Prof. Dr. M. Akif Kireçci, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi,
Prof. Dr. Gültekin Yıldız , Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Eski Dekanı, Ankara
Julie Eadeh, İstanbul Başkonsolosu, Amerika Birleşik Devletleri İstanbul Başkonsolosluğu,
Mark H. Butler, Mimar, Nedret & Mark Butler Tasarım Stüdyosu, İstanbul
27 Şubat 2024 Adem ÇEVİK,
Türkiye Okul-Aile Birliği, Dünya Çocuk Hakları Birliği, AdaletPlatformu, Hakbirr, İYİ, İHC Başkanı
https://basinaciklamasi.t.me haber makale için word dosyası ve fotoğraflar linktedir.
https://TurkiyeOkulAileBirligi.t.me https://milliirade.t.me hakbir.t.me @adaletplatformu 02124612267
Prof. Dr. Gültekin Yıldız , Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Eski Dekanı, Ankara
Julie Eadeh, İstanbul Başkonsolosu, Amerika Birleşik Devletleri İstanbul Başkonsolosluğu,
Mark H. Butler, Mimar, Nedret & Mark Butler Tasarım Stüdyosu, İstanbul
27 Şubat 2024 Adem ÇEVİK,
Türkiye Okul-Aile Birliği, Dünya Çocuk Hakları Birliği, AdaletPlatformu, Hakbirr, İYİ, İHC Başkanı
https://basinaciklamasi.t.me haber makale için word dosyası ve fotoğraflar linktedir.
https://TurkiyeOkulAileBirligi.t.me https://milliirade.t.me hakbir.t.me @adaletplatformu 02124612267
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Devletimizi Ailemizi Darbelerden Korumak için;Siyonizm,Masonluk Yasaklanmalı! Laiklik, Kemalizm Acil Tasfiye Edilmeli ve yeniden Devletin Dini İslam Olmalıdır!
Kemalizm ve Laiklik Anayasa, Yasalar ve Tüm Mevzuattan Acilen Çıkarılmalı
Türkiye’deki 100 yıllık askeri vesayet ve kesintisiz darbe sürecinin kılıfı ve referansı, temeli laiklik ve sekülerizm olan batı öykünmecisi ve mankurt karakterli Kemalizm sebataizm ideolojisi olup, bu referanslar ortadan kaldırılmadığı sürece sivil ve askeri darbe süreci daima beslenecek ve kendine mazeret oluşturacaktır. Tıpkı 28 Şubat, 27Nisan, 12Eylül ve 15 Temmuz darbecilerinin takiyyeten de olsa Kemalist ve laik söylemleri mazeret göstermeleri ve pek çok laikçi Kemalist subayın darbe teşebbüsüne iştiraki gibi.
Bu nedenle laiklik ve Kamalizm anayasadan çıkarılmalı, devletin resmi ideolojisi olmamalıdır. Kabbalaci sebataist pakrudin siyonist masonların dayattığı laiklik ve kamalizm dini Resmi ideoloji ve açılımı olan tüm mevzuat sadece anayasadan değil, tüm kanun, kararname vs. mevzuat, ders içeriklerinden çıkarılmalıdır. Bunun devamı olarak resmi ideolojiye ait resim, heykel ve semboller tüm kamusal alanlardan ve özellikle mahkemelerden adliyelerden kaldırılmalı, bunlara ve Anıtkabir’e tazime yönelik tüm resmi törenler tamamen iptal edilmelidir.
Siyasi partiler ve memurlara yönelik kanunlarda gerekli değişiklikler yapılarak, yemin metninden Kemalizm dini ve laiklik vurgusu çıkarılmalı, Kemalizm dâhil tüm ideolojilerin özgürce parti politika ve ideolojilerini savunabilecekleri düzenlemeler getirilmelidir.
Yine Kemalizm doğmasının korunmasının en önemli aracı olan Tekadam monark diktatör Atatürk'ü Koruma Kanunu 5816 sayılı çağdışı yasa kaldırılarak, kimse bu doğmayı kutsamaya zorlanmamalı, M.Kemal’de tarihteki diğer devlet adamları gibi serbestçe eleştirilebilmelidir.
Laiklik Ve Kemalizm Ders Kitaplarından ve Müfredattan Çıkarılmalıdır
Anayasal değişiklik hızlı yapılamasa bile, kanun, kararname, heykel ve semboller ile törenlerin acilen değiştirilmesi mümkün ve elzemdir. Zira şu anda iktidarın elindeki yetkiler bunları yapmaya yeterli olduğu gibi, mevcut devrim atmosferi soğuduktan sonra bu alanda da adım atmak zor olacaktır ve her geçen gün atmosfer namüsait hale gelebilecektir. Eğer bu kanuni ve sembolik değişiklikler yapılırsa, anayasadaki ifadeler resmiyette kaldırılamasa bile mantıksız şapka dayatması kanunu gibi kadük kalacağından, değiştirilmese bile çok önemi kalmayacaktır.
Değiştirilmesi kanun gerektirmeyen ders içerikleri, ders kitapları ve okullardaki hatta tüm adliyelerdeki her türlü büst, görsel ve törenler konusu hemen halledilmeli.
Halen her mezhep, ideoloji vs.nin kendini rahatça ifade edebildiği ve yaşayabildiği bu memlekette, bu memleketin gerçek sahibi olan ve rüşdünü 15 Temmuz milli irade devrimiyle ispat eden muhafazakar – müteddeyyin halk kesimi de bu haklara aynen sahip olmalıdır ki, 15 Temmuz devrimini gerçekleştiren halkımızın 100 yıldır içinde beslediği ve büyüttüğü en öncelikli ve önemli talebi budur. Nasıl ki kominizim iflas etmiş olmasına rağmen bu memlekette hala komünistler ve Komünist Parti varsa, Kemalistler de Kemalist Parti kurabilir, ama kimse Kemalizm’e zorlanmamalıdır artık.
Allah'a kulluk özgürleştirir. Halkımız Kula Kulluğa Zorlanmaktan Tamamen Kurtarılmalı
Erdoğan’ında sık sık ifade ettiği gibi, halkımız Fetöye, yani kula kul olmamak için bu darbeye karşı koymuştur ve hamd olsun olmamıştır da. Lakin halkımızın mankurt Kemalist elit ve idarecilerce, 100 yıldır Mustafa Kemal’e kul haline getirilmeye çalışıldığı, bu kulluk halkımızın muhafazakar kesimince içselleştirilmemesine rağmen, çeşitli törenler, yeminler, anayasa ve yasalar, mahkemeler vs. yönüyle zoraki olarak gerçekleştirilmeye çalışıldığı açık bir vakıadır.
Tamam Fetöye kulluk kötü ve olmadık ama, hala 333 vekilden 158 atanmış vekilin oylarıyla 1923'de resmi reisicumhur olan M.Kemal’e ve sembollerine kulluk anlamına gelen sembol ve törenlere ne demeli? Tekke türbeler kapatıldı ama en büyük türbe Anıtkabir’e giderek tazimde bulunmak, 15Temmuz halk devriminin ruhuyla ve mantık ile bağdaşmayan
Kemalizm ve Laiklik Anayasa, Yasalar ve Tüm Mevzuattan Acilen Çıkarılmalı
Türkiye’deki 100 yıllık askeri vesayet ve kesintisiz darbe sürecinin kılıfı ve referansı, temeli laiklik ve sekülerizm olan batı öykünmecisi ve mankurt karakterli Kemalizm sebataizm ideolojisi olup, bu referanslar ortadan kaldırılmadığı sürece sivil ve askeri darbe süreci daima beslenecek ve kendine mazeret oluşturacaktır. Tıpkı 28 Şubat, 27Nisan, 12Eylül ve 15 Temmuz darbecilerinin takiyyeten de olsa Kemalist ve laik söylemleri mazeret göstermeleri ve pek çok laikçi Kemalist subayın darbe teşebbüsüne iştiraki gibi.
Bu nedenle laiklik ve Kamalizm anayasadan çıkarılmalı, devletin resmi ideolojisi olmamalıdır. Kabbalaci sebataist pakrudin siyonist masonların dayattığı laiklik ve kamalizm dini Resmi ideoloji ve açılımı olan tüm mevzuat sadece anayasadan değil, tüm kanun, kararname vs. mevzuat, ders içeriklerinden çıkarılmalıdır. Bunun devamı olarak resmi ideolojiye ait resim, heykel ve semboller tüm kamusal alanlardan ve özellikle mahkemelerden adliyelerden kaldırılmalı, bunlara ve Anıtkabir’e tazime yönelik tüm resmi törenler tamamen iptal edilmelidir.
Siyasi partiler ve memurlara yönelik kanunlarda gerekli değişiklikler yapılarak, yemin metninden Kemalizm dini ve laiklik vurgusu çıkarılmalı, Kemalizm dâhil tüm ideolojilerin özgürce parti politika ve ideolojilerini savunabilecekleri düzenlemeler getirilmelidir.
Yine Kemalizm doğmasının korunmasının en önemli aracı olan Tekadam monark diktatör Atatürk'ü Koruma Kanunu 5816 sayılı çağdışı yasa kaldırılarak, kimse bu doğmayı kutsamaya zorlanmamalı, M.Kemal’de tarihteki diğer devlet adamları gibi serbestçe eleştirilebilmelidir.
Laiklik Ve Kemalizm Ders Kitaplarından ve Müfredattan Çıkarılmalıdır
Anayasal değişiklik hızlı yapılamasa bile, kanun, kararname, heykel ve semboller ile törenlerin acilen değiştirilmesi mümkün ve elzemdir. Zira şu anda iktidarın elindeki yetkiler bunları yapmaya yeterli olduğu gibi, mevcut devrim atmosferi soğuduktan sonra bu alanda da adım atmak zor olacaktır ve her geçen gün atmosfer namüsait hale gelebilecektir. Eğer bu kanuni ve sembolik değişiklikler yapılırsa, anayasadaki ifadeler resmiyette kaldırılamasa bile mantıksız şapka dayatması kanunu gibi kadük kalacağından, değiştirilmese bile çok önemi kalmayacaktır.
Değiştirilmesi kanun gerektirmeyen ders içerikleri, ders kitapları ve okullardaki hatta tüm adliyelerdeki her türlü büst, görsel ve törenler konusu hemen halledilmeli.
Halen her mezhep, ideoloji vs.nin kendini rahatça ifade edebildiği ve yaşayabildiği bu memlekette, bu memleketin gerçek sahibi olan ve rüşdünü 15 Temmuz milli irade devrimiyle ispat eden muhafazakar – müteddeyyin halk kesimi de bu haklara aynen sahip olmalıdır ki, 15 Temmuz devrimini gerçekleştiren halkımızın 100 yıldır içinde beslediği ve büyüttüğü en öncelikli ve önemli talebi budur. Nasıl ki kominizim iflas etmiş olmasına rağmen bu memlekette hala komünistler ve Komünist Parti varsa, Kemalistler de Kemalist Parti kurabilir, ama kimse Kemalizm’e zorlanmamalıdır artık.
Allah'a kulluk özgürleştirir. Halkımız Kula Kulluğa Zorlanmaktan Tamamen Kurtarılmalı
Erdoğan’ında sık sık ifade ettiği gibi, halkımız Fetöye, yani kula kul olmamak için bu darbeye karşı koymuştur ve hamd olsun olmamıştır da. Lakin halkımızın mankurt Kemalist elit ve idarecilerce, 100 yıldır Mustafa Kemal’e kul haline getirilmeye çalışıldığı, bu kulluk halkımızın muhafazakar kesimince içselleştirilmemesine rağmen, çeşitli törenler, yeminler, anayasa ve yasalar, mahkemeler vs. yönüyle zoraki olarak gerçekleştirilmeye çalışıldığı açık bir vakıadır.
Tamam Fetöye kulluk kötü ve olmadık ama, hala 333 vekilden 158 atanmış vekilin oylarıyla 1923'de resmi reisicumhur olan M.Kemal’e ve sembollerine kulluk anlamına gelen sembol ve törenlere ne demeli? Tekke türbeler kapatıldı ama en büyük türbe Anıtkabir’e giderek tazimde bulunmak, 15Temmuz halk devriminin ruhuyla ve mantık ile bağdaşmayan
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Adaleti savunanlar platform, EZANplatformu, türkiye sivil toplum kuruluşları birliği, hakbirr, ailemeclisi dünya çocukhakları birliği, inançhürriyeti cemiyeti İHC, kurtuluşkuranda cemiyeti, hak arama kurumu
https://BASINaciklamasi.t.me www.milliirade.t.me hakbirr.t.me @adaletplatformu 02124612267
https://BASINaciklamasi.t.me www.milliirade.t.me hakbirr.t.me @adaletplatformu 02124612267
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
IMF defol dedğimiz gibi istanbul sözleşmesini feshettiğimiz gibi Siyonizme oneminute defol demeliyiz. Sırada dsö nato cedaw kaos/glpt iklim ERASMUS LOZAN LAİSİZM KAMALİZM ve diğerleri
Tüm konularla ilgili kitlesel basın açıklamamız 15 Mart cuma Eminönü yeniCamii 16/17 Mart saat:16 İngiltere ve Fransa konsolosluğu önü BOYKOTLARI kamuoyuyla paylaşacağız inşaallah
Fulbight Eğitim Komisyonu Yönetim Kurulu aşağıdaki Türkiyeli ve Amerikalı üyeleri John Thomas McCarthy, Yönetim Kurulu Başkanı, ING Bank Türkiye, İstanbul
Tuba Korkmaz, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Birimi Genel Müdürü, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara
Osman İlhan Şener, Kültürel Diplomasi Genel Müdür Yardımcısı, Dışişleri Bakanlığı, Ankara
Viraj LeBailly, Basın ve Halkla İlişkiler Müsteşarı, Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği, Ankara
Prof. Dr. M. Akif Kireçci, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi,
Prof. Dr. Gültekin Yıldız , Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Eski Dekanı, Ankara
Julie Eadeh, İstanbul Başkonsolosu, Amerika Birleşik Devletleri İstanbul Başkonsolosluğu,
Mark H. Butler, Mimar, Nedret & Mark Butler Tasarım Stüdyosu, İstanbul
13 Mart 2024 Adem ÇEVİK,
Türkiye Okul-Aile Birliği, Dünya Çocuk Hakları Birliği, AdaletPlatformu, Hakbirr, İYİ, İHC Başkanı
https://basinaciklamasi.t.me haber makale için word dosyası ve fotoğraflar linktedir.
https://TurkiyeOkulAileBirligi.t.me https://milliirade.t.me hakbir.t.me @adaletplatformu 02124612267
Tüm konularla ilgili kitlesel basın açıklamamız 15 Mart cuma Eminönü yeniCamii 16/17 Mart saat:16 İngiltere ve Fransa konsolosluğu önü BOYKOTLARI kamuoyuyla paylaşacağız inşaallah
Fulbight Eğitim Komisyonu Yönetim Kurulu aşağıdaki Türkiyeli ve Amerikalı üyeleri John Thomas McCarthy, Yönetim Kurulu Başkanı, ING Bank Türkiye, İstanbul
Tuba Korkmaz, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Birimi Genel Müdürü, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara
Osman İlhan Şener, Kültürel Diplomasi Genel Müdür Yardımcısı, Dışişleri Bakanlığı, Ankara
Viraj LeBailly, Basın ve Halkla İlişkiler Müsteşarı, Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği, Ankara
Prof. Dr. M. Akif Kireçci, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi,
Prof. Dr. Gültekin Yıldız , Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Eski Dekanı, Ankara
Julie Eadeh, İstanbul Başkonsolosu, Amerika Birleşik Devletleri İstanbul Başkonsolosluğu,
Mark H. Butler, Mimar, Nedret & Mark Butler Tasarım Stüdyosu, İstanbul
13 Mart 2024 Adem ÇEVİK,
Türkiye Okul-Aile Birliği, Dünya Çocuk Hakları Birliği, AdaletPlatformu, Hakbirr, İYİ, İHC Başkanı
https://basinaciklamasi.t.me haber makale için word dosyası ve fotoğraflar linktedir.
https://TurkiyeOkulAileBirligi.t.me https://milliirade.t.me hakbir.t.me @adaletplatformu 02124612267
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Cinayeti Terörü Şiddeti teşvik eden Aile Yıkan kanunlardan 6284 Fitnesinden Acilen Kurtulmalıyız!
Siyonizm Feminizm AB dayatması 6284 Yasasının 13. Yıl Basın Açıklaması 20Mart 2024
Türkiye Aile Birliği
https://basinaciklamasi.t.me
Türkiye AileMeclisi Mütevelli Başkan SefaSaygılı:Aileyi yıkan kanunlardan 6284'den kurtulmalıyız!
Yeni devrim kanunları olan Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve kaldırılan İstanbul Sözleşmesi'nin dayattığı 20 Mart 2012'de yürürlüğe giren 6284 sayılı özel ceza kanunu; feminist ve GLPTQZ bireylerinin arzu ve istekleri doğrultusunda hazırlanmıştır. Değiştirilen eski kanunlarda korunan hukuki yarar aile, ahlak ve kamu güvenliği iken yeni kanunlarda korunan hukuki yarar; birey, kişi ve kimselerin cinsel özgürlüğünü teminat altına almak olmuştur.“…Evlerde bilinç yükseltme toplantılarına başladık. ..Sonra Medeni Kanun ve ceza kanununu değiştirilmesini istemeye başladık ve sonunda değiştirttik.” Bu sözler Mor Çatı’nın kurucularından Av. Canan Arın’a aittir. Bir başka radikal feminist önderin “.. Ceza Yasasını, 6284 sayılı yasayı noktasına virgülüne kadar biz yazdırdık. Lacivert elbise giyen küçük adamlar bu yaptıklarımızı fark edemediler…” ifadeleri ile korkunç gerçeği yüzümüze çarpmıştır. Yeni kanunların redaktörlerinin bazıları suskun iken, bazıları ise marifetmiş gibi “…bu yasaları yapmayı Allah bize nasip etti” diyecek kadar halkımızla alay etmektedirler.
Aile, Türk toplumunun temelidir. (Anayasa 41m.f.1) Yeni Medeni Kanun ve 2005 yılında yürürlüğü giren Ceza Kanunu aile kurumunun insicamını bozmuş, ailenin disiplinini sağlanamaz hale getirmiştir. 6284 sayılı özel ceza kanunu ile de mahrem alan olması gereken ailenin içine kamu gücü gereğinden fazla girmiştir. Kralların bile giremediği son kale olan aile günümüzde genel ve özel yasaların uygulamaları sonucu polis/jandarma, hâkim, savcı ve avukatların kol gezdiği alana dönüştürülmüştür. Sonuçları; boşanmalar, aile içi şiddetin artması, çocukların korumasız ve desteksiz kalması ile ailenin dağılması olmaktadır. Diğer bir radikal feminist Mine Söğüt ise Cumhuriyet Gazetesindeki köşe yazısında “….Geleneklerin, inançların, korkuların pabucunu dama atın.
SOKAKLAR GÜVENLİDİR
Sokaklar, tehlikeli değildir; tehlike sizi o sokaktan külliyen men eden eril adaletsizliktedir. O yüzden siz bir çarpın baba evinin kapısını, sokaklara çıkın. Özgürlüğünüze sahip çıkın, bedeninize sahip çıkın, isteklerinize sahip çıkın, heveslerinize sahip çıkın.……..dans edin. Çok dans edin.
O baba evini terk edin.
O tekinsiz baba evini terk edin kızlar; derhal terk edin.”
Mine Söğüt bu yazısıyla aslında 3. dalga feminist hareketin/ideolojinin temel görüşlerini dile getirmiştir. Feminist ideolojinin evirildiği aşamada feministlerin talepleri; cinsel özgürlük, GLPTİQZ+ bireylerinin hakları ile ailenin, babanın, inanç ve geleneklerin tümden reddi üzerine kurgulanmıştır. Feministlerin, aykırı, yıkıcı ve aileyi parçalayan görüş ve talepleri bilinen olgulardır. Sorun; aileyi koruması gerekenlerin gerek suskunluğu gerekse yıkıcı feminist politikalarına alet olmalarıdır.
Özellikle üniversite gençliği eğitim bahanesiyle baba evlerini terk ettiler. Yaklaşık 6 milyon üniversite öğrencisi yaşadığı şehirden/konutundan/ailesinden ayrı yaşamaktadır. Seviyeleri tartışılır üniversiteleri, baba evinden kaçıp başka şehirlerde yaşamanın aparatı olarak kullanmaktadırlar. Devlet yurtlarının gerek yetersizliği gerekse kuralları ve disiplini nedeniyle özel yurtlarda, apart otellerde, stüdyo dairelerde, rezidanslarda ve karma öğrenci evlerinde kalmaya başladılar. Hem ailelerine ekonomik yük oldular hem de istedikleri sınırsız özgürlüğe! kavuştular. Gençlerimizi kendi ellerimizle bin bir tuzaklarla dolu sokaklara terk ettik. Alkol, uyuşturucu, suç ve terör örgütleri, kumar, fuhuş gibi telafisi olmayan yollara girme tehlikesiyle baş başa bıraktık.
Siyonizm Feminizm AB dayatması 6284 Yasasının 13. Yıl Basın Açıklaması 20Mart 2024
Türkiye Aile Birliği
https://basinaciklamasi.t.me
Türkiye AileMeclisi Mütevelli Başkan SefaSaygılı:Aileyi yıkan kanunlardan 6284'den kurtulmalıyız!
Yeni devrim kanunları olan Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve kaldırılan İstanbul Sözleşmesi'nin dayattığı 20 Mart 2012'de yürürlüğe giren 6284 sayılı özel ceza kanunu; feminist ve GLPTQZ bireylerinin arzu ve istekleri doğrultusunda hazırlanmıştır. Değiştirilen eski kanunlarda korunan hukuki yarar aile, ahlak ve kamu güvenliği iken yeni kanunlarda korunan hukuki yarar; birey, kişi ve kimselerin cinsel özgürlüğünü teminat altına almak olmuştur.“…Evlerde bilinç yükseltme toplantılarına başladık. ..Sonra Medeni Kanun ve ceza kanununu değiştirilmesini istemeye başladık ve sonunda değiştirttik.” Bu sözler Mor Çatı’nın kurucularından Av. Canan Arın’a aittir. Bir başka radikal feminist önderin “.. Ceza Yasasını, 6284 sayılı yasayı noktasına virgülüne kadar biz yazdırdık. Lacivert elbise giyen küçük adamlar bu yaptıklarımızı fark edemediler…” ifadeleri ile korkunç gerçeği yüzümüze çarpmıştır. Yeni kanunların redaktörlerinin bazıları suskun iken, bazıları ise marifetmiş gibi “…bu yasaları yapmayı Allah bize nasip etti” diyecek kadar halkımızla alay etmektedirler.
Aile, Türk toplumunun temelidir. (Anayasa 41m.f.1) Yeni Medeni Kanun ve 2005 yılında yürürlüğü giren Ceza Kanunu aile kurumunun insicamını bozmuş, ailenin disiplinini sağlanamaz hale getirmiştir. 6284 sayılı özel ceza kanunu ile de mahrem alan olması gereken ailenin içine kamu gücü gereğinden fazla girmiştir. Kralların bile giremediği son kale olan aile günümüzde genel ve özel yasaların uygulamaları sonucu polis/jandarma, hâkim, savcı ve avukatların kol gezdiği alana dönüştürülmüştür. Sonuçları; boşanmalar, aile içi şiddetin artması, çocukların korumasız ve desteksiz kalması ile ailenin dağılması olmaktadır. Diğer bir radikal feminist Mine Söğüt ise Cumhuriyet Gazetesindeki köşe yazısında “….Geleneklerin, inançların, korkuların pabucunu dama atın.
SOKAKLAR GÜVENLİDİR
Sokaklar, tehlikeli değildir; tehlike sizi o sokaktan külliyen men eden eril adaletsizliktedir. O yüzden siz bir çarpın baba evinin kapısını, sokaklara çıkın. Özgürlüğünüze sahip çıkın, bedeninize sahip çıkın, isteklerinize sahip çıkın, heveslerinize sahip çıkın.……..dans edin. Çok dans edin.
O baba evini terk edin.
O tekinsiz baba evini terk edin kızlar; derhal terk edin.”
Mine Söğüt bu yazısıyla aslında 3. dalga feminist hareketin/ideolojinin temel görüşlerini dile getirmiştir. Feminist ideolojinin evirildiği aşamada feministlerin talepleri; cinsel özgürlük, GLPTİQZ+ bireylerinin hakları ile ailenin, babanın, inanç ve geleneklerin tümden reddi üzerine kurgulanmıştır. Feministlerin, aykırı, yıkıcı ve aileyi parçalayan görüş ve talepleri bilinen olgulardır. Sorun; aileyi koruması gerekenlerin gerek suskunluğu gerekse yıkıcı feminist politikalarına alet olmalarıdır.
Özellikle üniversite gençliği eğitim bahanesiyle baba evlerini terk ettiler. Yaklaşık 6 milyon üniversite öğrencisi yaşadığı şehirden/konutundan/ailesinden ayrı yaşamaktadır. Seviyeleri tartışılır üniversiteleri, baba evinden kaçıp başka şehirlerde yaşamanın aparatı olarak kullanmaktadırlar. Devlet yurtlarının gerek yetersizliği gerekse kuralları ve disiplini nedeniyle özel yurtlarda, apart otellerde, stüdyo dairelerde, rezidanslarda ve karma öğrenci evlerinde kalmaya başladılar. Hem ailelerine ekonomik yük oldular hem de istedikleri sınırsız özgürlüğe! kavuştular. Gençlerimizi kendi ellerimizle bin bir tuzaklarla dolu sokaklara terk ettik. Alkol, uyuşturucu, suç ve terör örgütleri, kumar, fuhuş gibi telafisi olmayan yollara girme tehlikesiyle baş başa bıraktık.
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Feminist ideolojinin taleplerinin yasal alt yapısını yeni Ceza Kanunu ve 6284 sayılı yasa ile oluşturdular.
Ceza mevzuatımızda FUHUŞ suç olmaktan çıkarıldı. Cinayet terör şiddet teşvikçisi alkol serbest!. Cinsel özgürlük, CİNSEL SAPILIK bu yasalarla teminat altına alındı. Ailelerin çocukları üzerindeki terbiye ve disiplin hakları ellerinden alındı. Evi terk etmek isteyen kızlara engel olmak isteyen babalar, ceza yasalarının yaptırımları ile karşılaştılar. Her şehirde özellikle İstanbul’da on binlerce stüdyo/rezidans daireler yapıldı. Plansız/programsız her şehre üniversite açıldı. Ancak disiplin ve güvenliği sağlayacak devlet yurtları yeterince yapılmadı. Kontrolsüz bireyler NEET/NEİY gençler oluşturuldu. Baba evini terk eden kızlara kurulacak tuzaklara zemin hazırlandı.
Feminist ve GLPTİQZ+ bireylerin manifestosu olan İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’ni derin strateji uzmanı ve hukukçu olduğunu iddia eden Ahmet DAVUTOĞLU ve İzzet Özgenç halkımızın başına bela etmiştir. Gelinen aşamada nerelere savrulduklarını seyrediyoruz. Aynı şekilde aileyi dağıtan, ahlak ve inanç değerlerini tarumar eden yasalar, yönetmelikler maalesef muhafazakâr camiada zuhur eden akademisyenler tarafından tercüme ve redakte edilerek hazırlanmıştır.
İlk anda cazip görünen sınırsız özgürlük, aile ve baba otoritesi/disiplininden kaçmak telafisi imkânsız mağduriyetlere sebebiyet vermektedir. Alkol, uyuşturucu bağımlılığı, fuhuş KAOS GLPTQEZ bataklığı, suç/terör örgütleri gibi tehlikelerin gençleri beklediği gerçeğini her yerde her ortamda 81 il’de yürüdük anlattık anlatıyoruz ve anlatmaya devam ediyoruz. Anayasa 41 ve fıtrata hukuka aykırı yasalar acilen ıslah edilmelidit Aksi halde gözyaşları sel olup akmaktadır.
Marjinal üç beş mor ve yeşil feministin kuyruğuna takılıp ailenin yok olmasına sebep olanların aklını başına alması gerekmektedir. Aileyi, ahlakı tahrip eden kanunlar yürürlükten kaldırılarak inanç ve geleneklerimize uygun, ahlakı koruyan, insanımızı güven içinde yaşatan kanunlar yapılmalıdır. Toplumlar, kanunlara göre davranır. Aksi faaliyetlere soykırım terör cezası olsun.
Türkiye Aile Meclisi mütevelli heyeti olarak Aile Yıkan yasaların ıslahı için faaliyetler yapacak Yerli Kanunlar Hareketi KANUNDER kuruluyor. hayırlı mübarek tesirli olması için gayret edelim..
20 Mart 2024
Prof. Dr. Sefa Saygılı, Türkiye AİLE Meclisi Mütevelli Heyet Başkanı
https://basinaciklamasi.t.me antiGENDERhareketi.t.me milliirade.t.me hakbirr.t.me
sefasaygili@hotmail.com ailehaklari@gmail.com 02124612267 SelamiAli Cad.17 Üsküdar İst.
Ceza mevzuatımızda FUHUŞ suç olmaktan çıkarıldı. Cinayet terör şiddet teşvikçisi alkol serbest!. Cinsel özgürlük, CİNSEL SAPILIK bu yasalarla teminat altına alındı. Ailelerin çocukları üzerindeki terbiye ve disiplin hakları ellerinden alındı. Evi terk etmek isteyen kızlara engel olmak isteyen babalar, ceza yasalarının yaptırımları ile karşılaştılar. Her şehirde özellikle İstanbul’da on binlerce stüdyo/rezidans daireler yapıldı. Plansız/programsız her şehre üniversite açıldı. Ancak disiplin ve güvenliği sağlayacak devlet yurtları yeterince yapılmadı. Kontrolsüz bireyler NEET/NEİY gençler oluşturuldu. Baba evini terk eden kızlara kurulacak tuzaklara zemin hazırlandı.
Feminist ve GLPTİQZ+ bireylerin manifestosu olan İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’ni derin strateji uzmanı ve hukukçu olduğunu iddia eden Ahmet DAVUTOĞLU ve İzzet Özgenç halkımızın başına bela etmiştir. Gelinen aşamada nerelere savrulduklarını seyrediyoruz. Aynı şekilde aileyi dağıtan, ahlak ve inanç değerlerini tarumar eden yasalar, yönetmelikler maalesef muhafazakâr camiada zuhur eden akademisyenler tarafından tercüme ve redakte edilerek hazırlanmıştır.
İlk anda cazip görünen sınırsız özgürlük, aile ve baba otoritesi/disiplininden kaçmak telafisi imkânsız mağduriyetlere sebebiyet vermektedir. Alkol, uyuşturucu bağımlılığı, fuhuş KAOS GLPTQEZ bataklığı, suç/terör örgütleri gibi tehlikelerin gençleri beklediği gerçeğini her yerde her ortamda 81 il’de yürüdük anlattık anlatıyoruz ve anlatmaya devam ediyoruz. Anayasa 41 ve fıtrata hukuka aykırı yasalar acilen ıslah edilmelidit Aksi halde gözyaşları sel olup akmaktadır.
Marjinal üç beş mor ve yeşil feministin kuyruğuna takılıp ailenin yok olmasına sebep olanların aklını başına alması gerekmektedir. Aileyi, ahlakı tahrip eden kanunlar yürürlükten kaldırılarak inanç ve geleneklerimize uygun, ahlakı koruyan, insanımızı güven içinde yaşatan kanunlar yapılmalıdır. Toplumlar, kanunlara göre davranır. Aksi faaliyetlere soykırım terör cezası olsun.
Türkiye Aile Meclisi mütevelli heyeti olarak Aile Yıkan yasaların ıslahı için faaliyetler yapacak Yerli Kanunlar Hareketi KANUNDER kuruluyor. hayırlı mübarek tesirli olması için gayret edelim..
20 Mart 2024
Prof. Dr. Sefa Saygılı, Türkiye AİLE Meclisi Mütevelli Heyet Başkanı
https://basinaciklamasi.t.me antiGENDERhareketi.t.me milliirade.t.me hakbirr.t.me
sefasaygili@hotmail.com ailehaklari@gmail.com 02124612267 SelamiAli Cad.17 Üsküdar İst.
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
KANUNLAR FITRATA HUKUKA UYGUN YERLİ MİLLÎ ve İSLÂM HUKUKUNA UYGUN OLMALI
17 Şubat, İsviçre Medeni Kanunun kabulünün 98. Yılı dolayısı ile Türkiye Aile Meclisi ve HAKK-BİRR Başkanı Adem Çevik bu gün basına aşağıdaki yazılı açıklamayı yaptı:
Türkiye Aile Meclisi Hristiyan Katolik laik İsviçre Medeni kanunu TMK 98.Yıl Bülteni 4Nisan 2024
https://basinaciklamasi.t.me
Bugün 4 Nisan Bugün 743 sayılı “Türk Kanunu Medenisi” olarak isimlendirilen, 17 Şubat 1926'da kanunlaşan 4 Nisan 1926'da Resmi Gazete'de yayımlanan Hristiyan Katolik Laik İsviçre Medeni Kanunu tercüme edilerek, tercüme yanlışları ile birlikte, bazı maddelerinin gerekçesiz olarak sevkedilip müzakeresiz bir biçimde oybirliği ile TBMM'de kabul edildi. 4 Ekim 1926’de yürürlüğe girmesiyle İslam aile hukuku yürürlükten kaldırıldı. Bugün de halen çok eşlilik ve genç evlilik yasak, lâkin her türlü fuhşiyat zina serbest. Hatta, İstanbul sözleşmesinin toplumsal cinsiyet düzenlemesi çerçevesinde KAOS/GLPBT+’a pozitif ayrımcılık uygulanmaktadır. Dinen meşru olan, batıdan, seküler dünyadan örnek vermek gerekirse, mesela ABD’nun UTAH eyaletinde Mormon geleneğinde de sınırsız evliliğe izin verilirken, çok eşlilik ruhsatı yasaklanarak fuhuş / zina önlenebilir mi? Bu çerçevede Dini nikahlı eşlere hukuki çerçevede koruma sağlanması , kadının ve çocuğun hakkı korunması gerekmez mi? “Yerli otomobil yerli telefon” diyoruz ama 300 yıldır siyonist sabataist Yahudi mason “300'ler Meclisi”nin dayattığı düzenlemeler yürürlükteyürürlükten kaldırılmalı Yerine anayasa yaşa tüm mevzuat ve eğitim müfredat islamileşmeli. Devletin dini islam olmalı. Fulbright CEDAW CEDAW DEWAW DSÖ NATO İKLİM ve Lozan ihanet sözleşmeleri iptal edilmeli. önceAhlak maneviyat ve aile seferberliği yapılmalı. Geç evlenenlere ve hiç evlenmeyenlere yaptırım uygulanmalı. Zina fuhş sapıklıklıkları engellemek için; Genç evlilik ve çok eşlilik teşvik edilmeli yasallaşmalı. 6284 ve 5816 laiklik iptal veya ıslah edilmeli. Siyonizm sabataizm kamalizm itperestlik putperestlik masonluk içki kumar faiz fuhuş teşhircilik tacizcilik şehvet terörü kaos glpt yasaklanmalı. mahkemelerin bağımsızlığı için tüm kamal ikonları kaldırılmalı.
Fıtrata hukuka aykırı insanlığı ifsat eden sözleşmeler ve yasalar yürürlükten kaldırılmalı. KANUNLAR YERLİ MİLLÎ İSLAMİ OLMALI.
Ailedeki çözülme, CEDAW ya da İstanbul sözleşmesi ile başlamadı ve bu gün bu tek başına bu sözleşmeden çekilmekle de sorun çözülme sınır ve boyutunu aşmıştır. Kötü uygulamalar ve devam eden düzenlemeler bu yıkımı giderek artırmaktadır. Gelinen nokta ölümcül bir hale gelmiş, toplum hayatındaki tahribatı adeta CoVID’den daha yıkıcı bir hal almıştır. LGBTIQ+ lobisi, Pedefoli ve Ensest grubları ile birlikte global bir tehdit haline gelmiştir.
Bu gün Siyaset, Bürokrasi, Yargı, Media, Sermaye, STK, Fuhuş, kumar, uyuşturucu sektörü ile adeta elele yürümektedir. Ahlaksızlık çetesi, global bir mafiaya dönüşme istidadı göstermektedir.
Aslında bu fitnenin köklerini Lale devrindeki sapma, yozlaşmada aramalıyız. Genel olarak bakıldığında 1700 Lale devri, 1800 Tanzimat ve 1900’lerin başında İttihat Terakkiyi görmekteyiz. Lale devri sapma, Tanzimat Yabancılaşma, Osmanlı Glasnost ve perestroykası, İttihat Terakki İnkar rejimidir. Cumhuriyetin tek parti dönemi, İttihat Terakki Glasnost ve perestroyka Glasnost ve perestroykanin siyasi kanadının yönetimi devralmasıdır aslında. Batılılaşma bâtıllaşma ihaneti devam etmektedir...
Çözülme 3. Ahmed 1703-1718 arası hız kazandı. 15 senede 13 sadrazam değiştirdi. Bir yandan siyasi kriz, öte yandan iktisadın giderek kötüleşmesi, idari yapıda “İlmiye, Kalemiye, Seyfiye” (Ülema/Akademi, Bürokrasi, Ordu) tartışmaları ve karşılıklı suçlamalar, sekülerleşme tartışmaları devleti yormaktadır.
Osmanlının sonu 1889’da fiilen örgütlenmeye başlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti ile başladı. Cemiyen resmen İbrahim Temo, (damızlık erkek ithali yapalım idialarıyla gündeme gelen) Abdullah Cevdet, İshak Sükuti, Hüseyinzade Ali Turan tarafından 1908’de kuruldu. 1 Kasım 1918’de kapandı. İttihatçılar “Türkleşmek, İslamlaşmak, Batılılaşma”yı tartışıyordu.
17 Şubat, İsviçre Medeni Kanunun kabulünün 98. Yılı dolayısı ile Türkiye Aile Meclisi ve HAKK-BİRR Başkanı Adem Çevik bu gün basına aşağıdaki yazılı açıklamayı yaptı:
Türkiye Aile Meclisi Hristiyan Katolik laik İsviçre Medeni kanunu TMK 98.Yıl Bülteni 4Nisan 2024
https://basinaciklamasi.t.me
Bugün 4 Nisan Bugün 743 sayılı “Türk Kanunu Medenisi” olarak isimlendirilen, 17 Şubat 1926'da kanunlaşan 4 Nisan 1926'da Resmi Gazete'de yayımlanan Hristiyan Katolik Laik İsviçre Medeni Kanunu tercüme edilerek, tercüme yanlışları ile birlikte, bazı maddelerinin gerekçesiz olarak sevkedilip müzakeresiz bir biçimde oybirliği ile TBMM'de kabul edildi. 4 Ekim 1926’de yürürlüğe girmesiyle İslam aile hukuku yürürlükten kaldırıldı. Bugün de halen çok eşlilik ve genç evlilik yasak, lâkin her türlü fuhşiyat zina serbest. Hatta, İstanbul sözleşmesinin toplumsal cinsiyet düzenlemesi çerçevesinde KAOS/GLPBT+’a pozitif ayrımcılık uygulanmaktadır. Dinen meşru olan, batıdan, seküler dünyadan örnek vermek gerekirse, mesela ABD’nun UTAH eyaletinde Mormon geleneğinde de sınırsız evliliğe izin verilirken, çok eşlilik ruhsatı yasaklanarak fuhuş / zina önlenebilir mi? Bu çerçevede Dini nikahlı eşlere hukuki çerçevede koruma sağlanması , kadının ve çocuğun hakkı korunması gerekmez mi? “Yerli otomobil yerli telefon” diyoruz ama 300 yıldır siyonist sabataist Yahudi mason “300'ler Meclisi”nin dayattığı düzenlemeler yürürlükteyürürlükten kaldırılmalı Yerine anayasa yaşa tüm mevzuat ve eğitim müfredat islamileşmeli. Devletin dini islam olmalı. Fulbright CEDAW CEDAW DEWAW DSÖ NATO İKLİM ve Lozan ihanet sözleşmeleri iptal edilmeli. önceAhlak maneviyat ve aile seferberliği yapılmalı. Geç evlenenlere ve hiç evlenmeyenlere yaptırım uygulanmalı. Zina fuhş sapıklıklıkları engellemek için; Genç evlilik ve çok eşlilik teşvik edilmeli yasallaşmalı. 6284 ve 5816 laiklik iptal veya ıslah edilmeli. Siyonizm sabataizm kamalizm itperestlik putperestlik masonluk içki kumar faiz fuhuş teşhircilik tacizcilik şehvet terörü kaos glpt yasaklanmalı. mahkemelerin bağımsızlığı için tüm kamal ikonları kaldırılmalı.
Fıtrata hukuka aykırı insanlığı ifsat eden sözleşmeler ve yasalar yürürlükten kaldırılmalı. KANUNLAR YERLİ MİLLÎ İSLAMİ OLMALI.
Ailedeki çözülme, CEDAW ya da İstanbul sözleşmesi ile başlamadı ve bu gün bu tek başına bu sözleşmeden çekilmekle de sorun çözülme sınır ve boyutunu aşmıştır. Kötü uygulamalar ve devam eden düzenlemeler bu yıkımı giderek artırmaktadır. Gelinen nokta ölümcül bir hale gelmiş, toplum hayatındaki tahribatı adeta CoVID’den daha yıkıcı bir hal almıştır. LGBTIQ+ lobisi, Pedefoli ve Ensest grubları ile birlikte global bir tehdit haline gelmiştir.
Bu gün Siyaset, Bürokrasi, Yargı, Media, Sermaye, STK, Fuhuş, kumar, uyuşturucu sektörü ile adeta elele yürümektedir. Ahlaksızlık çetesi, global bir mafiaya dönüşme istidadı göstermektedir.
Aslında bu fitnenin köklerini Lale devrindeki sapma, yozlaşmada aramalıyız. Genel olarak bakıldığında 1700 Lale devri, 1800 Tanzimat ve 1900’lerin başında İttihat Terakkiyi görmekteyiz. Lale devri sapma, Tanzimat Yabancılaşma, Osmanlı Glasnost ve perestroykası, İttihat Terakki İnkar rejimidir. Cumhuriyetin tek parti dönemi, İttihat Terakki Glasnost ve perestroyka Glasnost ve perestroykanin siyasi kanadının yönetimi devralmasıdır aslında. Batılılaşma bâtıllaşma ihaneti devam etmektedir...
Çözülme 3. Ahmed 1703-1718 arası hız kazandı. 15 senede 13 sadrazam değiştirdi. Bir yandan siyasi kriz, öte yandan iktisadın giderek kötüleşmesi, idari yapıda “İlmiye, Kalemiye, Seyfiye” (Ülema/Akademi, Bürokrasi, Ordu) tartışmaları ve karşılıklı suçlamalar, sekülerleşme tartışmaları devleti yormaktadır.
Osmanlının sonu 1889’da fiilen örgütlenmeye başlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti ile başladı. Cemiyen resmen İbrahim Temo, (damızlık erkek ithali yapalım idialarıyla gündeme gelen) Abdullah Cevdet, İshak Sükuti, Hüseyinzade Ali Turan tarafından 1908’de kuruldu. 1 Kasım 1918’de kapandı. İttihatçılar “Türkleşmek, İslamlaşmak, Batılılaşma”yı tartışıyordu.
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Jön Türk “jeuene Turquie” namı diğer “Genç Osmanlı” hareketinin önemli isimlerinden Mustafa Fâzıl Paşa'nın kızı Nazlı Hanım, 1896'da 6/17 numarası verilerek İttihat Terakkiye üye olmuştu. 2. kadın üye Sorbonne Üniversitesi öğrencisi Selma Rıza idi. Selva. Rıza, “Meşveret”, “Mizan Şûra-yı Ümmet” ve “Mechveret Supplément Français”de özellikle kadın hakları üzerine makaleler yazıyordu. Selanik'te gizlice “Kadın” dergisi çıkarıldı. 1872 sonrası ve 1900’ların başında grevlerin dörtte biri kadınların çalıştığı işkollarında oldu.
2. Meşrutiyet cuntasında Gülistan İsmet, Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı Emine Semiyenin de aralarında olduğu 40 yakın kadın aktif olarak görev yapmıştı. Ulviye Mevlan, Mükerrem Belkıs, Nimet Cemil, Nebile Akif, Fatma Zerrin, Yaşar Nezihe, Nezihe Muhittin gibi bir çok batıda eğitim görmüş kadın süreçte aktif rol oynadılar. Bu kişiler, bugün olduğu gibi o gün de batılılar tarafından cömertçe desteklendi. Sloganları “Yaşasın Vatan, Yaşasın Millet, Yaşasın Hürriyet” ti
Fatma Zerrin, “Türk erkeklerinin felsefesince, kadınlar dünyaya erkeklerin rahatını temin için gelmiştir. Kadınlar erkekler için yaşarlar, hürriyetleri yoktur. Erkeklerin esiridirler. Zevk aracı değiliz, insanız” diyordu. Ulviye Mevlan “Osmanlı Müdâfaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti / Osmanlı Kadın Haklarını Savunma Cemiyeti de “Eşitlik, iş, eğitim hakkı” istiyor, “eve kapatılmaya” karşı çıkıyorlardı !? Gösteriler sonunda İstanbul Telefon İdaresi'ne yedi kadın memur alındı. Bedra Hanım da iş müfettişi olarak tayin edildi. Böylece kadınlar kendi hak ve hukuklarını bir müfettişle denetleyeceklerdi. Hemen bu olayların arkasından, geleneksel maarif kuruluşlarının dışında Avrupai ve asri eğitim veren 28 kişilik kontenjanı bulunan Darülmuallimat / Kadın Öğretmen Okulu'na 300'ün üzerinde kız başvurdu. İlk “kızlar üniversitesi” olan İnas Darülfünunu açıldı. Bunun ardından “Teali-i Nisvan Cemiyeti”, “Asri Kadın Cemiyeti”, “Tefeyyüz Cemiyeti” gibi örgütler kurdu. Küçük kız çocuklarının evlendirilmesine karşı çıkıp yasa çıkarttı. Tek eşlilik kampanyası düzenlediler.
AK Parti içinde, bir yandan Abdulhamid han’a karşı muhabbet yanında öte yanda İttihat Terakki çizgisinde hareket eden, o dönemdeki “Üç Tarzı siyaset”in bütün taraflarını görebiliyoruz.
O günkü gidişat Osmanlının sonunu getirdi. Bugünkü gidişat ümid ederiz ki, aynı sonucu doğurmaz. Ama elbette Tarihten ders alınmakta geç kalınmazsa. Elbette ibret alınmazsa tarih tekerrür eder. Korktuğumuz şey başımıza gelir.
Bugün tüm muhalefetin, esasen İttihat Terakkinin siyasi kanadı gibi hareket ettiğini biliyoruz. Ancak bu gün iktidar kanadındaki bazı unsurların İstanbul sözleşmesi, GLPT+, CEDAW ve Lanzarote iklim konusunda, DEM ile birlikte diğer bir çok siyasi partinin bu ifsat hareketine destek vermekte olduklarını üzülerek görüyoruz ve çözüm bekliyoruz. Bu konu siyasetin turnusol kağıdı olacaktır. 7 yıldır uyarıyoruz. Sandığın üzerine bu işin gölgesi düştüğü görülebiliyor...!
Bir asrı geçen bir zamandır aynı şeyleri konuşuyoruz. Ve bekliyoruz. Ve beklemekten yorulduk. “Great reset”le “yeni normal” bir dönemden, cinsiyetsiz Ailesiz ahlaksız bir toplumdan "tek aile" den söz ediliyor ve biz hala bekliyoruz. Ama artık verilen süre bitti. Yaşlısı ve genci ile ülke halkı olanlardan rahatsız, çare anayasa ve tüm yasalar fıtrata İslam'a uygun olmalı. dağılan evlerde kadın erkek, kız oğlan, dede-nine, anne-baba ve çocukların eve dönmesini bekliyoruz.
4 Nisan 2024
Adem Çevik
Türkiye AİLE Meclisi HAKK-BİRR Seçtiklerini Denetle Cemiyeti Başkanı https://basinaciklamasi.t.me antiGENDERhareketi.t.me milliirade.t.me
2. Meşrutiyet cuntasında Gülistan İsmet, Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı Emine Semiyenin de aralarında olduğu 40 yakın kadın aktif olarak görev yapmıştı. Ulviye Mevlan, Mükerrem Belkıs, Nimet Cemil, Nebile Akif, Fatma Zerrin, Yaşar Nezihe, Nezihe Muhittin gibi bir çok batıda eğitim görmüş kadın süreçte aktif rol oynadılar. Bu kişiler, bugün olduğu gibi o gün de batılılar tarafından cömertçe desteklendi. Sloganları “Yaşasın Vatan, Yaşasın Millet, Yaşasın Hürriyet” ti
Fatma Zerrin, “Türk erkeklerinin felsefesince, kadınlar dünyaya erkeklerin rahatını temin için gelmiştir. Kadınlar erkekler için yaşarlar, hürriyetleri yoktur. Erkeklerin esiridirler. Zevk aracı değiliz, insanız” diyordu. Ulviye Mevlan “Osmanlı Müdâfaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti / Osmanlı Kadın Haklarını Savunma Cemiyeti de “Eşitlik, iş, eğitim hakkı” istiyor, “eve kapatılmaya” karşı çıkıyorlardı !? Gösteriler sonunda İstanbul Telefon İdaresi'ne yedi kadın memur alındı. Bedra Hanım da iş müfettişi olarak tayin edildi. Böylece kadınlar kendi hak ve hukuklarını bir müfettişle denetleyeceklerdi. Hemen bu olayların arkasından, geleneksel maarif kuruluşlarının dışında Avrupai ve asri eğitim veren 28 kişilik kontenjanı bulunan Darülmuallimat / Kadın Öğretmen Okulu'na 300'ün üzerinde kız başvurdu. İlk “kızlar üniversitesi” olan İnas Darülfünunu açıldı. Bunun ardından “Teali-i Nisvan Cemiyeti”, “Asri Kadın Cemiyeti”, “Tefeyyüz Cemiyeti” gibi örgütler kurdu. Küçük kız çocuklarının evlendirilmesine karşı çıkıp yasa çıkarttı. Tek eşlilik kampanyası düzenlediler.
AK Parti içinde, bir yandan Abdulhamid han’a karşı muhabbet yanında öte yanda İttihat Terakki çizgisinde hareket eden, o dönemdeki “Üç Tarzı siyaset”in bütün taraflarını görebiliyoruz.
O günkü gidişat Osmanlının sonunu getirdi. Bugünkü gidişat ümid ederiz ki, aynı sonucu doğurmaz. Ama elbette Tarihten ders alınmakta geç kalınmazsa. Elbette ibret alınmazsa tarih tekerrür eder. Korktuğumuz şey başımıza gelir.
Bugün tüm muhalefetin, esasen İttihat Terakkinin siyasi kanadı gibi hareket ettiğini biliyoruz. Ancak bu gün iktidar kanadındaki bazı unsurların İstanbul sözleşmesi, GLPT+, CEDAW ve Lanzarote iklim konusunda, DEM ile birlikte diğer bir çok siyasi partinin bu ifsat hareketine destek vermekte olduklarını üzülerek görüyoruz ve çözüm bekliyoruz. Bu konu siyasetin turnusol kağıdı olacaktır. 7 yıldır uyarıyoruz. Sandığın üzerine bu işin gölgesi düştüğü görülebiliyor...!
Bir asrı geçen bir zamandır aynı şeyleri konuşuyoruz. Ve bekliyoruz. Ve beklemekten yorulduk. “Great reset”le “yeni normal” bir dönemden, cinsiyetsiz Ailesiz ahlaksız bir toplumdan "tek aile" den söz ediliyor ve biz hala bekliyoruz. Ama artık verilen süre bitti. Yaşlısı ve genci ile ülke halkı olanlardan rahatsız, çare anayasa ve tüm yasalar fıtrata İslam'a uygun olmalı. dağılan evlerde kadın erkek, kız oğlan, dede-nine, anne-baba ve çocukların eve dönmesini bekliyoruz.
4 Nisan 2024
Adem Çevik
Türkiye AİLE Meclisi HAKK-BİRR Seçtiklerini Denetle Cemiyeti Başkanı https://basinaciklamasi.t.me antiGENDERhareketi.t.me milliirade.t.me
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Dayatması CEDAW İstanbulSözleşmesi 6284, 5816 Fulbright Laisizm Kamalizm ihaneti teröre cinayete şiddete darbeye ahlaksızlığa teşviki durdurulmalı #ÖnceAHLAK Seferberliği başlatılmalı!
Siyonist İstanbul Sözleşmesi 6284 14.yıl BasınAçıklaması https://basinaciklamasi.t.me www.AdaletPlatformu.t.me
Türkiye Aile Meclisi: Siyonizm Dayatması CEDAW İstanbul Sözleşmesi 6284 Fulbright Laisizm Kamalizm DSÖ ihaneti terörü cinayeti şiddeti darbeyi teşviki durdurulmalı #ÖnceAHLAK Seferberliği başlatılmalı!
1-11 Mayıs 2011'de imzalanan Yasamanın derhal 8.3.2012 tarihli, 6284 nolu yasa bir an evvel baştan aşağı değiştirilmesi gerekir.
11 Mayıs 2011'de imzalanan ve kadük olan istanbul sözleşmesinin dayattığı 6284 fitne yasası Yasanın 1. Maddesi a bendinde de ifade edildiği gibi, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemeler esas alınır.” Bu durumda yasanın varlık meşruiyeti dayanağını kaybetmiştir. Konunun siyasi polemik konusu yapılmaması için TBMM’nin bu konuyu bir an evvel ele alarak neticelendirilmesi gerekir.
1.1-Yeni yasa, kesinlikle, toplumun inanç, tarih ve geleneklerine uygun bir şekilde ve cinsiyetçi bakış açısının dışında ele alınmalıdır. Yasa dilinde kavram ve ETCEP ve GREVİO kurumların ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi, biyolojik cinsiyeti yok sayan toplumsal ciddiyet iddiaları, GLPT+’ı dezavantajlı topluluk kabul ederek onlara pozitif ayırımcılık uygulanması, genç yaşta evlilik, ömür boyu nafaka, nafaka hapsi, genç evlilik hapsi gibi yakınma sebebi olan konularla, BİREY, GENDER gibi konularda, tanımlamalarda daha dikkatli olunması gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyoruz.
2-Yürütmenin bu anlamda “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna ilişkin Uygulama Yönetmeliği”nin de bir an evvel yeni çıkacak yasaya göre yeniden düzenlenmesi gerekir. O zamana kadar da varlık ve meşruiyetine ilişkin dayanağın ortadan kalkması sebebi ile, bu yönetmeliğe ilişkin bütün uygulama ve bu yönetmeliğe dayalı, genelge, yönerge, tamimlerin dondurulması gerekir.
2.1-İlgili yönetmeliğin 1.bölümü “Dayanak” ara başlığı altında 2. Maddesinde şöyle denilmektedir: “Bu Yönetmelik, 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 22 nci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.” Yönetmeliğin dayanağı yasa, yasanın dayanağı sözleşmedir. Sözleşmeden çekildiğimize göre bu yasa ve bu yönetmelik de meşruiyetini kaybetmiştir. Şiddette cinsiyetcilik terördür. Şiddete cinayete çare kısas hükmünün kanunlaşmaSıdır.
Kadük olan tahrifatlı ihanet sözleşmesi için 17 yıldır faaliyette olan adalet platformu ve Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik anayasa mahkemesine ve istanbul savcılığına da 86647 sayı ile suç duyurusu yapmıştı.
2.2-Yürütme bir an önce bu konuda izlenecek yol ve yönteme ilişkin bir takvim açıklaması gerekir.
2.3-“Sözleşmeden çekildik ama, yasa ve yönetmelikte bütün hükümler mevcuttur” gibi açıklamalara meydan vermeden, kapsamlı yeni bir düzenleme yapılmalıdır. Yeni düzenleme “Anadolu kriterleri olarak” toplumda hayal kırıklığına yol açacak hükümler içermemelidir. Eski uygulamaların tekrarı mahiyetinde yeni düzenlemeler toplumda bu kez daha şiddetli infiallere sebeb olabilir.
2.4-Toplum gelinen noktada CEDAW, LANZORE DSÖ İKLİM sözleşmelerinden kaynaklanan benzer düzenlemeler konusunda tedirginliğini korumaktadır. Bu düzenlemeleri yarın AİHM, AB ve BM gibi Uluslararası divanlarda ülkemiz aleyhine bir takım baskılar için gerekçe olarak kullanılabileceği unutulmamalıdır. Sorunun kökten çözümü için, bu anlamda CEDAW, LANZORETE ve bu sözleşmelerin ek protokolleri de dahil tamamını kapsayacak bir şekilde 6284 sayılı yasa kaldırılmayacaksa, bu konunun da hakkı üstün tutan yeni anayasa'da yer almasını talep ediyoruz. Siyonizm laisizm kamalizm erasmus fulbright masonluk yasaklansın
3-Yargı’nın ise yasa ve yönetmeliğin müstenidatı olan sözleşmeden çekilmemiz dolayısı ile, bu yasa ve yönetmeliğe dayalı tüm yargı işlemlerini
Siyonist İstanbul Sözleşmesi 6284 14.yıl BasınAçıklaması https://basinaciklamasi.t.me www.AdaletPlatformu.t.me
Türkiye Aile Meclisi: Siyonizm Dayatması CEDAW İstanbul Sözleşmesi 6284 Fulbright Laisizm Kamalizm DSÖ ihaneti terörü cinayeti şiddeti darbeyi teşviki durdurulmalı #ÖnceAHLAK Seferberliği başlatılmalı!
1-11 Mayıs 2011'de imzalanan Yasamanın derhal 8.3.2012 tarihli, 6284 nolu yasa bir an evvel baştan aşağı değiştirilmesi gerekir.
11 Mayıs 2011'de imzalanan ve kadük olan istanbul sözleşmesinin dayattığı 6284 fitne yasası Yasanın 1. Maddesi a bendinde de ifade edildiği gibi, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemeler esas alınır.” Bu durumda yasanın varlık meşruiyeti dayanağını kaybetmiştir. Konunun siyasi polemik konusu yapılmaması için TBMM’nin bu konuyu bir an evvel ele alarak neticelendirilmesi gerekir.
1.1-Yeni yasa, kesinlikle, toplumun inanç, tarih ve geleneklerine uygun bir şekilde ve cinsiyetçi bakış açısının dışında ele alınmalıdır. Yasa dilinde kavram ve ETCEP ve GREVİO kurumların ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi, biyolojik cinsiyeti yok sayan toplumsal ciddiyet iddiaları, GLPT+’ı dezavantajlı topluluk kabul ederek onlara pozitif ayırımcılık uygulanması, genç yaşta evlilik, ömür boyu nafaka, nafaka hapsi, genç evlilik hapsi gibi yakınma sebebi olan konularla, BİREY, GENDER gibi konularda, tanımlamalarda daha dikkatli olunması gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyoruz.
2-Yürütmenin bu anlamda “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna ilişkin Uygulama Yönetmeliği”nin de bir an evvel yeni çıkacak yasaya göre yeniden düzenlenmesi gerekir. O zamana kadar da varlık ve meşruiyetine ilişkin dayanağın ortadan kalkması sebebi ile, bu yönetmeliğe ilişkin bütün uygulama ve bu yönetmeliğe dayalı, genelge, yönerge, tamimlerin dondurulması gerekir.
2.1-İlgili yönetmeliğin 1.bölümü “Dayanak” ara başlığı altında 2. Maddesinde şöyle denilmektedir: “Bu Yönetmelik, 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 22 nci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.” Yönetmeliğin dayanağı yasa, yasanın dayanağı sözleşmedir. Sözleşmeden çekildiğimize göre bu yasa ve bu yönetmelik de meşruiyetini kaybetmiştir. Şiddette cinsiyetcilik terördür. Şiddete cinayete çare kısas hükmünün kanunlaşmaSıdır.
Kadük olan tahrifatlı ihanet sözleşmesi için 17 yıldır faaliyette olan adalet platformu ve Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik anayasa mahkemesine ve istanbul savcılığına da 86647 sayı ile suç duyurusu yapmıştı.
2.2-Yürütme bir an önce bu konuda izlenecek yol ve yönteme ilişkin bir takvim açıklaması gerekir.
2.3-“Sözleşmeden çekildik ama, yasa ve yönetmelikte bütün hükümler mevcuttur” gibi açıklamalara meydan vermeden, kapsamlı yeni bir düzenleme yapılmalıdır. Yeni düzenleme “Anadolu kriterleri olarak” toplumda hayal kırıklığına yol açacak hükümler içermemelidir. Eski uygulamaların tekrarı mahiyetinde yeni düzenlemeler toplumda bu kez daha şiddetli infiallere sebeb olabilir.
2.4-Toplum gelinen noktada CEDAW, LANZORE DSÖ İKLİM sözleşmelerinden kaynaklanan benzer düzenlemeler konusunda tedirginliğini korumaktadır. Bu düzenlemeleri yarın AİHM, AB ve BM gibi Uluslararası divanlarda ülkemiz aleyhine bir takım baskılar için gerekçe olarak kullanılabileceği unutulmamalıdır. Sorunun kökten çözümü için, bu anlamda CEDAW, LANZORETE ve bu sözleşmelerin ek protokolleri de dahil tamamını kapsayacak bir şekilde 6284 sayılı yasa kaldırılmayacaksa, bu konunun da hakkı üstün tutan yeni anayasa'da yer almasını talep ediyoruz. Siyonizm laisizm kamalizm erasmus fulbright masonluk yasaklansın
3-Yargı’nın ise yasa ve yönetmeliğin müstenidatı olan sözleşmeden çekilmemiz dolayısı ile, bu yasa ve yönetmeliğe dayalı tüm yargı işlemlerini
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
VAROLUŞ SAVAŞIMIZI KAZANMAK İÇİN ÖNCE HAK ÖNCE AHLAK ÖNCE AİLE SEFERBERLİĞİ BAŞLATIYORUZ
ADEM ÇEVİK: ÖNCE HAK ÖNCE AHLAK ÖNCE AİLE SEFERBERLİĞİ İLE VAROLUŞ SAVAŞIMIZI KAZANACAĞIZ
HAKKI ÜSTÜN TUTAN NİZAMI ANAYASA YASA SÖZLEŞMELER MÜFREDATTA UYGULAMADA ESAS ŞİAR OLACAK!
15Mayıs AİLE HAKLARI HAFTASI 10/16Mayıs Engelli Hakları 17Mayıs EŞCİNSEL SAPIKLIKLA MÜCADELE Haftası
https://BASINaciklamasi.t.me www.adaletplatformu.t.me www.hakbirr.t.me
www.t.me/insanhaklari www.t.me/SectikleriniDenetle www.milliirade.t.me
BİR UYGARLIK PROJESİ OLARAK “HAK KAVRAMI”
Dil bizim medeniyetimizde bir beslenme, tad ve konuşma için organ, lisan ve kalp anlamına gelir. Bu hafta AİLE HAFTASI, Engelli Hakları Haftası ve Bugün aynı zamanda Dil Bayramı.. devletimiz, dinimiz, dilimiz alfabemiz soykırımda! Siyonizm sabataizm laisizm kabbala masonlar 300'ler meclisi ve tüm işgalci düşmanlarımızın yerli hain işbirlikçilerinin dayattığı anayasa yasalar müfredat yerli milli fıtrata inancımıza uygun olursa kurtuluruz...
Medeniyetlerin alameti farikalarıdır kavramlar ve kurumlar. Bunlar aynı zamanda tarih ve geleneği, bir toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimini ifade eder. Allah (cc) de yaratılışı tek bir kelime ile ifade eder. Hakikat ile Gerçeği, Hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini, yani Hüsn ve Gubuh’u Gerçek ile gerçek dışı olanı bu değerler çerçevesinde idrâk eder ve yaşarız. Toplumların hafızaları ve davranış kalıpları bu iklimde hayat bulur.
Ödünç alınan kavram ve kurumlarla özgün bir medeniyet inşa ihya edilemez.
BİR UYGARLIĞIN ALAMETİ FARİKASI kendi kavram ve kurumlarında kendini gösterir. Batı dünyası bir yandan “çok kültürlülük”den söz ederken aslında, merkezinde kendinin yer aldığı uluslararası düzen ve sözleşmeler, örgütlerle TEK’çi bir modeli dayattı.
Batı’da HAK kavramı yoktur. RİGH “sağ, hak, sağ taraf, gerçek, doğruluk, düzen” anlamına gelir. Onun için HUMAN RİGHT “İnsan Hakları” diye tercüme edilemez. “İnsani sağduyu” anlamında “İnsan merkezli bir etik ve moral değer”i ifade eder. Bu çerçevede Magna Carta, ya da Westefelya protokolü de, bir “insan hakları” belgesi değildir olamaz. Magna Carta Kıralla derebeyleri arasında halkın nasıl zabtu rabt altına alınacağı, haraca bağlanacağı ve elde edilen zenginliğin nasıl paylaşılacağı ile ilgili bir oligarklar uzlaşmasıdır. Westefelya ise, yokedilen Kızılderili, köleleştirilen zenciler ve yurtları işgal edilen sarı ırkın el konulan malları ve köleleştirilen insanlarının kilise (Vatikan) ve derebeyler tarafından nasıl pay edileceği, yani sömürge mirasının paylaşımı ile ilgili bir sözleşmedir. Kendilerinden olmayan insanları “insanlaşma aşamasını tamamlamamış hayvanlar” olarak gören bir aklın ürünüdür. Sonuçta 1600’lerin ortalarında bu sözleşme ile, bugün yeni dünya düzeni için yeniden ele alınan Ulus devletler ve uluslararası düzenin temel dayanağı bu sözleşmedir. Bu sözleşme aynı zamanda işgalci toplulukların kendi aralarındaki 100 yıl savaşlarını bitirmeyi gaye edinmişti. Laiklik, Ulus düşüncesi, Kültür, Spor, Komunizm, Kapitalizm, Liberalizm, Faşizm, Feminizm gibi siyasi ideolojiler bu iklimde hayat bulmuştur. Bu proje, 100 yıl savaşlarının ardından, 1700 den başlayarak, 1789 Fransız devrimi ile yeni bir evreye inkılab etti, 1900lerin başında 1. Dünya savaşı, ardından 2. Dünya savaşı, adı konulmadık bir dünya savaşı olan soğuk savaş, terör ve darbelerle bugünlere geldik.
Bu sürecin sonunda, ABD ve çoğu ABD merkezli global şirketler yaklaşık olarak dünya gelirinin yarısına sahip, Çin ve Hindistan dünya nüfusunun yarısına sahip, Rusya toprak olarak ihtiyar kıtanın yarısına sahip, ama Çin ve Rusya’nın sahip olduğu toprak 170 milyonluk Rusyanın yarısı gibi. Böyle bir dünya sürdürülemez. Yeni dünya düzeni kaçınılmaz, ancak bu egemenlerin dayattığı bir düzen olmamalı.
Bugün ŞER GÜÇLER Global reset’çiler, Trans Humanizm’den söz ediyorlar. Tanrıyı tedavülden kaldırmaktan söz ediyorlar, insanın tanrı olmasından ve cinsiyetsiz ailesiz ahlaksız bir toplumdan söz ediyorlar. Bize kalırsa acil gündem bu olmalıdır. Starlink’ler ve 5G ile dünya global bir tehd
ADEM ÇEVİK: ÖNCE HAK ÖNCE AHLAK ÖNCE AİLE SEFERBERLİĞİ İLE VAROLUŞ SAVAŞIMIZI KAZANACAĞIZ
HAKKI ÜSTÜN TUTAN NİZAMI ANAYASA YASA SÖZLEŞMELER MÜFREDATTA UYGULAMADA ESAS ŞİAR OLACAK!
15Mayıs AİLE HAKLARI HAFTASI 10/16Mayıs Engelli Hakları 17Mayıs EŞCİNSEL SAPIKLIKLA MÜCADELE Haftası
https://BASINaciklamasi.t.me www.adaletplatformu.t.me www.hakbirr.t.me
www.t.me/insanhaklari www.t.me/SectikleriniDenetle www.milliirade.t.me
BİR UYGARLIK PROJESİ OLARAK “HAK KAVRAMI”
Dil bizim medeniyetimizde bir beslenme, tad ve konuşma için organ, lisan ve kalp anlamına gelir. Bu hafta AİLE HAFTASI, Engelli Hakları Haftası ve Bugün aynı zamanda Dil Bayramı.. devletimiz, dinimiz, dilimiz alfabemiz soykırımda! Siyonizm sabataizm laisizm kabbala masonlar 300'ler meclisi ve tüm işgalci düşmanlarımızın yerli hain işbirlikçilerinin dayattığı anayasa yasalar müfredat yerli milli fıtrata inancımıza uygun olursa kurtuluruz...
Medeniyetlerin alameti farikalarıdır kavramlar ve kurumlar. Bunlar aynı zamanda tarih ve geleneği, bir toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimini ifade eder. Allah (cc) de yaratılışı tek bir kelime ile ifade eder. Hakikat ile Gerçeği, Hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini, yani Hüsn ve Gubuh’u Gerçek ile gerçek dışı olanı bu değerler çerçevesinde idrâk eder ve yaşarız. Toplumların hafızaları ve davranış kalıpları bu iklimde hayat bulur.
Ödünç alınan kavram ve kurumlarla özgün bir medeniyet inşa ihya edilemez.
BİR UYGARLIĞIN ALAMETİ FARİKASI kendi kavram ve kurumlarında kendini gösterir. Batı dünyası bir yandan “çok kültürlülük”den söz ederken aslında, merkezinde kendinin yer aldığı uluslararası düzen ve sözleşmeler, örgütlerle TEK’çi bir modeli dayattı.
Batı’da HAK kavramı yoktur. RİGH “sağ, hak, sağ taraf, gerçek, doğruluk, düzen” anlamına gelir. Onun için HUMAN RİGHT “İnsan Hakları” diye tercüme edilemez. “İnsani sağduyu” anlamında “İnsan merkezli bir etik ve moral değer”i ifade eder. Bu çerçevede Magna Carta, ya da Westefelya protokolü de, bir “insan hakları” belgesi değildir olamaz. Magna Carta Kıralla derebeyleri arasında halkın nasıl zabtu rabt altına alınacağı, haraca bağlanacağı ve elde edilen zenginliğin nasıl paylaşılacağı ile ilgili bir oligarklar uzlaşmasıdır. Westefelya ise, yokedilen Kızılderili, köleleştirilen zenciler ve yurtları işgal edilen sarı ırkın el konulan malları ve köleleştirilen insanlarının kilise (Vatikan) ve derebeyler tarafından nasıl pay edileceği, yani sömürge mirasının paylaşımı ile ilgili bir sözleşmedir. Kendilerinden olmayan insanları “insanlaşma aşamasını tamamlamamış hayvanlar” olarak gören bir aklın ürünüdür. Sonuçta 1600’lerin ortalarında bu sözleşme ile, bugün yeni dünya düzeni için yeniden ele alınan Ulus devletler ve uluslararası düzenin temel dayanağı bu sözleşmedir. Bu sözleşme aynı zamanda işgalci toplulukların kendi aralarındaki 100 yıl savaşlarını bitirmeyi gaye edinmişti. Laiklik, Ulus düşüncesi, Kültür, Spor, Komunizm, Kapitalizm, Liberalizm, Faşizm, Feminizm gibi siyasi ideolojiler bu iklimde hayat bulmuştur. Bu proje, 100 yıl savaşlarının ardından, 1700 den başlayarak, 1789 Fransız devrimi ile yeni bir evreye inkılab etti, 1900lerin başında 1. Dünya savaşı, ardından 2. Dünya savaşı, adı konulmadık bir dünya savaşı olan soğuk savaş, terör ve darbelerle bugünlere geldik.
Bu sürecin sonunda, ABD ve çoğu ABD merkezli global şirketler yaklaşık olarak dünya gelirinin yarısına sahip, Çin ve Hindistan dünya nüfusunun yarısına sahip, Rusya toprak olarak ihtiyar kıtanın yarısına sahip, ama Çin ve Rusya’nın sahip olduğu toprak 170 milyonluk Rusyanın yarısı gibi. Böyle bir dünya sürdürülemez. Yeni dünya düzeni kaçınılmaz, ancak bu egemenlerin dayattığı bir düzen olmamalı.
Bugün ŞER GÜÇLER Global reset’çiler, Trans Humanizm’den söz ediyorlar. Tanrıyı tedavülden kaldırmaktan söz ediyorlar, insanın tanrı olmasından ve cinsiyetsiz ailesiz ahlaksız bir toplumdan söz ediyorlar. Bize kalırsa acil gündem bu olmalıdır. Starlink’ler ve 5G ile dünya global bir tehd
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
n daha net bir şekilde, sosyal ve kültürel alana müdahalenin Türkiye’yi içinden çıkılması zor buhranlara sürüklediğini söyleyebiliriz. Sözlüğümüz sınırlanırken zihnî faaliyetlerimiz, bilme ve düşünme kapasitemiz de daraltılmıştır.
Son iki yüzyıllık tarihimizde önce fizikî varlığımız yok edildi, sonra dilimizin ve kültürel unsurlarımızı yok edilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kaldık. Dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak iddiası, yıkıcı uygulamalarla yabancı dillerin istilasına dönüştü. Dil Devrimi (veya inkılâbı) olarak ifade edilen kavramın dünya dillerinde karşılığı bile yoktur. Dil Devrimi mesela İngilizceye her defasında “dil ıslahı/reformu” (language reform) olarak çevrilmekte ve tüm dünyaya böyle takdim edilmektedir.
Dil Devrimi uygulamalarındaki aşırılıklardan zamanla uzaklaşıldı. 1935 yılından itibaren itidal yoluna dönüldü. Bununla beraber aşırılığı ve yıkıcılığı benimseyenlerin tahripleri devam etti. Nitekim daha 15 küsur yıl önce görev yapan Millî Eğitim Bakanlarından biri dilimizin bin yıllık kelimelerini yasakladı. Türkçeyi ve Türk Edebiyatı’nın bin yılını yok sayacak bir müfredat operasyonuna girişti. Eğer o zatın planladıkları hayata geçirilebilseydi, tüm öğretim kademeleri İngilizcenin hakimiyetine bırakılacaktı.
Günümüzde devlet bir taraftan kaypak bir Öztürkçeyi esas alırken öte taraftan da Latince ağırlıklı, Batı dillerinden aktarma kelimelerden oluşan geniş bir sözlük oluşturuyor. Çok yakın zamanda devleti anlayabilmek ve 10 binlerce sayfalık resmî metinleri çözümleyebilmek için Latince, Fransızca veya İngilizce bilmek mecburiyetinde kalacağız.
Anlambilim (semantik) Türkiye’de yürütülen zorlayıcı dil politikalarının neredeyse tamamen dışarıda tuttuğu bir alandır. Dili ve kelimeleri rastgele değiştirerek yeniden kurmak isteyenler, kelimelerin tarih içinde kazandığı anlamlan, cümle içindeki ağırlıklarını, ifade derinliklerini, hassasiyet belirten yönlerini ve bağlantılarını asla dikkate almazlar. Esasında anlamı sürekli ıskalarlar. Böylece anlaşılmak kaygısı çekmeden üst perdeden emredici bir anlatma yolunu seçerler. Böyle hareket edenlere karşı en doğru yaklaşım manayı dilin merkezine yerleştirmektir. DerinTarih
D.Mehmet Doğan,Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı,
Türkiye Aile Birliği Yüksek İstişare Kurulu Üyesi
https://basinaciklamasi.t.me
Son iki yüzyıllık tarihimizde önce fizikî varlığımız yok edildi, sonra dilimizin ve kültürel unsurlarımızı yok edilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kaldık. Dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak iddiası, yıkıcı uygulamalarla yabancı dillerin istilasına dönüştü. Dil Devrimi (veya inkılâbı) olarak ifade edilen kavramın dünya dillerinde karşılığı bile yoktur. Dil Devrimi mesela İngilizceye her defasında “dil ıslahı/reformu” (language reform) olarak çevrilmekte ve tüm dünyaya böyle takdim edilmektedir.
Dil Devrimi uygulamalarındaki aşırılıklardan zamanla uzaklaşıldı. 1935 yılından itibaren itidal yoluna dönüldü. Bununla beraber aşırılığı ve yıkıcılığı benimseyenlerin tahripleri devam etti. Nitekim daha 15 küsur yıl önce görev yapan Millî Eğitim Bakanlarından biri dilimizin bin yıllık kelimelerini yasakladı. Türkçeyi ve Türk Edebiyatı’nın bin yılını yok sayacak bir müfredat operasyonuna girişti. Eğer o zatın planladıkları hayata geçirilebilseydi, tüm öğretim kademeleri İngilizcenin hakimiyetine bırakılacaktı.
Günümüzde devlet bir taraftan kaypak bir Öztürkçeyi esas alırken öte taraftan da Latince ağırlıklı, Batı dillerinden aktarma kelimelerden oluşan geniş bir sözlük oluşturuyor. Çok yakın zamanda devleti anlayabilmek ve 10 binlerce sayfalık resmî metinleri çözümleyebilmek için Latince, Fransızca veya İngilizce bilmek mecburiyetinde kalacağız.
Anlambilim (semantik) Türkiye’de yürütülen zorlayıcı dil politikalarının neredeyse tamamen dışarıda tuttuğu bir alandır. Dili ve kelimeleri rastgele değiştirerek yeniden kurmak isteyenler, kelimelerin tarih içinde kazandığı anlamlan, cümle içindeki ağırlıklarını, ifade derinliklerini, hassasiyet belirten yönlerini ve bağlantılarını asla dikkate almazlar. Esasında anlamı sürekli ıskalarlar. Böylece anlaşılmak kaygısı çekmeden üst perdeden emredici bir anlatma yolunu seçerler. Böyle hareket edenlere karşı en doğru yaklaşım manayı dilin merkezine yerleştirmektir. DerinTarih
D.Mehmet Doğan,Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı,
Türkiye Aile Birliği Yüksek İstişare Kurulu Üyesi
https://basinaciklamasi.t.me
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
“90’ıncı madde TBMM’nin millet iradesini by-pass etmektedir”
Açıklamanın sonunda çevik şu ifadelere yer verdi: “CEDAW dayatmasıyla AY’nin başlangıç kısmıyla, 10. ve 41. maddelerinde yer alan hükümler nedeniyle aile hakkında müspet neticelere vesile olmayacaktır. AY madde 90- Milletlerarası Anlaşmalar İç Hukukun Belirleyeni ve Parçasıdır: Anayasa’nın 90. maddesine 2004 yılında yapılan bir değişiklikle uluslararası anlaşmaların iç hukuktaki yeri belirlenmiştir. Buna göre, ‘Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.’ Ayrıca bu madde şu hükmü getirir: ‘Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.’ 90. madde, Türkiye’de seçimle gelen TBMM’nin millet iradesini, çoğunluk milletvekillerinin oylarıyla köklü şekilde by-pass etmektedir. Uluslararası sözleşmeleri Anayasa’nın üstünde bir norm olarak getirmektedir.
Siyonizm Sabataizm mason dayatmalarıyla 3 kasım 1839 da başlayan batıllaşma batılılaşma ihaneti yine aynı çevrelerin baskısıyla Hristiyan Katolik lâik İsviçre'de n alınan kanunlar ile ailemizin genetiği bozulmuş şimdide AB ABD BM NATO AİHS CEDAW DEVAW CEDAW DSÖ İKLİM G20 vb dayatmalarla aileye insanlığa savaş açılmıştır. 85 milyon insanın kimliğine 3.cinsi meşrulaştıran cinsiyetsiz Ailesiz ahlaksız toplum projesi GENDER kelimesi eklenmiştir. ailenin korunması için Çare fıtrata fabrika ayarlarına geri dönmemiz gerekir. Devletin dini islam yeniden anayasa da olmalı ve tüm uygulamalara yansımalı aileye insanlıpa savaş açan siyonizm Sabataizm laisizm kamalizm masonluk yasaklanmalı 17 Mayıs 1990'dan beri cşnsi sapıklığı eşcinselliği hastalık olmaktan çıkaran siyonizm pedefolizm emrindeki who dsö dünya sağlık örgütü erasmus Fulbright Türkiye'den defol demeliyiz.” dedi
Bugün Kartal da yarın Ümraniye'de ki basın açıklamamıza bekleriz
https://BASINaciklamasi.t.me antiGENDERgareketi.t.me ailemeclisi.t.me hakbir.t.me adaletplatformu.t.me
05327036115 02124612267 05322033274
Açıklamanın sonunda çevik şu ifadelere yer verdi: “CEDAW dayatmasıyla AY’nin başlangıç kısmıyla, 10. ve 41. maddelerinde yer alan hükümler nedeniyle aile hakkında müspet neticelere vesile olmayacaktır. AY madde 90- Milletlerarası Anlaşmalar İç Hukukun Belirleyeni ve Parçasıdır: Anayasa’nın 90. maddesine 2004 yılında yapılan bir değişiklikle uluslararası anlaşmaların iç hukuktaki yeri belirlenmiştir. Buna göre, ‘Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.’ Ayrıca bu madde şu hükmü getirir: ‘Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.’ 90. madde, Türkiye’de seçimle gelen TBMM’nin millet iradesini, çoğunluk milletvekillerinin oylarıyla köklü şekilde by-pass etmektedir. Uluslararası sözleşmeleri Anayasa’nın üstünde bir norm olarak getirmektedir.
Siyonizm Sabataizm mason dayatmalarıyla 3 kasım 1839 da başlayan batıllaşma batılılaşma ihaneti yine aynı çevrelerin baskısıyla Hristiyan Katolik lâik İsviçre'de n alınan kanunlar ile ailemizin genetiği bozulmuş şimdide AB ABD BM NATO AİHS CEDAW DEVAW CEDAW DSÖ İKLİM G20 vb dayatmalarla aileye insanlığa savaş açılmıştır. 85 milyon insanın kimliğine 3.cinsi meşrulaştıran cinsiyetsiz Ailesiz ahlaksız toplum projesi GENDER kelimesi eklenmiştir. ailenin korunması için Çare fıtrata fabrika ayarlarına geri dönmemiz gerekir. Devletin dini islam yeniden anayasa da olmalı ve tüm uygulamalara yansımalı aileye insanlıpa savaş açan siyonizm Sabataizm laisizm kamalizm masonluk yasaklanmalı 17 Mayıs 1990'dan beri cşnsi sapıklığı eşcinselliği hastalık olmaktan çıkaran siyonizm pedefolizm emrindeki who dsö dünya sağlık örgütü erasmus Fulbright Türkiye'den defol demeliyiz.” dedi
Bugün Kartal da yarın Ümraniye'de ki basın açıklamamıza bekleriz
https://BASINaciklamasi.t.me antiGENDERgareketi.t.me ailemeclisi.t.me hakbir.t.me adaletplatformu.t.me
05327036115 02124612267 05322033274
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Ailemizi Dinimizi Devletimizi Siyonist işgalci hain Darbecilerden anayasalarından kanunlarından Korumak için Laiklik ve Kemalizm Âcil Tasfiye Edilmeli!.
Türkiye’deki 100 yıllık askeri vesayet ve kesintisiz darbe sürecinin kılıfı ve referansı, temeli siyonizm ve işgalci İngiltere dayatması laiklik ve sekülerizm olan batı öykünmecisi ve mankurt karakterli Kemalizm sebataizm ideolojisi olup, bu referanslar ortadan kaldırılmadığı sürece sivil ve askeri darbe süreci daima beslenecek ve kendine mazeret oluşturacaktır.
Tıpkı 15 Temmuz, 27 mayıs 27 nisan, 12 eylül 28 şubat darbecilerinin takiyyeten de olsa Kemalist ve laik söylemleri mazeret göstermeleri ve pek çok laikçi Kemalist subayın darbe teşebbüsüne iştiraki gibi.
Bu nedenle laiklik ve Kamalizm anayasadan çıkarılmalı, devletin resmi ideolojisi olmamalıdır. Kabbalaci sebataist pakrudin siyonist masonların dayattığı laisizm dini ve kamalizm dini Resmi ideoloji ve açılımı olan tüm mevzuat sadece anayasadan değil, tüm kanun, kararname vs. mevzuat, müfredat ders içeriklerinden çıkarılmalıdır. Bunun devamı olarak resmi ideolojiye ait resim, heykel, ikon ve semboller tüm kamusal alanlardan kaldırılmalı, bunlara ve Anıtkabir’e tazime yönelik tüm resmi törenler tamamen iptal edilmelidir.
30 mayıs 1876 ve 13/27 nisan 1909 siyonist Sabateistler mason hareket ordusu ve selanikli mustafakemal dahil Filistin Gazze Cephesi'nden kaçan tüm komutanlar dahil Ülkemizi işgal ettiren Mondros Sevr Lozan dayatmalarını imzalayan imzalatan terörist siyonist tüm İttihat Terakki üyeleri ve işbirlikçileri ve devamı olan Hilâfet paralarını parti malı yapan CHP ve kurucusu dahil tüm yöneticileri, tüm darbeciler ve yerli yabancı tüm işbirlikçilerin isimleri ülkemizin her yerinden kazınmalıdır sökülmelidir...
https://basinaciklamasi.t.me
SectikleriniDenetle.t.me
https://nethaberler.com/dinimiz-ve-devletimizi-isgalci-darbecilerden-korumak-icin-laiklik-ve-kemalizm-tasfiye-edilsin-41337/
Ailemizi Dinimizi Devletimizi siyonist işgalci Darbecilerden ve anayasalarından kanunlarından Korumak için Laiklik ve Kemalizm Âcil Tasfiye Edilmeli
Türkiye’deki 100 yıllık askeri vesayet ve kesintisiz darbe sürecinin kılıfı ve referansı, temeli laiklik ve sekülerizm olan batı öykünmecisi ve mankurt karakterli Kemalizm sebataizm ideolojisi olup, bu referanslar ortadan kaldırılmadığı sürece sivil ve askeri darbe süreci daima beslenecek ve kendine mazeret oluşturacaktır. Tamamına suç duyurusu yaptığımız Tıpkı 15 Temmuz , 27 mayıs 27 nisan, 28 şubat, 12 eylül darbecilerinin takiyyeten de olsa Kemalist ve laik söylemleri mazeret göstermeleri ve pek çok laikçi Kemalist subayın darbe teşebbüsüne iştiraki gibi.
Bu nedenle laiklik ve Kamalizm anayasadan çıkarılmalı, devletin resmi ideolojisi olmamalıdır. Kabbalaci sebataist pakrudin masonların dayattığı laiklik ve kamalizm dini Resmi ideoloji ve açılımı olan tüm mevzuat sadece anayasadan değil, tüm kanun, kararname vs. mevzuat, ders içeriklerinden çıkarılmalıdır. Bunun devamı olarak resmi ideolojiye ait resim, heykel ve semboller tüm kamusal alanlardan kaldırılmalı, bunlara ve Anıtkabir’e tazime yönelik tüm resmi törenler tamamen iptal edilmelidir.
Siyasi partiler ve memurlara yönelik kanunlarda gerekli değişiklikler yapılarak, yemin metninden Kemalizm dini ve laiklik vurgusu çıkarılmalı, Kemalizm dâhil tüm ideolojilerin özgürce parti politika ve ideolojilerini savunabilecekleri düzenlemeler getirilmelidir.
Yine Kemalizm doğmasının korunmasının en önemli aracı olan Atatürkü Koruma Kanunu 5816 sayılı çağdışı yasa kaldırılarak, kimse bu doğmayı kutsamaya zorlanmamalı, M.Kemal’de tarihteki diğer devlet adamları gibi serbestçe eleştirilebilmelidir.
Laiklik Ve Kemalizm Ders Kitaplarından ve Müfredattan Çıkarılmalıdır
Anayasal değişiklik hızlı yapılamasa bile, kanun, kararname, heykel ve semboller ile törenlerin acilen değiştirilmesi mümkün ve elzemdir. Zira şu anda iktidarın elindeki yetkiler bunları yapmaya yeterli olduğu gibi, mevcut devrim atmosferi soğuduktan sonra bu alanda da adım atmak zor olacaktır ve her geçen gün atmosfer namüsait hale gelebilecektir.
Türkiye’deki 100 yıllık askeri vesayet ve kesintisiz darbe sürecinin kılıfı ve referansı, temeli siyonizm ve işgalci İngiltere dayatması laiklik ve sekülerizm olan batı öykünmecisi ve mankurt karakterli Kemalizm sebataizm ideolojisi olup, bu referanslar ortadan kaldırılmadığı sürece sivil ve askeri darbe süreci daima beslenecek ve kendine mazeret oluşturacaktır.
Tıpkı 15 Temmuz, 27 mayıs 27 nisan, 12 eylül 28 şubat darbecilerinin takiyyeten de olsa Kemalist ve laik söylemleri mazeret göstermeleri ve pek çok laikçi Kemalist subayın darbe teşebbüsüne iştiraki gibi.
Bu nedenle laiklik ve Kamalizm anayasadan çıkarılmalı, devletin resmi ideolojisi olmamalıdır. Kabbalaci sebataist pakrudin siyonist masonların dayattığı laisizm dini ve kamalizm dini Resmi ideoloji ve açılımı olan tüm mevzuat sadece anayasadan değil, tüm kanun, kararname vs. mevzuat, müfredat ders içeriklerinden çıkarılmalıdır. Bunun devamı olarak resmi ideolojiye ait resim, heykel, ikon ve semboller tüm kamusal alanlardan kaldırılmalı, bunlara ve Anıtkabir’e tazime yönelik tüm resmi törenler tamamen iptal edilmelidir.
30 mayıs 1876 ve 13/27 nisan 1909 siyonist Sabateistler mason hareket ordusu ve selanikli mustafakemal dahil Filistin Gazze Cephesi'nden kaçan tüm komutanlar dahil Ülkemizi işgal ettiren Mondros Sevr Lozan dayatmalarını imzalayan imzalatan terörist siyonist tüm İttihat Terakki üyeleri ve işbirlikçileri ve devamı olan Hilâfet paralarını parti malı yapan CHP ve kurucusu dahil tüm yöneticileri, tüm darbeciler ve yerli yabancı tüm işbirlikçilerin isimleri ülkemizin her yerinden kazınmalıdır sökülmelidir...
https://basinaciklamasi.t.me
SectikleriniDenetle.t.me
https://nethaberler.com/dinimiz-ve-devletimizi-isgalci-darbecilerden-korumak-icin-laiklik-ve-kemalizm-tasfiye-edilsin-41337/
Ailemizi Dinimizi Devletimizi siyonist işgalci Darbecilerden ve anayasalarından kanunlarından Korumak için Laiklik ve Kemalizm Âcil Tasfiye Edilmeli
Türkiye’deki 100 yıllık askeri vesayet ve kesintisiz darbe sürecinin kılıfı ve referansı, temeli laiklik ve sekülerizm olan batı öykünmecisi ve mankurt karakterli Kemalizm sebataizm ideolojisi olup, bu referanslar ortadan kaldırılmadığı sürece sivil ve askeri darbe süreci daima beslenecek ve kendine mazeret oluşturacaktır. Tamamına suç duyurusu yaptığımız Tıpkı 15 Temmuz , 27 mayıs 27 nisan, 28 şubat, 12 eylül darbecilerinin takiyyeten de olsa Kemalist ve laik söylemleri mazeret göstermeleri ve pek çok laikçi Kemalist subayın darbe teşebbüsüne iştiraki gibi.
Bu nedenle laiklik ve Kamalizm anayasadan çıkarılmalı, devletin resmi ideolojisi olmamalıdır. Kabbalaci sebataist pakrudin masonların dayattığı laiklik ve kamalizm dini Resmi ideoloji ve açılımı olan tüm mevzuat sadece anayasadan değil, tüm kanun, kararname vs. mevzuat, ders içeriklerinden çıkarılmalıdır. Bunun devamı olarak resmi ideolojiye ait resim, heykel ve semboller tüm kamusal alanlardan kaldırılmalı, bunlara ve Anıtkabir’e tazime yönelik tüm resmi törenler tamamen iptal edilmelidir.
Siyasi partiler ve memurlara yönelik kanunlarda gerekli değişiklikler yapılarak, yemin metninden Kemalizm dini ve laiklik vurgusu çıkarılmalı, Kemalizm dâhil tüm ideolojilerin özgürce parti politika ve ideolojilerini savunabilecekleri düzenlemeler getirilmelidir.
Yine Kemalizm doğmasının korunmasının en önemli aracı olan Atatürkü Koruma Kanunu 5816 sayılı çağdışı yasa kaldırılarak, kimse bu doğmayı kutsamaya zorlanmamalı, M.Kemal’de tarihteki diğer devlet adamları gibi serbestçe eleştirilebilmelidir.
Laiklik Ve Kemalizm Ders Kitaplarından ve Müfredattan Çıkarılmalıdır
Anayasal değişiklik hızlı yapılamasa bile, kanun, kararname, heykel ve semboller ile törenlerin acilen değiştirilmesi mümkün ve elzemdir. Zira şu anda iktidarın elindeki yetkiler bunları yapmaya yeterli olduğu gibi, mevcut devrim atmosferi soğuduktan sonra bu alanda da adım atmak zor olacaktır ve her geçen gün atmosfer namüsait hale gelebilecektir.
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm dayatması CEDAW SÖZLESMESI AILEYi iNSANLIĞI IFSAT EDIYOR!
CEDAW SÖZLESMESI AYRIMCILIK ESITLIK TCE/GENDER TOPLUMSAL CINSIYET MASKESIYLE AILEYI İFSAT IFSAT EDIYOR
CEDAW SÖZLESMESI YILDÖNÜMÜ BASIN AÇIKLAMASI
BM CEDAW Ifsat Sözlesmesiyle dayatmayla yasayla insanlarimiz Ailemiz yıllardır Ifsat edilmistir.
3 EYlül 1981'de kabul edilen CEDAW Sözlesmesi'nin onaylanmasinin uygun bulunduguna iliskin 11 Haziran 1985 tarih ve 3232 sayili Kanun, 25 Haziran 1985 tarih ve 18792 sayili Resmi Gazete’de yayimlamistir. Bakanlar Kurulu'nun onaya iliskin 24 Temmuz 1985 tarih ve 85/9722 sayili Karari 14 Ekim 1985 tarih ve 18898 sayili Resmi Gazete’de yayimlanmistir. Onay belgeleri, 20 Aralik 1985 tarihinde Birlesmis Milletler Genel Sekreterligi’ne tevdi edilmistir. 27. madde uyarinca, Sözlesme Türkiye bakimindan 19 Ocak 1986 tarihinde yürürlüge girmistir.
Uluslararası sözleşmeler anayasa ve kanunlardan üstündür. Çare siyonizm yasaklanmalı ve dayatması CEDAW Sözleşmesi'nden çekilmeliyiz. milli iradeyi ve tecelligahı meclisi ipotek altına alan tüm sözleşme lerden başta CEDAW dedaw devaw lanzarote iklim DSÖ nato LOZAN... Bağımsızlığımızı ilan edebilelim
Https://basinaciklamasi.t.me
Dünya AILE Birligi, Türkiye ÂILE Birligi, Türkiye Aile Meclisi CEDAW Sözlesmesi Raporu
CEDAW SÖZLESMESI ESITLIK AYRIMCILIK TOPLUMSAL CINSIYET TCE/GENDER MASKESIYLE AILEYI INSANLIGI 41 YILDIR IFSAT EDIYOR!
CEDAW 2. Maddesiyle ADALET DEGIL ESITLIK doktrinine bagli oldugu için, 5. Maddesinde kaliplasmis rolleri degistirmek için kadin ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranis kaliplarini degistirerek toplum mühendisligi rolünü oynadigi için, 9. Maddesinde çocugun tabiiyeti konusunda esit haklar vererek soyun erkekten devamini kabul etmedigi için, 10. Maddesinde karma egitimi tesvik ettigi için, 11. Maddesinde Çocuk bakimevleri kurulmasini tesvik ederek çocugun annesine en çok ihtiyaç duydugu yaslarda anneden çocugu koparip annenin bebegini (anasiz) krese, anaokuluna birakarak kadin istihdami adi altinda çalismasini tesvik ettigi için, insanligin son kalesi‘ AILE hizla çözülmektedir. Türkiye’de ailenin çözülmesi gavura gavur fahiseye fahise demenin yasaklandigi 3 Kasim 1839'da baslayip Isviçre Medeni Kanununun 4 Ekim 1926'da yürürlüge girmesiyle ikinci adimini atmistir. 21 Haziran 1946 BM-CSW Kadin Statüsü Komisyonunun dayatmalari ülkemizide de etkilemistir. 4 Kasim 1950'de AIHS ile devam etmis, 1985'in 14 Ekiminde CEDAW Sözlesmesinin Bakanlar Kurulunun onayina iliskin kararinin ResmiGazete’de yayimlanmasiyla zirve yapmistir. 10 yil önce 11 Mayis 2011’de imzalanan ve 24 Kasim 2011'de TBMM'de tüm partilerin oybirligiyle serhsiz 24 dakikada kabul edilen Istanbul ifsat sözlesmesi ile aile kurumuna insanliga öldürücü darbe vurulmustur. Sözlesme kalkti ama dayattiklari 6284 kanunu ve toplumsal cinsiyet esitligi maskesiyle escinsellestirme tesvikleri v yönetmeligi yürürlükte
Esitlik kavrami, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) ile BM-CEDAW Sözlesmesi içeriginden gelmis ve Türkiye mevzuat sistemini Darbeci 1982 Anayasasi’ndan baslayarak kökten degistirmistir. Gerek eski Türk Medeni Kanunu’nda ve gerekse eski Türk Ceza Kanunu’nda kadin erkek arasindaki esitligi bozdugu sanilan hükümler “ayrimcilik” yaklasimi iddiasiyla mülga edilmis, yeni TMK, TCK mevzuatlari çikarilmistir.
CEDAW Sözlesmesi, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) ve Istanbul Sözlesmesi;
1) toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet esitligi veya Toplumsal Cinsiyet Adaleti
2) cinsel yönelim-homoseksüalite, cinsel tercih 3) dinin ve geleneklerin kökünün kazinmasi gibi üç baslik da tüm sözlesmelerin içeriginde yer almis olup bunlar küresel ser güçlerin hedefleridir.
Örnegin Istanbul Sözlesmesi’nde de yer alan fitrata ve hukuka aykiri toplumun geleneksel erkek-kadin rollerini bozan “toplumsal cinsiyet esitligi TCE” kavrami CEDAW'da da ifade edilmektedir.
CEDAW SÖZLESMESI AYRIMCILIK ESITLIK TCE/GENDER TOPLUMSAL CINSIYET MASKESIYLE AILEYI İFSAT IFSAT EDIYOR
CEDAW SÖZLESMESI YILDÖNÜMÜ BASIN AÇIKLAMASI
BM CEDAW Ifsat Sözlesmesiyle dayatmayla yasayla insanlarimiz Ailemiz yıllardır Ifsat edilmistir.
3 EYlül 1981'de kabul edilen CEDAW Sözlesmesi'nin onaylanmasinin uygun bulunduguna iliskin 11 Haziran 1985 tarih ve 3232 sayili Kanun, 25 Haziran 1985 tarih ve 18792 sayili Resmi Gazete’de yayimlamistir. Bakanlar Kurulu'nun onaya iliskin 24 Temmuz 1985 tarih ve 85/9722 sayili Karari 14 Ekim 1985 tarih ve 18898 sayili Resmi Gazete’de yayimlanmistir. Onay belgeleri, 20 Aralik 1985 tarihinde Birlesmis Milletler Genel Sekreterligi’ne tevdi edilmistir. 27. madde uyarinca, Sözlesme Türkiye bakimindan 19 Ocak 1986 tarihinde yürürlüge girmistir.
Uluslararası sözleşmeler anayasa ve kanunlardan üstündür. Çare siyonizm yasaklanmalı ve dayatması CEDAW Sözleşmesi'nden çekilmeliyiz. milli iradeyi ve tecelligahı meclisi ipotek altına alan tüm sözleşme lerden başta CEDAW dedaw devaw lanzarote iklim DSÖ nato LOZAN... Bağımsızlığımızı ilan edebilelim
Https://basinaciklamasi.t.me
Dünya AILE Birligi, Türkiye ÂILE Birligi, Türkiye Aile Meclisi CEDAW Sözlesmesi Raporu
CEDAW SÖZLESMESI ESITLIK AYRIMCILIK TOPLUMSAL CINSIYET TCE/GENDER MASKESIYLE AILEYI INSANLIGI 41 YILDIR IFSAT EDIYOR!
CEDAW 2. Maddesiyle ADALET DEGIL ESITLIK doktrinine bagli oldugu için, 5. Maddesinde kaliplasmis rolleri degistirmek için kadin ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranis kaliplarini degistirerek toplum mühendisligi rolünü oynadigi için, 9. Maddesinde çocugun tabiiyeti konusunda esit haklar vererek soyun erkekten devamini kabul etmedigi için, 10. Maddesinde karma egitimi tesvik ettigi için, 11. Maddesinde Çocuk bakimevleri kurulmasini tesvik ederek çocugun annesine en çok ihtiyaç duydugu yaslarda anneden çocugu koparip annenin bebegini (anasiz) krese, anaokuluna birakarak kadin istihdami adi altinda çalismasini tesvik ettigi için, insanligin son kalesi‘ AILE hizla çözülmektedir. Türkiye’de ailenin çözülmesi gavura gavur fahiseye fahise demenin yasaklandigi 3 Kasim 1839'da baslayip Isviçre Medeni Kanununun 4 Ekim 1926'da yürürlüge girmesiyle ikinci adimini atmistir. 21 Haziran 1946 BM-CSW Kadin Statüsü Komisyonunun dayatmalari ülkemizide de etkilemistir. 4 Kasim 1950'de AIHS ile devam etmis, 1985'in 14 Ekiminde CEDAW Sözlesmesinin Bakanlar Kurulunun onayina iliskin kararinin ResmiGazete’de yayimlanmasiyla zirve yapmistir. 10 yil önce 11 Mayis 2011’de imzalanan ve 24 Kasim 2011'de TBMM'de tüm partilerin oybirligiyle serhsiz 24 dakikada kabul edilen Istanbul ifsat sözlesmesi ile aile kurumuna insanliga öldürücü darbe vurulmustur. Sözlesme kalkti ama dayattiklari 6284 kanunu ve toplumsal cinsiyet esitligi maskesiyle escinsellestirme tesvikleri v yönetmeligi yürürlükte
Esitlik kavrami, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) ile BM-CEDAW Sözlesmesi içeriginden gelmis ve Türkiye mevzuat sistemini Darbeci 1982 Anayasasi’ndan baslayarak kökten degistirmistir. Gerek eski Türk Medeni Kanunu’nda ve gerekse eski Türk Ceza Kanunu’nda kadin erkek arasindaki esitligi bozdugu sanilan hükümler “ayrimcilik” yaklasimi iddiasiyla mülga edilmis, yeni TMK, TCK mevzuatlari çikarilmistir.
CEDAW Sözlesmesi, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) ve Istanbul Sözlesmesi;
1) toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet esitligi veya Toplumsal Cinsiyet Adaleti
2) cinsel yönelim-homoseksüalite, cinsel tercih 3) dinin ve geleneklerin kökünün kazinmasi gibi üç baslik da tüm sözlesmelerin içeriginde yer almis olup bunlar küresel ser güçlerin hedefleridir.
Örnegin Istanbul Sözlesmesi’nde de yer alan fitrata ve hukuka aykiri toplumun geleneksel erkek-kadin rollerini bozan “toplumsal cinsiyet esitligi TCE” kavrami CEDAW'da da ifade edilmektedir.
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siddeti cinayeti tesvik eden içki kumar faiz fuhus zina teshircilik çocuk haczi süresiz nafaka hapsi velayet istismari escinsellik tesviki yasaklanmalidir
AIHS, CEDAW, DEDAW DEDAW ek Protokol, Pekin Deklarasyonu, Lanzarote, Fullbright ve istanbul Sözlesmesi ve iklim sözlesmesi DSÖ/WHO gibi sözlesmelerdeki ve iç hukukunda da bu sözlesmelere göre degisiklikler fitrata insanliga ve Allah'a savas açmaya devam edecektir. Aile yikan yasalar sözlesmeler yönetmelikler fitrata uygun hâle getirilmesi için Elbirligi ile VAROLUS SAVASI vermemiz gerekir.
Insanligin son siginagi aile kurumunun korunmasi mücadelesi dinler üstü partiler üstü insani ve imani bir mücadele verilmelidir. Hz. Ali’nin deyimiyle namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalidir. Insanliga ve Türkiye'ye escinsellik tesviki olan ve asil gayesi ailesiz Cinsiyetsiz Ahlaksiz toplum projesi TCE Toplumsal cinsiyet adaleti veya toplumsal cinsiyet esitligi maskesiyle Türkiye’ye ve insanliga çekilen escinsellestirme operasyonlarina dur demez isek bu ates bizi ailemizi ve tüm insanligi yakacak. Insanlik ve Ülkemiz için milli güvenlik sorunu konusunda hata yapanlara karsi sessizligimiz bizim ailemizin ülkemizin helakina sebeb olacaktir. #evlilikseferberligi baslatarak evliligi anneligi gençevliligi tesvik etmeli evlenenlere en az 100 gram altin hibe edilmeli tüm siniflara aile dersi konulmali ve aile okulu projemiz hayata geçirilmeli. Bin yıllık devletimizin Dini dini islam anayasa da tekrar yerini almalı. Müfredat islamileşmeli. Kimliksiz kimliklerde GENDER yazısı kalkmalı.
Kötüler iyiler sessiz ise kazanir. Içimizdeki beyinsizlerin yaptiklari ve bizim Zulme sessizligimiz sebebiyle bizi de mi helâk edeceksin yarabbi?
#önceAile "Aileni/Neslini Koru Sapikliga Dur De! faaliyetlerimiz insaallah dirilise vesile olur fiilî duâ esselam dua
11/25 Haziran 2024
Âdem Çevik, Türkiye Insan Haklari ve Esitlik Kurumu TIHEK Istisare Komisyonu Üyesi
Dünya AileBirligi, Türkiye AileBirligi Sözcüsü ve Dünya Çocuk Haklari Dernegi Baskani
https://t.me/basinaciklamasi
https://t.me/AileMeclisi
Adaletplatformu.t.me
ailehaklari@gmail.com 02124612267 wa.me/05327036115 wa.me/905322033274
https://nethaberler.com/siyonizm-dayatmasi-cedaw-sozlesmesi-aileyi-insanligi-ifsat-ediyor-42347/
AIHS, CEDAW, DEDAW DEDAW ek Protokol, Pekin Deklarasyonu, Lanzarote, Fullbright ve istanbul Sözlesmesi ve iklim sözlesmesi DSÖ/WHO gibi sözlesmelerdeki ve iç hukukunda da bu sözlesmelere göre degisiklikler fitrata insanliga ve Allah'a savas açmaya devam edecektir. Aile yikan yasalar sözlesmeler yönetmelikler fitrata uygun hâle getirilmesi için Elbirligi ile VAROLUS SAVASI vermemiz gerekir.
Insanligin son siginagi aile kurumunun korunmasi mücadelesi dinler üstü partiler üstü insani ve imani bir mücadele verilmelidir. Hz. Ali’nin deyimiyle namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalidir. Insanliga ve Türkiye'ye escinsellik tesviki olan ve asil gayesi ailesiz Cinsiyetsiz Ahlaksiz toplum projesi TCE Toplumsal cinsiyet adaleti veya toplumsal cinsiyet esitligi maskesiyle Türkiye’ye ve insanliga çekilen escinsellestirme operasyonlarina dur demez isek bu ates bizi ailemizi ve tüm insanligi yakacak. Insanlik ve Ülkemiz için milli güvenlik sorunu konusunda hata yapanlara karsi sessizligimiz bizim ailemizin ülkemizin helakina sebeb olacaktir. #evlilikseferberligi baslatarak evliligi anneligi gençevliligi tesvik etmeli evlenenlere en az 100 gram altin hibe edilmeli tüm siniflara aile dersi konulmali ve aile okulu projemiz hayata geçirilmeli. Bin yıllık devletimizin Dini dini islam anayasa da tekrar yerini almalı. Müfredat islamileşmeli. Kimliksiz kimliklerde GENDER yazısı kalkmalı.
Kötüler iyiler sessiz ise kazanir. Içimizdeki beyinsizlerin yaptiklari ve bizim Zulme sessizligimiz sebebiyle bizi de mi helâk edeceksin yarabbi?
#önceAile "Aileni/Neslini Koru Sapikliga Dur De! faaliyetlerimiz insaallah dirilise vesile olur fiilî duâ esselam dua
11/25 Haziran 2024
Âdem Çevik, Türkiye Insan Haklari ve Esitlik Kurumu TIHEK Istisare Komisyonu Üyesi
Dünya AileBirligi, Türkiye AileBirligi Sözcüsü ve Dünya Çocuk Haklari Dernegi Baskani
https://t.me/basinaciklamasi
https://t.me/AileMeclisi
Adaletplatformu.t.me
ailehaklari@gmail.com 02124612267 wa.me/05327036115 wa.me/905322033274
https://nethaberler.com/siyonizm-dayatmasi-cedaw-sozlesmesi-aileyi-insanligi-ifsat-ediyor-42347/
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm dayatması CEDAW FİTNESİ AİLEYİ İNSANLIĞI 40 YILDIR İFSAT EDIYOR!
40.Yilinda BM CEDAW Ifsat Sözlesmesi siyonizm dayatmasiyla ANAYASA ve kanunlarimiz da Ifsat edilmistir. Anayasa 90. maddeye göre uluslararası sözleşmeler anayasa ve tüm kanunlardan üstündür. Milleti, ümmeti, Millî iradeyi ve tecelligahı TBMM'yi ipotek altına alan tüm sözleşmeler iptal veya ıslah edilmeli..
Sözlesme'nin onaylanmasinin uygun bulunduguna iliskin 3232 sayili Kanun, 25 Haziran 1985 tarih ve 18792 sayili Resmi Gazete’de yayimlamistir. Bakanlar Kurulu 24 Temmuz'da onaylamıştır.
Türkiye ÂILE Meclisi CEDAW Sözlesmesi Raporu:
CEDAW 2. Maddesiyle ADALET DEGIL ESITLIK doktrinine bagli oldugu için, 5. Maddesinde kaliplasmis rolleri degistirmek için kadin ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranis kaliplarini degistirerek toplum mühendisligi rolünü oynadigi için, 9. Maddesinde çocugun tabiiyeti konusunda esit haklar vererek soyun erkekten devamini kabul etmedigi için, 10. Maddesinde karma egitimi tesvik ettigi için, 11. Maddesinde Çocuk bakimevleri kurulmasini tesvik ederek çocugun annesine en çok ihtiyaç duydugu yaslarda anneden çocugu koparip annenin bebegini (anasiz) anaokuluna birakarak kadin istihdami adi altinda çalismasini tesvik ettigi için, insanligin son kalesi‘ AILE hizla çözülmektedir. Türkiye’de ailenin çözülmesi gavura gavur demenin yasaklandigi 3 Kasim 1839'da baslayip Isviçre Medeni Kanununun 4 Ekim 1926'da yürürlüge girmesiyle ikinci adimini atmistir. 4 Kasim 1950'de AIHS ile devam etmis, 1985'in 14 Ekiminde CEDAW Sözlesmesinin Bakanlar Kurulunun onayina iliskin kararinin ReamiGazete’de yayimlanmasiyla zirve yapmistir. 13 yil önce 11 Mayis 2011’de imzalanan ve 24 Kasim 2011'de TBMM'de tüm partilerin oybirligiyle serhsiz 24 dakikada kabul edilen Istanbul ifsat sözlesmesi ile aile kurumuna insanliga öldürücü darbe vurulmustur
Esitlik kavrami, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) ile BM-CEDAW Sözlesmesi içeriginden gelmis ve Türkiye mevzuat sistemini Anayasa’dan baslayarak kökten degistirmistir. Gerek eski Türk Medeni Kanunu’nda ve gerekse eski Türk Ceza Kanunu’nda kadin erkek arasindaki esitligi bozdugu sanilan hükümler “ayrimcilik” yaklasimi iddiasiyla mülga edilmis, yeni TMK, TCK mevzuatlari çikarilmistir.
CEDAW Sözlesmesi, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) ve Istanbul Sözlesmesi;
1) toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet esitligi veya Toplumsal Cinsiyet Adaleti
2) cinsel yönelim-homoseksüalite, 3) dinin ve geleneklerin kökünün kazinmasi gibi üç baslik da tüm sözlesmelerin içeriginde yer almis olup bunlar küresel ser güçlerin hedefleridir.
Örnegin Istanbul Sözlesmesi’nde de yer alan fitrata ve hukuka aykiri toplumun geleneksel erkek-kadin rollerini bozan “toplumsal cinsiyet esitligi TCE/TCA! ” kavrami CEDAW'da da ifade edilmektedir.
Bu kavram, CEDAW Komitesi’nin 19 Sayili Tavsiye Karari (11. oturum, 1992) içeriginde söyle ifade edilir: “Toplumsal cinsiyete dayali siddet, kadinlarin, erkeklerle esit olarak hak ve özgürlüklerini kullanmalarini ciddi sekilde engelleyen bir ayrimcilik biçimidir.”
“cinsel yönelim” ifadesinin de homoseksüel/intersex/quer kimliklerin yasal korunma kazanmasi amaciyla Istanbul Sözlesmesi madde hükümlerine dahil edildigi gibi CEDAW Komitesi 4–22 Ekim 2010 tarihli Kirk Yedinci Oturumun’da alinan;
27 Sayili Genel Tavsiye kararinin 13. maddesinde yasli kadinlarin cinsel yönelimlerinin ayrimciliga maruz kalmalarina yol açtigi belirtilir. Keza, yine ayni oturumun 28 Sayili Genel tavsiye Karari’nin 18. maddesinde bu kez “Kadinlarin cinsiyet ve toplumsal cinsiyete dayali ayrimciliga maruz kalmasi irk, etnik köken, din ya da inanç, saglik, sosyal statü, yas, sinif, kast ve cinsel yönelim ile cinsel kimlik gibi kadinlari etkileyen diger faktörlerle de ayrilmaz bir sekilde baglantilidir” ifadesine yer verilir.
Devamı... ve ilgili fotolar linktedir.
https://BASINaciklamasi.t.me antiGENDERhareketi.t.me
CEDAW EVLILIK VE AILE ILISKILERI ILE BUNLARIN BOZULMASININ EKONOMIK SONUÇLARI 29.GENEL TAVSIYE KARARI;
40.Yilinda BM CEDAW Ifsat Sözlesmesi siyonizm dayatmasiyla ANAYASA ve kanunlarimiz da Ifsat edilmistir. Anayasa 90. maddeye göre uluslararası sözleşmeler anayasa ve tüm kanunlardan üstündür. Milleti, ümmeti, Millî iradeyi ve tecelligahı TBMM'yi ipotek altına alan tüm sözleşmeler iptal veya ıslah edilmeli..
Sözlesme'nin onaylanmasinin uygun bulunduguna iliskin 3232 sayili Kanun, 25 Haziran 1985 tarih ve 18792 sayili Resmi Gazete’de yayimlamistir. Bakanlar Kurulu 24 Temmuz'da onaylamıştır.
Türkiye ÂILE Meclisi CEDAW Sözlesmesi Raporu:
CEDAW 2. Maddesiyle ADALET DEGIL ESITLIK doktrinine bagli oldugu için, 5. Maddesinde kaliplasmis rolleri degistirmek için kadin ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranis kaliplarini degistirerek toplum mühendisligi rolünü oynadigi için, 9. Maddesinde çocugun tabiiyeti konusunda esit haklar vererek soyun erkekten devamini kabul etmedigi için, 10. Maddesinde karma egitimi tesvik ettigi için, 11. Maddesinde Çocuk bakimevleri kurulmasini tesvik ederek çocugun annesine en çok ihtiyaç duydugu yaslarda anneden çocugu koparip annenin bebegini (anasiz) anaokuluna birakarak kadin istihdami adi altinda çalismasini tesvik ettigi için, insanligin son kalesi‘ AILE hizla çözülmektedir. Türkiye’de ailenin çözülmesi gavura gavur demenin yasaklandigi 3 Kasim 1839'da baslayip Isviçre Medeni Kanununun 4 Ekim 1926'da yürürlüge girmesiyle ikinci adimini atmistir. 4 Kasim 1950'de AIHS ile devam etmis, 1985'in 14 Ekiminde CEDAW Sözlesmesinin Bakanlar Kurulunun onayina iliskin kararinin ReamiGazete’de yayimlanmasiyla zirve yapmistir. 13 yil önce 11 Mayis 2011’de imzalanan ve 24 Kasim 2011'de TBMM'de tüm partilerin oybirligiyle serhsiz 24 dakikada kabul edilen Istanbul ifsat sözlesmesi ile aile kurumuna insanliga öldürücü darbe vurulmustur
Esitlik kavrami, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) ile BM-CEDAW Sözlesmesi içeriginden gelmis ve Türkiye mevzuat sistemini Anayasa’dan baslayarak kökten degistirmistir. Gerek eski Türk Medeni Kanunu’nda ve gerekse eski Türk Ceza Kanunu’nda kadin erkek arasindaki esitligi bozdugu sanilan hükümler “ayrimcilik” yaklasimi iddiasiyla mülga edilmis, yeni TMK, TCK mevzuatlari çikarilmistir.
CEDAW Sözlesmesi, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) ve Istanbul Sözlesmesi;
1) toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet esitligi veya Toplumsal Cinsiyet Adaleti
2) cinsel yönelim-homoseksüalite, 3) dinin ve geleneklerin kökünün kazinmasi gibi üç baslik da tüm sözlesmelerin içeriginde yer almis olup bunlar küresel ser güçlerin hedefleridir.
Örnegin Istanbul Sözlesmesi’nde de yer alan fitrata ve hukuka aykiri toplumun geleneksel erkek-kadin rollerini bozan “toplumsal cinsiyet esitligi TCE/TCA! ” kavrami CEDAW'da da ifade edilmektedir.
Bu kavram, CEDAW Komitesi’nin 19 Sayili Tavsiye Karari (11. oturum, 1992) içeriginde söyle ifade edilir: “Toplumsal cinsiyete dayali siddet, kadinlarin, erkeklerle esit olarak hak ve özgürlüklerini kullanmalarini ciddi sekilde engelleyen bir ayrimcilik biçimidir.”
“cinsel yönelim” ifadesinin de homoseksüel/intersex/quer kimliklerin yasal korunma kazanmasi amaciyla Istanbul Sözlesmesi madde hükümlerine dahil edildigi gibi CEDAW Komitesi 4–22 Ekim 2010 tarihli Kirk Yedinci Oturumun’da alinan;
27 Sayili Genel Tavsiye kararinin 13. maddesinde yasli kadinlarin cinsel yönelimlerinin ayrimciliga maruz kalmalarina yol açtigi belirtilir. Keza, yine ayni oturumun 28 Sayili Genel tavsiye Karari’nin 18. maddesinde bu kez “Kadinlarin cinsiyet ve toplumsal cinsiyete dayali ayrimciliga maruz kalmasi irk, etnik köken, din ya da inanç, saglik, sosyal statü, yas, sinif, kast ve cinsel yönelim ile cinsel kimlik gibi kadinlari etkileyen diger faktörlerle de ayrilmaz bir sekilde baglantilidir” ifadesine yer verilir.
Devamı... ve ilgili fotolar linktedir.
https://BASINaciklamasi.t.me antiGENDERhareketi.t.me
CEDAW EVLILIK VE AILE ILISKILERI ILE BUNLARIN BOZULMASININ EKONOMIK SONUÇLARI 29.GENEL TAVSIYE KARARI;
Telegram
@BASINAciklamasi
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle !
iyet, cinsel yönelim vb. hiçbir ayrım yapılmaz” yargısındaki ‘cinsel yönelim’ ifadesi, cinsiyetin biyolojik olarak doğuştan getirilen bir özellik olduğu gerçeğini göz ardı etmekte ve gayri ahlaki olan bu tutumu meşru bir zemine taşıma hedefine kapı aralamaktadır. KADEM 15 Ocak 2019’da yayınladığı mütalaasında bu durumu not eder. Milli Eğitim de ETCEP’den geri dönmüştür.. Ancak çok geç kalınmıştır. 2009’da atı alanlar, 2014’de MEB üzerinden okula girenler, on yıl sonra oyunun farkına vardıklarında, Üsküdar’ı çoktan geçmişlerdir. Bize, “emri bil maruf, nehyi anil münker”i, nasihati, vasiyeti, ailelere 'toplumsal cinsiyet konusunda nötr kalmalarını' tavsiye edecek kadar savurdular. (X'te E
Erdoğan( Bilmediğimiz şeylerin peşine düştük. Ülkenin önündeki tek sorunlu yasal düzenleme bunlar değil. MeseLA iklim, “gıda güvenliği” ile ilgili düzenleme de yeni bir kriz odağı olabilir. Yasa gıdaya yönelik ifade özgürlüğünü kısıtlıyor. En son G20 zirvesinde m şimşek vd. tekAile fitnesinden bahsettiler.... LGBTİ konusunda, iş bugünkü noktaya gelince Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl Onur Haftası’nda da Bakanlar Kurulu toplantısının ardından LGBTİ+’ları hedef alarak şunları söylemişti: “Büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşana kadar mücadeleyi bırakmayacağız. Birileri yine sinsice milli ve manevi değerlerimize saldırıyor. İnsanlık tarihi boyunca hep lanetlenmiş sapkınlıkları normalleştirerek, genç dimağları zehirlemenin peşindeler. İnancımıza ve kültürümüze aykırı bu tür marjinal akımları destekleyenler bizim gözümüzde aynı sapkınlığın ortaklarıdır.” denildiğine göre; Sadece TARLABAŞI Toplum Merkezi TTM KCDP Kadın Cinayetlerini Durduracağız Derneği gibi şiddetten cinayetten bataklıktan beslenen sineklerle uğraşmak yerine onların beslendiği her tür bataklıkları kurutmalıyız. Helak olmamak için sadece 3maymunu değil 4maymunu hatta 5maymunu oynayanlardan olmayalım diye mahkemelere müdahillik başvurusu yapmalıyız. Fuhşiyata dur demek Ailemizi neslimizi devletimizi korumak için; Toplumsal Cinsiyet TCE/GENDER maskeli eşcinsel terörünü sapıklıkları savunmak ve sapkın kuruluşların soykırım terör casusluk faaliyetleri yasaklansın sponsorları dahil tüm varlıkları hazinenin olsun. TCE Toplumsal Cinsiyet maskeli feminist siyasilere bürokratlara bakanlara dur de!
SectikleriniDenetle.t.me milliirade.t.me @hakbirr
https://antiGENDERhareketi.t.me
Erdoğan( Bilmediğimiz şeylerin peşine düştük. Ülkenin önündeki tek sorunlu yasal düzenleme bunlar değil. MeseLA iklim, “gıda güvenliği” ile ilgili düzenleme de yeni bir kriz odağı olabilir. Yasa gıdaya yönelik ifade özgürlüğünü kısıtlıyor. En son G20 zirvesinde m şimşek vd. tekAile fitnesinden bahsettiler.... LGBTİ konusunda, iş bugünkü noktaya gelince Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl Onur Haftası’nda da Bakanlar Kurulu toplantısının ardından LGBTİ+’ları hedef alarak şunları söylemişti: “Büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşana kadar mücadeleyi bırakmayacağız. Birileri yine sinsice milli ve manevi değerlerimize saldırıyor. İnsanlık tarihi boyunca hep lanetlenmiş sapkınlıkları normalleştirerek, genç dimağları zehirlemenin peşindeler. İnancımıza ve kültürümüze aykırı bu tür marjinal akımları destekleyenler bizim gözümüzde aynı sapkınlığın ortaklarıdır.” denildiğine göre; Sadece TARLABAŞI Toplum Merkezi TTM KCDP Kadın Cinayetlerini Durduracağız Derneği gibi şiddetten cinayetten bataklıktan beslenen sineklerle uğraşmak yerine onların beslendiği her tür bataklıkları kurutmalıyız. Helak olmamak için sadece 3maymunu değil 4maymunu hatta 5maymunu oynayanlardan olmayalım diye mahkemelere müdahillik başvurusu yapmalıyız. Fuhşiyata dur demek Ailemizi neslimizi devletimizi korumak için; Toplumsal Cinsiyet TCE/GENDER maskeli eşcinsel terörünü sapıklıkları savunmak ve sapkın kuruluşların soykırım terör casusluk faaliyetleri yasaklansın sponsorları dahil tüm varlıkları hazinenin olsun. TCE Toplumsal Cinsiyet maskeli feminist siyasilere bürokratlara bakanlara dur de!
SectikleriniDenetle.t.me milliirade.t.me @hakbirr
https://antiGENDERhareketi.t.me
Telegram
@antiGENDERhareketi #ToplumsalCinsiyet #TCA #TCE #GENDER #CEDAW #DSÖ MASKE'Lİ CinsiSapık Terör Örgütlerine Dur!De!
#ToplumsalCinsiyet TCA/TCE #GENDER #CEDAW #DSÖ MASKE'Lİ CinsiSapık Terör Örgütlerine DurDe #önceAile #VAROLUŞSAVAŞI CANI/AKLI Aileyi Dini KORU!
içki kumar Riba ŞehvetTerörü Teşhircilik/Tacizcilik ZiNA DSÖ FUHŞ Siyonizm Kamalizm YASAKLANSIN
t.me/milliirade
içki kumar Riba ŞehvetTerörü Teşhircilik/Tacizcilik ZiNA DSÖ FUHŞ Siyonizm Kamalizm YASAKLANSIN
t.me/milliirade
Çocuk İstismarının Kılıfı Sapıklık Teşvikcisi Siyonizm yasaklammalı dayatması Lanzarote Sözleşmesi Fesh Edilmelidir
TÜRKİYE AİLE MECLİSİ: SİYONİZM DAYATMASI LANZAROTE SÖZLEŞMESİ ÇOCUKLARI FUHŞU SAPIKLIĞI PEDEFOLİYİ ve ÇOCUK İSTİSMARINI TEŞVİK EDİYOR!
AİLEMİZİ NESLİMİZİ DEVLETİMİZİ KORUMAK İÇİN; ACİLEN SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMELİYİZ ÖNCEAHLAK ÖNCEAİLE SEFERBERLİĞİ BAŞLATMALİYİZ CİNSİ SAPIKLIKLARI YASAKLAYARAK MAL VARLIKLARINI AİLE FONU'NA AKTARMALIYIZ
25 Ekim 2007'de İspanya'nın Sömürgesi Lanzarote Adası'nda Avrupa Konseyi üye devletleri ile Türkiye'nin de içerisinde olduğu çok sayıda ülke arasında 'Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' imzalandı. Sözleşme'nin 18 Temmuz 2011'de yürürlüğe girmesinin yıldönümünde Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği tarafından önemli bir açıklama geldi. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği, "Lanzarote Sözleşmesi; çocuklarımızı fuhşa, pedofiliye, sapıklığa sürüklüyor!" diyerek sözleşmenin feshedilmesi gerektiğini kaydetti. AhlaklıNesil AsımNesli AkıncıNesli için; Aileyi Nesli Dili Dini Devleti korumak AND için; Türkiye islam cumhuriyeti kuruluşunun 101. Yılında bin yıllık devletin dini islam yeniden anayasa da yer almalı. önceAhlak şiarındaki tüm halkımız ailece bu vazifeye davetli olduğu bildirildi.
Türkiye Aile Meclisi cocukhaklari.t.me BASINaciklamasi.t.me SectikleriniDenetle.t.me
https://antiGENDERhareketi.t.me @hakbirr
Uluslararası sözleşmeler ve yasalar fıtrata, inancımıza, hukuka uygun olmadığı müddetçe, aile yıkan, fıtrata aykırı Lanzarote, Cedaw, İstanbulSözleşmesi/6284 ve Toplumsal Cinsiyet gibi ifsat operasyonları durdurulmadıkça çocuklarımızı sapkın lobilerden korumamız mümkün olmaz. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği Başkanı Adem Çevik ve Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ebubekir Esad Baş tarafından gazetemize yapılan yazılı açıklamada küçük yaştaki çocukların fuhşa, pedofiliye sürüklendiği ve küresel sapkın şebekelerden Kaos/GLBTQP soykırım lobisine alenen teslim edildiği vurgulandı. Yapılan açıklamada, 6284 nolu yasayla halen yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi'nde Lanzarote Sözleşmesi'ne atıfta bulunulduğu da belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "‘Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması’ başlığını taşıyan ve Uluslararası bir sözleşme niteliğinde olan Lanzarote Sözleşmesi, 25 Ekim 2007 yılında İspanya’nın müstemlekesi olan ‘Lanzarote Adası’nda Avrupa Konseyi öncülüğünde AB Konseyi Üye Devletleri (Almanya, İtalya, Belçika, İngiltere, Fransa…) ile diğer bazı Devletler (Türkiye, ABD, Japonya, Tunus, Rusya…) arasında imzalanmıştır. Türkiye’de sözleşme 6084 sayılı kanun ile onaylanmış ve 25/10/2010 tarihinde kanunlaşmıştır. Dolayısıyla dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Lanzarote Sözleşmesi 10 Eylül 2011 tarihinde 28050 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
“ÇOCUKLARIN KÜRESEL MODA ENDÜSTRİSİNE KURBAN EDİLMESİ…”
Sözleşmenin ‘sözde’ amaçları her ne kadar; çocukların cinsel sömürü ve istismara uğramasını engellemek ve bu konuda ulusal-uluslararası iş birliği gerçekleştirmek, çocuk pornografisi ve fuhşunu yasaklamak ve bunun için gereken her türlü tedbiri almak, çocukların psiko-sosyal gelişimi açısından yıkıcı olabilecek etkilerini ortadan kaldırmak, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılması yoluyla gerçekleştirilebilecek çocuk pornografisi ile mücadele etmek, çocukların iyilik ve menfaatlerini en üstün değer olarak kabul etmek, önleyici-koruyucu ceza hukuku alanı oluşturmak, şeklinde ifade edilse de asıl hedefinin çocuklar için cinsel rıza yaşını düşürerek her türlü cinsel aktiviteye ortam hazırlanması ve çocukların küresel moda endüstrisine kurban edilmesi, müsait hale getirilmesi ile ilgili olduğu, sözleşmenin istisnai maddeleri incelendiğinde net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
SÖZLEŞMENİN HEDEFİNDE ÇOCUKLAR VAR
Burada ifade edilmesi gereken bir diğer önemli husus da hiç şüphesiz Lüksemburg Raporu’dur. Tam adı ‘Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismardan Korunması Terimler & Kavramlar K
TÜRKİYE AİLE MECLİSİ: SİYONİZM DAYATMASI LANZAROTE SÖZLEŞMESİ ÇOCUKLARI FUHŞU SAPIKLIĞI PEDEFOLİYİ ve ÇOCUK İSTİSMARINI TEŞVİK EDİYOR!
AİLEMİZİ NESLİMİZİ DEVLETİMİZİ KORUMAK İÇİN; ACİLEN SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMELİYİZ ÖNCEAHLAK ÖNCEAİLE SEFERBERLİĞİ BAŞLATMALİYİZ CİNSİ SAPIKLIKLARI YASAKLAYARAK MAL VARLIKLARINI AİLE FONU'NA AKTARMALIYIZ
25 Ekim 2007'de İspanya'nın Sömürgesi Lanzarote Adası'nda Avrupa Konseyi üye devletleri ile Türkiye'nin de içerisinde olduğu çok sayıda ülke arasında 'Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' imzalandı. Sözleşme'nin 18 Temmuz 2011'de yürürlüğe girmesinin yıldönümünde Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği tarafından önemli bir açıklama geldi. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği, "Lanzarote Sözleşmesi; çocuklarımızı fuhşa, pedofiliye, sapıklığa sürüklüyor!" diyerek sözleşmenin feshedilmesi gerektiğini kaydetti. AhlaklıNesil AsımNesli AkıncıNesli için; Aileyi Nesli Dili Dini Devleti korumak AND için; Türkiye islam cumhuriyeti kuruluşunun 101. Yılında bin yıllık devletin dini islam yeniden anayasa da yer almalı. önceAhlak şiarındaki tüm halkımız ailece bu vazifeye davetli olduğu bildirildi.
Türkiye Aile Meclisi cocukhaklari.t.me BASINaciklamasi.t.me SectikleriniDenetle.t.me
https://antiGENDERhareketi.t.me @hakbirr
Uluslararası sözleşmeler ve yasalar fıtrata, inancımıza, hukuka uygun olmadığı müddetçe, aile yıkan, fıtrata aykırı Lanzarote, Cedaw, İstanbulSözleşmesi/6284 ve Toplumsal Cinsiyet gibi ifsat operasyonları durdurulmadıkça çocuklarımızı sapkın lobilerden korumamız mümkün olmaz. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği Başkanı Adem Çevik ve Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ebubekir Esad Baş tarafından gazetemize yapılan yazılı açıklamada küçük yaştaki çocukların fuhşa, pedofiliye sürüklendiği ve küresel sapkın şebekelerden Kaos/GLBTQP soykırım lobisine alenen teslim edildiği vurgulandı. Yapılan açıklamada, 6284 nolu yasayla halen yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi'nde Lanzarote Sözleşmesi'ne atıfta bulunulduğu da belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "‘Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması’ başlığını taşıyan ve Uluslararası bir sözleşme niteliğinde olan Lanzarote Sözleşmesi, 25 Ekim 2007 yılında İspanya’nın müstemlekesi olan ‘Lanzarote Adası’nda Avrupa Konseyi öncülüğünde AB Konseyi Üye Devletleri (Almanya, İtalya, Belçika, İngiltere, Fransa…) ile diğer bazı Devletler (Türkiye, ABD, Japonya, Tunus, Rusya…) arasında imzalanmıştır. Türkiye’de sözleşme 6084 sayılı kanun ile onaylanmış ve 25/10/2010 tarihinde kanunlaşmıştır. Dolayısıyla dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Lanzarote Sözleşmesi 10 Eylül 2011 tarihinde 28050 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
“ÇOCUKLARIN KÜRESEL MODA ENDÜSTRİSİNE KURBAN EDİLMESİ…”
Sözleşmenin ‘sözde’ amaçları her ne kadar; çocukların cinsel sömürü ve istismara uğramasını engellemek ve bu konuda ulusal-uluslararası iş birliği gerçekleştirmek, çocuk pornografisi ve fuhşunu yasaklamak ve bunun için gereken her türlü tedbiri almak, çocukların psiko-sosyal gelişimi açısından yıkıcı olabilecek etkilerini ortadan kaldırmak, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılması yoluyla gerçekleştirilebilecek çocuk pornografisi ile mücadele etmek, çocukların iyilik ve menfaatlerini en üstün değer olarak kabul etmek, önleyici-koruyucu ceza hukuku alanı oluşturmak, şeklinde ifade edilse de asıl hedefinin çocuklar için cinsel rıza yaşını düşürerek her türlü cinsel aktiviteye ortam hazırlanması ve çocukların küresel moda endüstrisine kurban edilmesi, müsait hale getirilmesi ile ilgili olduğu, sözleşmenin istisnai maddeleri incelendiğinde net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
SÖZLEŞMENİN HEDEFİNDE ÇOCUKLAR VAR
Burada ifade edilmesi gereken bir diğer önemli husus da hiç şüphesiz Lüksemburg Raporu’dur. Tam adı ‘Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismardan Korunması Terimler & Kavramlar K
Telegram
@antiGENDERhareketi #ToplumsalCinsiyet #TCA #TCE #GENDER #CEDAW #DSÖ MASKE'Lİ CinsiSapık Terör Örgütlerine Dur!De!
#ToplumsalCinsiyet TCA/TCE #GENDER #CEDAW #DSÖ MASKE'Lİ CinsiSapık Terör Örgütlerine DurDe #önceAile #VAROLUŞSAVAŞI CANI/AKLI Aileyi Dini KORU!
içki kumar Riba ŞehvetTerörü Teşhircilik/Tacizcilik ZiNA DSÖ FUHŞ Siyonizm Kamalizm YASAKLANSIN
t.me/milliirade
içki kumar Riba ŞehvetTerörü Teşhircilik/Tacizcilik ZiNA DSÖ FUHŞ Siyonizm Kamalizm YASAKLANSIN
t.me/milliirade
Türkiye Aile Meclisi: siyonizm dayatması ana/yasalar AİHS CEDAW LANZAROTE DSÖ vb sözleşmeler aileyi ifsat ediyor
Türkiye Aile Meclisi Sözcüsü Adem Çevik, 4 Kasım 1950’de imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yıldönümü sebebiyle yaptığı yazılı açıklamada; 3 kasım 1839'dan beri gâvura gavur demek yasak iki asırdır Hristiyan Yahudi ataist ateist fıtrata aykırı kanunlardan kurtuluş için devletin dini islam olmalı İslam'a Sünnetullah a aykırı ana/yasaları çöpe atmalıyız...
https://DunyaAileMeclisi.t.me
antiGENDERhareketi.t.me
BASINaciklamasi.t.me
AİHS, 4 Kasım 1950 tarihinde Roma'da kabul edildi. 3 Eylül 1953 tarihinde Türkiye'de yürürlüğe girdi. 10 Mart 1954 tarih ve 6366 sayılı kanun ile onaylanan sözleşme, 47 ülkede hâlâ yürürlüte.
Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan Türkiye Aile Meclisi Sözcüsü Adem Çevik, Avrupa Konseyi tarafından Türkiye'nin sözleşmeye üyeliğinin 18 Mayıs 1954’te kabul edildiğini, Türkiye’nin 28 Ocak 1987’de AİHM’ne bireysel başvuru hakkını tanıdığını, mahkemenin zorunlu yargı yetkisinin ise 28 Ocak 1990’da kabul edildiğini söyledi.
"AİHS adaleti değil eşitliği savunuyor"
Çevik "AİHS ve İstanbul Sözleşmesi gerçekte Türkiye kadınının ve genişletilmiş kadın figürlerin erkek kimliğinin davranışlarını gözleme, denetleme, engelleme ve cezalandırma kolluğuna dönüştürülmesini hedeflemektedir. Dolayısıyla bu figürle mücadele, etiğe karşı ahlâk esaslı bir aile modeli teklif etmek ve yaşamak olabilir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi adaleti değil eşitliği savunuyor. AİHS’nin Türkiye’ye taşıdığı kavram eşitlik ve ayrımcılık yasağıdır. Bu kavram cinsiyetsizliği ifade etmektedir." dedi.
"Kadına pozitif ayrımcılık yapılmakta"
Anayasadaki İstanbul Sözleşmesi'nin aileyi ifsat ettiğine hatırlatan Çevik, "AİHS’inin getirdiği bu iki kavram (eşitlik, ayrımcılık yasağı) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda da düzenlenmiştir. 10'uncu maddede 'herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.' deniliyor. Aile, toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Görüleceği üzere aileyi ifsat eden sözleşmelerden İstanbul Sözleşmesi'nin 4'üncü maddesinin 4'üncü bendinde 'kadınlar lehine alınacak her türlü tedbirin ayrımcılık sayılmayacağı hükmünün düzenlendiği, bu hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu' iddia bile edilememektedir. Millet iradesinin tecelligahı olan TBMM, AİHS, CEDAW, İstanbul Sözleşmesi dayatmalarına göre anayasa ve yasalar yapılmaktadır. Nitekim Anayasasının 10'uncu maddesi kadına pozitif ayrımcılığın ayrımcılık olmadığını düzenlemekte, anayasanın 41'inci maddesi kadın, erkek arasında eşitliği koruyucu bir evlilik düzeni getirerek kadına pozitif ayrımcılık yapmaktadır." diye konuştu.
Aile kavramının tanımlanmadığını, bu tanımın bati tarafından yapıldığına dikkat çeken Çevik şöyle konuştu:
Diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası aile kavramını tanımlamamaktadır. Tanımlanmamış aile kavramını kullanan Anayasa, bir maddesinde özel hayatın ve ailenin korunmasından bahsetmektedir. 20'inci madede, 'herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.' denilmektedir. AİHS kapsamında kurulan AİHM'nin kararlarında, aile kadın ve erkeğin resmi makamlar önünde evlilik tesis ederek kurduğu bir müessese değildir. AİHM eşcinsel evliliğe izin veren düzenlemeleri AİHS’ne aykırı bulmamaktadır.
"Anayasa’nın 10'uncu maddesi yürürlükte olduğu sürece şiddet ve cinayetler artmaya devam edecek"
AİHS’nin 14'üncü maddesinin cinsel ayrımcılığı da reddettiğini belirten Çevik, "AİHM, cinsel yönelim kavramına İstanbul Sözleşmesi'nden (2012) önceki tarihlerde AİHS'nin 14'üncü maddesine atıf yaparak, AİHM kararlarında yer vermiştir. 10'uncu madde olan 'kanun önünde eşitlik' maddesi iki kez değişikliğe uğramıştır. 2004’de Anayasa'nın 10'uncu maddesinde 'kadın erkek eşit haklara sahiptir. Devlet, kadın-erkek eşitliğini yaşama geçirilmesinde yükümlüdür' kuralı eklendi.
Türkiye Aile Meclisi Sözcüsü Adem Çevik, 4 Kasım 1950’de imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yıldönümü sebebiyle yaptığı yazılı açıklamada; 3 kasım 1839'dan beri gâvura gavur demek yasak iki asırdır Hristiyan Yahudi ataist ateist fıtrata aykırı kanunlardan kurtuluş için devletin dini islam olmalı İslam'a Sünnetullah a aykırı ana/yasaları çöpe atmalıyız...
https://DunyaAileMeclisi.t.me
antiGENDERhareketi.t.me
BASINaciklamasi.t.me
AİHS, 4 Kasım 1950 tarihinde Roma'da kabul edildi. 3 Eylül 1953 tarihinde Türkiye'de yürürlüğe girdi. 10 Mart 1954 tarih ve 6366 sayılı kanun ile onaylanan sözleşme, 47 ülkede hâlâ yürürlüte.
Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan Türkiye Aile Meclisi Sözcüsü Adem Çevik, Avrupa Konseyi tarafından Türkiye'nin sözleşmeye üyeliğinin 18 Mayıs 1954’te kabul edildiğini, Türkiye’nin 28 Ocak 1987’de AİHM’ne bireysel başvuru hakkını tanıdığını, mahkemenin zorunlu yargı yetkisinin ise 28 Ocak 1990’da kabul edildiğini söyledi.
"AİHS adaleti değil eşitliği savunuyor"
Çevik "AİHS ve İstanbul Sözleşmesi gerçekte Türkiye kadınının ve genişletilmiş kadın figürlerin erkek kimliğinin davranışlarını gözleme, denetleme, engelleme ve cezalandırma kolluğuna dönüştürülmesini hedeflemektedir. Dolayısıyla bu figürle mücadele, etiğe karşı ahlâk esaslı bir aile modeli teklif etmek ve yaşamak olabilir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi adaleti değil eşitliği savunuyor. AİHS’nin Türkiye’ye taşıdığı kavram eşitlik ve ayrımcılık yasağıdır. Bu kavram cinsiyetsizliği ifade etmektedir." dedi.
"Kadına pozitif ayrımcılık yapılmakta"
Anayasadaki İstanbul Sözleşmesi'nin aileyi ifsat ettiğine hatırlatan Çevik, "AİHS’inin getirdiği bu iki kavram (eşitlik, ayrımcılık yasağı) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda da düzenlenmiştir. 10'uncu maddede 'herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.' deniliyor. Aile, toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Görüleceği üzere aileyi ifsat eden sözleşmelerden İstanbul Sözleşmesi'nin 4'üncü maddesinin 4'üncü bendinde 'kadınlar lehine alınacak her türlü tedbirin ayrımcılık sayılmayacağı hükmünün düzenlendiği, bu hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu' iddia bile edilememektedir. Millet iradesinin tecelligahı olan TBMM, AİHS, CEDAW, İstanbul Sözleşmesi dayatmalarına göre anayasa ve yasalar yapılmaktadır. Nitekim Anayasasının 10'uncu maddesi kadına pozitif ayrımcılığın ayrımcılık olmadığını düzenlemekte, anayasanın 41'inci maddesi kadın, erkek arasında eşitliği koruyucu bir evlilik düzeni getirerek kadına pozitif ayrımcılık yapmaktadır." diye konuştu.
Aile kavramının tanımlanmadığını, bu tanımın bati tarafından yapıldığına dikkat çeken Çevik şöyle konuştu:
Diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası aile kavramını tanımlamamaktadır. Tanımlanmamış aile kavramını kullanan Anayasa, bir maddesinde özel hayatın ve ailenin korunmasından bahsetmektedir. 20'inci madede, 'herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.' denilmektedir. AİHS kapsamında kurulan AİHM'nin kararlarında, aile kadın ve erkeğin resmi makamlar önünde evlilik tesis ederek kurduğu bir müessese değildir. AİHM eşcinsel evliliğe izin veren düzenlemeleri AİHS’ne aykırı bulmamaktadır.
"Anayasa’nın 10'uncu maddesi yürürlükte olduğu sürece şiddet ve cinayetler artmaya devam edecek"
AİHS’nin 14'üncü maddesinin cinsel ayrımcılığı da reddettiğini belirten Çevik, "AİHM, cinsel yönelim kavramına İstanbul Sözleşmesi'nden (2012) önceki tarihlerde AİHS'nin 14'üncü maddesine atıf yaparak, AİHM kararlarında yer vermiştir. 10'uncu madde olan 'kanun önünde eşitlik' maddesi iki kez değişikliğe uğramıştır. 2004’de Anayasa'nın 10'uncu maddesinde 'kadın erkek eşit haklara sahiptir. Devlet, kadın-erkek eşitliğini yaşama geçirilmesinde yükümlüdür' kuralı eklendi.
Telegram
@DunyaAileMeclisi
#önceAile #VAROLUŞSAVAŞI CANI/AKLI Nesli Dini Malı KORU
içki kumar Faiz Teşhircilik/Tacizcilik ZiNA ToplumsalCinsiyet #GENDER DSÖ FUHŞ Feminizm Siyonizm YASAKLANSIN #önceAHLAK @AileMeclisi @TurkiyeAileBirligi @AdaletPlatformu @HakBirr @milliirade Nur19/55
içki kumar Faiz Teşhircilik/Tacizcilik ZiNA ToplumsalCinsiyet #GENDER DSÖ FUHŞ Feminizm Siyonizm YASAKLANSIN #önceAHLAK @AileMeclisi @TurkiyeAileBirligi @AdaletPlatformu @HakBirr @milliirade Nur19/55
Türkiye Aile Meclisi: siyonizm dayatması ana/yasalar AİHS CEDAW LANZAROTE DSÖ vb sözleşmeler aileyi ifsat ediyor
Türkiye Aile Meclisi Sözcüsü Adem Çevik, 4 Kasım 1950’de imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yıldönümü sebebiyle yaptığı yazılı açıklamada; 3 kasım 1839'dan beri gâvura gavur demek yasak iki asırdır Hristiyan Yahudi ataist ateist fıtrata aykırı kanunlardan kurtuluş için devletin dini islam olmalı İslam'a Sünnetullah a aykırı ana/yasaları çöpe atmalıyız...
https://DunyaAileMeclisi.t.me
antiGENDERhareketi.t.me
BASINaciklamasi.t.me
AİHS, 4 Kasım 1950 tarihinde Roma'da kabul edildi. 3 Eylül 1953 tarihinde Türkiye'de yürürlüğe girdi. 10 Mart 1954 tarih ve 6366 sayılı kanun ile onaylanan sözleşme, 47 ülkede hâlâ yürürlüte.
Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan Türkiye Aile Meclisi Sözcüsü Adem Çevik, Avrupa Konseyi tarafından Türkiye'nin sözleşmeye üyeliğinin 18 Mayıs 1954’te kabul edildiğini, Türkiye’nin 28 Ocak 1987’de AİHM’ne bireysel başvuru hakkını tanıdığını, mahkemenin zorunlu yargı yetkisinin ise 28 Ocak 1990’da kabul edildiğini söyledi.
"AİHS adaleti değil eşitliği savunuyor"
Çevik "AİHS ve İstanbul Sözleşmesi gerçekte Türkiye kadınının ve genişletilmiş kadın figürlerin erkek kimliğinin davranışlarını gözleme, denetleme, engelleme ve cezalandırma kolluğuna dönüştürülmesini hedeflemektedir. Dolayısıyla bu figürle mücadele, etiğe karşı ahlâk esaslı bir aile modeli teklif etmek ve yaşamak olabilir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi adaleti değil eşitliği savunuyor. AİHS’nin Türkiye’ye taşıdığı kavram eşitlik ve ayrımcılık yasağıdır. Bu kavram cinsiyetsizliği ifade etmektedir." dedi.
"Kadına pozitif ayrımcılık yapılmakta"
Anayasadaki İstanbul Sözleşmesi'nin aileyi ifsat ettiğine hatırlatan Çevik, "AİHS’inin getirdiği bu iki kavram (eşitlik, ayrımcılık yasağı) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda da düzenlenmiştir. 10'uncu maddede 'herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.' deniliyor. Aile, toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Görüleceği üzere aileyi ifsat eden sözleşmelerden İstanbul Sözleşmesi'nin 4'üncü maddesinin 4'üncü bendinde 'kadınlar lehine alınacak her türlü tedbirin ayrımcılık sayılmayacağı hükmünün düzenlendiği, bu hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu' iddia bile edilememektedir. Millet iradesinin tecelligahı olan TBMM, AİHS, CEDAW, İstanbul Sözleşmesi dayatmalarına göre anayasa ve yasalar yapılmaktadır. Nitekim Anayasasının 10'uncu maddesi kadına pozitif ayrımcılığın ayrımcılık olmadığını düzenlemekte, anayasanın 41'inci maddesi kadın, erkek arasında eşitliği koruyucu bir evlilik düzeni getirerek kadına pozitif ayrımcılık yapmaktadır." diye konuştu.
Aile kavramının tanımlanmadığını, bu tanımın bati tarafından yapıldığına dikkat çeken Çevik şöyle konuştu:
Diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası aile kavramını tanımlamamaktadır. Tanımlanmamış aile kavramını kullanan Anayasa, bir maddesinde özel hayatın ve ailenin korunmasından bahsetmektedir. 20'inci madede, 'herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.' denilmektedir. AİHS kapsamında kurulan AİHM'nin kararlarında, aile kadın ve erkeğin resmi makamlar önünde evlilik tesis ederek kurduğu bir müessese değildir. AİHM eşcinsel evliliğe izin veren düzenlemeleri AİHS’ne aykırı bulmamaktadır.
"Anayasa’nın 10'uncu maddesi yürürlükte olduğu sürece şiddet ve cinayetler artmaya devam edecek"
AİHS’nin 14'üncü maddesinin cinsel ayrımcılığı da reddettiğini belirten Çevik, "AİHM, cinsel yönelim kavramına İstanbul Sözleşmesi'nden (2012) önceki tarihlerde AİHS'nin 14'üncü maddesine atıf yaparak, AİHM kararlarında yer vermiştir. 10'uncu madde olan 'kanun önünde eşitlik' maddesi iki kez değişikliğe uğramıştır. 2004’de Anayasa'nın 10'uncu maddesinde 'kadın erkek eşit haklara sahiptir. Devlet, kadın-erkek eşitliğini yaşama geçirilmesinde yükümlüdür' kuralı eklendi.
Türkiye Aile Meclisi Sözcüsü Adem Çevik, 4 Kasım 1950’de imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yıldönümü sebebiyle yaptığı yazılı açıklamada; 3 kasım 1839'dan beri gâvura gavur demek yasak iki asırdır Hristiyan Yahudi ataist ateist fıtrata aykırı kanunlardan kurtuluş için devletin dini islam olmalı İslam'a Sünnetullah a aykırı ana/yasaları çöpe atmalıyız...
https://DunyaAileMeclisi.t.me
antiGENDERhareketi.t.me
BASINaciklamasi.t.me
AİHS, 4 Kasım 1950 tarihinde Roma'da kabul edildi. 3 Eylül 1953 tarihinde Türkiye'de yürürlüğe girdi. 10 Mart 1954 tarih ve 6366 sayılı kanun ile onaylanan sözleşme, 47 ülkede hâlâ yürürlüte.
Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan Türkiye Aile Meclisi Sözcüsü Adem Çevik, Avrupa Konseyi tarafından Türkiye'nin sözleşmeye üyeliğinin 18 Mayıs 1954’te kabul edildiğini, Türkiye’nin 28 Ocak 1987’de AİHM’ne bireysel başvuru hakkını tanıdığını, mahkemenin zorunlu yargı yetkisinin ise 28 Ocak 1990’da kabul edildiğini söyledi.
"AİHS adaleti değil eşitliği savunuyor"
Çevik "AİHS ve İstanbul Sözleşmesi gerçekte Türkiye kadınının ve genişletilmiş kadın figürlerin erkek kimliğinin davranışlarını gözleme, denetleme, engelleme ve cezalandırma kolluğuna dönüştürülmesini hedeflemektedir. Dolayısıyla bu figürle mücadele, etiğe karşı ahlâk esaslı bir aile modeli teklif etmek ve yaşamak olabilir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi adaleti değil eşitliği savunuyor. AİHS’nin Türkiye’ye taşıdığı kavram eşitlik ve ayrımcılık yasağıdır. Bu kavram cinsiyetsizliği ifade etmektedir." dedi.
"Kadına pozitif ayrımcılık yapılmakta"
Anayasadaki İstanbul Sözleşmesi'nin aileyi ifsat ettiğine hatırlatan Çevik, "AİHS’inin getirdiği bu iki kavram (eşitlik, ayrımcılık yasağı) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda da düzenlenmiştir. 10'uncu maddede 'herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.' deniliyor. Aile, toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Görüleceği üzere aileyi ifsat eden sözleşmelerden İstanbul Sözleşmesi'nin 4'üncü maddesinin 4'üncü bendinde 'kadınlar lehine alınacak her türlü tedbirin ayrımcılık sayılmayacağı hükmünün düzenlendiği, bu hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu' iddia bile edilememektedir. Millet iradesinin tecelligahı olan TBMM, AİHS, CEDAW, İstanbul Sözleşmesi dayatmalarına göre anayasa ve yasalar yapılmaktadır. Nitekim Anayasasının 10'uncu maddesi kadına pozitif ayrımcılığın ayrımcılık olmadığını düzenlemekte, anayasanın 41'inci maddesi kadın, erkek arasında eşitliği koruyucu bir evlilik düzeni getirerek kadına pozitif ayrımcılık yapmaktadır." diye konuştu.
Aile kavramının tanımlanmadığını, bu tanımın bati tarafından yapıldığına dikkat çeken Çevik şöyle konuştu:
Diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası aile kavramını tanımlamamaktadır. Tanımlanmamış aile kavramını kullanan Anayasa, bir maddesinde özel hayatın ve ailenin korunmasından bahsetmektedir. 20'inci madede, 'herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.' denilmektedir. AİHS kapsamında kurulan AİHM'nin kararlarında, aile kadın ve erkeğin resmi makamlar önünde evlilik tesis ederek kurduğu bir müessese değildir. AİHM eşcinsel evliliğe izin veren düzenlemeleri AİHS’ne aykırı bulmamaktadır.
"Anayasa’nın 10'uncu maddesi yürürlükte olduğu sürece şiddet ve cinayetler artmaya devam edecek"
AİHS’nin 14'üncü maddesinin cinsel ayrımcılığı da reddettiğini belirten Çevik, "AİHM, cinsel yönelim kavramına İstanbul Sözleşmesi'nden (2012) önceki tarihlerde AİHS'nin 14'üncü maddesine atıf yaparak, AİHM kararlarında yer vermiştir. 10'uncu madde olan 'kanun önünde eşitlik' maddesi iki kez değişikliğe uğramıştır. 2004’de Anayasa'nın 10'uncu maddesinde 'kadın erkek eşit haklara sahiptir. Devlet, kadın-erkek eşitliğini yaşama geçirilmesinde yükümlüdür' kuralı eklendi.
Telegram
@DunyaAileMeclisi
#önceAile #VAROLUŞSAVAŞI CANI/AKLI Nesli Dini Malı KORU
içki kumar Faiz Teşhircilik/Tacizcilik ZiNA ToplumsalCinsiyet #GENDER DSÖ FUHŞ Feminizm Siyonizm YASAKLANSIN #önceAHLAK @AileMeclisi @TurkiyeAileBirligi @AdaletPlatformu @HakBirr @milliirade Nur19/55
içki kumar Faiz Teşhircilik/Tacizcilik ZiNA ToplumsalCinsiyet #GENDER DSÖ FUHŞ Feminizm Siyonizm YASAKLANSIN #önceAHLAK @AileMeclisi @TurkiyeAileBirligi @AdaletPlatformu @HakBirr @milliirade Nur19/55