@BASINAciklamasi
184 subscribers
388 photos
1 video
440 files
3.11K links
#AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE:KISAS
Siyonizm Kamalizm KAOS/GLP FUHŞ içki kumar riba MASONLUĞU YASAKLA #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle
Download Telegram
Siyonizm Dayatması CEDAW İstanbulSözleşmesi 6284, 5816 Fulbright Laisizm Kamalizm ihaneti teröre cinayete şiddete darbeye ahlaksızlığa teşviki durdurulmalı #ÖnceAHLAK Seferberliği başlatılmalı!

Siyonist İstanbul Sözleşmesi 6284 14.yıl BasınAçıklaması https://basinaciklamasi.t.me www.AdaletPlatformu.t.me

Türkiye Aile Meclisi: Siyonizm Dayatması CEDAW İstanbul Sözleşmesi 6284 Fulbright Laisizm Kamalizm DSÖ ihaneti terörü cinayeti şiddeti darbeyi teşviki durdurulmalı #ÖnceAHLAK Seferberliği başlatılmalı!

1-11 Mayıs 2011'de imzalanan Yasamanın derhal 8.3.2012 tarihli, 6284 nolu yasa bir an evvel baştan aşağı değiştirilmesi gerekir.

11 Mayıs 2011'de imzalanan ve kadük olan istanbul sözleşmesinin dayattığı 6284 fitne yasası Yasanın 1. Maddesi a bendinde de ifade edildiği gibi, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemeler esas alınır.” Bu durumda yasanın varlık meşruiyeti dayanağını kaybetmiştir. Konunun siyasi polemik konusu yapılmaması için TBMM’nin bu konuyu bir an evvel ele alarak neticelendirilmesi gerekir.

1.1-Yeni yasa, kesinlikle, toplumun inanç, tarih ve geleneklerine uygun bir şekilde ve cinsiyetçi bakış açısının dışında ele alınmalıdır. Yasa dilinde kavram ve ETCEP ve GREVİO kurumların ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi, biyolojik cinsiyeti yok sayan toplumsal ciddiyet iddiaları, GLPT+’ı dezavantajlı topluluk kabul ederek onlara pozitif ayırımcılık uygulanması, genç yaşta evlilik, ömür boyu nafaka, nafaka hapsi, genç evlilik hapsi gibi yakınma sebebi olan konularla, BİREY, GENDER gibi konularda, tanımlamalarda daha dikkatli olunması gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyoruz.

2-Yürütmenin bu anlamda “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna ilişkin Uygulama Yönetmeliği”nin de bir an evvel yeni çıkacak yasaya göre yeniden düzenlenmesi gerekir. O zamana kadar da varlık ve meşruiyetine ilişkin dayanağın ortadan kalkması sebebi ile, bu yönetmeliğe ilişkin bütün uygulama ve bu yönetmeliğe dayalı, genelge, yönerge, tamimlerin dondurulması gerekir.

2.1-İlgili yönetmeliğin 1.bölümü “Dayanak” ara başlığı altında 2. Maddesinde şöyle denilmektedir: “Bu Yönetmelik, 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 22 nci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.” Yönetmeliğin dayanağı yasa, yasanın dayanağı sözleşmedir. Sözleşmeden çekildiğimize göre bu yasa ve bu yönetmelik de meşruiyetini kaybetmiştir. Şiddette cinsiyetcilik terördür. Şiddete cinayete çare kısas hükmünün kanunlaşmaSıdır.
Kadük olan tahrifatlı ihanet sözleşmesi için 17 yıldır faaliyette olan adalet platformu ve Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik anayasa mahkemesine ve istanbul savcılığına da 86647 sayı ile suç duyurusu yapmıştı.

2.2-Yürütme bir an önce bu konuda izlenecek yol ve yönteme ilişkin bir takvim açıklaması gerekir.

2.3-“Sözleşmeden çekildik ama, yasa ve yönetmelikte bütün hükümler mevcuttur” gibi açıklamalara meydan vermeden, kapsamlı yeni bir düzenleme yapılmalıdır. Yeni düzenleme “Anadolu kriterleri olarak” toplumda hayal kırıklığına yol açacak hükümler içermemelidir. Eski uygulamaların tekrarı mahiyetinde yeni düzenlemeler toplumda bu kez daha şiddetli infiallere sebeb olabilir.

2.4-Toplum gelinen noktada CEDAW, LANZORE DSÖ İKLİM sözleşmelerinden kaynaklanan benzer düzenlemeler konusunda tedirginliğini korumaktadır. Bu düzenlemeleri yarın AİHM, AB ve BM gibi Uluslararası divanlarda ülkemiz aleyhine bir takım baskılar için gerekçe olarak kullanılabileceği unutulmamalıdır. Sorunun kökten çözümü için, bu anlamda CEDAW, LANZORETE ve bu sözleşmelerin ek protokolleri de dahil tamamını kapsayacak bir şekilde 6284 sayılı yasa kaldırılmayacaksa, bu konunun da hakkı üstün tutan yeni anayasa'da yer almasını talep ediyoruz. Siyonizm laisizm kamalizm erasmus fulbright masonluk yasaklansın

3-Yargı’nın ise yasa ve yönetmeliğin müstenidatı olan sözleşmeden çekilmemiz dolayısı ile, bu yasa ve yönetmeliğe dayalı tüm yargı işlemlerini
VAROLUŞ SAVAŞIMIZI KAZANMAK İÇİN ÖNCE HAK ÖNCE AHLAK ÖNCE AİLE SEFERBERLİĞİ BAŞLATIYORUZ
ADEM ÇEVİK: ÖNCE HAK ÖNCE AHLAK ÖNCE AİLE SEFERBERLİĞİ İLE VAROLUŞ SAVAŞIMIZI KAZANACAĞIZ
HAKKI ÜSTÜN TUTAN NİZAMI ANAYASA YASA SÖZLEŞMELER MÜFREDATTA UYGULAMADA ESAS ŞİAR OLACAK!

15Mayıs AİLE HAKLARI HAFTASI 10/16Mayıs Engelli Hakları 17Mayıs EŞCİNSEL SAPIKLIKLA MÜCADELE Haftası

https://BASINaciklamasi.t.me www.adaletplatformu.t.me www.hakbirr.t.me
www.t.me/insanhaklari www.t.me/SectikleriniDenetle www.milliirade.t.me


BİR UYGARLIK PROJESİ OLARAK “HAK KAVRAMI”
Dil bizim medeniyetimizde bir beslenme, tad ve konuşma için organ, lisan ve kalp anlamına gelir. Bu hafta AİLE HAFTASI, Engelli Hakları Haftası ve Bugün aynı zamanda Dil Bayramı.. devletimiz, dinimiz, dilimiz alfabemiz soykırımda! Siyonizm sabataizm laisizm kabbala masonlar 300'ler meclisi ve tüm işgalci düşmanlarımızın yerli hain işbirlikçilerinin dayattığı anayasa yasalar müfredat yerli milli fıtrata inancımıza uygun olursa kurtuluruz...
Medeniyetlerin alameti farikalarıdır kavramlar ve kurumlar. Bunlar aynı zamanda tarih ve geleneği, bir toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimini ifade eder. Allah (cc) de yaratılışı tek bir kelime ile ifade eder. Hakikat ile Gerçeği, Hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini, yani Hüsn ve Gubuh’u Gerçek ile gerçek dışı olanı bu değerler çerçevesinde idrâk eder ve yaşarız. Toplumların hafızaları ve davranış kalıpları bu iklimde hayat bulur.
Ödünç alınan kavram ve kurumlarla özgün bir medeniyet inşa ihya edilemez.
BİR UYGARLIĞIN ALAMETİ FARİKASI kendi kavram ve kurumlarında kendini gösterir. Batı dünyası bir yandan “çok kültürlülük”den söz ederken aslında, merkezinde kendinin yer aldığı uluslararası düzen ve sözleşmeler, örgütlerle TEK’çi bir modeli dayattı.
Batı’da HAK kavramı yoktur. RİGH “sağ, hak, sağ taraf, gerçek, doğruluk, düzen” anlamına gelir. Onun için HUMAN RİGHT “İnsan Hakları” diye tercüme edilemez. “İnsani sağduyu” anlamında “İnsan merkezli bir etik ve moral değer”i ifade eder. Bu çerçevede Magna Carta, ya da Westefelya protokolü de, bir “insan hakları” belgesi değildir olamaz. Magna Carta Kıralla derebeyleri arasında halkın nasıl zabtu rabt altına alınacağı, haraca bağlanacağı ve elde edilen zenginliğin nasıl paylaşılacağı ile ilgili bir oligarklar uzlaşmasıdır. Westefelya ise, yokedilen Kızılderili, köleleştirilen zenciler ve yurtları işgal edilen sarı ırkın el konulan malları ve köleleştirilen insanlarının kilise (Vatikan) ve derebeyler tarafından nasıl pay edileceği, yani sömürge mirasının paylaşımı ile ilgili bir sözleşmedir. Kendilerinden olmayan insanları “insanlaşma aşamasını tamamlamamış hayvanlar” olarak gören bir aklın ürünüdür. Sonuçta 1600’lerin ortalarında bu sözleşme ile, bugün yeni dünya düzeni için yeniden ele alınan Ulus devletler ve uluslararası düzenin temel dayanağı bu sözleşmedir. Bu sözleşme aynı zamanda işgalci toplulukların kendi aralarındaki 100 yıl savaşlarını bitirmeyi gaye edinmişti. Laiklik, Ulus düşüncesi, Kültür, Spor, Komunizm, Kapitalizm, Liberalizm, Faşizm, Feminizm gibi siyasi ideolojiler bu iklimde hayat bulmuştur. Bu proje, 100 yıl savaşlarının ardından, 1700 den başlayarak, 1789 Fransız devrimi ile yeni bir evreye inkılab etti, 1900lerin başında 1. Dünya savaşı, ardından 2. Dünya savaşı, adı konulmadık bir dünya savaşı olan soğuk savaş, terör ve darbelerle bugünlere geldik.
Bu sürecin sonunda, ABD ve çoğu ABD merkezli global şirketler yaklaşık olarak dünya gelirinin yarısına sahip, Çin ve Hindistan dünya nüfusunun yarısına sahip, Rusya toprak olarak ihtiyar kıtanın yarısına sahip, ama Çin ve Rusya’nın sahip olduğu toprak 170 milyonluk Rusyanın yarısı gibi. Böyle bir dünya sürdürülemez. Yeni dünya düzeni kaçınılmaz, ancak bu egemenlerin dayattığı bir düzen olmamalı.
Bugün ŞER GÜÇLER Global reset’çiler, Trans Humanizm’den söz ediyorlar. Tanrıyı tedavülden kaldırmaktan söz ediyorlar, insanın tanrı olmasından ve cinsiyetsiz ailesiz ahlaksız bir toplumdan söz ediyorlar. Bize kalırsa acil gündem bu olmalıdır. Starlink’ler ve 5G ile dünya global bir tehd
n daha net bir şekilde, sosyal ve kültürel alana müdahalenin Türkiye’yi içinden çıkılması zor buhranlara sürüklediğini söyleyebiliriz. Sözlüğümüz sınırlanırken zihnî faaliyetlerimiz, bilme ve düşünme kapasitemiz de daraltılmıştır.

Son iki yüzyıllık tarihimizde önce fizikî varlığımız yok edildi, sonra dilimizin ve kültürel unsurlarımızı yok edilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kaldık. Dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak iddiası, yıkıcı uygulamalarla yabancı dillerin istilasına dönüştü. Dil Devrimi (veya inkılâbı) olarak ifade edilen kavramın dünya dillerinde karşılığı bile yoktur. Dil Devrimi mesela İngilizceye her defasında “dil ıslahı/reformu” (language reform) olarak çevrilmekte ve tüm dünyaya böyle takdim edilmektedir.

Dil Devrimi uygulamalarındaki aşırılıklardan zamanla uzaklaşıldı. 1935 yılından itibaren itidal yoluna dönüldü. Bununla beraber aşırılığı ve yıkıcılığı benimseyenlerin tahripleri devam etti. Nitekim daha 15 küsur yıl önce görev yapan Millî Eğitim Bakanlarından biri dilimizin bin yıllık kelimelerini yasakladı. Türkçeyi ve Türk Edebiyatı’nın bin yılını yok sayacak bir müfredat operasyonuna girişti. Eğer o zatın planladıkları hayata geçirilebilseydi, tüm öğretim kademeleri İngilizcenin hakimiyetine bırakılacaktı.

Günümüzde devlet bir taraftan kaypak bir Öztürkçeyi esas alırken öte taraftan da Latince ağırlıklı, Batı dillerinden aktarma kelimelerden oluşan geniş bir sözlük oluşturuyor. Çok yakın zamanda devleti anlayabilmek ve 10 binlerce sayfalık resmî metinleri çözümleyebilmek için Latince, Fransızca veya İngilizce bilmek mecburiyetinde kalacağız.

Anlambilim (semantik) Türkiye’de yürütülen zorlayıcı dil politikalarının neredeyse tamamen dışarıda tuttuğu bir alandır. Dili ve kelimeleri rastgele değiştirerek yeniden kurmak isteyenler, kelimelerin tarih içinde kazandığı anlamlan, cümle içindeki ağırlıklarını, ifade derinliklerini, hassasiyet belirten yönlerini ve bağlantılarını asla dikkate almazlar. Esasında anlamı sürekli ıskalarlar. Böylece anlaşılmak kaygısı çekmeden üst perdeden emredici bir anlatma yolunu seçerler. Böyle hareket edenlere karşı en doğru yaklaşım manayı dilin merkezine yerleştirmektir. DerinTarih

D.Mehmet Doğan,Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı,
Türkiye Aile Birliği Yüksek İstişare Kurulu Üyesi

https://basinaciklamasi.t.me
“90’ıncı madde TBMM’nin millet iradesini by-pass etmektedir”

Açıklamanın sonunda çevik şu ifadelere yer verdi: “CEDAW dayatmasıyla AY’nin başlangıç kısmıyla, 10. ve 41. maddelerinde yer alan hükümler nedeniyle aile hakkında müspet neticelere vesile olmayacaktır. AY madde 90- Milletlerarası Anlaşmalar İç Hukukun Belirleyeni ve Parçasıdır: Anayasa’nın 90. maddesine 2004 yılında yapılan bir değişiklikle uluslararası anlaşmaların iç hukuktaki yeri belirlenmiştir. Buna göre, ‘Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.’ Ayrıca bu madde şu hükmü getirir: ‘Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.’ 90. madde, Türkiye’de seçimle gelen TBMM’nin millet iradesini, çoğunluk milletvekillerinin oylarıyla köklü şekilde by-pass etmektedir. Uluslararası sözleşmeleri Anayasa’nın üstünde bir norm olarak getirmektedir.
Siyonizm Sabataizm mason dayatmalarıyla 3 kasım 1839 da başlayan batıllaşma batılılaşma ihaneti yine aynı çevrelerin baskısıyla Hristiyan Katolik lâik İsviçre'de n alınan kanunlar ile ailemizin genetiği bozulmuş şimdide AB ABD BM NATO AİHS CEDAW DEVAW CEDAW DSÖ İKLİM G20 vb dayatmalarla aileye insanlığa savaş açılmıştır. 85 milyon insanın kimliğine 3.cinsi meşrulaştıran cinsiyetsiz Ailesiz ahlaksız toplum projesi GENDER kelimesi eklenmiştir. ailenin korunması için Çare fıtrata fabrika ayarlarına geri dönmemiz gerekir. Devletin dini islam yeniden anayasa da olmalı ve tüm uygulamalara yansımalı aileye insanlıpa savaş açan siyonizm Sabataizm laisizm kamalizm masonluk yasaklanmalı 17 Mayıs 1990'dan beri cşnsi sapıklığı eşcinselliği hastalık olmaktan çıkaran siyonizm pedefolizm emrindeki who dsö dünya sağlık örgütü erasmus Fulbright Türkiye'den defol demeliyiz.” dedi

Bugün Kartal da yarın Ümraniye'de ki basın açıklamamıza bekleriz
https://BASINaciklamasi.t.me antiGENDERgareketi.t.me ailemeclisi.t.me hakbir.t.me adaletplatformu.t.me
05327036115 02124612267 05322033274
Siyonizm CEDAW dayatmasıyla yasaklanan Genç evliliklerin teşvikiyle aile ve Ahlak seferberliği ile varoluş savaşımızı kazanacağız


19 MAYIS GENÇLİK BAYRAMI BASIN AÇIKLAMASI

BASINACIKLAMASI.T.ME

GENÇ EVLİLİĞİN YASAKLANMASI FITRATLA ALLAHLA SAVAŞMAK VE FUHŞU TEŞVİK ETMEKTIR

Adem Çevik: Genç evliliklerin cezalandırılması Allah ile savaşmaktır


Türkiye Aile Birliği Başkanı Adem Çevik yazılı açıklamada bulunarak, aileyi ve toplumu ifsat eden İstanbul Sözleşmesi, CEDAW ve Lanzarote Sözleşmesi gibi kanun ve yasalarla genç evlilik yasaklanırken, fuhşun teşvik edildiğini dile getirerek yetkilileri uyardı. CEDAW, İstanbul ve Lanzarote sözleşmelerinde örf, adet, dini kültür ve medeniyet değerlerinin yok sayıldığına dikkat çeken Çevik, “Ülkemizin kurucularından 13/14 yaşında padişah olan Fatih Sultan Mehmet ve GençOsman ve CHP'nin ilk kurucu resmi başkanı Selanikli Mustafa Kemal'in 33 yaşındaki babası Ali Rıza Efendi ilk evliliginde 13 yaşındaki Zübeyde Hanım ile yapmıştı. her daim örnek gösterilerek ‘Kızım, Fatih doğuracak yaştasın; oğlum, Fatih'in tahta oturduğu yaştasın.’ diyerek büyütüldük. Dedelerimiz 14 yaşlarında iken ülkemizin işgalinde, Çanakkale'de, kurtuluş savaşında, 15 Temmuz işgalinde ailesini korumak için vatanını canı pahasına korudu, şehid oldu. Devletimizin Gençlik Bakanlığı var, milletimizin gençlik bayramı var ama yasalarımızda gençlik kavramı yok. 18 yaş altı çocuk görülüyor. Genç evlendirerek sorumluluk vermediğimiz gençlerimizden ailemiz ve devletimiz için sorumluluk beklemek vicdan tutulması değil mi?” diye sordu.

Aklı olan sünnetullah ile savaşmaz


1936'dan 2001 yılına kadar 64 sene boyunca uygulanan Genç evliliği yasaklamak akıl vicdan tutulmasıdır. Genç evliliğe "erken evlilik , çocuk evlilik" maskesiyle karşı çıkanlar fuhuş ve terör uyuşturucu tuccarlarina karşı sessizler, hatta 13/14/15 yaşındaki genclerimizin PKK FETÖ NATO dağa kaçırılıp istismarına dilsiz şeytanlık yapilmaktadir. Ya bu genç evlilik yasağını kaldırın veya 33 yaşında iken 13 yaşındaki Zübeyde Hanım ile evlenen Ali Rıza Efendi'nin resmini... İstismar...

Allah'ın yasalarını çiğneyerek genç evliliklerin 2001'de yasaklandığını hatırlatan Çevik, “28 Haziran 2014'den itibaren de cezalandırılması ve genç babalara ‘tecavüzcü’ muamelesi sadece akıl tutulmasıdır. Genç evliliklerin cezalandırılması fıtratla, Allah ile savaşmaktır. Aklı olan sünnetullah ile savaşmaz. Fıtrata savaş açarak genç evliliği yasaklayanlar, küresel şer güçlerin desteklediği ailesiz, ahlaksız, cinsiyetsiz toplum projelerine, cinsi sapkınlıkların artmasına hizmet ederek millî güvenliğimizi ve geleceğimizi tehdit etmektedirler. Devlet başkanımız geç yaşta evlilikten şikâyet ediyor ama genç evliliği teşvik etmiyor, bilakis cezalandırıyor. TÜİK istatistiklerinde evlenme yaşı 30, 80 milyonluk ülkemizde 8 bin genç evlilik mağduru olması, gençlerimizin zaten aile yıkan yasalar ve sözleşmeler korkusuyla evlenmekten korkuyor olması, evliliğin teşvik edilmemesi, asgarî ücret ile geçinmenin zorluğu, toplumsal cinsiyet eşitliği veya adaleti TC/GENDER  maskesiyle eşcinsellestirme operasyonu yapılması, ülkemiz için bir varoluş savaşıdır. Çocukları istismardan, kadınları şiddetten ve ayrımcılıktan korumak maskesiyle yapılan mücadelede dikkat edelim fuhuş ve şiddet artıyor.” ifadelerine yer verdi.


Genç baba ve genç annelere zülümdür


“Genç evlenenlere, 14 yaşında aile kuranlara ‘tecavüzcü’ iftirası devlet eliyle çocuklarımıza genç anne ve babalara yapılan en büyük zulümdür. Genç evligin bilakis tesviki gerekir, hatta evlilik yaşına gelipte evlenmeyenlerden vergi alınmalı. Evlelenlere en az100 ay evli kalmak şartıyla 100 gram altın hediye edilerek evlilikler teşvik edilmeli. Toplumsal Cinsiyet maskeli fitneyle aileyi gençliği çocukları ifsat eden fuhuşu zinayı kürtajı savunan casusluk faaliyetleri de yapan Sapik kuruluslarin faaliyetleri terör faaliyeti kapsamında değerlendirilmeli yasaklanmalı mal varlıklarına el konulmalı” diyen Çevik, zulme sessizlik dilsiz şeytanlık olduğunu vurguladı.
Çevik, “İstanbul Sözleşmesi, CEDAW ve Lanzarote Sözleşmesi ve benzeri ile genç evlilik yasaklanır iken, fuhuş teşvik ediliyor. Namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalı. Bu yapılanlar kadınlarımıza ve çocuklarımıza karşı en ağır şiddettir. Çocuklarımız travma geçirmektedir. Bu Gençlik Bayramı'nda ve Fetih Bayramı'nda genç kadınlarımızın eşlerini serbest bırakarak ve gençliğimizi mankurtlaşmaktan kurtulması için putperestlik itperestlik erasmus Fulbright siyonizm sabataizm laisizm masonluk şehvet terörü teşhircilik tacizcilik  içki kumar glpt yasaklanmalı bir yılı geçmeyen süresiz nafaka düzenlenmesi 6284 iptaliyle meclisimiz ve Cumhurbaşkanımız bize çifte bayram yaşatmalarını istirham ediyoruz.” çağrısında bulundu.

https://chat.whatsapp.com/I1CszwGqXRmFvx5GgMnzle

..
Ahlaksız Ailesiz Cinsiyetsiz toplum operasyonlarına Dur!De!

fb.com/groups/ailehaklari/
Instagram.com/AileHaklari
M.me/AileFederasyon
Youtube.com/AileMeclisi
antiGENDERhareketi.t.me

SectikleriniDenetle.t.me

ADALETplatformu.t.me
FB.com/AdaletPlatformu
milliirade.t.me

AileyiKoru
nethaberler.com/adem-cevik-aileyi-ve-devleti-korumak-icin/

akasyam.com/mobil/ailemizi-ve-devletimizi-korumak-icin-sapiklik-batakligi-kurutulsun-184405/