Victor Orban'ın geleceği yok, yolu kısa...

Sokak röportajında bir vatandaş:

"Eskiden Ramazan'da 30 kişiyi iftara davet ettiğimi hatırlarım.

Şimdi bir kişiyi ağırlamak bile zor hale geldi. Milleti bu duruma düşürenler utansın."

Fatih Altaylı: "Murat Kurum'a konuşma yapması ve televizyona çıkması yasaklanırsa daha başarılı kampanya yürütecektir."

Hindistan'da kısa devre nedeniyle yol kenarındaki restoranlar yanıyor

Uttar Pradesh eyaletindeki Greater Noida'daki Bisrakh polis karakolunun bazı dhabalarında kısa devre nedeniyle büyük bir yangın çıktı.

Yangın kısa sürede çok sayıda işyerini sardı. Olay yerine 10 itfaiye aracı sevk edildi.

İtfaiye Şefi (CFO) Pradeep Kumar: "Gaur Şehir Çemberi içinde bulunan birkaç dhabada yangın çıktığı bilgisini aldık. İtfaiye araçları derhal bölgeye doğru yola çıktı. Olay yerine vardığımızda altı dhaba ve iki dükkanın alevler içinde olduğunu gördük," dedi.

(Dhaba, Hindistan yarımadasında, özellikle Pakistan ve kuzey Hindistan'da yol kenarındaki bir restorandır. Karayolları üzerinde bulunuyorlar, genellikle yerel lezzetler sunuyorlar ve aynı zamanda kamyon durağı olarak da hizmet veriyorlar. En çok benzin istasyonlarının yanında bulunurlar ve çoğu günün 24 saati açıktır.)

Çin'in Yanjiao kentindeki restoranda büyük bir patlama meydana geldi

Çin'in Yanjiao kentinde bu sabah meydana gelen büyük bir patlamada çok sayıda bina ve araç hasar gördü. Can kayıpları olduğu bildiriliyor.

Kamuoyunun yüksek müsadesiyle ve bütün dünya insanlığı adına şu Putin karakterine de "Ha s.ktir oradan" diyorum.

Şuradan şuraya hareket edecek güçleri, sistemleri, paraları, birlikleri, talimleri, moralleri, hiçbir şeyleri yok.

O nükleer santraller ve nükleer füzeler metafizik sinyallerle patlamasın diye ne tedbir alacaklarını da şaşırmış vaziyetteler. Kaçıncı keredir termik santralleri bile patlayıp yanıyor. Kış günü yüz binle insanı ısıtan ortak sıcak su sistemini çalıştıramadılar. Son defasında Putin Rusya'nın bir şehrine korkudan titreye titreye gitti. Bölge sakinlerinden asansörleri bile kullanmamaları istendi.

Yine onlarca ülke ile danışıklı dövüşüyorlar, yine dünya insanlığının önünde anlaşmalı şekilde rol yapıyorlar.

Rusya bu harbi çoktan kaybetti. Aylarca "Rusya yenildi. Düzgün bir ordusu bile kalmadı. Ruslar savaşmak istemiyor. Ruslar asker olmak istemiyor. Rusya'da kaçak göçmenler ve mahkumlar zorla asker yapılıyor. Rusya çaresizlikten İran'dan ve Kuzey Kore'den silah yardımı almaya çabalıyor" diye haberler yapıldı. Ukraynanın kazanacağına dair kamuoyu oluşturuldu. Sonra Londra'nın talimatıyla onlarca ülkenin yetkililerinin ve basın/medya kuruluşlarının çıkışları, konuşmaları, yayınları değiştirildi.

Rusya-Ukrayna savaşı bir hokkabazlıktan başka bir şey değil. Gerçekte Rusya diye bir şey kalmadı. Kısacık sürede paramparça olmaya hazır bir halde. Aylardır NATO bile Rusya ayakta kalmış görüntüsü verebilsin diye çırpınıyor. Zaten başından beri NATO da Rusya ile birlikte Ukrayna'da bebek, çocuk, genç kız, kadın, uyuşturucu, organ kaçırıyor.

Hindistan'da atık işleme tesisinde büyük yangın

Bu sabah Keshav Nagar'daki PMC NEPRA Atık İşleme Tesisinde çıkan yangın çevreyi yoğun bir dumanla kapladı. Olay, dumanın hızla yayılması nedeniyle civarda yaşayanların nefes almakta zorlanmasına yol açtı.

Daha sonra olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangını başarılı bir şekilde kontrol altına aldı. Yangının çıkış nedeni bilinmemekle birlikte, kaynağı konusunda şüpheler bulunmaktadır.

Netanyahu'nun koltuğu tehlikede: 'İstifasını talep eden büyük protestolar bekliyoruz'

ABD Milli İstihbarat Direktörlüğü, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu liderliğindeki sağcı koalisyonunun 'tehlikede olabileceği' değerlendirmesinde bulundu.

Pazartesi günü yayımlanan raporda, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun iktidarda kalıp kalamayacağı konusundaki şüpheleri arttırdı.

Satanist Japonya’nın roketi patladı

Japon Space One'ın küçük, katı yakıtlı Kairos roketi, firma yörüngeye uydu yerleştiren ilk Japon şirketi olmaya çalışırken, çarşamba günü ilk fırlatılışından kısa bir süre sonra patladı.

Olur böyle şeyler...
Biraz daha bebek, çocuk, organ kaçırırlar, uyuşturucu satarlar, sonra o parayla yeni roketler yaparlar.

Sonra da kendilerini dünyaya "medeni millet" olarak reklam ederler. Yanına biraz da LGBT sosu koydular mı, ne ala Japonya...

Yersen...

Alanya’da otel yanıyor.

Almanya'da bir barınma merkezinde yangın çıktı

Berlin'de Ukraynalı mültecilerin kaldığı eski Tegel Havaalanı arazisindeki mülteci barınma merkezinde yangın çıktı. Sahada geniş çaplı bir kurtarma operasyonu yürütülmektedir. Aktarılanlara göre, Berlin itfaiyesi 100'den fazla itfaiyeciyle yangına müdahale ediyor.

Çingene Murat Kurum'dan itiraf:

“Onlar ne yaparsa yapsın.

Biz aynı oyunları, aynı tiyatroları oynamaya devam ediyoruz.”

Google'ın yapay zeka platformu Gemini, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin "faşist" olduğunu iddia etti.

Çin'deki patlama anına ait görüntüler.

Patlamanın doğalgaz kaynaklı olduğu iddia edildi.

Başsavcılık istedi: Cem Garipoğlu'nun otopsi görüntülerine yeniden bakılacak

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, Cem Garipoğlu'nun otopsi işlemine dair fotoğraf ve video kayıtlarının savcılığa gönderilmesini istedi. Hazırlanacak rapora göre, Garipoğlu'nun mezarının açılıp açılmayacağına karar verilecek.

17 yaşındaki lise öğrencisi Münevver Karabulut'u öldürmesinin ardından cezaevine gönderilen ve cezaevinde intihar ettiği iddia edilen Cem Garipoğlu'nun otopsi kaydına dair fotoğraf ve video kayıtlarının savcılığa gönderilmesi istendi.

Kayıtların bilirkişi tarafından incelenmesinin ardından rapor hazırlanacak. Rapordan çıkacak sonuca göre Cem Garipoğlu'nun mezarının açılıp açılmayacağına karar verilecek.

Arjantin'de, fırtına sebebiyle turuncu alarm verildi

Arjantin'in Buenos Aires kentine ulaşan yeni bir fırtınanın ardından kuvvetli ila şiddetli fırtınalar için turuncu alarm verildi.

Görüntüler şu anda Buenos Aires'in kuzeyindeki San Nicolás'tan.

Sevinmedim ama üzüldüğümü de söyleyemem.

Dünya çok değişiyor çok... Üstünlük ve geniş imkan olarak görülen onlarca şey, sahiplerinin aleyhine dönebiliyor.

Nükleer santraller, nükleer bombalar, petrol, petrol türevleri, doğalgaz, boru hatları, büyük depolar, rafineriler, elektronik cihazlara dayalı devlet sistemleri, nükleer uçak gemileri ve deniz altı gemileri ve daha neler neler, sahiplerinin aleyhine dönebiliyorlar.

Bundan sonra bütün tarafların çok dikkatli ve tedbirli olması lazım.

Sabır Toktaş

Kartal adliyesinden polis beni alıp da Ümraniye E tipi toplama kampına götürecekken, adliyede bindirildiğim polis aracının içindeydi Sabır Toktaş...

Kendini fenomen olarak polislere tanıtmış, şoförlük yapan polis buna "Ya sen nasıl fenomensin, bir de fenomenim diyorsun" diye konuşuyordu. Sabır'a gülüyordu. Ben mevzunun başına denk gelmemiştim.

O ilk karşılaşma anında bile, yan yana oturduğumuz Sabır'ın üzerinde yüksek seviyede tedirginlik olduğunu anlamıştım.

Bir yanıyla zeki biriydi, dikkat çeken yönleri oluyordu. Bir yanıyla aslında daralmış, idrakı kıt, odaklanamayan, ruh dünyası çökük, maneviyatsız, tedirgin, ürkek, gayretsiz, ahlaki kaideleri umursamayan biriydi. Birbirine zıt bazı halleri üzerinde görmek mümkün oluyordu.

Bana "Sen Çarşamba ya da Cuma günü çıkarsın" demişti. Hiç mevzuya girmeden, birden kendi kendine böyle demişti. Farkında olmadan metafizik görüşünü kullanıyordu. Zaten bu kişide anlaşılmaz olan da bu... Hem vasıfsız gibi görünürken hem de sık sık yüksek vasıflı gibi davranması, sık sık metafizik görüşüne uyması ve yerinde hamleler yapmasıyla oluyordu.

"Emin misin?" demiştim, "Bu hafta değilse, bir dahaki hafta Çarşamba ya da Cuma kesin çıkarsın" demişti. Yaklaşık iki hafta sonra bir Çarşamba günü çıktım ceza evinden...

Siyasete, tarihe, topluma dair geniş bir birikimi varmış gibi görmüş, kabullenmiş kendini ama pek bir şey de yoktu onda... Birkaç dikkat çekici gerçeği anlatınca arkasını getiremiyor, bir şey bilmiyordu. Anlattıklarının çoğu da Akademi Dergisinde anlattığım gerçekler. Doğrudan denk gelmeyen yüz binle, belki milyonla TR'li kişi, dolaylı yollardan bu gerçekleri zaten duyuyor.

Dışarı çıkınca kendisine ulaşmamı da istiyordu. Bana nasıl ulaşabileceğini, sosyal medya hesaplarımı da soruyordu ama telefon numaramı alıp bir kağıda yazmaktan, not etmekten bile çekinmişti. Ben ısrar edince yazdı kağıdına ama "Şimdi çıkarken memurlar görürlerse iyi olmaz" demişti.

İlk anlardan itibaren ceza evi idaresinden birileri bu kişiyi korudu, kolladı. Ben fark ettim, sordum. Açıkça anlattı. AKPKK bağlantısını, AKPKK'li üst isimlerle daha önceleri bir araya geldiğini, ceza evine haber gönderildiğini, yatmayacağını, çıkacağını hep anlattı.

Orası toplama/karantina koğuşuydu. Yani geçici olarak mahkumların konulduğu koğuş. Ben oradan kalıcı koğuşa konuldum ama Sabır Toktaş geçici koğuştan kalıcı koğuşa bile konulmadan ceza evi kuruluna çıkartıldı ve o gün tahliye edildi.

Usul gereği doktor karşısına çıkartılıyorduk, doktorun odasına bile girişi çıkışı çok hızlı oldu. Geldi yanıma, sordum. "Biz seni biliyoruz, hoş geldin, tamam geç" demişler buna, kendi anlattığına göre...

Bu fotosu aldatmasın, çok farklı görünüyor gerçek hayatta...

İnşaat ustası gibi bir görüntüsü var.

Siması kadar, beden kalıbı ve beden dili de okumuş, yazmış adam kalıbından ve dilinden çok uzak bir kişiydi.

O kalıptan, o yürüyüşten, o oturup kalkıştan yüksek ilim, edep, hikmet, kararlılık, zeka, muhakeme, siyaset, taktik, strateji, hiçbir şey beklenmez.