⚠️ hassas görüntüler ⚠️

🇵🇰 Pakistan'ın Hayber-Pahtunhva eyaletinde 36 yaşındaki bir adam, Kuran'a hakaret etmekle suçlandıktan sonra öldürüldü ve cesedi yakıldı.

Pencap'ın Sialkot kentinden gelen bir turist olduğu öğrenilen adam, gözaltına alındıktan sonra zorla karakoldan dışarı sürüklendi. Kalabalık ayrıca polis karakolunu ve bir polis aracını da ateşe verdi.

Türkiye'nin açık hava göçmen hapishanesine çevrilmesine yönelik adımlar, emperyalist Batı ülkelerinin göç dalgasına karşı aldığı 'önlemler' kapsamında atılıyor.

Yani kabaca, hiçbir Batı ülkesi "Şu yüce Türklüğü yüzyıllarca yenemedik, bir de göç dalgasıyla yenmeyi deneyelim" demiyor, "Aman bize gelmesinler, parası neyse verelim de Türkiye gibi ülkelerde kalsınlar" diyorlar.

Halbuki göç veren ülkelerin hepsi, Batı'nın savaş, yıkım ve sömürüsünü en acı şekliyle deneyimlemiş ülkeler. Batı, kendi politikalarının ortaya çıkardığı sonuçlarla yüzleşmek istemiyor, dolayısıyla bizim gibi ekonomik ve siyasi olarak hegemonya kurabildiği ülkeleri kullanıyor. Mesele aşağı yukarı böyle.

Ancak bütün bunları 'Türklüğe' yönelik bir saldırıymış gibi ele alıp toplumsal histerinin ve ırkçılığın önünü açan tutumlar, tam olarak yine emperyalizmin kendisini 'kurtarıcı' olarak göstermeye çalışacağı toplumsal ve siyasi kaosu besliyor.

Göç krizi, iklim krizi, ekonomik yaptırımlar, rejim değişikliği operasyonları, sıcak savaşlar... Dünyamız bu gibi sıcak başlıklar altında devinirken bütün bu sürecin 'Araplaştırma planı', 'zencifikasyon', 'Türklüğü bitirme operasyonu', vs tezlerle okunması, meselenin tam da emperyalistlerin istediği gibi anlaşıldığının göstergesi.

🇮🇷🇹🇷🇮🇱 İran merkezli Press TV: Türkiye, İsrail'e Yunanistan üzerinden mal göndermeye devam ediyor

"İsrail Merkezi İstatistik Bürosu'nun (CBS) rakamları, rejimin Mayıs ayında Türkiye'den 116 milyon dolar değerinde mal ithal ettiğini ortaya çıkardı."

Bugün, Sovyetler Birliği'nin Nazi Almanyası'na karşı verdiği Büyük Anayurt Savaşı'nın başlamasının 83. yıl dönümü.

Nazi Almanyası, 22 Haziran 1941'de şafak vakti, Sovyetler Birliği topraklarında ilk büyük saldırılarına başladı. Nazi uçakları, Sovyetler Birliği'nin tüm batı sınırı boyunca 250-300 kilometre derinliğe kadar havaalanlarını, tren istasyonlarını, deniz üslerini ve şehirleri bombalamaya başladı.

Anayurt Savaşı tanımı (Bazı yerlerde Vatanseverlik Savaşı olarak da geçiyor) ilk olarak, 22 Haziran 1941'de dönemin Dışişleri Komiseri Molotov'un savaşı ilan ettiği radyo konuşmasında kullanılmıştı:

“Bir zamanlar halkımız, Napolyon'un Rusya seferine Anayurt Savaşı ile karşılık verdi, Napolyon yenildi ve çöküş noktasına geldi. Aynı şey, ülkemize karşı yeni bir kampanya ilan eden kibirli Hitler'in de başına gelecek. Kızılordu ve tüm halkımız bir kez daha Anavatan için, onur için, özgürlük için muzaffer bir vatanseverlik savaşı yürütecek. Davamız haklı. Düşman yenilecek. Zafer bizim olacak."

Bu tarih, 13 Temmuz 1992 tarihli kararnameye göre ‘22 Haziran Anma ve Keder Günü’ olarak takvime alındı.

Öte yandan, 83 yıl önce başlayan savaş aslında bitmedi, uzun yıllar boyunca farklı formasyonlarda devam etti, bugün de devam ediyor.

Kolektif Batı'nın NATO önderliğinde genişlemesi, Sovyetler Birliği'ni ve temsil ettiği değerleri tarihten silmenin ve ideolojik mirasını yok etmenin yeni bir yolu.

Bugün, 'özgürlük ve demokrasi' adı altında Batı, dünyanın geri kalanına kendi savaş ve yıkım götürüyor ve ‘tek hakim’ konumunu sürdürmeye çalışıyor.

Tamamını okumak için:

https://erknoncn.substack.com/p/buyuk-anayurt-savas-83-yasnda

🇷🇸🇺🇦 Financial Times'ın yayınladığı tahminlere göre, Sırbistan'dan üçüncü taraflar aracılığıyla Ukrayna'ya ulaşan mühimmat ihracatının hacmi yaklaşık 800 milyon Euro'yu buldu.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić ise, rakamın 'yaklaşık rakamlara' karşılık geldiğini doğrulayarak, mühimmat satışının bir iş fırsatı ve 'Sırbistan'ın ekonomik toparlanmasının bir parçası' olduğunu söyledi.

"Evet, mühimmatımızı ihraç ediyoruz. Bunları Ukrayna'ya ya da Rusya'ya ihraç edemeyiz... Ama Amerikalılarla, İspanyollarla, Çeklerle ve diğerleriyle birçok sözleşmemiz oldu."

Kıbrıs (Güney) 'Komünist İnisiyatifi:

"Lübnan Hizbullahı'nın lideri Hasan Nasrallah'ın Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yönelik açıklaması ne yazık ki temelsiz değil ve herhangi bir fanatizmden kaynaklanmıyor.

Hizbullah liderinin açıklaması, savaşın ilk gününden bu yana kayıtsız şartsız ve her şekilde 'İsrail' in yanında yer alan Kıbrıs hükümetinin tutarlı bir şekilde takındığı tutumun bir sonucu.

Kıbrıs'ın Filistin halkına, Yemen'e ve ölümcül NATO'nun hedef aldığı tüm halklara karşı bir kale olduğu herkesin bildiği bir şey.

Kıbrıs'ın Gazze katliamına doğrudan müdahil olması nedeniyle hükümeti 'İsrail' ile işbirliğini durdurmaya çağırıyoruz.‌

Kıbrıs, havalimanlarının, limanların kullanımı ve İsrail ordusunun topraklarımızda düzenlediği askeri tatbikatları ile 'İsrail'e kolaylıklar sağlıyor‌‌.

Hizbullah, Lübnan'a karşı bir savaş durumunda hedef alınacak petrol depoları, limanlar, hava alanları ve diğer son derece hayati askeri tesislerin çeşitli kesin koordinatlarını gösteren bir video paylaştı:

"Kim bize karşı savaşmayı düşünürse pişman olacaktır."

Toplumsal yapı, üretim ilişkileri, iktidar gibi kavramları bilmeden veya buna değinmeden dinlere ilişkin yapılan her tartışma tıkanmaya mahkum.

Diamond Tema 'kitapta yazanı' söylüyor, karşıtları ise kitapta yazanın bin tane farklı yorumunu temsil ediyor.

Halbuki konu kitapta ne yazdığı değil, kitabın hangi toplumsal koşullarda yazıldığı ve iktidara geldiği çağın sınıfsal ilişkilerini ne derece etkilediği...

Üretim ilişkilerinin, devlet aygıtının, pazar ekonomisinin gelişmesi ve tanrı sayılarının azalması arasındaki doğru orantı mesela.

Kişilerin inançları dışında, dinin toplumsal olduğu kadar siyasi bir konu olduğu ve doğrudan iktidar kavramıyla ilişkilenmesi sanırım herkesin kabul ettiği bir şey. Din, doğası gereği topluma dair her başlıkta tek söz sahibi olmak zorunda.

Diamond Tema'nın haksız yere hedef gösterilmesinin altında da, kendisinin "Ben söylemiyorum sizin adamınız söylüyor" teması üzerinden inşa ettiği savunmasının etkisiz kalmasının altında da bu gerçek yatıyor.

Korelilerin yurt dışına çıkışları veya Kore'ye yapılacak ziyaretler izin kapsamında düzenleniyor.

Ancak yurt dışına çıkan Kuzey Kore vatandaşları herhangi bir ücret ödemiyor. Çıkış harcı diye bir uygulama yok.

Koreliler çalışmak ve okumak için yurt dışına çıkabiliyorlar ancak yine de yurt dışı seyahatleri büyük ölçüde kısıtlanmış durumda. Sebebi ise, sanılanın aksine Pyongyang yönetimi değil, ABD öncülüğündeki yaptırımlar.

Rusya'nın Dağıstan bölgesinde Ortodoks kilisesi ve sinagoga yönelik saldırı gerçekleştirildi.

Dağıstan'ın çeşitli bölgelerinden ayrı ayrı çatışma haberleri geliyor.

6 kolluk kuvveti mensubu, Derbent'te bir rahip, Mahaçkale'de ise bir kilise güvenlik görevlisi, bir sinagog gardiyanı öldürüldü.

Dağıstan Devlet Duması milletvekili Abdulkhakim Gadzhiev, terör saldırısının arkasında NATO ülkelerinin istihbarat servislerinin olduğuna inanıyor.