Türkiye Aile Meclisi: Süresiz nafaka sorunu çözülmeli!

#ToplumsalCinsiyet Adaleti maskesiyle insanlığa Eşcinsellik Operasyonu yapılıyor
Süresiz nafaka zulmünü dayatan; #CEDAW Fitnesine DurDe!

https://www.referansgazetesi.com.tr/haber/turkiye-aile-meclisi-suresiz-nafaka-sorunu-cozulmeli-56792.html

Türkiye Aile Meclisi: Süresiz nafaka sorunu çözülmeli!
Aile bütünlüğünün korunması için ithal edilen kanun ve sözleşmelerin kaldırılmasının gerekliliğini belirten Türkiye Aile Meclisi, süresiz nafakanın yeni bir yuva kurulmasına engel olduğunu aktardı.

İLKHA
Türkiye Aile Meclisi: Süresiz nafaka sorunu çözülmeli!
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında yapılan değişikliğe ilişkin yazılı açıklamada bulunan Türkiye Aile Meclisi, toplumsal yapının bozulmaması, ailenin korunması ve nesillerin muhafazası için değer ve kültüre uygun kanun ve sözleşmelerin yapılmasının yerinde bir adım olacağını vurguladı.

"Aile kurumu bozulmuş ve disiplin sağlanamaz hale gelmiştir"

Aile yapısının korunmasına yönelik yapılan ancak aile yapısına zarar veren değişikliklerin, kanunların ve sözleşmelerin tarihsel analizine değinilen açıklamada, "Feminist ideolojisinin sloganlarına aldananlar için vakit geç olacaktır. Sadece süresiz nafaka uygulaması bile aileyi tahrip etmeye yetmektedir. Anayasa’da ailenin korunması başlığı altında; 'Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.' ilkesi getirilmiştir. Ancak, 2002 yılında yürürlüğe giren Yeni Medeni Kanun, 2005 yılında yürürlüğü giren Ceza Kanunu, 2010 yılında referandumla Anayasanın 10'uncu Maddesinde yapılan değişiklikle kabul edilen pozitif ayrımcılık ilkesi, yargıda 'kadının beyanı esastır' anlayış ve uygulaması, 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi ve 2012 yılında yürürlüğü giren 6284 sayılı özel ceza yasasının ilgili bölümleri, aile kurumunun insicamını bozmuş, disiplin sağlanamaz hale getirmiştir." denildi.

"Adil olmayan ve yeni bir yuva kurmaya engel olan süresiz nafaka kaldırılmalı"

CEDAW ile nafakanın süresiz olarak dayatılmasının adil olmadığı aynı zamanda ekonomik sorun oluşacağından yeni bir yuva kurulmasının da önünde engel olduğu belirtilen açıklamada, süresiz nafakanın kaldırılması gerektiğine dikkat çekildi:

"Yoksulluk nafakası (Medeni Kanun, 175'inci Madde) evli eşler arasında geçerli olan ve boşanmadan sonra karar verilen nafakadır. Yoksulluk nafakası, CEDAW sözleşmesinin dayatması öncesi 1988 yılından önce bir yıl olarak uygulanmasına rağmen, Türk Medeni Kanunu’nda 4/12 Mayıs 1988 yılında yapılan değişiklikle 'Süresiz' hale getirilmiştir. 2001 yılında kabul edilen yeni Türk Medeni Kanunu’nda da aynı görüş kabul edilerek süresiz nafaka uygulaması devam ettirilmektedir. Yoksulluk nafakası ile birlikte boşanma aşamasında Tedbir Nafakası ve müşterek çocuklar için İştirak Nafakası düzenlenmiştir. Nafaka yükümlülüklerini yerine getirmeyen nafaka borçlusu hakkında, nafaka alacaklısının şikâyeti üzerine İcra ve İflas Kanunu 344'üncü Maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilmektedir.



Sebepsiz zenginleşmeye, emeksiz ücrete neden olduğu gibi yoksulluk nafakası bağlanan bir kısım kadınlar süresiz nafaka haklarının ortadan kalkmaması için kayıt dışı çalışmakta, mal varlıklarını ve gelirlerini gizlemektedirler. Süresiz olarak nafaka almaya devam etmek amacıyla yeni bir evlilikten kaçınmakta, evlilik dışı ilişkiler yaşamaktadırlar. Nafaka ödeyen eş ise yeni bir evlilik imkânını kaybetmektedir. Bu uygulamalar sonuç itibariyle ahlaki çöküntüye, husumet ve şiddetin artmasına sebebiyet vermektedir." ifadelerine yer verildi.

Nafakaların mahkeme veya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı il müdürlüklerinde oluşturulacak birimler tarafından denetim altına alınması savunulan basın açıklamasında, siyasilerin derinleşen toplumsal yaralar için çözüm üretmeleri gerektiği belirtildi.
Açıklamada, "Haksızlıkların ortadan kaldırılması, boşanan eşler arasındaki hukuki ihtilafların bitirilerek sağlıklı evliliklerin önünü açmak suretiyle olmalıdır. Siyaset, bu denli derin toplumsal yaraya çözümler üretmelidir. Teklifler, çare ve çözümler radikal feminist örgütlerin muhalefeti karşısında dikkate alınmamaktadır. Evlilik oranında azalış ve boşanma sayılarında artışla birlikte aile kurumumuz zayıflamakta ve milli güvenliğimiz, geleceğimiz tehdit altındadır. Yasalar ve uygulanması karşısında, artık ağır riskler taşıdığından evlenmekten kaçınılmaktadır. Evlilik dışı ilişkilere yönelme arttığından sağlıklı nesiller de yetiştirilememektedir. Asıl olan; ailenin dağılmaması, çocukların korunması ve şiddetin önlenmesidir." denildi.



"Genç evlilik teşvik edilmeli ve mihri anlaşma ile kadının hakları güvence altına alınmalı"

İstanbul Sözleşmesi dayatmalarının iptal edilmesi gerektiği aktarılan basın açıklamasında, evliliklerin artması için devletin teşvikte bulunması gerektiği ve kadının korunması için ise mihri sözleşmenin yapılması gerekliliği vurgulandı.

"İstanbul sözleşmesinin dayattığı uygulamalar iptal edilmeli, ailesiz, cinsiyetsiz, ahlaksız toplum projesi toplumsal cinsiyet eşitliği veya toplumsal cinsiyet adaleti maskesiyle eşcinsellik teşviklerine dur denilmeli, şiddetin her türlüsüne karşı çıkılmalıdır. Cinayetleri önlemenin yolu kısas uygulamasıdır, şiddeti önlemenin yolu da içki, kumar, faiz, fuhuş ve teşhirciliğin yasaklanmasıdır. Ebeveyn yabancılaşması uygulayanlara cezai müeyyide uygulanmalı, velayeti istismar edenden velayet alınarak karşı tarafa verilmelidir. Kadın, erkek ve çocuk mağdur edilmemelidir. Kadının mağduriyet yaşamaması için mihri, sözleşme ile belirlenmelidir. Genç evlilik, annelik ve babalık teşvik edilmeli, devletimiz her evlenene en az 100 ay evli kalmak şartıyla 100 gram altını hibe vermelidir." ifadelerine yer verildi.
#SUÇduyurusu
Dine kitaba aileye devlete sağlığa insanlığa karşı Suç! İşlendiğinde CiMER'den de #ihbaret
T.me/SUCduyurusu
Twitter.com/SUCduyurusu
www.channels.bip.ai/join/sucduyurusu

t.me/insanhaklari

AdaletPlatformu.org

SUÇLAR:
TCK216 halkı kin/düşmanlığa tahrik, İFTİRA TCK267, hakaret TCK125, nefret TCK122, suçların basın yoluyla işlenmesi TCK218, düşünce hürriyetini engelleme TCK115, birden fazla kişiye karşı işlenen suçlar TCK43, insanlıksuçu77, Casusluk TCK328, Suçörgütü TCK220,Tehdit215,ÖL TCK81

https://chat.whatsapp.com/IMZXzIoC3Ba7j5rJTTiYsl

ŞİMDİ KARARI HEP BİRLİKTE VERELİM!: https://www.5gvirusnews.com/yazarlar/simdi-karari-hep-birlikte-verelim-h545.html

Hamile kadınlara AŞI diyerek kasten öldürmeye teşebbüs sucu işleyen Prof @MehmetCeyhan23

Ve İslam'a hakaret eden @orhanaydin6 hakkında
Bulunduğunuz il ilçede suç duyurusu yapmak için lütfen arayınız

AdaletPlatformu
wa.me/905322467411
Türkiye Aile Meclisi: Süresiz nafaka sorunu çözülmeli!

Aile bütünlüğünün korunması için ithal edilen kanun ve sözleşmelerin kaldırılmasının gerekliliğini belirten Türkiye Aile Meclisi, süresiz nafakanın yeni bir yuva kurulmasına engel olduğunu aktardı.
Süresiz ve yüksek Nafaka Zulmünün 33. Yıldönümünde yazılı bir açıklama yapan Türkiye Aile Meclisi başkanı Âdem Çevik toplumsal yapının bozulmaması, ailenin korunması ve nesillerin muhafazası için inancımıza, medeniyetimize ve kültürümüze uygun kanunların, sözleşmelerin yapılmasının ve geleceğimizi milli güvenliğimizi tehdit eden Sapkınligi savunan derneklerin kapatılmasının yerinde bir adım olacağını vurguladı.

"Aile kurumu bozulmuş ve disiplin sağlanamaz hale gelmiştir"

Aile yapısının korunmasına yönelik yapılan ancak aile yapısına zarar veren değişikliklerin, kanunların ve sözleşmelerin tarihsel analizine değinilen açıklamada, "Feminist ideolojisinin sloganlarına aldananlar için vakit geç olacaktır. Sadece süresiz nafaka uygulaması bile aileyi tahrip etmeye yetmektedir.   Anayasa’da ailenin korunması başlığı altında; 'Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.' ilkesi getirilmiştir. Ancak, 2002 yılında yürürlüğe giren Yeni Medeni Kanun, 2005 yılında yürürlüğü giren Ceza Kanunu, 2010 yılında referandumla Anayasanın 10'uncu Maddesinde yapılan değişiklikle kabul edilen pozitif ayrımcılık ilkesi, yargıda 'kadının beyanı esastır' anlayış ve uygulaması, 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi ve 2012 yılında yürürlüğü giren 6284 sayılı özel ceza yasasının ilgili bölümleri, aile kurumunun insicamını bozmuş, disiplin sağlanamaz hale getirmiştir." denildi.

"Adil olmayan ve yeni bir yuva kurmaya engel olan süresiz nafaka kaldırılmalı"

CEDAW ile nafakanın süresiz olarak dayatılmasının adil olmadığı aynı zamanda ekonomik sorun oluşacağından yeni bir yuva kurulmasının da önünde engel olduğu belirtilen açıklamada, süresiz nafakanın kaldırılması gerektiğine dikkat çekildi:

"Yoksulluk nafakası (Medeni Kanun, 175'inci Madde) evli eşler arasında geçerli olan ve boşanmadan sonra karar verilen nafakadır. Yoksulluk nafakası, CEDAW sözleşmesinin dayatması öncesi 1988 yılından önce bir yıl olarak uygulanmasına rağmen, Türk Medeni Kanunu’nda 4 Mayıs 1988 yılında yapılan değişiklikle 12 Mayıs'ta resmi gazetede yayınlanmasıyla 'Süresiz' hale getirilmiştir. 2001 yılında kabul edilen 1 Ocak 2002'de yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu’nda da aynı görüş kabul edilerek süresiz nafaka uygulaması devam ettirilmektedir. Yoksulluk nafakası ile birlikte boşanma aşamasında Tedbir Nafakası ve müşterek çocuklar için İştirak Nafakası düzenlenmiştir. Nafaka yükümlülüklerini yerine getirmeyen nafaka borçlusu hakkında, nafaka alacaklısının şikâyeti üzerine İcra ve İflas Kanunu 344'üncü Maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilmektedir.

Sebepsiz zenginleşmeye, emeksiz ücrete neden olduğu gibi yoksulluk nafakası bağlanan bir kısım kadınlar süresiz nafaka haklarının ortadan kalkmaması için kayıt dışı çalışmakta, mal varlıklarını ve gelirlerini gizlemektedirler. Süresiz olarak nafaka almaya devam etmek amacıyla yeni bir evlilikten kaçınmakta, evlilik dışı ilişkiler yaşamaktadırlar. Nafaka ödeyen eş ise yeni bir evlilik imkânını kaybetmektedir. Bu uygulamalar sonuç itibariyle ahlaki çöküntüye, husumet ve şiddetin artmasına sebebiyet vermektedir." ifadelerine yer verildi.

Nafakaların mahkeme veya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı il müdürlüklerinde oluşturulacak birimler tarafından denetim altına alınması savunulan basın açıklamasında, siyasilerin derinleşen toplumsal yaralar için çözüm üretmeleri gerektiği belirtildi.

Açıklamada, "Haksızlıkların ortadan kaldırılması, boşanan eşler arasındaki hukuki ihtilafların bitirilerek sağlıklı evliliklerin önünü açmak suretiyle olmalıdır. Siyaset, bu denli derin toplumsal yaraya çözümler üretmelidir. Teklifler, çare ve çözümler radikal feminist örgütlerin muhalefeti karşısında dikkate alınmamaktadır.
Evlilik oranında azalış ve boşanma sayılarında artışla birlikte aile kurumumuz zayıflamakta ve milli güvenliğimiz, geleceğimiz tehdit altındadır. Yasalar ve uygulanması karşısında, artık ağır riskler taşıdığından evlenmekten kaçınılmaktadır. Evlilik dışı ilişkilere yönelme arttığından sağlıklı nesiller de yetiştirilememektedir. Asıl olan; ailenin dağılmaması, çocukların korunması ve şiddetin önlenmesidir." denildi.

"Genç evlilik teşvik edilmeli ve mihr anlaşma ile kadının hakları güvence altına alınmalı"

İstanbul Sözleşmesi dayatmalarının iptal edilmesi gerektiği aktarılan basın açıklamasında, evliliklerin artması için devletin teşvikte bulunması gerektiği ve kadının korunması için ise mihir sözleşmenin yapılması gerekliliği vurgulandı.

"İstanbul sözleşmesinin dayattığı uygulamalar iptal edilmeli, ailesiz, cinsiyetsiz, ahlaksız toplum projesi toplumsal cinsiyet eşitliği veya toplumsal cinsiyet adaleti maskesiyle eşcinsellik teşviklerine dur denilmeli, şiddetin her türlüsüne karşı çıkılmalıdır. İstanbul sözleşmesi' yasası 6251 kadük butlan olduğu ilan edilmeli.6284 yasası ıslah olmalı. GRAVİO Komitesinden cekildigimiz duyurulmali.
Cinayetleri önlemenin yolu kısas uygulamasıdır, şiddeti önlemenin yolu da içki, kumar, faiz, fuhuş ve teşhirciliğin yasaklanmasıdır. Ebeveyn yabancılaşması uygulayanlara cezai müeyyide uygulanmalı, velayeti istismar edenden velayet alınarak karşı tarafa verilmelidir. Feminist politikalardan vazgeçilmeli. Kadın, erkek ve çocuk mağdur edilmemelidir. Kadının mağduriyet yaşamaması için mihri, sözleşme ile belirlenmelidir. Genç evlilik, annelik ve babalık teşvik edilmeli, devletimiz her evlenene en az 100 ay evli kalmak şartıyla 100 gram altını hibe vermelidir." ifadelerine yer verildi.

Https://AileHaklari.org

Https://instagram.com/AileHaklari

T.me/AileHaklari

Lütfen basın bültenimizi paylaşalım @ademcevik
Wa.me/905327036115

19Mayis Saat:13 Çamlıca/Kısıklı metro basın açıklaması sonrası Ankara'ya yürüyüş startı 05322467411
5Gvirusnews Platformu Basın Bülteni

www. 5Gvirusnews.com





Sayı: 21/1-3 Tarih : 05 Mayıs 2021







FLAŞ.FLAŞ..FLAŞ…



PCR TEST DÖNGÜ DEĞERİ 45 DEĞİL, 28 OLARAK KABUL EDİLDİ!



AŞIYI ETKİLİ KILMAK İÇİN, PCR DÖNGÜ DEĞERİNİ 28’E DÜŞÜRDÜLER!



YENİ DEĞERLER İLE TÜRKİYE’DE 48.229.733 OLARAK AÇIKLANAN TEST SAYISI VE 4.929.118 VAKA SAYISI YOK HÜKMÜNDEDİR.



5GVIRUSNEWS PLATFORMU BAĞIMSIZ BİLİM KURULUNUN TESBİTLERİ CDC TARAFINDAN KABUL EDİLDİ…

PCR SKANDALININ SONU PANDEMİ İDDİALARINA DAYALI TEDBİRLERİN SONUNU GETİRİYOR..

BAYRAM ÖNCESİ PANDEMİNİN SONU İLE ÇİFTE BAYRAMA HAZIR OLUN!

5gvirus-platformu olarak Nisan 2020 tarihinden itibaren PCR tanı kiti ile hastalık tespiti yapılmayacağına ilişkin bilimsel makalelere ve görüşlere yer verdik. Nihayet bu görüşlerimize sağlık konusunda dünyada DSÖ’den daha fazla itibar edilen CDC’de (Centersfor Disease Control and Prevention) (ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi) AŞI olanların testinde pozitif çıkmaması ve özellikle de AŞI’nın etkili olduğu sonucu çıkartmak için kabul etmek zorunda kaldı.

Bilindiği üzere DSÖ’de PCR döngü değerinin fazla olduğunu Aralık 2020 de açıklamış ama sayısal bir değer vermemişti!..

Dünya Sağlık Örgütü 17 Ocak 2020 tarihinde kabul ettiği protokol gereği “PCT test tanı kitinde döngü değeri 45 olması gerektiğini” açıkladı ve protokole uyulması için bu durumu üye ülkelere bildirdi.. Böylelikle bütün ülkeler PCR tanı kiti için verilen bu değerler ile COVİD-19 virüsünü aramaya başladı. Ve yanlış pozitif ve negatif sonuçlar elde etti.

Protokol gereği bu kural “55°C for 10 minforreversetranscription, followedby 95°C for 3 minandthen 45 cycles of” (1) şeklinde belirlendi. Yani, tanı kitlerinde döngü değeri ile ilgili olarak, “Ters transkripsiyon için 10 dakika 55 ° C, ardından 3 dakika 95 ° C ve ardından 45 döngü” olacak deniyordu.

Başından beri buna bilim dünyası itiraz ediyor ve bunun doğru olmadığını, yanlış sonuçlar doğurduğunu söylüyordu. Ve nihayet CDC tarafından 16 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan PCT test tanı kitinde “döngü sayısının 28 olması gerektiği”ni “Klinik örnekleri için, RT-PCR Ct değeri ≤28 olmalıdır” şeklinde açıkladı:“Clinicalspecimensforsequencingshouldhave an RT-PCR Ctvalue ≤28.” (2)

Bu açıklama CoVID konusunda bir milat olma özelliği taşımakta ve 5gvirusnews- Platformunun haklılığını ortaya koymaktadır. Bu süreçte takipçilerin bize gösterdikleri, ilgi, destek ve güven için teşekkür ediyoruz. Aynı şekilde Gönüllü olarak akademik bilgileri ile bize destek veren Bağımsız Bilim Kurulu üyelerimize, destek veren medya ve STK temsilcilerine de teşekkür ediyoruz.



“COVİD-19” adı verilen virüsün tespiti için başlangıcından itibaren tartışılan ve Portekiz, Avusturya’da kesinleşmiş mahkeme kararlarında, PCR tanı kitinin döngü değeri ile ilgili uyarıların haklılığı böylece ispatlanırken, tartışılmalara son nokta CDC tarafından, “döngü değeri 28 olmalıdır.” diyerek konulmuş oldu.. Kuşkusuz bu konuda bizim başka itirazlarımız da var ve o konulardaki itirazlarımızla ilgili haklılığımızın da er ya da geç ama bir gün mutlaka doğrulanacağına inanıyoruz. En azından 5G+konusu ile ilgili hem CoVID ile ilgili, hem de CoVID’den bağımsız olarak endişelerimiz artarak devam etmektedir.



ŞİMDİ CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINDAN ACİLAN YENİ BİR ADIM ATILMASINI BEKLİYORUZ…



Türkiye’de CİMER üzerinden Cumhurbaşkanına, yanıt almadığımız için de Sağlık Bakanlığı’nın PCR testi için yürütmeyi durdurmak için dava açmıştık. Şimdi ise artık CDC’nin resmi web sitesinde, “RT-PCR döngü değeri 28 olmalıdır” açıklaması ve bu açıklamada aşı olanlar diye bir ayrım yapılması süreci tamamen bitirmiştir. Şimdi bu noktada Cumhurbaşkanlığı makamından konuyla ilgili yeni bir adım atılmasını bekliyoruz. Böylelikle Türkiye’de 4 Mayıs 2021 tarihinde 48.229.733 olarak açıklan test sayısı ve 4.929.118 vaka sayısı yok hükmündedir. Doğal olarak alınan tüm tedbirlerde bu test ve vaka sayısına göre belirlendiği için hiçbir geçerliliği de yoktur.
Bu seferde Covid-19 virüsünü yaydıkları PCR ile aşıyı aklamak için kullanınca tam yakalandılar.



Dünyayı daha önce de Domuz Gribi’nde olduğu gibi yanlış yönlendiren DSÖ yine aynı hatayı COVİD-19’da da yapmıştır. Bu tarihi hatadan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugün itibari ile vazgeçmesi ve bu anlamda uğranan zarar ve ziyandan dolayı DSÖ ve DSÖ’ye baskı yapan, yanıltan, yönlendiren şirketler ve onların içerideki uzantıları ile ilgili olarak hukuki süreç başlatılması şart olmuştur. Bu konuyu kamuoyuna açıklarken, Yasama, Yürütme, Yargı ile birlikte, bu süreçte sessizliğini koruyan siyasi partiler, meslek örgütleri, akademi ve medyayı, bundan böyle, bu ve buna benzer konularda daha duyarlı ve hassas olmaya davet ediyoruz.



Saygılarımızla





Muammer KARABULUT Abdurrahman DİLİPAK

5gvirus- Platformu Sözcüsü 5gvirus- Platformu Sözcüsü






https://www.5gvirusnews.com/m/saglik/pcr-test-dongu-degeri-45-degil-28-olarak-kabul-edildi-h550.html


(1) https://www.who.int/docs/default-source/coronaviruse/protocol-v2-1.pdf?sfvrsn=a9ef618c_2

(2) https://www.cdc.gov/vaccines/covid-19/downloads/Information-for-laboratories-COVID-vaccine-breakthrough-case-investigation.pdf





#DünyaSAĞbırakmaÖrgütü #DSÖ @WHO #PLanDemi! Yeni Norm ile Türkiye'de Vaka yok
#AŞı için, PCR döngü değerini 45'den 28’e düşürdüler!
#virüs yaydıkları PCR’ı Aşıyı aklamak!
#Skandal!
https://www.5gvirusnews.com/m/saglik/pcr-test-dongu-degeri-45-degil-28-olarak-kabul-edildi-h550.html

t.me/VirusNews5G

@TCbestepe @5gvirusnewss

https://channels.bip.ai/join/5gvirusnewscom

https://twitter.com/AdaletPlatformu/status/1389901844026101763?s=09
#TCE LGBT/P YASAKLANSIN
Cinsiyetsiz Ailesiz Ahlaksız Toplum Projesinin KODadı #GENDER TCE LGBTi
#ToplumsalCinsiyet Adaleti MASKEsiyle #EşcinselleştirmeTerörizmineDurDe
t.me/BASINaciklamasi
17Mayıs🕰11 TCE #LGBTİQP LÂNET SAPKIN STK'lar KAPATILSIN!
Eyüp/KışlaCad1/5
instagram.com/AileHaklari
is.gd/HI1hyf
is.gd/TBwpRY
is.gd/ycLrRM

t.me/AileMeclisi
15/21Mays🕰ÂileGünü
19Mys🕰12BasınaAçıkla KISIKLI
26Mys🕰13TaximCami
27Mys🕰Darbe
29Mys🕰#GençEvlen
31Mys🕰İsra(F)23/53
Fıtrata/Hukuka Dine Aykırı
#AileYıkanYasalarKalksın

#önceAile medeniyetimize sahip çıkalım ki Filistin Türkistan Arakan Suriye vb zulümleri işgalleri engelleyebilelim...

https://chat.whatsapp.com/KnxBgXg02Gp0RADvPseQyY

https://chat.whatsapp.com/G3KPpjJR0DH402yMTm3hBS

Bip
https://groups.bip.ai/share/jwXv6wzOyZySCLnVVPMSdWteKW45pK1N

TeleGram
https://t.me/joinchat/h82FFRWKr4s5ZmJk

T.me/KIBLEplatformu
http://T.me/EzanPlatformu

https://channels.bip.ai/join/kibleplatformu

https://groups.bip.ai/share/KmCzOrNInezgtvwxrgKvagjkjPNEiVci

wa.me/905322033274

Wa.me/905327036115
Tel.02124365966
Türkiye ÂileMeclisi, Türkiye AileBirliği #Nefes Platformu BasınBülteni İstanbul Ankara Gaziantep @WhoTurkey önü 1AĞustos2021
DSÖ FİTNESİ MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ ve AİLEYİ TEHDİT EDİYOR!.
Ailesiz Ahlaksız Cinsiyetsiz Toplum Projesinin KodAdı: TCE /Gender DSÖ
DSÖ Şimdi de Eşcinselliği Meşrulaştırma Kararı ile Fıtrata, Namusa, İffete, Dine Savaş Açtı!. DSÖ, CoVID KADAR TEHLİKELİ BİR KOMPLO DAHA ÜRETTİ
Dünya Siyonizm Örgütlerinin emrindeki ilaç kartellerinin beslemesi DSÖ Terör Örgütü, GlobalReset lobisi, CoVID’den sonra TransHumanizm ve “Nesnelerarası İletişim” komplosu ile NeuraLink senaryosuna destek vererek, Eşcinselliği hastalık olarak tanımlamaktan vazgeçti ve 1 AĞustos 2014'de yürürlüğe giren İstanbul sözleşmesi ve CEDAW ile legalize edilen “Toplumsal Cinsiyet”i tanıma kararı aldı. Bu kararı ile DSÖ LGBT’yi meşrulaştırırken, “Toplumsal cinsiyet”i meşrulaştırma kararı ile “Biyolojik Cinsiyet”i reddetmiş oluyor. Din, ahlak ve gelenekten bağımsız bir şekilde BİREY’i “GENDER” olarak tanıyan DSÖ, kadının kadınla, erkeğin erkekle beraberliğini Özgür bireylerin gönüllü birlikteliği olarak AİLE’nin yerine ikame etmek isteyen pedefolik ve ensest sapkınların yanında yer alırken “Öjenik hareket” ve “yeni Maltusçu lobi”nin dünya nüfusunu kontrol altına alarak azaltmak isteyen çevrelerin safınd yer almış oluyor. Bu dine, ahlaka, aileye, insanlığa karşı açılmış bir savaştır. Bu bir insanlık suçudur.
DSÖ AİLE yanında, AKRABALIK, KOMŞULUK bağlarını da kopartmaktadır. CoVID’le birlikte zaten ekonomi ve eğitim bitirilmiş toplum FONDAŞ Medyanın algı operasyonu terörüyle ölüm korkusu ile yargısız bir infazla ev hapsine mahkum edilmişti. DSÖ bugün Global çetenin ve onların tetikçiliğini üslenen sermaye grublarının oyuncağı olmuştur. Sahip oldukları ekonomik güçle Sermaye, siyaset, bürokrasi, akademi, STK ve Mediayı fonlamaktadırlar.
DSÖ sponsorlarından GlaxoSmithKline dopamin ilacı eşcinsel ve bağımlılık yaptığı için 200bin Euro tazminata mahkum olmuştur... Japon yetkililer ilaçlarındaki 3200’e yakın yan etkiyi bildirmediği için DSÖ sponsoru Novartis’e soruşturma açmıştır. Onsekiz yaşından küçüklere anti-depresan ilaçları reklam ile teşvik ettiği için USa 3milyar dolar tazminata mahkum edildi
DSÖ daha önce SARS, MERS, Kuş ve Domuz Gribinde olduğu gibi ihanetlerine devam etmektedir. PCR’nin bir yalan olduğu artık ortaya çıktı. Maske bir korku politikasının aracı olarak kullanıldı. Dünyada daha az oksijen alarak daha sağlıklı olan tek bir canlı türü yoktur. DSÖ ilaç sektörünün pazarlama şirketi gibi faaliyet göstermektedir. IMF nasıl hedef ülkelerin ekonomisini yoketmeye çalışan bir “Finansal Tetikçi örgüt” ise DSÖ de insan sağlığını hedef alan birsuç örgütüdür.DSÖ terör örgütünü beslemek mankurtlaşmaktır tecavüzcüsüne aşıklıktır
Bu anlamda IMF raporlarını bilim adına bize dayatan birileri gibi bugün de DSÖ talimatlarını topluma dayatan Bill’in adamları (!?) bu ülkede korku pompalayarak 11 hafta cuma yasağı uyguladılar. Allah'ın kanunlarına uymayanlar DSÖ terör örgütü emrine uydular. .. Aynı günlerde Sınırın öte tarafında Suriyede Türkiye’nin kontrolündeki bölgede maske, mesafe, ilaç, aşı ve hastalık da yoktu, hem de sosyal, çevresel, ekonomik şartlar çok olumsuz olmasına rağmen.
Hukuksuz, kanunsuz bir şekilde “ibadet hürriyeti”, “seyahat hürriyeti”, “nefes alma hürriyeti”, hatta “yaşama hürriyeti”mize kasdedildi. Bu suçtur ve bu suçu işleyenler günü geldiğinde “sandık”ta ve aynı şekilde yasama, yargı ve yürütme nezdinde ve din gününde, her insan gibi, yaptıklarının ve yapmaları gerekeni yapmamalarının hesabını vereceklerdir. Hukuksuz kanunsuz yönetmelikler ile yasalar by-pass edilerek milletin iradesi TBMM devre dışı bırakıldı. Milletin ve TBMM nin iradesi ile DSÖ nün ipoteği altında sürdürülmekte olan bu “küresel savaş”a elbirliği ile “dur” demeliyiz. Türkiye'de bugün 111 siyasi parti var! Bu yanlışlara karşı duran bir muhalefetin olmaması düşündürücüdür.
Yoksa bugün Aktif edilmeye başlanan StarLink ve 5G’lerle Neuralink ve TransHumaniz’m yöntemleri ile “telegram” MK ULTRA yöntemi ile zihinlerimiz kontrol mü ediliyor? Yoksa FON’LANMAYAN kimse kalmadı mı?
Biz aslında DSÖ, CoVID komplosu, Starlink ve 5G’ye karşı ülkenin en büyük gücüyüz. Bizim gücümüz aşı olmayan, aşıyı reddedenlerle sınırlı değildir. Kimi esnaf DSÖ lobisinin baskı, tehditlerinin yasa ve bürokrasi gücü ile uygulanmasından bizar oldukları için mecburen maske takıyor ve aşı oluyorlar. Kimi Memur, kimi büyük işletme ve AVM’ler mecburen o şekilde davranıyorlar. İkna olarak gönüllü aşı ve maske takanlar %25’i bulmaz. %20’si, Partisi, kanaat önderi yönlendirmesi, Media propogandası, Akademi, toplumsal baskı ile bu işe razı olmuş, içlerinde şüphe taşıyan kişiler. %50 den fazla kişi kendi iradesi dışında, mecburiyetten, işçi, memur, asker, öğrenci, çalışanlar yanında yurt dışına gidip gelenler kendilerini çaresiz hissettikleri için aşı oluyorlar. Maske takanlara bakın, iki maske üstüste takanlar buna inanmış olanlar. Burunu kaplayacak şekilde maske takanlar ikna edilmiş ve daha çok mecbur bırakılmış olanlar. Burnu dışarıda kalanlar, takmak istemedikleri halde kerhen takanlar. Çenesinde tutanlar öfke ile takanlar. Koluna takanlar, bu işe inanmadıkları halde, mecbur kalırsa, polis sorarsa, bela savmak için maskesini yanında taşıyanlardan oluşuyor. Şiddeti körüklüyor!..
Belki bir fıkra ile konuyu şu şekilde tanımlayabiliriz. Aç kalan aslan bir leş yemiş. Yanındaki Yardımcı hayvanlardan biri “Çok pis kokuyorsunuz kıralım” demiş. Aslan “bana nasıl pis kokuyorsun dersin” demiş ve onu bir pençe ile fırlatmış. Başka bir yardımcısı çağırmış, olanlara gören müşavir, arkadaşının başına gelenleri gördüğü için “Aman efendim, mis gibi kokuyorsun, o zaten yalancı biriydi. Harika kokuyorsunuz” demiş. Fakat Aslan onu da bir pençe darbesi ile yanından fırlatmış. Bir yandan da homurdanıyormuş: “Ahlaksız, methedeceğim diye yalan söylüyor”.. Bu sırada Tiki oradan geçiyormuş. O da yaşananları görmüş. Aslan onu çağırmış ve ona da “Nasıl kokuyorum” demiş. Tilki korkmuş. Birkaç kez öksürmüş. Sanırım CoVID oldum, burnum iyi koku almıyor, dilim de tat almıyor” derken, Tilki oradan uzaklaşmış. Sanıyoruz, başta Bill’in adamlarının, siyasetçilerin, partilerin, STK’ların, Media’nın, akademisyenlerin, Bürokrasinin de burnu iyi koku almıyor. Galiba sorun kırala gerçeği kimin nasıl söyleyeceğinde kilitlenmiş durumda. Yöneticilerden Ömer bekleyenler EbuZer olarak "güzel söz"'le uyarmalı
Global çetenin yeni Emperyalist planlarına karşı direnişin adresi bugün Satanistlerin ve Pedefoli çetelerin fonladığı DSÖ ve FDA komplosuna karşı durmak noktası olmalıdır. Sağ-sol değil Zulüm ve Adalet cephesinde herkes yerini almak zorundadır. “Medeniyet denilen maskara mahluk”a karşı herkes yerini yeniden gözden geçirmek zorunda. Birileri aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme hayalleri kuruyor. Buna izin vermemeliyiz. Sonuçta “Tefrika girmeden bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez”
Bu “yalan rüzgarı”na karşı, dünyanın bütün erdemli insanlarını “HILFIL FUDUL” anlayışı ile Haksızlıklara karşı el birliğine çağırıyoruz. Çünkü birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, birlikte kazanacağımız tek bir zafer var! IMF'yi kovduk şimdi de DSÖ Türkiye'den Defol demeliyz
Dünya AileBirliği, Dünya Çocuk Hakları Derneği GELECEK, Türkiye AileBirliği, Türkiye AileMeclisi, Türkiye STK Birliği, NefesPlatformu, AdaletPlatformu, FİTEM, İYİLİK insan Hakları Derneği, iYi https://t.me/NefesPlatformu