bezlendiği ve pipetle beslendiği bir sahra hastanesi.CNN International’a bilgi aktaran sahra hastanesinde çalışan sağlık görevlisi: “işkence istihbarat toplamak için yapılmadı. İntikam için yapıldı,” dedi.The post İsrail’in Negev Çölü’ndeki Soykırım Kampı appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/Zyzpdsu
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/05/5-university-students-arrested-in-Turkey-for-participating-in-Palestine-solidarity-protests.jpg">Media</a><strong>Şehit Ebu Ali Mustafa Tugayları:</strong>– Muharebe birliklerimiz, Kassam Tugayları ile birlikte Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cebaliye Kampı’ndaki Ebu Sultan Kavşağı yakınlarında bir saldırı aracını hedef aldı.– Füze birimimiz Kerm Ebu Salim mevkiindeki işgal güçlerini hedef aldı.– Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cebaliye kampındaki Ebu Zeytun civarında bir İsrail askerini keskin nişancı atışıyla vurduk.– Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cebaliye Kampı’ndaki “Ebu’l-Ayş” Caddesi üzerinde hassas bir pusu kurarak işgal güçlerine ait askeri bir aracı patlayıcı cihazla patlatmayı başardık.<strong>Kudüs Tugayları:</strong>– Saat tam 11.00’de mücahitlerimiz, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cebaliye kampındaki Ebu Zeytun okullarının arkasındaki binalardan birinde saklanan bir Siyonist askeri keskin nişancı ateşiyle vurmayı başardı.– Ebu el-Ayş Caddesi boyunca bir piyade kuvvetini 60 kalibrelik nizami havan toplarıyla bombardımana tuttuk, Siyonist güç ölenler ve yaralananlar oldu.– Siyonist düşmanın halkımıza karşı işlediği suçlara yanıt olarak Sderot’a roket saldırısı düzenledi.– Cebaliye’nin doğusunda Siyonist düşman araçlarının ve askerlerinin bulunduğu yerleri 60 kalibrelik havan toplarıyla bombaladık.– “Netzarim” ekseninde Siyonist düşman asker ve araçlarından oluşan bir topluluğu ağır kalibreli havan toplarıyla bombalayarak doğrudan isabetler sağladık.– Cebaliye’nin doğusundaki bir apartman dairesinde barikat kuran özel bir Siyonist birimle makineli tüfekler ve Tandom top mermileri kullanarak şiddetli çatışmalara girdi ve onları ölü ve yaralı bıraktı.– Cebalia Kampı’nda Abu el-Ayş Caddesi’ndeki bir apartman dairesinde saklanan işgal gücünü Berk tipi anti-personel bombalarıyla hedef aldık.– Cebaliye Kampı 2. Blok’ta işgal araç topluluğunu 60 kalibrelik nizami havan toplarıyla bombardımana tuttuk.<strong>Kassam Tugayları:</strong>– Refah şehrinin doğusundaki es-Selam mahallesinde bir işgal asker taşıyıcısını ve tankını iki “Şavaz” patlayıcı cihazıyla hedef aldı.– Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah sınır kapısında konuşlanmış düşman kuvvetlerini havan toplarıyla hedef aldı.– Refah şehrinin doğusundaki es-Selam mahallesinde bir işgal asker taşıyıcısını “el-Yasin 105” roketiyle imha etti. Mürettebat öldü ve yaralandı ve helikopter, onları tahliye etmek için yere indi.– Refah sınır kapısı yakınlarında bir işgal Merkava tankını el-Yasin 105 roketiyle hedef aldı.– Siyonistlerin sivillere yönelik katliamlarına tepki olarak Askalan’ı roket bombardımanına tuttu.– Refah’ın doğusundaki Corc Caddesi’nde özel bir Siyonist gücü bubi tuzaklı bir evde pusuya düşürerek havaya uçurmayı başardı ve üyelerini öldürüp yaraladı.– Refah’ın doğusundaki et-Tabi’in Camii’nin arkasında bir Merkava tankını “el-Yasin 105” roketiyle hedef aldı.– Refah şehrinin doğusundaki Kudüs istasyonu civarında bir tünel ağzına girmeye çalışan Siyonist mühendislik güçlerine karşı daha önceden hazırlanmış bubi tuzağını patlatarak kuvvet mensuplarını öldürdü ve yaraladı.– Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cebaliya kampının doğusunda bir işgal askeri taşıyıcısını ve bir Merkava tankını “el-Yasin 105” roketleriyle hedef aldı.– Cebaliye Kampı’nın doğusunda bir “D9” askeri buldozerini “Şavaz” cihazıyla hedef aldı.– Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cebaliye şehrinin doğusundaki ilerleme ekseninde bir Siyonist askeri keskin nişancı atışıyla hedefledik ve tam isabetle vurulduğunu doğruladık.– Cebeliye’nin doğusunda kombine bir operasyonla bir Merkava tankını “el-Yasin 105” roketiyle hedef alarak mürettebatını öldürdük ve yaraladık. Daha sonra hedeflenen aracın arkasında bulunan 7 askeri sıfır mesafeden etkisiz hale getirdik.– Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cebaliye şehrinin doğusundaki Yeni İç Cadde’ye giren Merkava 4 tankını “el-Yasin 105” roketiyle hedef aldık.– Refah’ın doğusundaki Harun Camii yakınlarında bir “D9” askeri buldozerini “el-Yasin 105” roketiyle hedef aldı ve hedeflenen araç…
MediaSiyonist düşmanın dün gece Bekaa bölgesine yönelik saldırılarına yanıt olarak, Hizbullah , 16 Mayıs 2024 Perşembe günü Nafah’taki 210. Golan Tümeni komutanlığına, Kiyla’daki hava savunma kışlasına ve Yoav’daki kuzey bölgesini destekleyen topçu kışlasına 60’tan fazla Katyuşa roketiyle saldırı gerçekleştirdi.-16 Mayıs Perşembe günü saat 08:35’te Adaser mevkiinde yeni kurulan casusluk ekipmanını uygun silahlarla hedef aldı ve tam isabetle vurdu.-16 Mayıs Perşembe günü saat 11.00’de Zarit kışlasını ve buradaki teçhizat vinci ile yeni kurulan casusluk ekipmanını güdümlü silahlar ve top mermileriyle hedef aldı.-16 Mayıs Perşembe günü saat 11:10’da Cel el-Alem’deki yeni kurulan casusluk ekipmanını uygun silahlarla hedef aldı ve tam isabetle vurdu.-16 Mayıs Perşembe günü saat 11:10’da Ramya bölgesindeki casusluk ekipmanlarını uygun silahlarla hedef aldı ve tam isabetle vurdu.-16 Mayıs Perşembe günü saat 13.38’de Metulla bölgesine, garnizonuna ve askeri araçlara, 2 adet “S5” havadan karaya füzelerle donanmış saldırı İHA’larıyla ​​saldırdı. İHA’lar belirlenen noktaya ulaştığında, araçlarından birine ve etrafına toplanan unsurlara füze atarak onları öldürdü ve yaraladı. Ardından saldırısına devam ederek hedefini isabetli bir şekilde vurdu.Hizbullah, Metulla’ya gerçekleştirdiği İHA saldırısında Sovyet yapımı havadan karaya “S5” füzelerini kullandı. Bugün, kullandığı füzenin görselini paylaştı.Siyonist medya, Hizbullah dün, en pahalı ve en gelişmiş savunma sistemlerinden birini imha ederek savaşın başlangıcından bu yana en büyük başarısını kaydetti.İbranice Hadashot Bazman web sitesi: 20.000 şekel değerindeki bir Hizbullah insansız hava aracı dün Tiberya’nın doğusunda milyarlarca dolarlık bir projeyi etkisiz hale getirdi.Yedioth Ahronoth gazetesi: Hizbullah dün Tiberya yakınlarındaki dev casus balonu sahasını saldırı İHA’sıyla vurarak ciddi hasara yol açtı.Hizbullah askeri medyası, 15 Mayıs’ta işgal altındaki Filistin’in kuzeyindeki Ilan üssünde stratejik hava gemisi “SKYDEW”i saldırı İHA’sıyla hedef aldığı operasyondan görüntüler yayınladı.https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/05/قاعدة_إيلانية_15_05_2024_المنطاد_منخفضة.mp4The post Hizbullah Metulla’ya gerçekleştirdiği İHA saldırısında Sovyet “S5” füzelerini kullandı appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/4qkrZY6
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2020/05/98594846_237465074210976_9108275988587872256_n.png">Media</a>22 Mayıs 1980, Osman Mehmet Önsoy yoldaş’ın işkence sonucu katledildiği gündür. Osman yoldaşın işkenceyle katledildiği o günler, oligarşinin kolluk güçlerinin, devrimcilere özellikle de THKP-C çizgisinde mücadeleyi sürdüren örgütlere yönelik saldırılarını artırdığı zaman dilimidir. THKP-C Savaşçılarına yönelik operasyonların birinde 1980 sürecinde gözaltına alınmış ve günlerce işkencelere tabi tutulmuştur.Osman yoldaşın işkenceyle katledildiği o günler, oligarşinin kolluk güçlerinin, devrimcilere özellikle de THKP-C çizgisinde mücadele veren örgütlere yönelik saldırılarını artırdığı zaman dilimidir. Yoldaşımız Osman Mehmet Önsoy, devrimcilerin düşman elinde işkence hanelerde sergilediği devrimci direnişi kararlılıkla sürdürerek, canı pahasına sırlarını ve yoldaşlarını korumuştur.Kızıldere ve THKP-C sonrası süreçte devrimci sosyalist hareketin tekrar ortaya çıkışı, dönemin özgün koşullarında önemliydi. 12 Mart döneminin faşist koşullarında yoğun faşist baskılara, kanlı saldırılara ve katliamlara rağmen devrimciler, yılgınlığa düşmemiş, kısa süre sonra ezilen halkların devrimci kurtuluş mücadelesi ve iktidar savaşımında kurdukları devrimci örgütleriyle öncülük işlevlerini yerine getirmeye çalışmışlardır. Osman Mehmet Önsoy yoldaşımız, bu tarihsel kesitin öncü kadrolarından biri olarak çalışmalarını sürdürmüştür.Onun saygı duyduğumuz ve örnek aldığımız bir özelliğine burada vurgu yapmalıyız. Yoldaşımız, Kızıldere sonrasında devrimci tutum alarak ezilenlerin devrimci sosyalist kurtuluş mücadelesinin örgütlenmesi ve mücadelesinin verilmesinde kararlılıkla yerini almıştır. O yıllarda toplumda ve devrimci kitlelerde egemen kılınmaya çalışılan yılgınlığa ve pasifizme düşmemiş, Parti-Cephe çizgisini kararlılıkla sürdürmüştür.Öğrencisi olduğu İstanbul İktisat Fakültesi’nde 30 Mart 1972 Kızıldere katliamı sonrası THKP/C nin tekrar örgütlenmesi çalışmaları kapsamında Yüksek Öğrenim Gençliği içerisinde Dev-Genç öğrenci çalışmalarında yerini almıştı.1972 Kızıldere süreci ardından 1975 yılından sonra toplumsal siyasal gündeme giren THKP-C/MLSPB ve bundan birkaç yıl sonra THKP-C Savaşçıları eylemleri ve yapılanış tarzlarıyla düşmanı ürkütürken, ezilen halk kesimlerini ve devrimci dost çevreleri de umutlandırmaktaydı. Osman yoldaşımız da bu örgütlerde yerini almıştı.1975 yılında İstanbul-Avcılar semtinde Halkevi kurumunun kurulmasına emek vermiş, İstanbul’daki Halkevlerinin birbirleriyle koordinasyonda olması çalışmalarını yürütmüştür. İşçi sınıfı içerisinde sendikal mücadelenin örgütlenmesi ve devrimci kurumsal oluşumlarla sendikalaşarak patronların karşısında tavır alınmasında çok emeği geçmiştir. Örneğin Avcılar-Ambarlı Elektrik Santralı ile İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampüsü inşaatlarında çalışanların “İlerici Yapı İşçileri Sendikasında” örgütlenmesinde bulunmuştur.Bölgedeki Metal İş Kollarında çalışan işçilerin, eski polis müdürü Ilgız Aykutlu’nun başında olduğu sarı sendika Tek-Metal-iş’ ten koparılarak DİSK’e bağlı Maden-İş sendikasına geçmelerini sağlamıştır.Tekstil işçilerinin örgütlenmesinde fiilen bulunmuş; çalışanları İlerici Tekstil İşçileri Sendikası’nda örgütlerken, DİSK Tekstil Sendikası’yla da sınıf dayanışması ilişkilerinin kurulmasında çok emek vermiştir.Osman yoldaşımız sürecin politik çalışmalarını THKP-C Savaşçıları örgütünde sürdürürken 5 Mayıs 1980 tarihinde gözaltına alındıktan sonraki günlerini İstanbul Gayrettepe 1. Şube diye bilinen işkence hanesinde geçirdi. Yaralı olarak kaldırıldığı İstanbul Haydarpaşa Askeri Hastanesinde bilinçli bir şekilde tedavisi yapılmayarak katledildi.Aynı günlerde aynı hastanede anti-emperyalist bir eylem sonrası yaralı olarak tutsak edilen ve taşındığı sedyede zafer işareti yaparak devrimci kurtuluş mücadeleyi selamlayan THKP-C/MLSPB savaşçısı Hakkı Kolgu da bilinçli bir şekilde tedavisi yapılmayarak katledildi. Her iki yoldaşımızın onurlu direnişleri yolumuzu aydınlatıyor.Osman yoldaşımız, işkencede geçen günlerde devrimci…
Media10 Şubat 2006 Cuma günü İstanbul/Beşiktaş Conrad Otel’de tek bir emekçi kadının bulunmadığı “Kadın İstihdamı Zirvesi” gerçekleştirildi. İşçi ve emekçiler -kadınlar- adına kararlar almak üzere toplanan emperyalizmin işbirlikçisi oligarşik dikta temsilcileri HKM’li emekçi kadınların sloganları ile karşılaştılar. O kadınlardan biride Betül ALTINDAL’dı. Betül yoldaş, 1976’da emekçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1998’den itibaren ise THKP-C/MLSPB saflarında yer aldı. 21 Mayıs 2006 günü lenf kanseri sonucu yaşamını kaybetti.10 Şubat 2006 Cuma günü saat 09:30’da başlayan zirveye işadamı, gazeteci, yönetici, patron, siyasetçi ve bakanlar katıldı. İlk günkü oturuma katılacak olan TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, İstihdam, Sosyal İşler ve Eşit Fırsatlardan Sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Vladimir Spidla, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu katıldılar.TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kutagobilik konuşmasına daha yeni başlamıştı ki, Betül ALTINDAL ve iki yoldaşı ile “Kadının Kurtuluşu Sosyalizmde” pankartını açtılar. Yaşasın devrim ve sosyalizm sloganını haykırdılar. O gün Betül ALTINDAL halk düşmanlarının suratlarına “Sizler kadının kurtuluşu ile ilgili konuşamazsınız. Buna hakkınız yok. Kadın ile ilgili olarak ne bir toplantı, ne de bir karar alabilirsiniz. Kadının kurtuluşu yalnızca sosyalizmdedir. Burada değildir. Siz buradan bize yönelik herhangi bir şey söyleyemezsiniz. 1980’de bize yönelik en büyük darbeyi yaptıktan sonra bile, siz bunu savundunuz. Şu an özelleştirmeleri savunuyorsunuz, şu an kadına yönelik şiddeti savunuyorsunuz. Biz tekstil atölyelerinde çalışırken siz hiç bir şekilde rahatsız olmuyorsunuz. Şimdide bize yönelik yapılan bu saldırıyla da kadının özgürlüğünden ne anladığınızda belli. Siz kadınlar ve emekçi kadınlar hakkında hiç bir şey söyleyemezsiniz.” bunları haykırmıştıhttps://halkin-dg.com/usitchuc/2020/05/Betül-ALTINDAL_21-Mayıs-2006.mp4The post Betül ALTINDAL: Sizler Kadının Kurtuluşu İle İlgili Konuşamazsınız appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/kxAXqe6
Mediaİran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan,  Doğu Azerbaycan Valisi Malik Rahmeti, Tebriz Cuma İmamı Seyyid Muhammad Ali Haşim kuzeybatıdaki Doğu Azerbaycan eyaletinde meydana gelen helikopter kazasında hayatını kaybetti.FHKC, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyetin vefatı dolayısıyla İran halkına ve yönetimine başsağlığı diledi.Filistin Halk Kurtuluş Cephesi:“İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekilerin yasını tutuyoruz ve İran’ın bu zorluğu aşacağından eminiz. Bu büyük kayıp ve acı olay nedeniyle İran halkına ve yönetimine en içten taziyelerimizi sunuyoruz. Merhum İran Cumhurbaşkanı’nı anıyor ve onun ülkesine hizmet etmek için hayatını adadığını, cumhurbaşkanlığı yıllarında İran İslam Cumhuriyeti’nin her alanda gelişimine katkıda bulunduğunu ve onu bölgesel ve uluslararası düzeyde önemli ve etkili bir güç haline getirdiğini teyit ediyoruz. Ayrıca, Filistin davasını ve Filistin direnişini, özellikle Aksa Tufanı Savaşı’nda desteklemek için önemli çabalar sarf etti. İran halkı ve liderliği ile tam dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyor ve İran İslam Cumhuriyeti’nin bu zorluğu aşarak, cumhurbaşkanı ve diğer yetkililerin bıraktığı büyük boşluğu dolduracağına olan kesin inancımızı belirtiyoruz.” dedi.
The post FHKC’den, Reisi’nin ölümü nedeniyle İran halkına başsağlığı mesajı appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/5lTZHga
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/05/%D8%B3%D9%8A%D8%B1%D8%A9-%D8%AD%D9%8A%D8%A7%D8%A9-%D8%A7%D9%84%D8%A3%D8%B1%D8%A8%D8%B9-%D9%85%D9%86-%D9%85%D9%82%D8%A7%D8%AA%D9%84%D9%8A-THKP-C%D8%A7%D9%84%D8%B0%D9%8A%D9%86-%D8%A7%D8%B3%D8%AA%D8%B4%D9%87%D8%AF%D9%88%D8%A7-%D9%81%D9%8A-%D8%AD%D8%B2%D9%8A%D8%B1%D8%A7%D9%86.jpg">Mediaفي 30 آذار/مارس 1972، أصبح كل مقاتل من المقاتلين العشر بقيادة <strong>ماهير جايان</strong> شعلةً تنير طريق ثورة تركيا بملحمة المقاومة التي خلقوها في قزيل داره. تم تطوير استراتيجية الثورة الخاصة بظروف تركيا لأول مرة من قِبَل حزب تحرير شعب تركيا-الجبهة (THKP-C). كاستمرارية لـ THKP-C، أخذت MLSPB مكانها على مسرح التاريخ من خلال تفجير القنصلية الأمريكية العامة في اسطنبول في كانون الثاني/يناير 1975.بعد أن وصلت عصابة الجنرالات (القوات المسلحة التركية) بقيادة ابن أمريكا كنعان أفران إلى السلطة من خلال انقلاب 12 أيلول/سبتمبر 1980، واصلت MLSPB الكفاح المسلح الذي بدأته في عام 1975 من خلال عمليات دعائية مسلحة “مدوية” مصممَّة بذكاءٍ حتى حزيران/يونيو 1981.كان لدى MLSPB، منذ مرحلة تأسيسها، مفهوم أن النضال ضد-الإمبريالية والنضال ضد-الصهيونية كانا مرتبطان ببعضهما لا ينفصلان، بهذا المعنى فإنّ تحرير الشعب الفلسطيني سيلعب دوراً حاسماً للغاية في الشرق الأوسط. ومن مقتضيات هذا المفهوم، قامت MLSPB بمئات العمليات ضد الإمبريالية الأمريكية والصهيونية وأعوانهما في بلادنا.وكانت من بين هذه العمليات في إسطنبول هي معاقبة القنصل العام لـ “إسرائيل” التي تُعتَبَر معقل الإمبريالية الأمريكية في الشرق الأوسط. استشهد اثنان من رفاقنا القياديين ماتا أتيلا أرموتلو وتامر أردا، في كمائن غادرة في 6 يونيو/حزيران 1981 حيث كانا سينفذان هذه العملية. وفي نفس اليوم، استشهد الرفيقان دوغان أوزّومروت وأرجان يورتبيلير خلال اشتباكاتٍ في منازل التنظيم التي تمت محاصرتها في مال تبه/اسطنبول.“هم كالنملةِ في التراب،
كالسمكةِ في الماء،
كالطيرِ في الهواء كثيرون؛
مغامراتهم فقط هي الموجودة في ملحمتنا.وقيل عنهم:
ليس لديهم ما يخسرونه سوى قيودهم.” (1)<strong>– ماتا أتيلا أرموتلو
</strong>ولد أتيلا عام 1952 في قارص لعائلة ثرية، وتعرَّفَ على النضال الثوري خلال سنوات دراسته الثانوية. أتيلا الذي شارك في النضال الثوري كمؤيد لـ THKP-C، جاء بعد عام 1971 إلى اسطنبول من أجل التعليم الجامعي والتقى بأوساط ثورية وأقام علاقات معهم. انضم أتيلا إلى الحركات الشبابية التي بدأت في التطور من جديد بعد عام 1973، وشارك في الكفاح كمناضل خلال دراسته في المعهد العالي للهندسة في غلاتا سراي (GMYO)، خاصة في سنة 1975، وكان من بين الذين قادوا النضال. خلال تطور النضال الثوري في تلك الفترة، شارك في نضالٍ متعدد الأوجه، بدءاً من المشاركة في مختلف أعمال الشباب الطلابي والأنشطة التنظيمية المختلفة إلى الصراعات المسلحة مع الفاشيين.في عام 1975، رأى أن النضال ينبغي ألّا يقتصر بعد الآن على إطار الحركة الطلابية، بل يجب أن يتم بطريقةٍ أكثر شموليةً، لذلك انتقلَ إلى نشاطٍ يختلف عما كان يمارسه في ذلك الحين مع الثوار من حوله. من أجل القيام بالنضال بطريقةٍ أكثر شموليةً وأكثر وعياً، قام بتنظيم الثوار في وحداتٍ، حيث كانوا على تواصلٍ معه. إن إيمانه بنهج THKP-C (تجربة الأنشطة الثورية حتى ذلك اليوم ونمو الوعي نتيجة لهذا التطور) دفعهُ إلى بذلِ جهدٍ لتأسيس تنظيمٍ يتماشى مع هذا النهج من أجل تطبيق نهج THKP-C بالمعنى الحقيقي. كانت الفترة هي نفسها الفترة التي ظهرت فيها MLSPB على مسرح التاريخ كتنظيم مستقل. بعد فترةٍ من تأسيس MLSPB، كرّس أتيلا نفسه بكل إمكانياته لنضال MLSPB.تولى أتيلا أرموتلو مسؤوليات مختلفة مهمة ضمن آليات MLSPB بدءاً من عام 1977 على وجه الخصوص. أتيلا الذي قام بالواجبات والمسؤوليات التي كُلِّفَ بها من قِبَل التنظيم بتضحيات كبيرة، أخذ مكانه في مختلف الأعمال السياسية والعسكرية. ماتا أتيلا الذي تلقى تدريباً عسكرياً في معسكرات MLSPB التابعة للفلسطينيين في لبنان، لعب أدواراً مهمة في العمليات التي نفذتها MLSPB عام 1979.تولى عضو اللجنة العامة لـ MLSPB ماتا أتيلا أرموتلو واجبات ومسؤوليات متعددة، مثل مسؤولية تنسيق كونفرانسات التنظيم والمسؤوليات الإقليمية المختلفة وتنسيق أعمال MLSPB خارج اسطنبول. كان عضواً في الكونفرانس الأول الذي بدأ في 30 حزيران/يونيو 1978، وأيضاً عضواً في “الكونفرانس الاستثنائي” الذي عُقِدَ في أواخر كانون الأول/ديسمبر 1978.عُقْبَ الضربة التي تلقتها MLSPB في كانون الثاني/يناير 1980، قام الرفيق القائد أتيلا أرموتلو الذي تولى مسؤوليات من الدرجة الأولى كعضو في اللجنة المركزية، ببذل قصارى جهده لمواصلة النضال الثوري والارتقاء به. بعد وصول عصابة الجنرالات…
MediaTahran’da bir araya gelen Direniş Ekseni liderlerinin Gazze’deki siyasi, sosyal ve askeri koşulları, Aksa Tufanı Operasyonu’nu ve Direniş Ekseni’nin rolünü görüştükleri bildirildi.El Meyadin’in Tahran’daki muhabirinin bildirdiğine göre, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve arkadaşlarının cenaze töreni öncesinde Direniş Ekseni liderleri ile Devrim Muhafızları Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami ve Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani arasında bir toplantı düzenlendi.Toplantıya katılan direniş gruplarının Hamas, İslami Cihad Hareketi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Hizbullah, Yemen Ensarullah Hareketi ve Irak İslami Direnişi’nden oluştuğu belirtildi.Toplantıda Gazze’deki siyasi, sosyal ve askeri koşullar, Aksa Tufanı Operasyonu ve Gazze Şeridi’nde devam eden İsrail soykırımı karşısında Direniş Ekseni’nin rolünün ele alındığı kaydedildi.Katılımcıların, Filistin Direnişi zafere ulaşıncaya kadar bölgedeki tüm direniş gruplarının işbirliği içinde özgürlük mücadelesini sürdürmesinin önemini vurguladıkları bildirildi.Kaynak: YDHThe post Direniş Ekseni İran’ın başkenti Tahran’da buluştu appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/yvfu4x7
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/05/May-25-marks-the-anniversary-of-Resistance-and-Liberation-Day.jpg">Media</a>Yirmi dört yıl önce Lübnan Direnişi, Güney Lübnan’ı “İsrail” işgalinden kurtardı ve güney köylerindeki Lübnanlı sivillerin uzun süredir çektiği acılara son verdi. O günden bu yana 25 Mayıs, Lübnan’da “İsrail” işgalinin sona ermesi münasebetiyle Kurtuluş ve Direniş Günü olarak kutlanıyor.25 Mayıs’ta Lübnanlılar, son “İsrail” askerinin Güney’deki şehir ve köylerden atılmasıyla kurtarılan topraklarını kutluyorlar.Bugün, 24 yıl sonra, “İsrail” sivilleri acımasızca bombalamaya devam ederken, Güney Lübnan “İsrail” işgaline direnmeye devam ediyor.24 yıl sonra Güney Lübnan direnişin simgesi olmaya devam ediyor.Bu kapsamlı dosyada, Lübnan Direnişinin neredeyse her bir günü (33 Gün Savaşı da dahil olmak üzere) tarihe not düşecek şekilde kayıt altına alınmış.<strong>-HALDA’DAKİ İLK KURŞUNDAN FECR-5’E İSLAMİ DİRENİŞ
</strong><strong>GİRİŞ</strong>Mücadelelerle  geçen seneler boyunca neredeyse unutulmuşluğun dalgalarına terk edilip batacakken, zaferle taçlandırılmış bir milletin şafağı  doğmaktadır. Dikenlerle dolu o patikada, Halda’da,  ilk silah sesleri duyulduğundan bu yana mücadele eden bir tüfek fark edildi.İslami Direniş Haftası vesilesiyle,  zafer meşalesini  sönmeden yanar halde tutacak olan, Direniş tarihi boyunca işgal altındaki kutsal toprakları  özgürleşmesi beklenen tam zaferin manşetlere konu safhaları burada  verilmiştir.Kayda değer olarak baktığımız,  dünyayı  hayrete düşüren  bazı duruşlar vardır. United Press Ajansı;   “Hallusiye’nin oğulları  Güney’de, uzaklardaki bu küçücük köyde, dua için bir araya gelmiş olan  yaklaşık 2000 kişiden oluşan  yerli halkın, hava sahalarında  alçak irtifada uçan düşman savaş uçaklarına kafalarını kaldırıp ‘İSRAİL’E ÖLÜM”,  diye  bağırdığını  yazdı.İslami Direniş’in Güneydeki  başarıları Lübnan, “İsrail”, bölgesel ve uluslararası düzeyde çok yönlüdür.Direniş  pek çok gözlemci, politikacı ve askeri yetkiliyi meşgul etmiştir.Eğitim enstitüleri, yenilmez ordu efsanesinin bozulduğu gezegenin şu ufacık parçasına ışık tutmaya giriştiler.Bunun da ötesinde, Direniş bilince doğru içten içe yanmakta olan, uzun süredir benimsenmiş  “İsrail” politikasına karşı düşman sözlüğüne yeni terimler katmıştır.Lübnan “Gözyaşı Vadisi”ne ve “Bataklık”a döndü…“Askerlerimiz oradan naylon çantalarda (ceset torbaları) dönüyorlar.” Hayfa’daki ilk kurşun ile karadan havaya füzeler ve çok sonraları Hayfa’da olanlar arasında kayda değer uzun bir yol aşıldı. Aşağıdaki kronolojik bilgiler hikâyenin bazı bölümleriyle ilişkilidir:<strong>YIL 1982</strong><strong>4 Haziran 1982</strong>: Siyonist varlık Lübnan halkını, kuruluşlarını ve alt yapısını hedefleyerek, on binlerce kişiyi öldürerek ve yaralayarak, mallara hesapsız zarar vererek Lübnan’a karşı kapsamlı saldırısını başlattı.<strong>10 Haziran 1982</strong>: Direniş düşmana Beyrut’un banliyösü Halda’da şiddetle karşı koydu. Bu güçlü Direniş düşmanı 20 yıldan daha az bir süre içinde utanç verici bir şekilde geri çekilmeye zorlayacaktı.<strong>15 Eylül 1982</strong>: Siyonist düşman ve ajanları Beyrut’un banliyölerindeki Sabra ve Şatila mülteci kamplarında Lübnanlı ve Filistinlilere karşı çok korkunç bir katliam işlediler.<strong>11 Kasım 1982</strong>: Şehit Ahmed Kassir (Haydar) 200 kilogramdan fazla patlayıcıyla yüklü bubi tuzaklı Mercedes marka bir araçla “İsrail”in Tire kumanda karargâhına saldırdı. O zamanki “İsrail” ordu sözcüsüne göre, bu kahramanca operasyonun ardından 74 kişi öldürüldü ve 27 kişi kayboldu. İslami Direniş 19 Mayıs 1985’de Ahmed Kasir’i ilk şehadet operasyonun yaratıcısı olarak ilan edene kadar şehidin adı gizli kaldı.<strong>YIL 1983</strong><strong>13 Nisan 1983</strong>: Ali Seyfeddin, Deyr Kanun’da bir Siyonist konvoya karşı şehadet operasyonu gerçekleştirdi. İşgal kuvvetlerinin ilan ettiğine göre, iki araç tahrip edildi, 6 Siyonist asker öldürüldü ve dördü de yaralandı.<strong>17 Ekim 1983</strong>: Nebatiye yerlileri Siyonist işgal askerlerinin gözlerinin önünde Aşura’yı…
MediaErdoğan liderliğinde faşizimle yönetilen Türkiye, varil başı 80 cente, onbinlerce Filistinliyi katleden siyonist soykırıma ortaklık etmeye devam ediyor. Lafta Filistin davasını savunan, eliyle soykırım makinası siyonist varlığı destekleyen faşist Erdoğan liderliğindeki AKP ikiyüzlülükte sınır tanımıyor. Siyonistlerin dostu Erdoğan liderliğindeki Türkiye işbirliğiyle, soykırımcı “İsrail’e” yakıt temin eden Azerbaycan şirketi SOCAR’ı protesto eden gençlik hareketi üyelerine şafak vakti operasyonu düzenledi.Amerika’da, Avrupa ülkelerinde Filistin’e destek eylemlerine yapılan baskıları kınayanlar, bugün Filistin’e destek için petrol ticaretinin durdurulmasını isteyen Filistin yanlısı “Filistin İçin Bin Genç” üyesi 13 kişi “vanaları kapat” diyerek SOCAR önünde eylem yaptığı için şafak vakti faşist AKP polisleri tarafından evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı.13 üyesi gözaltına alınan “Filistin İçin Bin Genç” yaptığı açıklamada “Soykırıma petrol tedariğini kesin dediğimiz Socar eylemimizden sonra bu sabah 13 arkadaşımız şafak operasyonuyla gözaltına alındı! “Helal olsun” demek yetmez, şahitsek ses çıkarmak zorundayız. Yüreği Filistinle atan herkesi dayanışmaya, siyonistlerin avukatlığına soyunanlara karşı intifada saflarına çağırısı” yaptı.Filistin İçin Bin Genç, “Soykırıma ortak olan kim varsa meşru hedeftir. Siyonist jetlere yakıt sağlayan Socar yüzünden Gazze yerle bir edilmişken, Filistin halkı adına bu kanlı işbirliğinin hesabını sormak suç değil insanlık ödevidir, Filistinle dayanışmak suç değil, onurdur!” diyen gençlik örgütü, “Bu akşam yine geliyoruz! Yüreği Filistinle atan herkesi 18.30’da işbirlikçi SOCAR önüne intifadaya sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.The post Filistin yanlısı gençler AKP faşizmi tarafından gözaltına alındı appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/hHFsdyC
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/06/CIROKA-JIYANA-CAR-GERILAYEN-MLSPBYE-YEN-KU-DI-PUSBERE-DE-SEHID-BUN.jpg">MediaDi 30’ê Adara 1972’yan de bi pêşengiya Mahir Çayan, 10 gerîla li Kizildereyê destana berxwedanê afirand û bûn meşaleyên ku riya şoreşa Tirkiyeyê ronî dikin. Cara pêşîn <strong>THKP-C</strong>’yê li gorî mercên taybet ên Tirkiyeyê stratejiyeke şoreşê pêş xist. MLSPB jî weke berdewamiya THKP-C’yê di Rêbendana 1975’an de li dijî Sefareta Amerîkayê ya li Stenbolê çalakiyeke bombeyî li dar xist û di dîrokê de cihê xwe girt.Di 12’ê Îlona 1980’yî de Hêzên Çekdar ên Tirkiyeyê (TSK) bi fermandariya zarokê Amerîkayê, ango Kenan Evren bi darbeyeke leşkerî hat ser kar. MLSPB’yê têkoşîna xwe ya çekdarî ya ku di 1975’an de dest pê kiribû û bi plansaziyeke aqilane, çalakiyên propogandaya çekdarî yên “dengvedanê” heta Pûşbera 1981’ê berdewam kirin.MLSPB’yê, hêj di pêvajoya avabûnê de diyar dikir ku têkoşîna li dijî emperyalîzmê û têkoşîna li dijî siyonîzmê ji hevdu nayên qetandin û rizgariya gelê Filistînê, ji vê hêlê ve wê di Rojhilata Navîn de risteke gelekî girîng bileyîze. Li gorî vê hişmendiyê jî li dijî emperyalîzma Amerîkayê, siyonîzmê û hevkarên wan ên li welatê me bi sedan çalakî li dar xistin.Yek ji wan jî cezakirina Sersefîrê “Israîlê” yê li Stenbolê bû ku Israîl jî destê emperyalîzma Amerîkayê yê li Rojhilata Navîn bû. Hevrêyên me yên pêşeng Mete Attila Ermutlu û Tamer Arda yên ku wê ev operasyon li dar bixista, di 6’ê Pûşbera 1981’ê de di kêmînên xayin de şehîd bûn. Di heman rojê de hevrêyên Dogan Ozzumrut û Ercan Yurtbilir jî li Stenbol/Maltepe’yê di mala rêxistinê de hatin dorpêçkirin û di şer de şehîd bûn.“Ew, di axê de bi qasî moriyan,di avê de bi qasî masiyan,di asîmanan de bi qasî çûkan zêde bûn;Di destanên me de tenê serboriyên wan hebûn.û ji bo wan hat gotin ku:ji zincîrên wan pêve tiştek tune bû ku winda bikin.” <strong>(1)</strong><strong>– METE ATTILA ERMUTLU</strong>Attila di 1952’yan de li Qersê di malbateke dewlemend de jidayîk bû. Di xwendina amadehî de têkoşîna şoreşger nas kir. Attila bi alîgiriya THKP-C’yê gava xwe avêt nava têkoşîna şoreşger; di 1971’ê de ji bo xwendina zanîngehê çû Stenbolê û li wir derdorên şoreşger nas kirin û têkilî bi wan re danîn. Piştî 1973’yan Attila di nava tevgerên ciwanan ên ku nû pêş diketin de cih girt. Bi taybetî jî di sala 1975’an de di Dibistana Bilind a Endezyariyê ya Galatasarayê de tev li nava têkoşîneke milîtaniyê bû û bû yek ji pêşengên têkoşînê. Di nava herikîna têkoşîna şoreşger a wê demê de ji tevlibûna çalakiyên ciwanan heta pevçûnên çekdarî yên bi faşîstan re û heta xebatên cuda yên rêxistinkirinê, di nava têkoşîneke piralî de cih girt.Di sala 1975’an de giha wê baweriyê ku pêwîst e êdî têkoşîn di nava tevgereke xwendekaran de asê nemîne û bi awyekî berfirehtir were meşandin; ji ber vê jî bi şoreşgerên derdora xwe re berê xwe da xebateke din a cuda. Ji bo ku têkoşîna xwe bi awayekî berfirehtir û zanetir bimeşîne bi şoreşgerên derdora xwe re rêxistinbûneke ku ji yekîneyan pêk tê, ava kir. Ji ber ku bi xeta THKP-C’yê bawer bû (bi saya serborî û zanebûna xebatên wî yên şoreşger ên heta wê rojê ev guhertin pêk hat), ji bo ku bi awayekî rastîn xeta THKP-C’yê bikeve meriyetê hewl da rêxistinbûneke li gorî vê xetê ava bike. Di wê demê de MLSPB jî weke rêxistineke serbixwe derket ser dika dîrokê. Attila, piştî demeke kurt a ji avakirina MLSBP’yê, bi hemû derfetên xwe, xwe bi têkoşîna ku MLSPB dimeşîne ve girê da.Attila Ermutlu bi taybetî jî piştî 1977’an di nava mekanîzmayên MLSPB’yê de berpirsyarî rakirin. Atilla, peywir û berpirsyariyên ku rêxistinê danîn ber wî, bi fedakariyeke mezin bi cih anîn û di nava her cûre çalakiyên polîtîk-leşkerî de cih girt. Mete Attila li kampên Filsitînê (Libnanê) perwerdeya leşkerî dît û di çalakiyên leşkerî yên MLSPB’yê yên sala 1979’an de peywirên girîng girtin.Endamê Komîteya Giştî yê MLSPB’yê Mete Attila Ermutlu bû berpirsyarê rêxistinkirina konferansên rêxistinê; li hin cihan bû berpirsyarê herê û xebatên MLSPB’yê yên derveyî Stenbolê bi rêve birin û her wiha gelek…
Media1981 yılında İstanbul’da doğdu. 1970’li yılların ortalarında Ardahan’dan İstanbul’a göç eden yoksul bir ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya açtı gözlerini. Çocukluğu, Türkiye’nin dört bir yanından göç edenlerin ilgi odağı olan Esenyurt’ta geçti.Lise çağlarında sınıf mücadelesi ile tanıştı. Bu mücadeleye sempati duymasında, 1980 öncesinde aktif şekilde devrim mücadelesinin içinde yer alan en büyük ağabeyinin etkisi büyüktür.Lise yıllarında, Parseller’deki Halkevi ile tanıştı. Halkevi’ndeki çalışmalara aktif bir şekilde katıldı. Çocukluğunun geçtiği sokaktaki dünyaya benzemeyen bu yeni dünyada “ezen ve ezilenle” tanıştı. Mahalledeki arkadaşlarından hemen sıyrıldı, birçoklarının hala bihaber olduğu o dünyayla lise yıllarında haşır neşir oldu.O sıralarda, 1999’un Ağustos ayında Marmara’yı ve İstanbul’u sarsan büyük deprem yaşandı. Depremzedelerin yaralarını saranlar arasına o da katıldı; depremin ardından afete ilişkin bilinçlendirme çalışmalarında yer aldı.Sonraki yıllarda ÖDP’yle kesişti yolu. Avcılar ÖDP’de yola devam etti bir süre. Bir Umut Derneği ve Umut-Sen’in kurucuları arasında yer aldı.Sosyal dayanışmaya ihtiyaç olan hemen her yerde O’nu görebilmek mümkündü. 2009’da Esenyurt’u ve Kıraç’ı etkileyen sel felaketinin ardından Bir Umut Derneği ile afetzedelerin yardımına koştu. Bilindik yöntemlere başvurmadı, yani ne bulursa onu alıp götürmedi, tam tersine önce Kıraç’a giderek ev ev gezdi, afetzedelerin ihtiyaçlarını listeledi. Ardından bu listeye göre yardım toplayarak Kıraçlılara ulaştırdı.O, THKP-C görüşleri doğrultusunda ülke ve dünya devrimin sorunlarına kafa yorandı; bu temelde devrimci sosyalizmle tanıştı. Aynı yıllarda (2009) MLSPB saflarında yer aldı.Talip Karasansar, halk düşmanı AKP Esenyurt ilçe başkanlığına yönelik bombalı bir eylem sırasında, hazırlanan bomba düzeneğinin zamansız patlaması sonucu 5 Haziran 2012 gecesi, Haziran Şehitleri anısına gerçekleştireceği devrimci bir eylem içinde şehit oldu.Yaşamı, ölümüne dek “ihtiyaç duyanların” yanında olmakla geçti. Özellikle 80 sonrasında, devrimciliğin ve devrimci olmanın zor olduğu ülkede o “devrimci” olmayı tercih etti, devrimci olarak yaşadı ve 2012’nin 5 Haziran’ında öyle veda etti hayata.Yararlanılan kaynak: Erdal KarasansarThe post O devrimci olmayı tercih etti ve öyle veda etti hayata appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/p8sex95
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/06/Instead-of-Recognizing-Palestine-Countries-Should-Withdraw-Recognition-of-Israel.jpg">Media<i>Columbia Üniversitesi Arap siyaseti profesörü Joseph Massad, hayali bir Filistin devletinin tanınmasının, ülkelerin BM kurallarını ihlal ederek İsrail’in Yahudi üstünlükçü ırkçı bir devlet olarak kalma hakkını tanımakta ısrar etmelerinin başlıca yollarından biri olduğunu söylüyor.</i><em>Columbia Üniversitesi Arap siyaseti profesörü Joseph Massad, Orinoco Tribune’da yayınlanan ”Instead of Recognizing Palestine, Countries Should Withdraw Recognition of Israel” başlıklı makalesinde, hayali bir Filistin devletinin tanınmasının, BM üyelerinin İsrail’in ayrımcı bir devlet olarak kalması için bir araç işlevi gördüğünü vurguluyor.</em>28 Mayıs’ta üç Avrupa ülkesi daha var olmayan bir Filistin devletini resmen tanıdı. İrlanda, İspanya ve Norveç, bu hayali varlığı tanıyan 140’tan fazla Birleşmiş Milletler üyesine katılan son ülkeler oldu.İsrail sömürgeciliği ve işgaline karşı Filistinlilerin direnişini bastırmada İsrail’e yardımcı olmak üzere 1993 yılında kurulan Filistin Yönetimi, bu olanaksız birliğin genişlemesini memnuniyetle karşıladı.Belçika, Malta ve Slovenya gibi diğer Avrupa devletleri de Filistin devletini resmen tanıyacaklarına dair gözdağı verdi.Filistinlilerin devlet kurma hakkını 1948’den beri reddeden İsrailliler, büyük ölçüde sembolik olan bu hamleye bile öfkeyle tepki gösteriyor.Ancak az sonra açıklayacağım üzere, hayali bir Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması, BM üyelerinin BM kurallarını ihlal ederek İsrail’in Yahudi üstünlükçü ırkçı bir devlet olarak kalma hakkını tanımakta ısrar etmelerinin başlıca yollarından biri olmuştur.-Filistin’in bağımsızlığını reddetmekİngilizlerin 1917 sonlarında Filistin’i işgal etmelerinden kısa bir süre sonra Filistinliler bağımsızlıklarını talep ettiler ve bu talepleri reddedildi. Ancak 1937 yılına kadar Filistinlilerin kendi devletlerine sahip olmalarını açıkça reddeden bir öneri sunulmadı.İngiliz Peel Komisyonu, Filistin’in Yahudi kolonistler ve o zamanlar genç olan Mavera-yı Ürdün devleti arasında bölünmesini önerdi.Lord Robert Peel başkanlığındaki komisyon ayrıca çeyrek milyon Filistinlinin Yahudi yerleşimci-sömürge devleti olarak belirlenen bölgeden sürülmesini ve mülklerine tamamen el konulmasını önerdi. Filistin’in geri kalanı ve Filistinliler Maverayi Ürdün’e ilhak edilecekti.Peel Raporu, Filistinliler ve Arap ülkeleri arasındaki öfke nedeniyle rafa kaldırıldı.Ardından, 1947’de Filistinlilerin Ürdün Nehri’nden Akdeniz’e kadar tüm Filistin’de bağımsızlıklarını reddetme sırası BM’ye geldi. Uluslararası kuruluş, BM Filistin Özel Komitesi’nin (UNSCOP) azınlık raporunu reddetti. Ülkeyi Yahudi sömürgeciler ve yerli Filistinliler arasında bölmek için bir bölünme kararı aldı.1946 yılında Filistin’in nüfusu 1 milyon 972 bin ile iki milyonun biraz altındaydı. Filistinliler 1 milyon 364 bin ile yaklaşık yüzde 70’ini oluştururken, 608 bin Yahudi sömürgeci geri kalanı oluşturuyordu.Bölünme Planı olarak bilinen 181 sayılı BM Kararı, her biri yerli Filistinlilerin çoğunlukta olduğu iki devlet öneriyordu; Kudüs’ün de BM yetkisi altında olması gerekiyordu.Plana göre Filistin devletinin nüfusu 818 bin Filistinli Arap ve tüm nüfusun yüzde biri olan 10 binden az Yahudi kolonistten oluşacaktı. Önerilen Yahudi devleti ise 499 bin Yahudi kolonist ve 509 bin Filistinliden oluşacak, Filistinliler nüfusun %54’ünü oluşturacaktı.Bu rakamlar BM’nin haritayı yeniden çizmesine ve 71 bin Filistinlinin yaşadığı kalabalık Yafa şehrini önerilen Yahudi yerleşimci-sömürge devletinden çıkarıp Filistin devletine bir anklav olarak dahil etmesine yol açtı.Bu yeniden haritalama Yahudi yerleşimci kolonisindeki Filistinlilerin sayısını 438 bine ya da nüfusun yüzde 46.7’sine düşürdü. İki devletin dışında kalan Kudüs’ün BM külliyatı 105 bin Filistinli ve 100 bin Yahudi’yi içeriyordu.-Yasadışı bir eylemBölünme Planı, her iki devlette de “halk arasında ırk, din, dil veya cinsiyete dayalı hiçbir ayrım yapılmayacağını”…
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2018/05/MLSPB-GERILLALARI-DORTLERIN-DESTANLASAN-YASAM-OYKUSU.jpg">Media30 Mart 1972’de Mahir Çayan liderliğindeki ON’lar, Kızıldere’de yarattıkları direniş destanı ile Türkiye devriminin yolunu aydınlatan birer meşale oldular.  <strong>THKP-C</strong> ilk defa Türkiye koşullarına özgü bir devrim stratejisi geliştirmişti. MLSPB, THKP-C’nin bir devamı olarak 0cak 1975’de Amerika’nın İstanbul Başkonsolosluğuna yönelik bombalı eylemi ile tarih sahnesindeki yerini almıştı.MLSPB, Amerika’nın çocuğu Kenan Evren komutasındaki T.S.K.’nın generaller çetesinin 12 Eylül 1980’de darbeyle işbaşına gelmesinden sonrada, 1975’te başlattığı silahlı mücadeleyi zekice tasarlanmış, “ses getiren” silahlı propaganda eylemleriyle 1981 Haziran ayına kadar sürdürdü.MLSPB, henüz kuruluş aşamasında anti-emperyalist mücadele ile anti-Siyonist mücadelenin kopmaz bir bütün olduğunu, Filistin halkının kurtuluşunun da bu anlamda Ortadoğu’da çok kritik bir rol oynayacağı yönünde bir anlayışa sahipti. Bu anlayışın bir gereği olarak Amerikan emperyalizminin Ortadoğudaki ileri karakolu “İsrail” İstanbul Başkonsolosu’nun cezalandırılmasıydı. 6 Haziran 1981’de, bu operasyonu gerçekleştirecek olan lider yoldaşlarımız Mete Atilla Ermutlu ve Tamer Arda  hain pusularda şehit oldu. Aynı gün, Doğan Özzümrüt ve Ercan Yurtbilir yoldaşlar İstanbul/Maltepe’de kuşatıldıkları hücre evinde çatışmada şehit düştü.“Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar çokturlar;
Destanımızda yalnız onların maceraları vardır.ve onlar için:
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
denildi.”<strong>–</strong><strong>METE ATİLLA ERMUTLU</strong>1952 yılında Kars’ta varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğan Atilla, devrimci mücadele ile lise öğrenimi yıllarında tanıştı. Devrimci mücadeleye THKP–C sempatizanı olarak adımını atan Atilla, 1971′den sonra üniversite eğitimi için geldiği İstanbul‘da devrimci çevrelerle tanıştı ve onlarla ilişkiler kurdu. 1973 sonrası yeni yeni gelişmeye başlayan gençlik hareketleri içinde yer alan Atilla, özellikle 1975‘li yıllarda, okuduğu Galatasaray Mühendislik Yüksek Okulu (GMYO) içerisinde militan bir mücadele içinde oldu ve mücadeleye önderlik edenler arasında yer aldı. Devrimci mücadelenin o dönemki gelişim seyri içinde öğrenci gençliğin çeşitli eylemlerinde yer almaktan faşistlerle silahlı çatışmalara, çeşitli örgütlenme faaliyetlerine kadar, çok yönlü bir mücadele içinde bulundu.1975 yılında artık mücadelenin bir öğrenci hareketi çerçevesine sıkıştırılmaması ve daha kapsamlı yürütülmesi gerektiğine inandığı için çevresindeki devrimcilerle o güne kadar yürüttüğünden daha farklı bir faaliyete yöneldi. Mücadeleyi daha kapsamlı ve daha bilinçli yürütebilmek için, bağlantı içinde oldukları devrimcilerle birimler şeklinde bir örgütlenmeye gitti. THKP–C çizgisine olan inancı (o güne kadarki devrimci faaliyetlerinin deneyimi ve bilinçlenmenin ilerlemesi, onu bu evrimin sonucunda) THKP–C‘nin çizgisinin gerçek anlamda hayata geçirilmesi için bu çizgiye uygun örgütlenmenin oluşturulması yönünde bir çabaya yöneltti. Aynı dönem MLSPB’ nin bağımsız bir örgüt olarak tarih sahnesine çıktığı dönemdi. Atilla, MLSPB‘nin kuruluşundan bir süre sonra bütün olanaklarıyla MLSPB‘nin yürüttüğü mücadeleye bağlandı .Atilla Ermutlu, özellikle, 1977 yılında itibaren MLSPB mekanizmaları içerisinde çeşitli önemli sorumluluklar üslendi. Örgütünün kendisine verdiği görev ve sorumlulukları büyük bir fedakarlıkla yerine getiren Atilla, her türden politik–askeri eylem biçimleri içerisinde yerini aldı. MLSPB’nin Filistin’deki (Lübnan) kamplarında askeri eğitimden geçen Mete Atilla, MLSPB‘nin 1979‘da boyutlanarak gerçekleştirdiği gerilla eylemlerinde önemli roller oynadı.MLSPB Genel Komite üyesi Mete Atilla Ermutlu, örgüt konferanslarının örgütlenmesi sorumluluğu, çeşitli bölge sorumlulukları ve MLSPB‘nin İstanbul dışındaki çalışmalarının koordinasyonu gibi çok yönlü görev ve sorumluluklarda bulundu. 1978 yılının 30 Haziran’ında başlayan 1. Konferans’ta, konferans üyesi ve 1978 Aralık…
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/06/%D9%82%D8%A7%D9%85%D8%AA-THKP-C-MLSPB-%D8%A3%D9%8A%D8%B6%D8%A7%D9%8B-%D8%A8%D8%B9%D9%85%D9%84%D9%8A%D8%A7%D8%AA-%D8%B6%D8%AF-%D8%A7%D9%84%D8%B5%D9%87%D9%8A%D9%88%D9%86%D9%8A%D8%A9-%D9%84%D8%AF%D8%B9%D9%85-%D8%A7%D9%84%D8%B4%D8%B9%D8%A8-%D8%A7%D9%84%D9%81%D9%84%D8%B3%D8%B7%D9%8A%D9%86%D9%8A.jpg">Media</a>Hizbullah, Güney Lübnan’da uçan Hermes 900 keşif İHA’sını düşürdüğü anların görüntülerini yayınladı.Bu, Hizbullah’ın savaşın başından beri düşürdüğü 7’nci, “İsrail” İHA’sı. Siyonist hava kuvvetlerine ait Hermes 900 tipi insansız hava aracı yaklaşık 10 milyon dolar değerinde.<strong>-Hizbullah’ın 10 Haziran tarihli operasyonları:</strong>1- Düşman İsrail’in güneydeki kararlı köylere ve sivillerin evlerine, özellikle de Hula ve Şeba kasabalarına yönelik saldırılarına yanıt olarak, 10 Haziran Pazartesi günü el-Menara kolonisinde düşman askerlerinin konuşlandığı iki binayı uygun silahlarla hedef aldı ve tam isabetle vurdu. Binalardaki askerler öldü veya yaralandı.2- Düşman İsrail’in güneydeki kararlı köylere ve sivillerin evlerine, özellikle de Hula ve Şeba kasabalarına yönelik saldırılarına yanıt olarak, 10 Haziran Pazartesi günü Yar’un kolonisindeki düşman askerlerinin kullandığı bir binayı uygun silahlarla hedef alarak tam isabetle vurdu ve içeridekileri öldürdü ve yaraladı.3- Düşman İsrail’in güneydeki kararlı köylere ve sivillerin evlerine, özellikle de Aytarun kasabasına yönelik saldırısına yanıt olarak, 10 Haziran Pazartesi günü, Avivim kolonisinde düşman askerlerinin kullandığı bir binayı uygun silahlarla hedef aldı ve tam isabetle vurdu.4- 10 Haziran 2024 Pazartesi günü saat 11:00’de Ramim kışlasında yeni kurulan casusluk ekipmanını uygun silahlarla hedef aldı ve tam isabetle vurarak yok etti.5- Siyonist düşmanın 8 Haziran Cumartesi günü Aytarun ve Merkaba kasabalarına saldırısına ve iki mücahidin şehit olmasına yanıt olarak, 10 Haziran 2024 Pazartesi günü, Nahariya’nın doğusundaki Kapri’de (daha önce bombalandıktan sonra Ca’tun bölgesinden nakledilen) 146. Tümenin yeni kurulan komuta karargahına saldırı İHA’larıyla hava saldırısı başlattı. Hedef alınan düşman subay ve askerlerinin mevzileri ve yaşam yerleri tam isabetle vurularak yok edildi ve alev aldı. Düşman askeri personelinden ölenler ve yaralananlar oldu.6- 10 Haziran Pazartesi günü sabah 10.30’da bir saldırı İHA’sıyla ​​Bayad Blida mevkiini hedef aldı ve tam isabetle vurdu.7- İsrail düşmanının güneydeki kararlı köylere ve sivillerin evlerine, özellikle de Şeb’a kasabasına yönelik saldırılarına yanıt olarak, 10 Haziran Pazartesi günü, işgal altındaki Şeba Çiftlikleri’ndeki Radar mevkiini, garnizonunu ve yeni kurulan teknik ve casusluk ekipmanını top mermileri ve güdümlü füzelerle hedef aldı. Hedefler tam isabetle vuruldu ve hedeflenen ekipman yok edildi.8- 10 Haziran Pazartesi günü, 210. Sha’al Golan Tümeni’nin komuta karargahına bir insansız hava aracı filosuyla hava saldırısı başlattı. Düşman subaylarının ve askerlerinin mevzilerini hedef alarak onlara doğrulanmış kayıplar verdirdi. Karargahın bir kısmı da tahrip edildi ve ateşe verildi.9- 10 Haziran 2024 Pazartesi günü saat 17.25’te Bayad Blida bölgesini füzelerle hedef aldı ve tam isabetle vurdu.10- Düşmanın güneydeki kararlı köylere ve sivillerin evlerine, en sonuncusu Aytarun ve Ayta eş-Şa’ab kasabalarına yönelik saldırılarına yanıt olarak, Ştula yerleşim yerinde düşman askerlerinin kullandığı bir binayı uygun silahlarla hedef alarak doğrudan vurdu ve bina alev aldı. İçerideki düşman askerleri öldü ve yaralandı.11- Düşmanın güneydeki kararlı köylere ve sivillerin evlerine, en sonuncusu Aytarun ve Ayta eş-Şa’ab kasabalarına yönelik saldırılarına yanıt olarak, İslami Direniş Mücahidleri, Evin Menachem yerleşim yerinde düşman askerlerinin kullandığı bir binayı uygun silahlarla hedef alarak doğrudan vurdu.The post <a href="https://halkin-dg.com/guncel/hizbullah-7nci-israil-ihasini-dusurdu.html">Hizbullah, 7’nci “İsrail” İHA’sını düşürdü</a> appeared first on <a href="https://halkin-dg.com">HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ</a>.…
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/06/%D8%A8%D8%A3%D8%B3%D8%B1%D8%A8-%D9%85%D9%86-%D8%A7%D9%84%D9%85%D8%B3%D9%8A%D9%91%D8%B1%D8%A7%D8%AA-%D8%A7%D9%84%D8%A7%D9%86%D9%82%D8%B6%D8%A7%D8%B6%D9%8A%D8%A9-%D9%88%D8%B1%D8%A7%D8%AC%D9%85%D8%A7%D8%AA-%D9%81%D9%84%D9%82-.-%D8%AD%D8%B2%D8%A8-%D8%A7%D9%84%D9%84%D9%87-%D9%8A%D8%B4%D9%86%D9%91-%D9%87%D8%AC%D9%88%D9%85%D8%A7%D9%8B-%D9%88%D8%A7%D8%B3%D8%B9%D8%A7%D9%8B-%D8%B9%D9%84%D9%89-%D8%AB%D9%83%D9%86-%D9%88%D9%85%D9%88%D8%A7%D9%82%D8%B9-%D9%84%D9%84%D8%A7%D8%AD%D8%AA%D9%84%D8%A7%D9%84.jpg">MediaHizbullah askeri medyası, İslami Direniş’in bugün birleşik bir operasyonla çok sayıda İsrail askeri üssünü vurduğunu duyurdu:Siyonist düşmanın Cuya kasabasında gerçekleştirdiği suikasta yanıt çerçevesinde, İslami Direniş, füzeler ve insansız hava araçlarıyla birleşik bir saldırı başlatarak Katyuşa ve Felak füzeleriyle 6 kışlayı ve askeri bölgeyi hedef aldı: Zaura kışlası, Keyla kışlası, Yoav kışlası, Katsavya üssü, Nafah üssü ve Beit Hillel’deki Sahil taburu.Eş zamanlı olarak Hava Kuvvetleri mücahidleri, birkaç saldırı İHA’sı filosuyla David Üssü’ne (Kuzey Bölge Komutanlığı karargahı), Mishar Üssü’ne (suikastlardan sorumlu Kuzey Bölgesi ana istihbarat karargâhı) ve Katsavia’ya kışlasına (210. Golan Tümeni 7. Düzenli Zırhlı Tugayı’nın karargahı) hava saldırısı başlattı. Hedefler isabetli bir şekilde vuruldu.<strong>Bir Hizbullah kaynağı, bugünkü birleşik operasyon hakkında el-Cezire’ye şunları söyledi:</strong>1- Celile ve işgal altındaki Golan’da 15 İsrail askeri bölgesine aynı anda saldırdık.2- Hedeflenen İsrail askeri bölgelerine doğru 30 saldırı İHA’sı fırlattık.3- Celile ve işgal altındaki Golan’daki İsrail mevzilerine 150 füze ateşledik.4- Bugün gerçekleştirdiğimiz saldırı, 8 Ekim’den bu yana en büyük ve kapsamlı saldırıdır.5- Birleşik saldırı, İsrail’i caydırmayı ve komutan <strong>Talib Abdullah</strong>‘a düzenlenen suikasta yanıt vermeyi amaçlıyor.6- Kuzey bölgesi komutanlığının Golan’daki Davud Üssü olarak bilinen karargâhına saldırdık.7- Suikastlardan sorumlu olan İsrail istihbaratının kuzey bölgesindeki karargâhına saldırdık.8- İşgal altındaki Golan’da Yedinci Düzenli Zırhlı Tugay’ın karargâhına saldırdık.<strong>Hizbullah’ın bugün (13 Haziran) düzenlediği diğer operasyonlar:</strong>Cuya kasabasında düşmanın gerçekleştirdiği suikasta yanıt verme çerçevesinde, İslami Direniş Hava Kuvvetleri Mücahidleri bugün ikinci kez bir saldırı İHA’sı filosuyla Mishar üssündeki istihbarat merkezlerini hedef alan bir hava saldırısı başlattı. Mücahidler aynı zamanda, Katsavia kışlasına da ikinci kez başka bir saldırı İHA’sı filosuyla hava saldırısı düzenlediler ve hedeflerini isabetli bir şekilde vurdular.Siyonist düşman güçlerini izledikten sonra bir Hummer askeri aracının Kudüs (Yeftah) Joshua Üçgeni’ne varması üzerine, İslami Direniş Mücahidleri 13 Haziran Perşembe günü öğleden sonra saat 17:30’da güdümlü füzeyle onu hedef aldılar ve tam isabetle vurdular. Araç yok edildi ve içindekiler öldü ve yaralandı.İslami Direniş Mücahidleri, 13 Haziran Perşembe günü saat 17.50’de Ruvaysat el-Karn bölgesini füzelerle hedef aldı ve tam isabetle vurdu.İslami Direniş Mücahidleri, 13 Haziran Perşembe günü, Yar’un Vadisi’ndeki düşman askerlerinin konumlanma noktasını güdümlü füzelerle hedef aldı ve tam isabetle vurarak onları öldürdü ve yaraladı.İslami Direniş Mücahidleri, 13 Haziran Perşembe günü saat 19:30’da Doviv Ormanı’ndaki İsrail düşman askerlerinin konuşlandırılmasını füzelerle hedef aldı ve tam isabetle vurdu.İslami Direniş Mücahidleri, 13 Haziran Perşembe günü saat 20:00’de, Ramsa ve es-Semaka mevkileri civarında konuşlanan İsrail düşman askerlerini füzelerle hedef aldı ve tam isabetle vurdu.İslami Direniş Mücahidleri, 13 Haziran Perşembe günü saat 20:41’de Natu’a ormanındaki Siyonist düşman askerlerinin konuşlandırılmasını füzelerle hedef aldı ve tam isabetle vurdu.İslami Direniş Mücahidleri, 13 Haziran Perşembe günü saat 20:41’de, Adasir ormanındaki Siyonist düşman askerlerinin konuşlandırılmasını füzelerle hedef aldı ve tam isabetle vurdu.İslami…
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/06/%D8%A3%D8%A8%D8%B1%D8%B2-%D9%85%D8%A7-%D8%AC%D8%A7%D8%A1-%D9%81%D9%8A-%D8%AE%D8%B7%D8%A7%D8%A8-%D8%A7%D9%84%D8%B3%D9%8A%D8%AF-%D9%86%D8%B5%D8%B1-%D8%A7%D9%84%D9%84%D9%87.jpg">MediaLübnan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın konuşması, Beyrut’un güney banliyölerindeki İmam Hasan Müctebi (as) külliyesinde şehit Hac <strong>Talib Sami Abdullah</strong>‘ı (Ebu Talib) anma töreniyle başladı. Lübnan merkezli el-Meyadin kanalı, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın bugünkü televizyonda yayınlanan konuşmasını aktardı.<strong>-Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah:</strong>Şehitlik yenilgi değildir, ölüm de değildir. Bu, direniş cephelerinde bir güç noktasıdır ve düşmanın karşılaştığı en tehlikeli şey, bu sahada savaşan herkesin bu kültürü, bu düşünceyi ve bu inancı taşımasıdır.Lübnan Cephesi düşmana kayıplar verdirmede büyük rol oynadı. Düşmana insan, maddi ve psikolojik kayıplar vermeye devam ediyoruz.Lübnan’a savaş dayatılırsa Celile’ye saldırmak bir olasılık.Lübnan cephesinin etkinliğinin en açık göstergelerinden biri düşman liderlerinden, yetkililerden ve yerleşimcilerden duyduğumuz haykırışlar, tehditler ve sinmeleridir.Düşmanın caydırma imajı çöküyor ve ordu yenilmiş ve çökmüş görünüyor. Lübnan Cephesi kuzeyde tarımı, sanayiyi ve turizmi sekteye uğrattı.Düşman Gazze savaşındaki gerçek can kaybı sayısını gizliyor.ABD istihbarat kapasitelerine rağmen, dünyanın en önemli iki filosunun Yemen’de düşman gemilerine yönelik Ensarullah saldırıları karşısında büyük bir başarısızlığa uğraması.Düşman, Gazze’de bir zafer olduğu gerekçesiyle toplumuna sunacağı sahte ve gerçek dışı bir zaferin peşinde. Daha fazla cephede mücadele edemeyen “israilli” düşman, Yemen cephesiyle yüzleşmek için İngiliz ve Amerikan desteğine güveniyor.Düşman 8 Ekim’den beri mevzilerinin hedef alınacağını ve onlar, tahkimatları, ekipmanları ve sayıları hakkında yeterli bilgiye sahip olduğumuzu anlamıştı. “İsrail” bir savaş suçlusudur.Direniş, sınırda İsrail düşmanının yerleri hakkında yeni ve doğru bilgiler elde etti. Çok, çok büyük miktarda bilgiye sahibiz ve dün yayınladığımız bilgiler Hayfa’da çekilen birçok saatten dakikalardır.“İsrail” düşmanı Güney Lübnan sınırındaki askeri mevzilerinin çoğunu boşalttı. “İsrail” Başbakanı ve diğer yetkililer Gazze savaşında yüksek bedeller ödediklerini itiraf ediyor.“İsrail” ile tam kapsamlı bir savaşa girmeyi hedeflemiyoruz ve Lübnan cephesi müzakere masasında güçlü bir şekilde mevcut.Drone’ları kendimiz üretiyoruz ve bunlardan çok sayıda var ve Lübnan’a ulaşması gereken tüm silahlar ulaştı. Şimdiye kadar silahlarımızın bir kısmıyla savaştık ve yeni silahlar edindik ve bazılarını sahada geliştirdik.Lübnan direnişinin yeterli savaşçısı var, dışarıdan gelen kuvvetlere ihtiyacı yok. Savaşçılarımızın sayısı 100.000’i çoktan aştı ve cephenin ihtiyacından fazlasına sahibiz, savaşın en kötü koşullarında bile.Kıbrıs hükümetine, havaalanlarını ve üslerini Lübnan’ı hedef almak üzere “israil”e açarsa, bunun savaşın bir parçası olacağı konusunda uyarıda bulunuyoruz.Şu ana kadar silahlarımızın bir kısmıyla savaştık ve sahada ortaya çıkacak yeni silahlar elde ettik.Çözüm açıktır: Yemen, Irak ve Lübnan’daki ateşkes, Gazze’deki ateşkese bağlıdır.Düşman, tam ve gerçek bir hedef kümemiz olduğunu ve bu hedeflere ulaşma yeteneğimizin olduğunu biliyor ve onu Akdeniz’de bekleyen şey çok büyük.Bu, milletin 1948’den beri verdiği en büyük mücadeledir ve açık ve parlak bir ufka sahiptir. Bu yüzleşme bölgenin yüzünü değiştirecek ve geleceğini şekillendirecektir. Duruşumuzun sağlamlığını ve bu tarihi, insani ve ahlaki duruşu zafere kadar sürdürmeye hazır olduğumuzu teyit ediyoruz.Bugün Seyyid Nasrallah, Hizbullah insansız hava araçları tarafından fotoğraflanan 2., 3. ve 4. şehirlerden gelecek videolardan bahsetti:—Dün kaybeden işgal ordusunun sözcüsü şöyle iddia etmişti: “Hayfa’yı fotoğraflayan Hizbullah insansız hava aracını tespit ettik, ancak sakinler için korktuğumuzdan onu düşürmemeye karar verdik.”Başka kaç…
MediaYemen Silahlı Kuvvetleri, Irak’taki İslami Direniş’le ortak bir operasyon düzenleyerek İzmir’den hareket eden “MSC Manzanillo” adlı İsrail gemisini Hayfa limanında vurduğunu açıkladı.Yahya Seri, “Yemen Silahlı Kuvvetleri, Irak İslami Direnişi ile işbirliği içinde, Hayfa limanındaki “MSC Manzanillo” adlı İsrail gemisine çok sayıda insansız hava aracıyla ortak askeri operasyon düzenledi. Operasyon, Allah’a şükür başarıyla amacına ulaştı.” dedi.Tuğgeneral Yahya Seri, Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin “saldırılar duruncaya ve Gazze Şeridi’nde Filistin halkına yönelik kuşatma kaldırılıncaya kadar Filistin halkına destek ve yardım sağlamak amacıyla Irak İslami Direnişi’yle ortak askeri operasyonlarını yürütmeye devam edeceğini” vurguladı.Yemen ve Irak Direnişi’nin bugün ortak operasyonla Hayfa Limanı’nda vurduğu “MSC Manzanillo” adlı İsrail gemisinin İzmir limanından hareket ettiği belirtildi.The post İzmir’den kalkan “MSC Manzanillo” adlı gemi Hayfa’da vuruldu appeared first on HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ.

via HALKIN DEVRİMCİ GÜÇLERİ https://ift.tt/D6ayn9W
<a href="https://halkin-dg.com/usitchuc/2024/06/%D8%AD%D8%B2%D8%A8-%D8%A7%D9%84%D9%84%D9%87-%D9%8A%D9%87%D8%AF%D9%91%D8%AF-%D8%A7%D8%B3%D8%B1%D8%A7%D8%A6%D9%8A%D9%84-%D9%88%D9%82%D8%A8%D8%B1%D8%B5.jpg">Media<strong>Joseph Massad</strong>, Middle East Eye’da, erken dönem Siyonist kolonisi Kıbrıs’ın, modern zamanda İsrail’in Gazze’yi hedef alan saldırı operasyonlarında kritik bir askeri üsse evrilişini ele aldı.Middle East Eye’da “<strong>Cyprus: From early Zionist colony to military base for Israel’s war on Gaza” </strong>başlığıyla yayımlanan makalenin yazarı, Columbia Üniversitesi modern Arap siyaseti Profesörü Joseph Massad, Hizbullah lideri Nasrallah’ın tarihi konuşması sonrası gözlerin çevrildiği Kıbrıs üzerine yazdı.<strong>-Kıbrıs: İlk Siyonist koloniden İsrail’in askeri üssüne:</strong>Hizbullah lideri <strong>Hasan Nasrallah</strong> geçtiğimiz hafta televizyonda yayımlanan tarihi konuşmasında, ordusu Lübnan’a saldırmak üzere ada ülkesinde eğitim gören İsrail ile askeri işbirliğini sürdürmesi halinde Kıbrıs’ı askeri harekatla tehdit etti.Nasrallah sözünü esirgemedi: “Kıbrıs havaalanlarını ve üslerini Lübnan’ı hedef alması için İsrailli düşmana açmak, Kıbrıs hükümetinin savaşın bir parçası olduğu anlamına gelir ve Direniş, savaşın bir parçası olarak bununla başa çıkacaktır.”Gerçekten de Kıbrıslılar İsrail’in sadece yakın dostu değil aynı zamanda ABD’nin de önemli bir müttefiki haline gelmiştir. Kıbrıs Dışişleri Bakanı Constantinos Kombos 17 Haziran’da ABD’yi ziyaret etti ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Amerikalıların Orta Doğu’da süregelen durumda Kıbrıs’a biçtikleri rol konusunda koordinasyon sağladı.<strong>Nasrullah’a cevaben Kıbrıs ne dedi?</strong>Cumhurbaşkanı Nikos Christolides, İsrail’in Filistinlilere karşı sürdürdüğü soykırım savaşına ve Lübnan’a karşı yürüttüğü savaşa Kıbrıs’ın herhangi bir şekilde müdahil olmadığını söyledi.Kıbrıs ayrıca, İsrail ile askeri işbirliği yapan ülkedeki iki İngiliz askeri üssü üzerinde hiçbir kontrolü olmadığını da ileri sürdü.Ancak Kıbrıs’ın İsrail Büyükelçisi Kornelios Korneliou’nun Nasrullah’a yanıtı düşmancaydı. İsrail ile Kıbrıs arasındaki yakın ilişkiyi bir kez daha teyit eden Korneliou, bunun Hizbullah liderinin hoşuna gitmemiş olması gerektiğini söyledi.<strong>Bir ‘aşk ilişkisi’</strong>Kıbrıs ve İsrail arasında son dönemde yaşanan aşk ilişkisi otuz yılı aşkın bir süredir devam etmektedir. Ancak bu ilişkinin yakınlığı, komünist “Emekçi Halkın İlerici Partisi”nden eski Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas’ın İsrail’e resmi bir ziyarette bulunduğu Mart 2011’e kadar belli değildi.Benyamin Netanyahu da buna karşılık verdi ve 2012 yılında Kıbrıs’a resmi bir ziyaret gerçekleştiren ilk İsrail başbakanı oldu.Başlangıçta başlıca ortak çıkarlar Kıbrıs ile Doğu Akdeniz kıyıları arasında uzanan Akdeniz gaz rezervlerini kapsıyor gibi görünse de ABD ile Kıbrıs arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesinde İsrail’in yardımı da dahil olmak üzere çok daha fazla işbirliği kazanılacaktı.Kıbrıs’ın solcu lideri, İsrail ile yakın ilişkiler geliştiren tek solcu AB üyesi değildi. Solcu Syriza partisinin 2015’te Yunanistan’da iktidara gelmesinden bu yana İsrail ile benzer bir yakınlık söz konusu oldu.Kıbrıs ve Yunanistan 2021 yılında İsrail ile deniz tatbikatlarına katıldı.Ancak Kıbrıs İsrail’le yakınlaşmaya tarihinin son dönemlerinde başladıysa da Hıristiyan ve Yahudi Siyonistler Kıbrıs’ın işlerine çok daha uzun süredir müdahil oluyorlar.Kıbrıs’ın 1878’de İngilizlerin eline geçmesi üzerine London Jewish Chronicle şöyle yazmıştı: “Kıbrıs bir zamanlar gelişen bir Yahudi kolonisinin merkeziydi… Neden tekrar öyle olmasın?”Makalede Filistin ve Büyük Suriye’deki Yahudilere adaya göç etmeleri çağrısında bulunuluyordu, zira Kıbrıs onlara “eski Yahudilere sunduğu cazibenin aynısını, hatta daha fazlasını sunmaktadır. Anakaraya bir günlük mesafede. Ve dünya tarihinde ilk kez Filistinli Yahudiler, uzak iklimlere göç etme zahmetine katlanmadan ve doğulu yaşam tarzlarından vazgeçmeden, en aydınlanmış ve en liberal kuralların [İngiltere’nin] hayırsever…