Türkiye’nin savunma, havacılık ve uzay sektörlerinin yıldızlarını buluşturan, kendi alanında giderek bir marka haline gelen SAHA EXPO 2024’ün ülkemiz, sektörümüz ve katılımcı firmalar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Yerlilik oranını artırmayı, kritik teknolojileri ülkemize kazandırmayı, uluslararası rekabet gücümüzü yükseltmeyi amaçlayan SAHA İstanbul, kuruluşundan bu yana geçen 9 senede çok büyük mesafe katetti.
SAHA İstanbul; bugün 52 farklı sektörden üyeye, 1.200’ü aşkın şirkete, 29 üniversiteye ve 45 şehre yayılmış geniş bir ağa ulaşmıştır.
SAHA EXPO’nun ise Türk şirketlerini küresel pazarla buluşturan bir köprü vazifesi üstlendiğine tanık oluyoruz.
150 binden fazla ziyaretçi, 300’ün üzerinde delegasyon, 150’den fazla alıcı delegasyonu, 120’yi aşkın ülkeden üst düzey katılım, 1.400’den fazla şirket iştirakiyle SAHA EXPO, memnuniyetle belirtmek isterim ki savunma sektöründe önemli bir platform haline gelmiştir.
Yine fuar boyunca 4,6 milyar doları ihracat sözleşmesi olmak üzere toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmaların imzalanacak olması da dikkate değerdir.
Görüyoruz ki Türkiye, global savunma sanayisi sektöründe güçlü bir oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bu başarı; teknolojiyi tasarlama, geliştirme ve üretme yanında stratejik iş birlikleri ve uluslararası projelerle de perçinleniyor.
Bundan ne kadar iftihar etsek inanın azdır.
Yerlilik oranını artırmayı, kritik teknolojileri ülkemize kazandırmayı, uluslararası rekabet gücümüzü yükseltmeyi amaçlayan SAHA İstanbul, kuruluşundan bu yana geçen 9 senede çok büyük mesafe katetti.
SAHA İstanbul; bugün 52 farklı sektörden üyeye, 1.200’ü aşkın şirkete, 29 üniversiteye ve 45 şehre yayılmış geniş bir ağa ulaşmıştır.
SAHA EXPO’nun ise Türk şirketlerini küresel pazarla buluşturan bir köprü vazifesi üstlendiğine tanık oluyoruz.
150 binden fazla ziyaretçi, 300’ün üzerinde delegasyon, 150’den fazla alıcı delegasyonu, 120’yi aşkın ülkeden üst düzey katılım, 1.400’den fazla şirket iştirakiyle SAHA EXPO, memnuniyetle belirtmek isterim ki savunma sektöründe önemli bir platform haline gelmiştir.
Yine fuar boyunca 4,6 milyar doları ihracat sözleşmesi olmak üzere toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmaların imzalanacak olması da dikkate değerdir.
Görüyoruz ki Türkiye, global savunma sanayisi sektöründe güçlü bir oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bu başarı; teknolojiyi tasarlama, geliştirme ve üretme yanında stratejik iş birlikleri ve uluslararası projelerle de perçinleniyor.
Bundan ne kadar iftihar etsek inanın azdır.
Önümüze çıkartılan tüm engellere, maruz kaldığımız gizli-açık ambargolara, içimizdeki ihanet şebekelerinin sabotajlarına, müttefiklik hukukunu ayaklar altına alan kısıtlamalara rağmen son 22 yılda savunma sanayisi alanında tam anlamıyla bir destan yazdık.
Askerimizin, polisimizin ihtiyaç duyduğu en basit malzemelerin bile yurt dışından tedarik edildiği, bize asla yakışmayan eski Türkiye tablosuna son verdik.
Terör örgütlerine karşı yürüttüğü meşru operasyonlarda dahi başka ülkelerin silahına, aracına, gerecine muhtaç olan bir ülkeyi, savunma hamlelerimiz neticesinde dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtardık.
Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile Çelik Kubbe’nin uzun menzil hava savunmadaki gücü Siper ve diğer pek çok projemizle kendimizi sürekli geliştirmeye çalışıyoruz.
Tüm bunlarla birlikte uydu teknolojilerinde de devamlı bir atılım halindeyiz.
Geçtiğimiz yıl uzaya fırlattığımız, Türkiye’nin ilk yerli ve millî gözetleme uydusu İMECE ile artık dünyanın her yerinden herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan görüntü alma imkânına sahibiz.
Türksat 6A projesiyle de haberleşme uydularının üretimi alanında kendi uydusunu yapabilen sayılı ülkeler arasına girdik.
Şundan tüm milletimiz emin olsun:
Türkiye’nin savunma sanayisindeki bağımsızlık yürüyüşü sadece ülkemiz için değil, mazlumlarla birlikte tüm dünya için yeni bir dönemin habercisidir.
Askerimizin, polisimizin ihtiyaç duyduğu en basit malzemelerin bile yurt dışından tedarik edildiği, bize asla yakışmayan eski Türkiye tablosuna son verdik.
Terör örgütlerine karşı yürüttüğü meşru operasyonlarda dahi başka ülkelerin silahına, aracına, gerecine muhtaç olan bir ülkeyi, savunma hamlelerimiz neticesinde dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtardık.
Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile Çelik Kubbe’nin uzun menzil hava savunmadaki gücü Siper ve diğer pek çok projemizle kendimizi sürekli geliştirmeye çalışıyoruz.
Tüm bunlarla birlikte uydu teknolojilerinde de devamlı bir atılım halindeyiz.
Geçtiğimiz yıl uzaya fırlattığımız, Türkiye’nin ilk yerli ve millî gözetleme uydusu İMECE ile artık dünyanın her yerinden herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan görüntü alma imkânına sahibiz.
Türksat 6A projesiyle de haberleşme uydularının üretimi alanında kendi uydusunu yapabilen sayılı ülkeler arasına girdik.
Şundan tüm milletimiz emin olsun:
Türkiye’nin savunma sanayisindeki bağımsızlık yürüyüşü sadece ülkemiz için değil, mazlumlarla birlikte tüm dünya için yeni bir dönemin habercisidir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında bertaraf etme gücüne, kapasitesine ve kararlılığına sahiptir.
Türkiye, 85 milyon vatandaşının topyekûn kenetlenmesiyle her türlü tuzağı bozacak basireti de ziyadesiyle haizdir.
Her ne kadar şehitlerimiz sebebiyle acımız büyük olsa da Türkiye Yüzyılı ülkümüze kasteden alçaklarla mücadele azmimiz çok daha büyüktür.
Bu tarz kalleşliklerle bize geri adım attıracaklarını zannedenlerin tepesine binmeye, inlerini başlarına geçirmeye devam edeceğiz.
Şu gerçeği herkes yakında görecektir:
Milletimizin huzur ve güvenliğini hedef alan her türlü saldırı akim kalacak, başarısız olacak, en sonunda dönüp kandan beslenen terör baronlarını vuracaktır.
Savunma sanayisi çalışanlarımız da saldırıdan hemen sonra “Hainlere inat daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz!” diyerek bu milletin nasıl yenilmez bir iradeye, nasıl sarsılmaz bir imana sahip olduğunu göstermişlerdir.
İstiklal Marşımızdaki o asil ruha bir kez daha şahit olduk:
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Evet, teröre meydan okuyan TUSAŞ personelimizin şahsında bu millet yenilmeyeceğini, yıkılmayacağını, alçakları yurduna asla uğratmayacağını dost düşman herkese bir kez daha ilan etmiştir.
Türkiye, 85 milyon vatandaşının topyekûn kenetlenmesiyle her türlü tuzağı bozacak basireti de ziyadesiyle haizdir.
Her ne kadar şehitlerimiz sebebiyle acımız büyük olsa da Türkiye Yüzyılı ülkümüze kasteden alçaklarla mücadele azmimiz çok daha büyüktür.
Bu tarz kalleşliklerle bize geri adım attıracaklarını zannedenlerin tepesine binmeye, inlerini başlarına geçirmeye devam edeceğiz.
Şu gerçeği herkes yakında görecektir:
Milletimizin huzur ve güvenliğini hedef alan her türlü saldırı akim kalacak, başarısız olacak, en sonunda dönüp kandan beslenen terör baronlarını vuracaktır.
Savunma sanayisi çalışanlarımız da saldırıdan hemen sonra “Hainlere inat daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz!” diyerek bu milletin nasıl yenilmez bir iradeye, nasıl sarsılmaz bir imana sahip olduğunu göstermişlerdir.
İstiklal Marşımızdaki o asil ruha bir kez daha şahit olduk:
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Evet, teröre meydan okuyan TUSAŞ personelimizin şahsında bu millet yenilmeyeceğini, yıkılmayacağını, alçakları yurduna asla uğratmayacağını dost düşman herkese bir kez daha ilan etmiştir.
Terörün gayesi sadece masumları katletmek değildir, tedhiş ve korku ortamı oluşturmaktır.
Ülkemizde kimi çevreler maalesef bilerek veya bilmeyerek terörün bu hedefine ulaşmasına bir nevi aracılık yapmaktadır.
Son dönemde medyamız bu tür hadiselerde çok kötü bir sınav veriyor.
Hiçbir otokontrolün, hiçbir ahlaki değerin ve denetimin olmadığı sosyal medya mecralarını bir tarafa bırakıyorum.
Çünkü sosyal medya, zaten söz konusu Türkiye olduğunda terör eyleminin eksik kalan yanlarını tamamlayan bir operasyon aygıtına dönüşmüş durumda.
Bizi asıl üzen, böyle meselelerde çok daha sorumlu, çok daha titiz yayın yapmasını beklediğimiz kendi yazılı ve görsel medyamızdır.
Hepimizi yaralayan menfur cinayetlerde sergilenen sorumsuzluğun bir benzerinin TUSAŞ’taki terör eyleminde de tekrarlandığını görüyoruz.
Bunun kabul edilebilir, mazur ve makul görülebilir hiçbir yanı yoktur.
Milletin, memleketin, devletimizin güzide kurumlarının hak ve çıkarlarının reyting yarışlarına feda edilmemesi gerekiyor.
Tabii görüntüleri filtresiz bir şekilde milletin üzerine boca edenler ne kadar büyük yanlışın içindeyse bu görüntüleri servis edenler de devletimizin ve kurumlarımızın güvenliğine telafisi zor zararlar vermektedir.
Bundan sonra bu tür sorumsuzlukların üzerine daha kararlı gideceğiz.
Medyamızdan ve siyasetçilerimizden teröre karşı yürütülen mücadelenin topyekûn ve çok boyutlu bir mücadele olduğunu her zaman göz önünde bulundurarak hareket etmesini bekliyoruz.
Ülkemizde kimi çevreler maalesef bilerek veya bilmeyerek terörün bu hedefine ulaşmasına bir nevi aracılık yapmaktadır.
Son dönemde medyamız bu tür hadiselerde çok kötü bir sınav veriyor.
Hiçbir otokontrolün, hiçbir ahlaki değerin ve denetimin olmadığı sosyal medya mecralarını bir tarafa bırakıyorum.
Çünkü sosyal medya, zaten söz konusu Türkiye olduğunda terör eyleminin eksik kalan yanlarını tamamlayan bir operasyon aygıtına dönüşmüş durumda.
Bizi asıl üzen, böyle meselelerde çok daha sorumlu, çok daha titiz yayın yapmasını beklediğimiz kendi yazılı ve görsel medyamızdır.
Hepimizi yaralayan menfur cinayetlerde sergilenen sorumsuzluğun bir benzerinin TUSAŞ’taki terör eyleminde de tekrarlandığını görüyoruz.
Bunun kabul edilebilir, mazur ve makul görülebilir hiçbir yanı yoktur.
Milletin, memleketin, devletimizin güzide kurumlarının hak ve çıkarlarının reyting yarışlarına feda edilmemesi gerekiyor.
Tabii görüntüleri filtresiz bir şekilde milletin üzerine boca edenler ne kadar büyük yanlışın içindeyse bu görüntüleri servis edenler de devletimizin ve kurumlarımızın güvenliğine telafisi zor zararlar vermektedir.
Bundan sonra bu tür sorumsuzlukların üzerine daha kararlı gideceğiz.
Medyamızdan ve siyasetçilerimizden teröre karşı yürütülen mücadelenin topyekûn ve çok boyutlu bir mücadele olduğunu her zaman göz önünde bulundurarak hareket etmesini bekliyoruz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
85 milyonun kardeşçe, barış ve huzur içinde yaşadığı terörsüz Türkiye hedefimizle aramıza kimsenin girmesine müsaade etmeyeceğiz.
Türkiye düşmanlarının ülkemizi karanlığa sürüklemesine izin vermeyiz, vermeyeceğiz.
Türkiye düşmanlarının ülkemizi karanlığa sürüklemesine izin vermeyiz, vermeyeceğiz.
31 Mart’ta 10 yıllık fetret devrinden kurtardığımız Hatay’ı hep birlikte çok daha güzel yerlere taşıyacağız.
“Oy yoksa hizmet de yok” diyenlerden değil, bize oy versin veya vermesin Hataylı kardeşlerimizin tamamına hizmet götürenlerden olacağız.
31 Mart akşamı sandıkların kapanmasıyla birlikte seçim yarışı bitmiş, artık Hatay’a hizmet yarışı başlamıştır.
Önemli olan Hatay’ın bir an önce ayağa kalkmasıdır.
Önemli olan Hatay halkının birliği, beraberliği ve dayanışmasıdır.
Cumhur İttifakı olarak milletimizin teveccühüne layık olmaya çalışacağız.
Beşerî ve kültürel zenginliğimizin sembol şehri Hatay, artık belediyecilik hizmetlerinde de parmakla gösterilecek.
Cumhur İttifakı’nın Gerçek Belediyecilik vizyonuna güvenen Hatay halkına gönülden teşekkür ediyorum.
İnşallah bize inanan, itimat eden Hatay halkına aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz.
“Oy yoksa hizmet de yok” diyenlerden değil, bize oy versin veya vermesin Hataylı kardeşlerimizin tamamına hizmet götürenlerden olacağız.
31 Mart akşamı sandıkların kapanmasıyla birlikte seçim yarışı bitmiş, artık Hatay’a hizmet yarışı başlamıştır.
Önemli olan Hatay’ın bir an önce ayağa kalkmasıdır.
Önemli olan Hatay halkının birliği, beraberliği ve dayanışmasıdır.
Cumhur İttifakı olarak milletimizin teveccühüne layık olmaya çalışacağız.
Beşerî ve kültürel zenginliğimizin sembol şehri Hatay, artık belediyecilik hizmetlerinde de parmakla gösterilecek.
Cumhur İttifakı’nın Gerçek Belediyecilik vizyonuna güvenen Hatay halkına gönülden teşekkür ediyorum.
İnşallah bize inanan, itimat eden Hatay halkına aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Türkiye sadece tarihiyle, kültürüyle, birikimiyle değil, hadiseleri okuyuş tarzı itibarıyla da çok büyük bir devlettir.
İktidar ve ittifak olarak bir adım atmadan önce her şeyi en ince detayına kadar hesaba katıyoruz.
İktidar ve ittifak olarak bir adım atmadan önce her şeyi en ince detayına kadar hesaba katıyoruz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Biz meydanlarda verdiği sözü göreve gelince unutanlardan değiliz. Deprem bölgemiz sanayisiyle, ticaretiyle, üretimiyle, kültürel zenginliğiyle yeniden ayağa kalkana kadar buradan asla ayrılmayacağız.
Bizim dış politikamızın ana omurgası Türkiye eksenidir. Türkiye’nin millî menfaatleri, güvenlik hassasiyetleri, ekonomik ve ticari çıkarları en temel önceliğimizdir.
Bu kapsamda, BRICS platformunda yer alan ülkelerle ciddi iş birliği potansiyeline sahip olduğumuz kanaatindeyiz.
Biz makas değiştirmiyoruz, bilakis Türkiye merkezli bir anlayışla değişen küresel sistemde hak ettiğimiz yeri almaya çalışıyoruz.
Çok uluslu iş birliği platformlarıyla münasebetlerimizi farklı seviyelerde ilerletme çabalarımızın arka planında işte bu bakış açısı vardır.
Dünya yüz ölçümünün %30’unu, nüfusunun %45’ini kapsayan…
Küresel petrol üretiminin %40’ını, mal ihracatının %25’ini, ticaretin 5’te 2’sini gerçekleştiren...
Global düzeyde ekonomik açıdan bir cazibe merkezi haline dönüşen…
Hasılı dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefleyen ülkemiz için önemli fırsatlar sunan BRICS’le ilişkilerimizi ilerletmenin her bakımdan Türkiye’nin faydasına olacağına inanıyoruz.
Ülkemizin BRICS’le gelişen münasebetleri, mevcut angajmanlarımızın alternatifi asla değildir ve olamaz.
Türkiye, tüm bu platformlarda bir NATO müttefiki ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakereleri yürüten ülke kimliğiyle yer almaktadır.
Millet olarak bin yıllardır hangi mecrada ilerliyorsak bugün ve yarın da aynı çizgide istikbal yürüyüşümüzü devam ettireceğiz.
Bu kapsamda, BRICS platformunda yer alan ülkelerle ciddi iş birliği potansiyeline sahip olduğumuz kanaatindeyiz.
Biz makas değiştirmiyoruz, bilakis Türkiye merkezli bir anlayışla değişen küresel sistemde hak ettiğimiz yeri almaya çalışıyoruz.
Çok uluslu iş birliği platformlarıyla münasebetlerimizi farklı seviyelerde ilerletme çabalarımızın arka planında işte bu bakış açısı vardır.
Dünya yüz ölçümünün %30’unu, nüfusunun %45’ini kapsayan…
Küresel petrol üretiminin %40’ını, mal ihracatının %25’ini, ticaretin 5’te 2’sini gerçekleştiren...
Global düzeyde ekonomik açıdan bir cazibe merkezi haline dönüşen…
Hasılı dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefleyen ülkemiz için önemli fırsatlar sunan BRICS’le ilişkilerimizi ilerletmenin her bakımdan Türkiye’nin faydasına olacağına inanıyoruz.
Ülkemizin BRICS’le gelişen münasebetleri, mevcut angajmanlarımızın alternatifi asla değildir ve olamaz.
Türkiye, tüm bu platformlarda bir NATO müttefiki ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakereleri yürüten ülke kimliğiyle yer almaktadır.
Millet olarak bin yıllardır hangi mecrada ilerliyorsak bugün ve yarın da aynı çizgide istikbal yürüyüşümüzü devam ettireceğiz.
Hatay’da deprem konutlarının teslim töreninin yanı sıra İskenderun-Antakya Otoyolu’nun da temel atmasını gerçekleştirdik.
Yatırım tutarı 32,4 milyar lira olan İskenderun-Antakya Otoyolu’nun şimdiden Hatay halkına ve bölgeye hayırlı olmasını diliyorum.
Otoyolumuz İskenderun’da başlayacak, Belen’i 810 metrelik bir tünelle geçip Bahçe Deresi Vadisi’ni takip ederek Amanos Dağları’nı 8 bin 566 metrelik tünelle aştıktan sonra Amik Ovası’na ulaşacaktır.
Proje sayesinde zamandan 3 milyar lira, akaryakıttan 400 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 3,4 milyar liralık tasarruf sağlayacağız.
Yatırım tutarı 32,4 milyar lira olan İskenderun-Antakya Otoyolu’nun şimdiden Hatay halkına ve bölgeye hayırlı olmasını diliyorum.
Otoyolumuz İskenderun’da başlayacak, Belen’i 810 metrelik bir tünelle geçip Bahçe Deresi Vadisi’ni takip ederek Amanos Dağları’nı 8 bin 566 metrelik tünelle aştıktan sonra Amik Ovası’na ulaşacaktır.
Proje sayesinde zamandan 3 milyar lira, akaryakıttan 400 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 3,4 milyar liralık tasarruf sağlayacağız.
23 Ekim’deki terör saldırısı sonrasında ülkemizle güçlü dayanışma sergileyen tüm dost ve kardeş ülkelere, tüm devlet ve hükûmet başkanlarına, uluslararası kuruluşların yetkililerine kalpten teşekkür ediyorum.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin saldırıyı kınayan ve ülkemize taziye sunan açıklamasını da memnuniyetle not ettik.
Ülkemizde muhalif-muvafık ayırmadan siyasi partilerimizin teröre karşı tek ses, tek nefes olmasını da takdirle karşıladığımızı ifade ediyorum.
Ancak faili apaçık ortada olan bir terör eylemini dahi kınamayanları veya failini gizleyerek kınamış gibi yapanları ise milletimize havale ediyorum.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin saldırıyı kınayan ve ülkemize taziye sunan açıklamasını da memnuniyetle not ettik.
Ülkemizde muhalif-muvafık ayırmadan siyasi partilerimizin teröre karşı tek ses, tek nefes olmasını da takdirle karşıladığımızı ifade ediyorum.
Ancak faili apaçık ortada olan bir terör eylemini dahi kınamayanları veya failini gizleyerek kınamış gibi yapanları ise milletimize havale ediyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Terör baronları Türk siyasetini dizayn edemeyecekler, 85 milyonun arasına nifak duvarları öremeyecekler, ülkemizi istikametinden saptıramayacaklar.
Yurt içinde veya dışında Türkiye düşmanlarıyla birlikte hareket edenlerin akıbetleri berbat olacaktır.
Yurt içinde veya dışında Türkiye düşmanlarıyla birlikte hareket edenlerin akıbetleri berbat olacaktır.
Ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında yaşayan vatandaşlarımızın her birinin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyorum.
Ülkemizde ve dünyanın farklı coğrafyalarında bayram sevincimizi paylaşan dostlarımızın tamamına ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Binlerce yıllık devletler silsilemizin son ve ebedî halkası olan Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere devletimizin kurucu kadrolarını şükranla yâd ediyorum.
Malazgirt’ten bugüne istiklalimiz ve istikbalimiz için vatan topraklarını kanlarıyla sulayan şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Millet olarak Cumhurbaşkanlığı forsumuzdaki 16 yıldızda manasını bulan, 2 bin 200 yılı aşan köklü bir devlet geleneğine sahibiz.
Anadolu topraklarında Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve nihayet Cumhuriyete uzanan devletlerimizin mirası olan bağımsız, güçlü, onurlu, müreffeh Türkiye’yi ilelebet payidar kılmakta kararlıyız.
Allah’ın yardımı, milletimizin feraseti ve desteği, ülkemizin siyasi ve askerî gücü sayesinde, girdiğimiz yeni dönemden Cumhuriyetimizi daha da güçlenmiş olarak çıkartmak azmindeyiz.
Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları ali, hatıraları baki olsun.
Cumhuriyetimizin 101’inci yıl dönümü kutlu olsun.
Ülkemizde ve dünyanın farklı coğrafyalarında bayram sevincimizi paylaşan dostlarımızın tamamına ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Binlerce yıllık devletler silsilemizin son ve ebedî halkası olan Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere devletimizin kurucu kadrolarını şükranla yâd ediyorum.
Malazgirt’ten bugüne istiklalimiz ve istikbalimiz için vatan topraklarını kanlarıyla sulayan şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Millet olarak Cumhurbaşkanlığı forsumuzdaki 16 yıldızda manasını bulan, 2 bin 200 yılı aşan köklü bir devlet geleneğine sahibiz.
Anadolu topraklarında Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve nihayet Cumhuriyete uzanan devletlerimizin mirası olan bağımsız, güçlü, onurlu, müreffeh Türkiye’yi ilelebet payidar kılmakta kararlıyız.
Allah’ın yardımı, milletimizin feraseti ve desteği, ülkemizin siyasi ve askerî gücü sayesinde, girdiğimiz yeni dönemden Cumhuriyetimizi daha da güçlenmiş olarak çıkartmak azmindeyiz.
Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları ali, hatıraları baki olsun.
Cumhuriyetimizin 101’inci yıl dönümü kutlu olsun.