ürülmesini talep ediyoruz.
3-Yargı’nın ise yasa ve yönetmeliğin müstenidatı olan sözleşmeden çekilmemiz dolayısı ile, bu yasa ve yönetmeliğe dayalı tüm yargı işlemlerinin bu durumda, TBMM’den çıkacak yeni yasaya kadar dondurulması, Yeni yasanın çıkmasını “Bekleme konusu” yapması gerekir.
Bu konu tek başına aile içi şiddetle açıklanamaz. Bu bahane ile sözleşmeye destek veren siyasi partileri, örgütleri ve STK’ları kınıyor, milletimizin bu konudaki ferasetine güveniyoruz.
-Bugünkü Aile Bakanlığı ve Bürokrasisi ve Merkezi hükümet ve yerel yönetimlerde görev yapan personelin eğitim aldığı üniversite mezunları, bu süreçte hep İstanbul sözleşmesine göre yapılandırıldı, yerleştirildi ve eğitildi. Bu sebeble bu kadroların en kısa sürede yenilenmesi gerekir. Bakanlık ve bilim ve politika kurullarından, müşavirliklerinden, dış ülke temsilciliklerinden ve bürokrasinden başlayarak gözden geçirilmesi, yenilenmesi gerekir. Aksi halde bu kararın gerçek hayatta bir karşılığı olmayacak, yakınmalar devam edecektir.
Devletimizi Şiddeti besleyen içki kumar Riba fuhşu teşhirciliği yasaklamaya davet ediyoruz. Önce Ahlak seferberliği için Laiklik TCE TCA GENDER kalkmali. Kimlikler cinsiyetler farklı renk olmalı.
20/28/30 Ocak tarihlerinde saat:13/14 arası 81 il camii veya şehir meydanlarında İstanbul fatih camiinde Ailemizi/Neslimizi Dinimizi/Devletimizi korumak için; İstanbul Sözleşmesinin felsefi temelini oluşturan CEDAW Sözleşmesi'nden de çekilelim. KAOS/GLBTİQPEZ+ cinsi sapıklık faaliyetleri yaparak soykırım suçu işleyen terör casusluk faaliyetlerinde bulunanlar Eşcinsel cinsi sapıklığı meşrulaştıranlar başta DSÖ/WHO olmak üzere temelli Kapatılsın el konulacak mal varlıkları da Genetigiyle oynanan Aile Medeniyetimizi Diriltmek için kullanılsın.
2023 Yüzyıl Seçimleri Son Kale #önceAile taraftarları ile Aileyi yoketme taraftarları arasında olacak Seçime giren girmeyen oy kullanan kullanmayan tüm vicdanlı sağduyu sahiplerini Ailemizi/Neslimizi Dinimizi/Devletimizi korumaya VAROLUŞ SAVAŞIMIZA ÇAĞIRIYORUZ! #önceAile #önceAdalet için; Anayasa'ya yetmez ama kerhen evet demeye davet ediyoruz.
Saygılarımızla 5 Ocak 2024 Âdem Çevik, Türkiye Aile Meclisi Sözcüsü 02124365966 https://t.me/basinaciklamasi t.me/milliirade t.me/antiGENDERhareketi #AileniNesliniKoru
n daha net bir şekilde, sosyal ve kültürel alana müdahalenin Türkiye’yi içinden çıkılması zor buhranlara sürüklediğini söyleyebiliriz. Sözlüğümüz sınırlanırken zihnî faaliyetlerimiz, bilme ve düşünme kapasitemiz de daraltılmıştır.

Son iki yüzyıllık tarihimizde önce fizikî varlığımız yok edildi, sonra dilimizin ve kültürel unsurlarımızı yok edilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kaldık. Dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak iddiası, yıkıcı uygulamalarla yabancı dillerin istilasına dönüştü. Dil Devrimi (veya inkılâbı) olarak ifade edilen kavramın dünya dillerinde karşılığı bile yoktur. Dil Devrimi mesela İngilizceye her defasında “dil ıslahı/reformu” (language reform) olarak çevrilmekte ve tüm dünyaya böyle takdim edilmektedir.

Dil Devrimi uygulamalarındaki aşırılıklardan zamanla uzaklaşıldı. 1935 yılından itibaren itidal yoluna dönüldü. Bununla beraber aşırılığı ve yıkıcılığı benimseyenlerin tahripleri devam etti. Nitekim daha 15 küsur yıl önce görev yapan Millî Eğitim Bakanlarından biri dilimizin bin yıllık kelimelerini yasakladı. Türkçeyi ve Türk Edebiyatı’nın bin yılını yok sayacak bir müfredat operasyonuna girişti. Eğer o zatın planladıkları hayata geçirilebilseydi, tüm öğretim kademeleri İngilizcenin hakimiyetine bırakılacaktı.

Günümüzde devlet bir taraftan kaypak bir Öztürkçeyi esas alırken öte taraftan da Latince ağırlıklı, Batı dillerinden aktarma kelimelerden oluşan geniş bir sözlük oluşturuyor. Çok yakın zamanda devleti anlayabilmek ve 10 binlerce sayfalık resmî metinleri çözümleyebilmek için Latince, Fransızca veya İngilizce bilmek mecburiyetinde kalacağız.

Anlambilim (semantik) Türkiye’de yürütülen zorlayıcı dil politikalarının neredeyse tamamen dışarıda tuttuğu bir alandır. Dili ve kelimeleri rastgele değiştirerek yeniden kurmak isteyenler, kelimelerin tarih içinde kazandığı anlamlan, cümle içindeki ağırlıklarını, ifade derinliklerini, hassasiyet belirten yönlerini ve bağlantılarını asla dikkate almazlar. Esasında anlamı sürekli ıskalarlar. Böylece anlaşılmak kaygısı çekmeden üst perdeden emredici bir anlatma yolunu seçerler. Böyle hareket edenlere karşı en doğru yaklaşım manayı dilin merkezine yerleştirmektir. DerinTarih

D.Mehmet Doğan,Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı,
Türkiye Aile Birliği Yüksek İstişare Kurulu Üyesi

https://basinaciklamasi.t.me