@BASINAciklamasi
192 subscribers
392 photos
1 video
442 files
3.15K links
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE:KISAS
Siyonizm Masonluk KAOS/GLP FUHŞ içki kumar riba MASONLUĞU YASAKLA #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle
Download Telegram
☑️Dünyada en yüksek fuhuş oranlarına sahip 10 ülke:❗️

1. Tayland (Budist)
2 - Danimarka (Hristiyan)
3 - İtalya (Hristiyan)
4. Almanya (Hristiyan)
5. Fransa (Hristiyan)
6- Norveç (Hristiyan)
7- Belçika (Hristiyan)
8. İspanya (Hristiyan)
9. Birleşik Krallık (Hristiyan)
10- Finlandiya (Hristiyan)

☑️Dünyada en yüksek hırsızlık oranlarına sahip 10 ülke:⚠️

10- Danimarka ve Finlandiya (Hristiyan)
9- Zimbabve (Hristiyan)
8- Avustralya (Hristiyan)
7- Kanada (Hristiyan)
6- Yeni Zelanda (Hristiyan)
5- Hindistan (Hindu)
4 - İngiltere ve Galler (Hristiyan)
3 - Amerika Birleşik Devletleri (Hristiyan)
2 - İsveç (Hristiyan)
1 - Güney Afrika (Hristiyan)

☑️Dünyada en yüksek alkol bağımlılık oranlarına sahip 10 ülke:

1) Moldova (Hristiyan)
2) Belarus (Hristiyan)
3) Litvanya (Hristiyan)
4) Rusya (Hristiyan)
5) Çek Cumhuriyeti (Hristiyan)
6) Ukrayna (Hristiyan)
7) Andorra (Hristiyan)
8) Romanya (Hristiyan)
9) Sırbistan (Hristiyan)
10) Avustralya (Hristiyan)

☑️Dünyada en yüksek cinayet oranlarına sahip ülkeler:

1 - Honduras (Hristiyan)
2- Venezuela (Hristiyan)
3 - Belize (Hristiyan)
4 - El Salvador (Hristiyan)
5 - Guatemala (Hristiyan)
6- Güney Afrika (Hristiyan)
7. Saint Kitts ve Nevis (Hristiyan)
8- Bahamalar (Hristiyan)
9- Lesotho (Hristiyan)
10- Jamaika (Hristiyan)

Https://hakbirr.t.me

☑️Dünyadaki en tehlikeli çetelerin isimleri:

1. Yakuza (Müslüman olmayan)
2 - Ağbıros (Hristiyan)
3 - Wah Sing (Hristiyan)
4 - Jamaika Posse (Hristiyan)
5 - Primero (Hristiyan)
6. Aryan Brotherhood (Hristiyan)
7. The Bloods (Hristiyan)
8. 18th Street Gang (Hristiyan)
9. The Mungiki (Hristiyan)
10 - Mara Salvatrucha (Hristiyan)

☑️Dünyadaki büyük uyuşturucu kartellerinin liderleri:

1 - Pablo Escobar - Kolombiya (Hristiyan)
2 - Amado Carrillo - Kolombiya (Hristiyan)
3 - Carlos Lehder - Alman (Hristiyan)
4 - Griselda Blanco - Kolombiya (Hristiyan)
5 - Joaquin Guzman - Meksika (Hristiyan)
6 - Rafael Caro - Meksika (Hristiyan)

Ama şiddetin kaynağının İslam olduğu söyleniyor..⁉️*

Ve aptallar onlara inanmaya devam ediyor...
https://x.com/turankislakci/status/1765146051479040374?s=35

Hakbirr.t.me
AmeriKan Fulbright Eğitim sistemi Fetöcü hain terörist yetiştiriyor Fulbright Erasmus iptal edilsin Varoluş Savaşımızı kazanmak için; önceAhlak HAKK Adalet iyilik temelli Müfredatı uygulansın
Milli Eğitimi, Çocuklarımızı Türkiye'mizi Siyonizm Terörizm esaretinden kurtarın!
Türkiye Okul Aile Birliği'nden Cumhurbaşkanı'na, TBMM'ye ÇAĞRI: Eğitim müfredat islamileşmeli! Ülkemizi siyonizm terörizm AB/ABD esaretinden kurtarın Fulbright Erasmus TC/Gender iptaledin
Meğer 'milli' sandığımız eğitim siyonist Amerikan'mış! Milli Eğitim AB ve ABD'ye emanet! Evanjelist Büyükelçiler ne derse o oluyor
13 Mart 1950 tarihinde kabul edilip 18 Mart 1950 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5596 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti arasında imza edilen Anlaşma gereğince temin edilen paraların kullanılmasına dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile terörist işgalci ABD arasında imzalanan anlaşmanın onanması hakkında Kanun” Kamuoyunda Fulbright eğitimde sömürge anlaşması olarak bilinen anlaşma Amerika'ya ajan ülkemize mankurt hain yetiştiriyor. Yüz yıldır işgalcilerin dili dini dayatılıyor!..

27Şubat 1946’da Kahire’de imzalanan sömürgecilik antlaşmasını çöpe atarak bağımsızlığımızı tescillenmeli, milli olmayan eğitim sistemimizi emperyalizmin pençesinden kurtarmalıyız.
27 Aralık 1949 yılında Türkiye ve ABD hükümetleri arasında eğitim komisyonu kurulması hakkında bir anlaşma imzalandı. Milli eğitim sistemini altüst eden, eğitimi ABD kültürünün hizmetine sunan bu anlaşma, CHP Diktatörlüğünün 2.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından imzalanmıştır. Üstelik 152,5 Milyon dolarlık Marshall yardımı karşılığında! İstanbul Sözleşmesi'nden daha tehlikeli olan Fulbright Anlaşması'yla eğitim ABD'ye teslim edildi.
Toplum mühendisliği için ABD eğitimi ele geçirdi.

DEVLETİMİZ VE GELECEĞİMİZ İÇİN FULBRİGHT LOZAN LAİSİZM İHANETİNE SON VERMELİYİZ!
13 Mart Basın Açıklaması
https://milliirade.t.me
Siyonizm ve AB/D Esaretinden Kurtuluş için; Fulbright Erasmus LAisizm Kamalizm iptal edilmeli!
Milli Eğitimi, Çocuklarımızı Türkiye'mizi Siyonizm Terörizm esaretinden kurtarın!
Türkiye Okul Aile Birliği'nden Cumhurbaşkanı'na, TBMM'ye ÇAĞRI: Eğitim müfredat islamileşmeli! Ülkemizi siyonizm terörizm AB/ABD esaretinden kurtarın Fulbright Erasmus TC/Gender iptaledin
Meğer 'milli' sandığımız eğitim siyonist Amerikan'mış! Milli Eğitim AB ve ABD'ye emanet! Evanjelist Büyükelçiler ne derse o oluyor
27Şubat 1946’da Kahire’de imzalanan sömürgecilik antlaşmasını çöpe atarak bağımsızlığımızı tescillenmeli, milli olmayan eğitim sistemimizi emperyalizmin pençesinden kurtarmalıyız.
27 Aralık 1949 yılında Türkiye ve ABD hükümetleri arasında eğitim komisyonu kurulması hakkında bir anlaşma imzalandı. Milli eğitim sistemini altüst eden, eğitimi ABD kültürünün hizmetine sunan bu anlaşma, CHP Diktatörlüğünün 2.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından imzalanmıştır. Üstelik 152,5 Milyon dolarlık Marshall yardımı karşılığında! İstanbul Sözleşmesi'nden daha tehlikeli olan Fulbright Anlaşması'yla eğitim ABD'ye teslim edildi.
Toplum mühendisliği için ABD eğitimi ele geçirdi.
Bilindiği gibi, 1947-49 yıllarında Sovyet tehdidine karşı Türkiye’yi bölgede kullanmanın ilk adımı olan Truman doktrini ve Marshall planı çerçevesinde Türkiye’ye yaklaşık 152,5 Milyon dolar yardım yapıldı. Bunun 147,5 Milyon dolarlık bölümü hava, kara ve deniz kuvvetlerinin modernizasyonu için kullanılırken, 5 Milyon dolar kadarı yol yapım çalışmaları için ayrıldı. Ne var ki bu yardım adı altında verilen paralar ağır anlaşmaları da beraberinde getirdi. ABD, bizden en mühim kurumlarımızdan biri olan “eğitimi” istedi. Kendi paramızla çocuklarımızı işgalcisine tecavüzcüsüne aşık yaptık mankurtlaştırdık
Çünkü Amerikan kültürünün aşılanması, zihinlerin köleleştirilmesi, uyuşturulması ve toplumda ciddi bir bilinç kaymasının yaşanması için eğitim bulunmaz bir fırsattı.
Dikkat Mersin ve Tarsus Ajan kaynıyor

Hablemitoğlu’nu hatırlıyorsunuz. Alman vakıfları ve bir takım yabancı STK’ların Türkiye’deki faaliyetlerini mercek altına almış..

Bunların Türkiye’de basın ve STK görüntüsü altında istihbarat faaliyeti ve 6. Kol faaliyetleri yaptığını yazıp konuşmaya başlamıştı.

Hablemitoğlu’nu ortadan kaldırıverdiler.

Bu yapının arkasında malum çevreler var ve onların yerli işbirlikçilerini tanıyoruz artık.

Anlatalım başlayalım. ..

Malezya'da Fransız pasaportlu bir adam otel odasında silah bulundurduğu için gözaltına alındı..

Çantasından 6 tane silah cıktı
Bunlar x ray cihazlarına takılmayan özel yapım silahlar..

Adamın aslında İsrail vatandaşı ve MOSSAD ajanı olduğu ortaya çıktı..

Malezya , İsrail vatandaslarına vize vermedigi için sahte Fransız pasaportu kullanarak

Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden ülkeye girdiği anlaşıldı..

Geçtiğimiz yıllarda Malezya'da Filistinli öğrencilere suikast yapan ekibin parçası olduğu düşünülüyor..

Şimdi bizi ilgilendiren tarafına gelelim ilk benden duyun..

Aynı sahte pasaportla İstanbul'a geldi , İstanbul'da tanınan bir Musevi ailenin misafiri olarak kaldı... ortam gözledi not aldı..

Muhtelif zamanlarda geldiği İstanbul'da en çok görüştüğü kişilerin başında , Türkiye Aşkenaz Yahudileri lideri aynı zamanda ..

Chabat Türkiye temsilcisi Mendy Chitrik bulunuyor... toplantılar yaptı bilgileri aldı

2 gün sonra uçakla Adana havaalanına indi

Özel TaksiyleTarsus'a geçti burada kaldı  bazı iş Adamları ile görüştü ertesi gün

Mersin 'de bir balıkçıda yemek yediler .

Bu yemekte İsrail ajanına Tarsus,lu bir kadın eşlik ediyordu..

Masada Mersin'in önemli renkli kişileri vardı!...

Bu konuya devam edeceğiz

Sağlıcakla kalın

Burhan OCAKOGLU
FİTEM Yönetim Kurulu Üyesi HAKK-BİRR Mersin İl başkanı
Değişim Gazetesi Sahibi ve  Genel Yayın yönetmeni

https://HakBirr.t.me
Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'a Çağrı: Şaibelerden Uzak Durulmalı!
https://Basinaciklamasi.t.me Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'a Çağrı: Şaibelerden Uzak Durulmalı!
Türkiye Aile Birliği Adalet Platformu, Aile Bakanlığı’nın, ailelerin korunması ve toplumsal sağlığın sürdürülmesi açısından güvenilir bir kurum olması gerektiği vurguluyor. Uzmanlar, kurumsal usulsüzlüklerin güveni zedeleyerek ailelerin devlet kurumlarına olan inancını sarstığını belirtiyor.

Aile ve sosyal hizmetlerin etkinliğinin, doğru personel ve uygulamalarla sağlanacağına dikkat çeken uzmanlar, liyakat ve yeterlilikten uzak atamaların bu hizmetlerin kalitesini düşüreceğini ifade ediyor. Kamu kaynaklarının toplumun refahı için kullanıldığını hatırlatan uzmanlar, mülakat ve atama süreçlerinde şeffaflık sağlanmadığında kaynak israfı ve adaletsiz dağılımın söz konusu olacağını vurguluyor.

Aileyi koruyan yasalar ve uygulamaların, toplumda adaletin tesis edilmesine yardımcı olduğu, usulsüzlüklerin ise adaletsizlik hissini artırarak toplumsal huzursuzluğa yol açabileceği belirtiliyor. Devlet kurumlarının topluma örnek teşkil etmesi gerektiği ifade edilirken, kurumsal etik ve şeffaflığın ailelerin ve bireylerin toplumsal değerleri benimsemesine katkı sağlayacağına dikkat çekiliyor.

Bu bağlamda, Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın, söz konusu iddialara yönelik cevap vermesi ve bakanlığın şeffaflık ilkesine bağlı kalarak toplumun güvenini yeniden kazanması bekleniyor. Aile ve sosyal hizmetlerin etkin ve şeffaf bir şekilde yürütülmesinin, toplumun genel refahı ve aile yapısının güçlenmesi için hayati önem taşıdığı ifade ediliyor.

Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın açıklanması gereken konular ve cevaplanması gereken soruları tekrar ediyoruz:

Sayın Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş hanım,

Bu konuya öncelikle şu soruyu sorarak başlamak istiyorum.

Bu konuları gündeme getirdik diye garip guraba yedi tane şoförü çıkarmak mı adalet, bu sorular ya da konularla bu gariban şoförlerin ne ilgisi olabilir?

Şimdi diğer konuya dönebiliriz.

Hukuk İşleri Genel Müdürünüz Av. Özge Aydiç Toy, sizin talimatınızla aradığını beyan ederek, “Bakan Hanım’a bu soruları WhatsApp’tan göndermişsiniz. Bu whatsapptan göndermeniz doğru değil. Bir dost araması olarak değerlendirin. Bu haberlere devam ederseniz hukuki yollara başvurmak zorunda kalacağız.” diyerek tehditte bulundu.

Vatanını, devletini, milletini seven biri olarak, bu soruların cevabını ısrarla talep etmekteyiz. Bu bağlamda aşağıdaki konulara da açıklık getirilmesini istiyoruz:

Yıllardır bu kurumun emekçisi ve dava adamı olan İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdür Yardımcılarının görevden alınarak yerine atananlar, bizzat Bakan Yardımcısı Zafer Tarıktaroğlu tarafından mülakat yapılmıştır. Bu atamalar ve görevden almalar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’ne aykırı olarak yapılmıştır.

Bir bakan yardımcısının bunu bilememesi mümkün müdür?

Yönetmeliğin 5/A maddesi, personellerin görevlendirmeleri, mesleki yeterlilik ve liyakat esasına göre yapılmasına vurgu yapmaktadır. Ancak aşağıdaki görevlendirmeler yönetmelik hükümlerine aykırılık teşkil ettiği açıktır.

Hüseyin Keleş: Fizyoterapi mezunu olup engelli hizmetlerinde görevlendirilmiştir. Fizyoterapi mezunu olduğu için hiçbir birime il müdür yardımcısı olarak görevlendirilememektedir. Bunun yanı sıra hakkında birçok şaibe bulunduğu iddiası vardır.

Ozan Berktaş: Sosyoloji mezunu olup mesleki alanlarda görevlendirilmesi gerekirken Personel İşleri’ne görevlendirilmiştir. Bunun yanı sıra hakkında birçok şaibe bulunduğu iddiası vardır.

Serhat Arifoğlu: Sosyal Hizmetler mezunu olup Mali İşler’e görevlendirilmiştir. Bu görev için “İdari hizmetlerin yürütülmesi amacıyla en az dört yıllık lisans eğitimi veren siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakültelerine bağlı bölümlerden mezun olmak” hükmü bulunmaktadır.

Cem Çaylak: Sosyoloji mezunu olup Bilgi İşlem’e görevlendirilmiştir. Bunun yanı sıra hakkında birçok şaibe bulunduğu iddiası vardır.
*Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'a Çağrı: Şaibelerden Uzak Durulmalı!* https://basinaciklamasi.t.me
*Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'a Çağrı: Şaibelerden Uzak Durulmalı!*
Türkiye Aile Meclisi, Aile Bakanlığı’nın, ailelerin korunması ve toplumsal sağlığın sürdürülmesi açısından güvenilir bir kurum olması gerektiği vurguluyor. Uzmanlar, kurumsal usulsüzlüklerin güveni zedeleyerek ailelerin devlet kurumlarına olan inancını sarstığını belirtiyor.

Aile ve sosyal hizmetlerin etkinliğinin, doğru personel ve uygulamalarla sağlanacağına dikkat çeken uzmanlar, liyakat ve yeterlilikten uzak atamaların bu hizmetlerin kalitesini düşüreceğini ifade ediyor. Kamu kaynaklarının toplumun refahı için kullanıldığını hatırlatan uzmanlar, mülakat ve atama süreçlerinde şeffaflık sağlanmadığında kaynak israfı ve adaletsiz dağılımın söz konusu olacağını vurguluyor.

Aileyi koruyan yasalar ve uygulamaların, toplumda adaletin tesis edilmesine yardımcı olduğu, usulsüzlüklerin ise adaletsizlik hissini artırarak toplumsal huzursuzluğa yol açabileceği belirtiliyor. Devlet kurumlarının topluma örnek teşkil etmesi gerektiği ifade edilirken, kurumsal etik ve şeffaflığın ailelerin ve bireylerin toplumsal değerleri benimsemesine katkı sağlayacağına dikkat çekiliyor.

Bu bağlamda, Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın, söz konusu iddialara yönelik cevap vermesi ve bakanlığın şeffaflık ilkesine bağlı kalarak toplumun güvenini yeniden kazanması bekleniyor. Aile ve sosyal hizmetlerin etkin ve şeffaf bir şekilde yürütülmesinin, toplumun genel refahı ve aile yapısının güçlenmesi için hayati önem taşıdığı ifade ediliyor.

Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın açıklanması gereken konular ve cevaplanması gereken soruları tekrar ediyoruz:

Sayın Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş hanım,

Bu konuya öncelikle şu soruyu sorarak başlamak istiyorum.

Bu konuları gündeme getirdik diye garip guraba yedi tane şoförü çıkarmak mı adalet, bu sorular ya da konularla bu gariban şoförlerin ne ilgisi olabilir?

Şimdi diğer konuya dönebiliriz.

Hukuk İşleri Genel Müdürünüz Av. Özge Aydiç Toy, sizin talimatınızla aradığını beyan ederek, “Bakan Hanım’a bu soruları WhatsApp’tan göndermişsiniz. Bu whatsapptan göndermeniz doğru değil. Bir dost araması olarak değerlendirin. Bu haberlere devam ederseniz hukuki yollara başvurmak zorunda kalacağız.” diyerek tehditte bulundu.

Vatanını, devletini, milletini seven biri olarak, bu soruların cevabını ısrarla talep etmekteyiz. Bu bağlamda aşağıdaki konulara da açıklık getirilmesini istiyoruz:

Yıllardır bu kurumun emekçisi ve dava adamı olan İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdür Yardımcılarının görevden alınarak yerine atananlar, bizzat Bakan Yardımcısı Zafer Tarıktaroğlu tarafından mülakat yapılmıştır. Bu atamalar ve görevden almalar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’ne aykırı olarak yapılmıştır.

Bir bakan yardımcısının bunu bilememesi mümkün müdür?

Yönetmeliğin 5/A maddesi, personellerin görevlendirmeleri, mesleki yeterlilik ve liyakat esasına göre yapılmasına vurgu yapmaktadır. Ancak aşağıdaki görevlendirmeler yönetmelik hükümlerine aykırılık teşkil ettiği açıktır.

Hüseyin Keleş: Fizyoterapi mezunu olup engelli hizmetlerinde görevlendirilmiştir. Fizyoterapi mezunu olduğu için hiçbir birime il müdür yardımcısı olarak görevlendirilememektedir. Bunun yanı sıra hakkında birçok şaibe bulunduğu iddiası vardır.

Ozan Berktaş: Sosyoloji mezunu olup mesleki alanlarda görevlendirilmesi gerekirken Personel İşleri’ne görevlendirilmiştir. Bunun yanı sıra hakkında birçok şaibe bulunduğu iddiası vardır.

Serhat Arifoğlu: Sosyal Hizmetler mezunu olup Mali İşler’e görevlendirilmiştir. Bu görev için “İdari hizmetlerin yürütülmesi amacıyla en az dört yıllık lisans eğitimi veren siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakültelerine bağlı bölümlerden mezun olmak” hükmü bulunmaktadır.

Cem Çaylak: Sosyoloji mezunu olup Bilgi İşlem’e görevlendirilmiştir. Bunun yanı sıra hakkında birçok şaibe bulunduğu iddiası vardır.
SAPIKLIK TEŞVİKÇİSİ ÇOCUK İSTİSMARININ KILIFI: LANZAROTE SÖZLEŞMESİ FESH EDİLMELİDİR
ÇOCUK İSTİSMARININ KILIFI SAPIKLIK TEŞVİKCİSİ: LANZAROTE SÖZLEŞMESİ FESH EDİLMELİDİR

TÜRKİYE AİLE MECLİSİ: SİYONİZM DAYATMASI LANZAROTE SÖZLEŞMESİ ÇOCUKLARI FUHŞU SAPIKLIĞI PEDEFOLİYİ ve ÇOCUK İSTİSMARINI TEŞVİK EDİYOR ACİLEN SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMELİYİZ ÖNCEAHLAK ÖNCEAİLE SEFERBERLİĞİ BAŞLATMALİYİZ CİNSİ SAPIKLIKLARI YASAKLAYARAK MAL VARLIKLARINI AİLE FONU'NA AKTARMALIYIZ

25 Ekim 2007'de İspanya'nın Sömürgesi Lanzarote Adası'nda Avrupa Konseyi üye devletleri ile Türkiye'nin de içerisinde olduğu çok sayıda ülke arasında 'Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' imzalandı. Sözleşme'nin 18 Temmuz 2011'de yürürlüğe girmesinin yıldönümünde Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği tarafından önemli bir açıklama geldi. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği, "Lanzarote Sözleşmesi; çocuklarımızı fuhşa, pedofiliye, sapıklığa sürüklüyor!" diyerek sözleşmenin feshedilmesi gerektiğini kaydetti.
AhlaklıNesil AsıöınNesli AkıncıNesli için; Aileyi Nesli Dili Dini Devleti korumak AND için 20Temmuz Saat:9'da Bolu TokadîHayreddin'de önceAile buluşmasına önceAhlak şiarındaki tüm halkımız ailece davetli olduğu bildirildi.

Türkiye Aile Meclisi @cocukhaklariDe https://BASINaciklamasi.t.me SectikleriniDenetle.t.me @hakbirr

Uluslararası sözleşmeler ve yasalar fıtrata, inancımıza, hukuka uygun olmadığı müddetçe, aile yıkan, fıtrata aykırı Lanzarote, Cedaw, İstanbulSözleşmesi/6284 ve Toplumsal Cinsiyet gibi ifsat operasyonları durdurulmadıkça çocuklarımızı sapkın lobilerden korumamız mümkün olmaz. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği Başkanı Adem Çevik ve Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ebubekir Esad Baş tarafından gazetemize yapılan yazılı açıklamada küçük yaştaki çocukların fuhşa, pedofiliye sürüklendiği ve küresel sapkın şebekelerden Kaos/GLBTQP soykırım lobisine alenen teslim edildiği vurgulandı. Yapılan açıklamada, 6284 nolu yasayla halen yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi'nde Lanzarote Sözleşmesi'ne atıfta bulunulduğu da belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "‘Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması’ başlığını taşıyan ve Uluslararası bir sözleşme niteliğinde olan Lanzarote Sözleşmesi, 25 Ekim 2007 yılında İspanya’nın müstemlekesi olan ‘Lanzarote Adası’nda Avrupa Konseyi öncülüğünde AB Konseyi Üye Devletleri (Almanya, İtalya, Belçika, İngiltere, Fransa…) ile diğer bazı Devletler (Türkiye, ABD, Japonya, Tunus, Rusya…) arasında imzalanmıştır. Türkiye’de sözleşme 6084 sayılı kanun ile onaylanmış ve 25/10/2010 tarihinde kanunlaşmıştır. Dolayısıyla dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Lanzarote Sözleşmesi 10 Eylül 2011 tarihinde 28050 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
“ÇOCUKLARIN KÜRESEL MODA ENDÜSTRİSİNE KURBAN EDİLMESİ…”
Sözleşmenin ‘sözde’ amaçları her ne kadar; çocukların cinsel sömürü ve istismara uğramasını engellemek ve bu konuda ulusal-uluslararası iş birliği gerçekleştirmek, çocuk pornografisi ve fuhşunu yasaklamak ve bunun için gereken her türlü tedbiri almak, çocukların psiko-sosyal gelişimi açısından yıkıcı olabilecek etkilerini ortadan kaldırmak, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılması yoluyla gerçekleştirilebilecek çocuk pornografisi ile mücadele etmek, çocukların iyilik ve menfaatlerini en üstün değer olarak kabul etmek, önleyici-koruyucu ceza hukuku alanı oluşturmak, şeklinde ifade edilse de asıl hedefinin çocuklar için cinsel rıza yaşını düşürerek her türlü cinsel aktiviteye ortam hazırlanması ve çocukların küresel moda endüstrisine kurban edilmesi, müsait hale getirilmesi ile ilgili olduğu, sözleşmenin istisnai maddeleri incelendiğinde net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
SÖZLEŞMENİN HEDEFİNDE ÇOCUKLAR VAR
Burada ifade edilmesi gereken bir diğer önemli husus da hiç şüphesiz Lüksemburg Raporu’dur. Tam adı ‘Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismardan Korunması Terimler & Kavramlar Kılavuzu’ olan söz konusu rapor; BM Çocuk Hakları Sözleşmesi (1990), çocukların cin
ÇOCUK İSTİSMARININ KILIFI SAPIKLIK TEŞVİKCİSİ: LANZAROTE SÖZLEŞMESİ FESH EDİLMELİDİR

TÜRKİYE AİLE MECLİSİ: SİYONİZM DAYATMASI LANZAROTE SÖZLEŞMESİ ÇOCUKLARI FUHŞU SAPIKLIĞI PEDEFOLİYİ ve ÇOCUK İSTİSMARINI TEŞVİK EDİYOR ACİLEN SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMELİYİZ ÖNCEAHLAK ÖNCEAİLE SEFERBERLİĞİ BAŞLATMALİYİZ CİNSİ SAPIKLIKLARI YASAKLAYARAK MAL VARLIKLARINI AİLE FONU'NA AKTARMALIYIZ

25 Ekim 2007'de İspanya'nın Sömürgesi Lanzarote Adası'nda Avrupa Konseyi üye devletleri ile Türkiye'nin de içerisinde olduğu çok sayıda ülke arasında 'Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' imzalandı. Sözleşme'nin 18 Temmuz 2011'de yürürlüğe girmesinin yıldönümünde Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği tarafından önemli bir açıklama geldi. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği, "Lanzarote Sözleşmesi; çocuklarımızı fuhşa, pedofiliye, sapıklığa sürüklüyor!" diyerek sözleşmenin feshedilmesi gerektiğini kaydetti.
AhlaklıNesil AsıöınNesli AkıncıNesli için; Aileyi Nesli Dili Dini Devleti korumak AND için 20Temmuz Saat:9'da Bolu TokadîHayreddin'de önceAile buluşmasına önceAhlak şiarındaki tüm halkımız ailece davetli olduğu bildirildi.

Türkiye Aile Meclisi @cocukhaklariDe https://BASINaciklamasi.t.me SectikleriniDenetle.t.me @hakbirr

Uluslararası sözleşmeler ve yasalar fıtrata, inancımıza, hukuka uygun olmadığı müddetçe, aile yıkan, fıtrata aykırı Lanzarote, Cedaw, İstanbulSözleşmesi/6284 ve Toplumsal Cinsiyet gibi ifsat operasyonları durdurulmadıkça çocuklarımızı sapkın lobilerden korumamız mümkün olmaz. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği Başkanı Adem Çevik ve Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ebubekir Esad Baş tarafından gazetemize yapılan yazılı açıklamada küçük yaştaki çocukların fuhşa, pedofiliye sürüklendiği ve küresel sapkın şebekelerden Kaos/GLBTQP soykırım lobisine alenen teslim edildiği vurgulandı. Yapılan açıklamada, 6284 nolu yasayla halen yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi'nde Lanzarote Sözleşmesi'ne atıfta bulunulduğu da belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "‘Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması’ başlığını taşıyan ve Uluslararası bir sözleşme niteliğinde olan Lanzarote Sözleşmesi, 25 Ekim 2007 yılında İspanya’nın müstemlekesi olan ‘Lanzarote Adası’nda Avrupa Konseyi öncülüğünde AB Konseyi Üye Devletleri (Almanya, İtalya, Belçika, İngiltere, Fransa…) ile diğer bazı Devletler (Türkiye, ABD, Japonya, Tunus, Rusya…) arasında imzalanmıştır. Türkiye’de sözleşme 6084 sayılı kanun ile onaylanmış ve 25/10/2010 tarihinde kanunlaşmıştır. Dolayısıyla dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Lanzarote Sözleşmesi 10 Eylül 2011 tarihinde 28050 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
“ÇOCUKLARIN KÜRESEL MODA ENDÜSTRİSİNE KURBAN EDİLMESİ…”
Sözleşmenin ‘sözde’ amaçları her ne kadar; çocukların cinsel sömürü ve istismara uğramasını engellemek ve bu konuda ulusal-uluslararası iş birliği gerçekleştirmek, çocuk pornografisi ve fuhşunu yasaklamak ve bunun için gereken her türlü tedbiri almak, çocukların psiko-sosyal gelişimi açısından yıkıcı olabilecek etkilerini ortadan kaldırmak, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılması yoluyla gerçekleştirilebilecek çocuk pornografisi ile mücadele etmek, çocukların iyilik ve menfaatlerini en üstün değer olarak kabul etmek, önleyici-koruyucu ceza hukuku alanı oluşturmak, şeklinde ifade edilse de asıl hedefinin çocuklar için cinsel rıza yaşını düşürerek her türlü cinsel aktiviteye ortam hazırlanması ve çocukların küresel moda endüstrisine kurban edilmesi, müsait hale getirilmesi ile ilgili olduğu, sözleşmenin istisnai maddeleri incelendiğinde net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
SÖZLEŞMENİN HEDEFİNDE ÇOCUKLAR VAR
Burada ifade edilmesi gereken bir diğer önemli husus da hiç şüphesiz Lüksemburg Raporu’dur. Tam adı ‘Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismardan Korunması Terimler & Kavramlar Kılavuzu’ olan söz konusu rapor; BM Çocuk Hakları Sözleşmesi (1990), çocukların cinsel sömürü ve istismara karşı korunması amacıyla oluşturulmuş 2011/93 sayılı AB Direk
Selamet Akıncıları, “önce ahlak ve maneviyat önceAile ve Devlet” şiarıyla çalışacağız dedi
Selamet Akıncıları, “önce ahlak ve maneviyat önceAile ve Devlet” şiarıyla hedefiyle çalışacaklarını içeren bir manifesto yayınladı.
https://Basinaciklamasi.t.me

Selamet Akıncıları Birliği kurucu Başkanı Ahmet Tanrıverdi, manifesto yayınlayarak yapacakları çalışmalarla önceADALET ekseninde Adil Birr Dünya kurulması yolunda çalışacaklarını söyledi.
Tanrıverdi şu ifadelere yer verdi; “İlk insan, ilk Aile Reisi ilk Devlet Başkanı ve ilk Resülullah Hz. Adem atamızın babamızın yaratıcıdan alarak ortaya koyduğu şiar mefkure ve prensiplere karşı çıkılması ile başlayan hak ile bâtıl mücadelesi günümüze kadar gelmiş, kıyamete kadar da devam edecektir. Bu mücadelede Resüller Nebiler hakkın, onlara karşı çıkan Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehil ve Ebu Lehepler ise bâtılın temsilcisi olmuşlardır. Hakkı temsil eden Peygamberler Hakk adalet, iyilik aydınlık ve Allah’a kulluk KULHAKLARI anlayışını bâtılı temsil edenler ise zulmü, sömürüyü, karanlığı ve kula kulluk anlayışını temsil etmişlerdir.
Önceki Peygamberlerin ortaya koyduğu hak yolun ilkeleri zamanla değişikliğe uğramış, bozulmuş, Son CİHAD ve RAHMET Peygamberi Medine islam Devleti başkani Hz. Muhammed’in getirdiği Vahye dayalı İslâm’ın ise bozulmadığı, bozulmayacağı ve kıyamete kadar bâki kalacağı bizzat Allah tarafından vaad edilmiştir. Nur55
İslâm’ın ilkelerini bozamayacaklarını anlayan bâtılın temsilcileri Müslümanları bozmak, onların yaşayışlarını bâtıla uygun hale getirmek, kimliksiz kişiliksiz ruhsuz işbirlikçi bir Müslüman tipi oluşturmak için var güçleri ile çalışmışlar bunda da kısmen başarıya ulaşmışlardır. 600 yıl boyunca yeryüzünde hakkı ve adaleti hâkim kılan Osmanlı islam Devletini yıkmışlar, yerine kurulan 29 ekim de ilan edildiğinde ki ismiyle Türkiye islam Cumhuriyeti’ni de 1924 Anayas'sında yazdığı Devletin dini islam 2.maddesini kaldırarak tamamen yok ederek İslâm’ı yeryüzünden silmenin plan ve projelerini uygulamışlardır. Bugün bâtıl anlayışın, zulüm sömürünün siyonizmin temsilcilwri başta ABD/AB Rusya/Çin İsrail olmak üzere batı ülkeleridir. Bu ülkeler, halkı Müslüman olan tüm ülkeleri hegemonyaları altına almışlar, yönetimlerini istedikleri gibi oluşturmuşlar, yıllardır sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik olarak bozmaya, sömürmeye devam etmektedirler.
İslâm’ı yok etme projelerini uygulama safhasında iken 1969 yılında Necmeddin Erbakan Hocamız AKINCI KADROSUYLA ortaya atılarak hakkın savunuculuğunu üstlenmiştir. Erbakan Hocamızın mayası Allah’ın izniyle tutmuş, “Hak geldi, bâtıl zail oldu” sancağının altında milyonlar toplanmaya başlamıştır. Erbakan Hocamız 1970 yılında hakkı temsil etmek üzere Milli Nizam Partisi’ni kurmuş o kapatılınca da aynı gaye ile 1972 yılında Milli Selamet Partisi’ni kurmuş ve hakkın hâkimiyeti için var gücüyle çalışmaya başlamıştır. O yıldan itibaren büyük bir azim ve gayretle yaptığı faaliyetler, akan suyun tersine çevrilmesine vesile olmuş, ülkemiz kölelik anlayışından sıyrılarak liderliğe doğru yol yürümeye başlamıştır. İşte bizler, Osmanlı’nın öncü AKİNCİ kuvveti olan ve hakkın hâkimiyeti için gayret eden, savaşan CİHAD eden Akıncıların ortaya koyduğu ruhu yeniden diriltmeyi hedef alan Millî Nizam Milli Selamet MTTB AKINCI gençleriyiz. O dönemde taşıdığımız Akıncı ruhu yine Erbakan Hocamızın önderliğinde 1975 yılında Akıncılar Teşkilatı olarak Türkiye genelinde neşvü nema buldu. Akıncılar; ülkemizin o çalkantılı günlerinde anarşiye ve teröre karışmadan yaptığı faaliyetler ile halkımızın ruhuna ve gönlüne hitap ederek ahlâk ve fazilet yolunda hayırlı hizmetler yaptı.
Akıncı ruhunu hiç kaybetmeyen bizler aradan yıllar geçtikten sonra yeniden AKILLAR HEYETİ olarak bir araya gelerek ve kendimize “ Selâmet Akıncıları” adını vererek Türkiye genelinde binlerce Akıncı ile 14 iç vilayette teşkilatlarımızı oluşturduk. 4 bölgede istişare toplantıları yaptık. 81 il de teşkilatlanacağız inşaallah. Hemen AKINCI federasyonu AKINCILAR KONFEDERASYONU kuracağız.
Selamet Akıncılarının merkezi önümüzdeki aylarda istanbul da açılışı yapılacaktır.
Sel
Selamet Akıncıları, “önce ahlak ve maneviyat önceAile ve Devlet” şiarıyla hedefiyle çalışacaklarını içeren bir manifesto yayınladı.
https://Basinaciklamasi.t.me

Selamet Akıncıları Birliği kurucu Başkanı Ahmet Tanrıverdi, manifesto yayınlayarak yapacakları çalışmalarla önceADALET ekseninde Adil Birr Dünya kurulması yolunda çalışacaklarını söyledi.
Tanrıverdi şu ifadelere yer verdi; “İlk insan, ilk Aile Reisi ilk Devlet Başkanı ve ilk Resülullah Hz. Adem atamızın babamızın yaratıcıdan alarak ortaya koyduğu şiar mefkure ve prensiplere karşı çıkılması ile başlayan hak ile bâtıl mücadelesi günümüze kadar gelmiş, kıyamete kadar da devam edecektir. Bu mücadelede Resüller Nebiler hakkın, onlara karşı çıkan Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehil ve Ebu Lehepler ise bâtılın temsilcisi olmuşlardır. Hakkı temsil eden Peygamberler Hakk adalet, iyilik aydınlık ve Allah’a kulluk KULHAKLARI anlayışını bâtılı temsil edenler ise zulmü, sömürüyü, karanlığı ve kula kulluk anlayışını temsil etmişlerdir.
Önceki Peygamberlerin ortaya koyduğu hak yolun ilkeleri zamanla değişikliğe uğramış, bozulmuş, Son CİHAD ve RAHMET Peygamberi Medine islam Devleti başkani Hz. Muhammed’in getirdiği Vahye dayalı İslâm’ın ise bozulmadığı, bozulmayacağı ve kıyamete kadar bâki kalacağı bizzat Allah tarafından vaad edilmiştir. Nur55
İslâm’ın ilkelerini bozamayacaklarını anlayan bâtılın temsilcileri Müslümanları bozmak, onların yaşayışlarını bâtıla uygun hale getirmek, kimliksiz kişiliksiz ruhsuz işbirlikçi bir Müslüman tipi oluşturmak için var güçleri ile çalışmışlar bunda da kısmen başarıya ulaşmışlardır. 600 yıl boyunca yeryüzünde hakkı ve adaleti hâkim kılan Osmanlı islam Devletini yıkmışlar, yerine kurulan 29 ekim de ilan edildiğinde ki ismiyle Türkiye islam Cumhuriyeti’ni de 1924 Anayas'sında yazdığı Devletin dini islam 2.maddesini kaldırarak tamamen yok ederek İslâm’ı yeryüzünden silmenin plan ve projelerini uygulamışlardır. Bugün bâtıl anlayışın, zulüm sömürünün siyonizmin temsilcilwri başta ABD/AB Rusya/Çin İsrail olmak üzere batı ülkeleridir. Bu ülkeler, halkı Müslüman olan tüm ülkeleri hegemonyaları altına almışlar, yönetimlerini istedikleri gibi oluşturmuşlar, yıllardır sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik olarak bozmaya, sömürmeye devam etmektedirler.
İslâm’ı yok etme projelerini uygulama safhasında iken 1969 yılında Necmeddin Erbakan Hocamız AKINCI KADROSUYLA ortaya atılarak hakkın savunuculuğunu üstlenmiştir. Erbakan Hocamızın mayası Allah’ın izniyle tutmuş, “Hak geldi, bâtıl zail oldu” sancağının altında milyonlar toplanmaya başlamıştır. Erbakan Hocamız 1970 yılında hakkı temsil etmek üzere Milli Nizam Partisi’ni kurmuş o kapatılınca da aynı gaye ile 1972 yılında Milli Selamet Partisi’ni kurmuş ve hakkın hâkimiyeti için var gücüyle çalışmaya başlamıştır. O yıldan itibaren büyük bir azim ve gayretle yaptığı faaliyetler, akan suyun tersine çevrilmesine vesile olmuş, ülkemiz kölelik anlayışından sıyrılarak liderliğe doğru yol yürümeye başlamıştır. İşte bizler, Osmanlı’nın öncü AKİNCİ kuvveti olan ve hakkın hâkimiyeti için gayret eden, savaşan CİHAD eden Akıncıların ortaya koyduğu ruhu yeniden diriltmeyi hedef alan Millî Nizam Milli Selamet MTTB AKINCI gençleriyiz. O dönemde taşıdığımız Akıncı ruhu yine Erbakan Hocamızın önderliğinde 1975 yılında Akıncılar Teşkilatı olarak Türkiye genelinde neşvü nema buldu. Akıncılar; ülkemizin o çalkantılı günlerinde anarşiye ve teröre karışmadan yaptığı faaliyetler ile halkımızın ruhuna ve gönlüne hitap ederek ahlâk ve fazilet yolunda hayırlı hizmetler yaptı.
Akıncı ruhunu hiç kaybetmeyen bizler aradan yıllar geçtikten sonra yeniden AKILLAR HEYETİ olarak bir araya gelerek ve kendimize “ Selâmet Akıncıları” adını vererek Türkiye genelinde binlerce Akıncı ile 14 iç vilayette teşkilatlarımızı oluşturduk. 4 bölgede istişare toplantıları yaptık. 81 il de teşkilatlanacağız inşaallah. Hemen AKINCI federasyonu AKINCILAR KONFEDERASYONU kuracağız.
Selamet Akıncılarının merkezi önümüzdeki aylarda istanbul da açılışı yapılacaktır.
Selamet Akıncılarının hedefi; Hz. Peygamber’in, O’nun varislerinin ve bu yolun son döneminin bü
yük mücahidlerinden Erbakan ElBenna İzzetbegoviç seyyid kütüphane AkifErsoy'ların hedefi olan hakkı ve adaleti hâkim kılmak, zulmü ve sömürüyü ortadan kaldırmaktır.
Selamet Akıncılarının yolu; Müslümanlar arasında hiçbir şekilde ırk, dil, mezhep, meşrep, tarikat cemaat fraksiyon ayırımı yapmaksızın Hakk ve kardeşlik ölçüleri içinde bâtılın karşısında, hakkın safında ve yüce dinimiz İslâm şeriatının ortaya koyduğu ilke ve prensipler içinde yol yürümektir.
Selamet Akıncılarının hayat görüşü; hiçbir maddi menfaat içinde olmadan, şahsi çıkar düşünmeden, geleceğe dönük hesap yapmadan Allah’ın rızasına talip olmak, tevhid sancağını yüceltmek, “hayat iman ve cihaddır”  prensibiyle hareket etmektir.
Selamet Akıncılarının çizgisi; aynı gaye uğrunda faaliyet yapan diğer sivil toplum kuruluşları ile çatışmadan hatta onlarla zaman zaman ortak faaliyetler yaparak uhuvveti ümmetin maslahatı için ve İslâm birliğini sağlayıcı adımlar atmaktır.
Selamet Akıncılarının siyasi yolu; Erbakan Hocamızın ve yol arkadaşlarının ortaya koyduğu hedeflerini gerçekleştirme yolunda olan ve bu yolda azimle, gayretle çalışan, tarihimizin şanlı sahifelerine uygun yol yürüyen, misyon ve vizyonu ile çağlara hakkın ve adaletin mührünü vuran, her alanda yerli ve milli adımlar atan, siyonizmin karşısında şimşek olup çakan, bâtıl güçlerin üstüne yıldırım olup düşen, “önce ahlak ve maneviyat önceAile önceDevlet Hayra motor şerre fren” anlayışı ile dolu görüşlerin, liderlerin yoludur.
Selamet Akıncılarının Kızılelması, İslâm Birliğini kurmaktır. Bu gayeyle İslâm Ülkeleri arasında; Müslüman Ülkeler Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurulması, Müslüman Ülkeler Savunma  İşbirliği Teşkilatı’nın kurulması, Müslüman Ülkeler Ortak Pazarı Teşkilatı ve Birliği’nin kurulması, Müslüman Ülkeler Ortak Para Birimi’ne geçilmesi ve Müslüman Ülkeler Kültür  İşbirliği Teşkilatı’nın kurulması yolunda gayret etmek ve Erbakan Hocamızın gayesi olan Yeni Bir Dünya kurulması yolunda çalışmaktır.
Selamet Akıncılarının prensibi; yanlış yolda olan, yaşayışları bozuk olan insanımızı, gençlerimizi kazanmak için çalışmak, kişilere değil, yanlış zihniyetlere karşı olmak, her tür ve görüşte olan insanlarımızı kaybetmek yerine onları değerlerimizle buluşturmak anlayışı içinde hareket ederek, toplumumuza İslâm ahlak ve fazilet şuurunu kazandırmak için gayret etmektir. 
Suriye ve Filistin'i savunmak Türkiye'yi savunmaktır şiarıyla hareket edecek Selamet Akıncıları olarak siyonizme karşı fiilî savaşta seferberlik vazifesine tüm AKINCILAR olarak hazırız
Son olarak Selamet Akıncıları yozlaştırılan her türlü sosyal ve kültürel değerlerimizi yeniden asli hüviyetine kavuşturmak için ülke çapında canla başla cihad aşkıyla çalışmaya devam edecektir. Hakkın hakimiyeti için Asımnesli AkıncıNesli kuran nesli için önceAhlak önceAile şiarıyla çalışacağız. İnsanlığa aileye karşı savaş açan siyonizmin ve Masonluğun ve dayattığı ideolojilerin cinsi sapıklığın yasaklanmalı. Ailesiz cinsiyetsiz ahlakdız toplum operasyonlarını durdurabilmek içşn; kimliklerimizde ki GENDER kelimesinin kaldırılmasını talep ediyoruz. Yeni anayasanın fıtrata İslam'a uygun hazırlanması için faaliyetlerimizi devam ettireceğiz. kamuoyuna duyurulur”
20 Temmuz Bolu
https://Basinaciklamasi.t.me
Devletin Dini İslam ve Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalıdır!​ Hükümsüz LOZAN İptal Edilmelidir!
Devletin Dini İslam ve Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalıdır!​ Adalet Platformu HakBir SeçtikleriniDenetle Başkanı Adem Çevik, siyonizm masonlar işgalcilerin dayattığı Hukuksuz ve hükümsüz Lozan sözleşmesinin yıldönümünde yaptığı açıklamada LOZAN İPTAL EDİLMELİDİR PUTPERESTLİK İTPERESTLİK SİYONİZM MASONLUK KAMALİZM YASAKLANMALI" dedi.
https://BASINaciklamasi.t.me SectikleriniDenetle.t.me milliirade.t.me hakbirr.t.me ADALETplatformu.t.me

Devletin Dini İslam ve Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalıdır!​ Hükümsüz LOZAN İptal Edilmelidir!
Devletin Dini İslam ve Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalıdır!​ Adalet Platformu HakBir SeçtikleriniDenetle Başkanı Adem Çevik, siyonizm masonlar işgalcilerin dayattığı Hukuksuz ve hükümsüz Lozan sözleşmesinin yıldönümünde yaptığı açıklamada LOZAN İPTAL EDİLMELİDİR PUTPERESTLİK İTPERESTLİK SİYONİZM MASONLUK KAMALİZM YASAKLANMALI" dedi.
“29 Ekim 1923 Türkiye İslam Cumhuriyeti İlan Belgesinde, 1876 Kanuni Esasi'de 20 Ocak 1921 ilk anayasada ve 1924 anayasasında Türkiye islam Devletinin Dini Dini İslam’dır!
yeni Anayasa’da yeniden yer alarak fabrika ayarlarına dönülerek Laiklik ve Kemalizm adı altında İslam düşmanlığından vazgeçilmeli ve her din sahibine kendi dini hukuku uygulanabilmeli” dedi.Türkiye İslam Cumhuriyeti Devletinin 100. yılı ve Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Adalet Platformu HAKBİR SeçtikleriniDenetle Başkanı Adem Çevik, “Devlette devamlılık esastır 1000 yıllık devletimizin dini islam ibaresinin tekrar anayasa konularak siyonizm masonluk dayatması tüm Uluslararası sözleşmeler yasalar ve yönetmelikler islama aykırı olamaz maddesinin tekrar anayasa konulması elzemdir” ifadelerini kullandı.
SİYONİST İSRAİLİ BOYKOT İÇİN FİLİSTİN BİLADİŞAM TRABLUSGARP CEPHESİNDEN KAÇAN SABATAİST PAKRUDİN MASONLARIN SİYONİZM DAYATTIĞI ANAYASA VE YASALARI LOZAN HEZİMETİNİ RET ETMELİYİZ. ANAYASA ve KANUNLAR  İSLAM HUKUKUNA FITRATA UYGUN OLMALI! MECLİSİN DUVARİNDA HAKİMİYET ALLAHİNDİR YAZMALİ, HİLAFET MAKAMI DİRİLTİLEREK SİYONİST İSRAİLE MUDAHELE HAKKİMİZİ KULLANMALİYİZ. İSBANKDAKİ Terörist ittihatçı CHP HİSSESİ DİYANETE DEVİR! EDİLMELİ CHP KURUCU GENEL BASKANİNİN RESİMLERİ TUM MAHKEMELERDEN KALKMALİ...DİL SOYKİRİMİ YAPANLAR VE MİSAKİ-MİLLİYE İHANET EDENLER, CEPHEDEN KACANLAR, LOZAN HEZİMETİNİ İMZALAMAYAN BİRİNCİ MECLİSİ FESH EDEREK MİLLETVEKİLİ ATAYAN DİKTATÖRLER, İSGALCİLERLE İSBİRLİGİ YAPARAK BİN YİLLİK DEVLETİMİZİ YİKANLAR VATANA İHANET İLE GİYABİNDA YARGİLANMALİ. PUTLAR YİKİLMALİ FABRİKA YAPİLMALİ. İnsan haklarına ve anayasaya aykırı 5816 tek adam koruma kanunu acilen kaldırılmalı. CUMHURİYET İLAN BELGESİNDE TÜRKİYE İSLAM CUMHURİYETİDİR DEVLETİN DİNİ İSLAM’DIR! Kamuoyu, Türkiye'de yaşayan tüm kesimlerin ihtiyacını giderecek yeni anayasa için artık somut adım atılmasını istiyor. Türkiye'de uzun zamandır olan ve her kesimce konuşulan "yeni anayasa" ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Adalet Platformu Başkan Adem Çevik, devlette devamlılık esastır. 23 Aralık 1876 teşkilatı esasinin 11. Maddesinde, 20 Ocak 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 7. maddesinde ve bugün 29 Ekim 1923 yılında yapılan Cumhuriyetin ilanı belgesi ve 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 2. Maddelerinde "Türkiye Devletinin Dini Dini islamdır" maddesini hatırlatarak “Devletin Dini İslam” ve 'Türkiyeİslam Cumhuriyeti" ibaresinin yeni anayasaya eklenmesi gerektiğini belirtti.Siyonist israili boykot “İLK ANAYASAMIZDA İSLAM DİNİNİN KURALLARI KANUN VE UYGULAMADA ESAS ALINMIŞTIR”Son zamanlarda bir anayasal tadilatı siyasi partiler ve toplum nezdinde konuşulduğunu hatırlatan Çevik, “Herkes, her grup, her parti kendi görüşlerini ifade ediyorlar. Bildiğiniz gibi İslam bizim mensup olduğumuz bir din. Halkımızın kahir ekseriyetinin mensup olduğu bir din ve dini olarak milletimizin inanç, ahlaki değerler ve hayat biçimleriyle alakalı temel değerleri ortaya koymuş ve Müslüman olduğunu söyleyen kişileri de bu değerlere uygun bir yaşam biçimini kendilerine ideal bir hayat ölçüsü olarak kabul etmişlerd
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA

KONU Allaha Kurana islama müslümanlara hakaret eden CHP'ye Sözcü DenizYücel'e Suç Duyurusu

SUÇLAR: TCK m. 216/2, 218, 122, 125, 267, 115, 43, 53, 77, Türk Ceza Kanunu ihlali,
BM Siyasi Medeni Haklar Sözleşmesi ihlali

ŞÜPHELİLER: Deniz Yücel CHP Genel Başkan Yardımcısı Sözcüsü ve CHP Yönetim Kurulu

OLAY TARİHİ: 22 Temmuz 2024 ve halen suç işlenmeye devam edilmektedir.

MÜŞTEKİ: Adem ÇEVİK. TC. NO.12409824156 Tel:05327036115 hakbirr@gmail.com
Selamiali cad.17 Üsküdar/ist. @AdaletPlatformu @EzanPlatformu Selamet AKINCILARI Sözcüsü

DELİLER: Tüm hukuki yasal deliller, şahitler, tv, ajans medya Rtük https://basinaciklamasi.t.me https://www.haksozhaber.net/chpye-kefil-olanlar-teshircilik-savunusuna-ne-diyor-178909h.htm https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/chpli-yucel-ayetlere-sacmalik-dedi-4634673 https://www.youtube.com/watch?v=X9k1JKO4yCw

ÖZET: CHP Sözcüsü Deniz Yücel 22 Temmuz 2024 CHP Toplantısında islama kurana hakaret dolayısıyla Türkiye müslümanlarına ve dünya müslümanlarına hakaret aşağılama

İZAH: CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, partisinin basın toplantısında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ı hedef aldı. Yücel, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın cuma hutbesin, Kur'an-ı Kerim'de yer alan "Kadınların örtünmesi ve gençlerin erken yaşta evliliğe teşvik edilmesi." yönündeki tavsiyelerine karşı çıktı. Deniz Yücel, Ali Erbaş'a, "Hadsiz adam, burası Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet, kadınların kıyafetine, gençlerin ne zaman evleneceğine karışamazsın!" dedi.

KONU : Şüphelinin eylemine uyan suç/suçlar hakkında kamu davası açılması talebimizden ibarettir

AÇIKLAMALAR : 22 temmuz 2024 tarihinde CHP'li siyasetçi Deniz Yücel, kendi partisinden bile ve tüm müslümanlardan bile tepki çeken açıklamalarda bulundu. konuşmasında, "Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın cuma hutbesin, Kur'an-ı Kerim'de yer alan "Kadınların örtünmesi ve gençlerin erken yaşta evliliğe teşvik edilemezHadsiz adam, burası Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet, kadınların kıyafetine, gençlerin ne zaman evleneceğine karışamazsın!" ifadelerini kullandı.

ALLAH'a direkt savaş açamayanlar türban-başörtüsü diyanet üzerinden islam dinine müslümanlara, Allaha harp ilan etmektedirler. Aklı olan birisi Allaha açtığı harbi kazanamayacağına göre şüphelinin acil tedbir talebli olarak müşahede altına alınmasını arz ve taleb ederim.

Birleşmiş Milletler medeni ve siyasi haklara ilişkin uluslararası sözleşmesinin din özgürlüğünü düzenleyen 18. maddesi hükmü (18/2. Hiç kimse, kendi seçtiği bir din ya da inanca sahip olma ya da bunu benimseme özgürlüğünü zedeleyecek bir baskıya maruz bırakılamaz) Anayasa 90. madde gereği 1 ila 3 yıl hapisle yargılanır. Anayasa 90 Uluslar arası sözleşmeler tüm kanunlardan üstündür...

Halkın bir kesimini alenen aşağılama suçu TCK 216/2. Maddede aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama Madde 216-(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Şüpheli televizyon programında söylemiş olduğu sözleriyle, ülkemizde halkı kin nefret düşmanlığa sevk etmiş ve alenen başörtülüleri aşağılamıştır.
Ayrıca CHP ve Resmi ilk genel başkanı Mustafa Kemal'in annesi ilk evliliğinde 13 yaşında iken 33 yaşındaki Ali Rıza ile evlenmiş. 1936/2022 tarihlerinde 14 yaş ve üstü evlilikler yasal olarak teşvik edilmiştir. adanagundemi.com/adem-cevik-genc-evliliklerin-cezalandirilmasi-allah-ile-savasmaktir-10683-haberi
HALKIN BİR KESİMİNİN BENİMSEDİĞİ DİNİ DEĞERLERİ ALENEN AŞAĞILAMA SUÇU AÇISINDAN ŞİKAYETLERİMİZ
Şüphelinin hakaret ve aşağılama içerikli söylemleri bir müslüman olarak şahsımı benim gibi ailesinde başörtülü olan tüm vatandaşlarımızı derinden üzmüştür. Şüphelinin TV’de sarfettiği hakaret ve aşağılama içerikli sözlerin yayınından itibaren sosyal medyada başlayan tartışmalar, reel alana da taşmıştır. Bu sözlerin halkı kin ve düşmanlığa sevkettiği de açıktır. Atılı suç oluşmuştur. Alen
Tarihi hastaneye hak ettiği değer verilsin!
Tarihi “İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi” hak ettiği değeri görmüyor. Bürokrasinin yanlış yönlendirilmesi seneniyle tam kapasite çalışamayan Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi’nin eğitim ve araştırma hastanesine dönüştürülmesi talep ediliyor.

İstanbul’un en eski ve köklü hastanelerinden olan Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi, bürokrasinin yanlış yönlendirilmesi nedeniyle hak ettiği değeri göremiyor. İlk ve tek olma özelliğine sahip olan tarihi hastane, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, dermatoloji (cildiye) vakaları , lepra (cüzzam) hastalıkları alanında hizmet veriyor. Bürokrasideki yanlış yönlendirmeler nedeniyle sadece cüzzam hastanesi olarak bilinen hastane defalarca kapatılmak istendi. Ancak hastanenin önemi ve yakaladığı başarılar sebebiyle Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi faaliyetlerine devam etti. Şimdi de bürokrasinin yanlış yönlendirilmesi nedeniyle gereken değer verilmeyen hastanenin en kısa sürede hak ettiği şekilde eğitim ve araştırma hastanesine dönüştürülmesi bekleniyor.

Konuya ilişkin bir açıklama yapan Seçtiklerini Denetle ve Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’na seslenerek, Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi için gerekenin yapılmasını istedi.

“Eğitim ve araştırma hastanesine dönüştürülsün”

Yaptığı bir açıklamayla Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi’nin, eğitim ve araştırma hastanesi olması gerektiğini belirten Seçtiklerini Denetle ve Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, “2016 yılında Deri ve Tenasül Hastalıkları Hastanesi ile birleştirilmesi neticesinde sadece lepralı hastalara değil, aynı zamanda cinsel yolla bulaşan hastalıklar ile özellikle cildiye hastalarına da hizmet sunmayı sürdüren, dermatoloji camiasında önemli bir yere sahip olan, ülkemizde branşında ilk ve tek olan İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi’nde cildiye uzmanı hekim sayısının yeterli olması halinde 24 saat esasına dayalı hizmet veren bir devlet hastanesi haline gelmesi, cildiye polikliniği sayısının geçmiş yıllarda olduğu gibi tekrar artırılması, nöbetçi cildiye hekimi bulundurulması, hasta yatışlarının yapılması vb amaçlanan hizmet çeşitliliğinin artırabilmesi, profesör ve doçentlerin çalışacağı, öğretim görevlileri ve asistanların olması ile her hâlükârda tüm ihtiyaçlara kalıcı çözüm olacağı değerlendirildiğinden İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi’nin, enstitü ya da eğitim ve araştırma hastanesine dönüştürülmesini Sağlık Bakanlığı görevini üstlenen Sayın Prof. Dr. Kemal Memişoğlu tarafından gerçekleştirilmesini umut ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
https://BASINaciklamasi.t.me