Değerli Yurtsever Genç Kadınlar!
Önümüzde 25 Kasım ve 27 Kasım tarihleri vardır. Yani Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü ve partimiz PKK’nin kuruluş günü, yani diriliş bayramımız vardır. Kürt kadınları olarak PKK gibi bir partiye, Önderliğine ve yarattığı özgürlük gerillasına sahip olmanın gururu ve onurunu yaşıyoruz. Bugün dünyanın her yerinde özgürlük ve eşitlik için mücadele eden tüm kadınlara “Jin Jiyan Azadi” sloganı ile öncülük edenler bu partinin ideolojisi ile bilinçlenen Kürt kadınlarıdır. Kadına karşı şiddetle en büyük hesaplaşanlar, dinci, milliyetçi ve kadın düşmanı idam’cı İran rejimine baş kaldıranlar, DAIŞ gibi dünyanın başına bela olmuş, canileşmiş erkek ideolojisini yenenler Kürt kadınlarının gücüdür. Türk faşizmini en güçlü olduğunu sandığı zamanlarda ve mekanlarda bozguna uğratanlar Kürt kadınlarıdır, Kürt gençleridir. Bu yılki etkinlikleri, eylemleri, kutlamaları faşizmden büyük hesap sormaya, faşizmi yıkmaya odaklamalıyız. Elbette ki partimizin bir yaş daha büyümesini ve başarılar kazanmasını büyük ve coşkulu etkinliklerle kutlamalıyız. Ancak kutlama tek başına yetmez. Aynı büyüklükte öfkeyle, intikam ruhuyla faşizmden hesap soracak etkili eylemler de yapmalıyız. Genç kadınlar ve elbette genç erkekler bulundukları tüm alanlarda bu ay içerisinde bir gün bile yerinde oturmadan, dinlenmeden, başka işle meşgul olmadan mücadele etmeli, düşmanı Önderliğimize, gerillamıza ve halkımıza saldırdığına pişman etmelidir. Hiç kimseden talimat beklemeden, her türlü eylemi yapabilecek biçimde kendimizi planlamalı, başarılı eylemler yapmalı ve kalıcı sonuçlar yaratmalıyız. Yaratmalıyız ki şehitlerimizin ruhu şad olsun, anıları ve hayalleri daimi olarak mücadelemizle büyüsün.
Önümüzde 25 Kasım ve 27 Kasım tarihleri vardır. Yani Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü ve partimiz PKK’nin kuruluş günü, yani diriliş bayramımız vardır. Kürt kadınları olarak PKK gibi bir partiye, Önderliğine ve yarattığı özgürlük gerillasına sahip olmanın gururu ve onurunu yaşıyoruz. Bugün dünyanın her yerinde özgürlük ve eşitlik için mücadele eden tüm kadınlara “Jin Jiyan Azadi” sloganı ile öncülük edenler bu partinin ideolojisi ile bilinçlenen Kürt kadınlarıdır. Kadına karşı şiddetle en büyük hesaplaşanlar, dinci, milliyetçi ve kadın düşmanı idam’cı İran rejimine baş kaldıranlar, DAIŞ gibi dünyanın başına bela olmuş, canileşmiş erkek ideolojisini yenenler Kürt kadınlarının gücüdür. Türk faşizmini en güçlü olduğunu sandığı zamanlarda ve mekanlarda bozguna uğratanlar Kürt kadınlarıdır, Kürt gençleridir. Bu yılki etkinlikleri, eylemleri, kutlamaları faşizmden büyük hesap sormaya, faşizmi yıkmaya odaklamalıyız. Elbette ki partimizin bir yaş daha büyümesini ve başarılar kazanmasını büyük ve coşkulu etkinliklerle kutlamalıyız. Ancak kutlama tek başına yetmez. Aynı büyüklükte öfkeyle, intikam ruhuyla faşizmden hesap soracak etkili eylemler de yapmalıyız. Genç kadınlar ve elbette genç erkekler bulundukları tüm alanlarda bu ay içerisinde bir gün bile yerinde oturmadan, dinlenmeden, başka işle meşgul olmadan mücadele etmeli, düşmanı Önderliğimize, gerillamıza ve halkımıza saldırdığına pişman etmelidir. Hiç kimseden talimat beklemeden, her türlü eylemi yapabilecek biçimde kendimizi planlamalı, başarılı eylemler yapmalı ve kalıcı sonuçlar yaratmalıyız. Yaratmalıyız ki şehitlerimizin ruhu şad olsun, anıları ve hayalleri daimi olarak mücadelemizle büyüsün.
Bir çok cenge mekan olmuştur Gilîdax. Bu savaşlarda bir çok yiğitlik, bir çok acı, bir çok sevinç, bir çok kahramanlık ve ihanete tanıklık etmiştir. Bir çok varlığın ölümüne tanıklık etmiştir ve nice vahşetlere de tanıklık etmiştir Gilîdax. Hatta insanlığın ölüm-kalım savaşının verildiği o ince eşiği yüreğinde hissetmiş ve kucaklayan yer olmuştur. Ne de olsa insanlığa beşiklik etmiş bu toprakların üzerine taht kurmuştu, bu yüzden Nuh’a kucağını açan yer olmuştur. İnsanlığın yaşamı yeniden inşa etmek için kavgaya girdiği ve direndiği mekan olmuştur. Yaşamın kutsallığına olan inancıyla Nuh’tan bu yana bir çok direnişe ve direnişçiye yani varlık savaşı verenlere ev sahipliği yapmıştı. Bundan da gurur duyarak hep başı yücelerde olmuştur Gilîdax’ın. Lakîn o gün hain ve kalleşçe yapılacak komploya tanıklık yapmak istememesindendir ki başını bulutlarla kaplamıştı. Nuh’tan bu yana felaketlerin en büyüğü olacak ki soykırım kıskacına alınmıştı ve yok edilmek istenen bir toplumun varlık savaşını yiğitçe, dürüstçe ve amansızca veren militanlarının zafer bayrağını devretmelerini hiç istemezdi. Belki de bu yüzdendir ki “Nuh‘a haber salın, gelsin de tufan görsün” derecesine altı yiğidin, altı kahramanın, PKK‘nin altı çelik çekirdeğinin alçakca şehit düşürülmesini görmek istemedi Gilîdax. Başını bulutlarla kaplamıştı o gün. Böyle bir anın şahitliğini de yapan Akif arkadaş, yanında bulunan canından öte bağlı olduğu beş yoldaşıyla birlikte alçakça bir komplo ile şehitler kervanına katılmıştır.
Ş. Akif Yılmaz, ( Halil Yılmaz) Serhat’ın Ardaxan ilinde dünyaya gözlerini açmış, Serhat’ın sert coğrafyasında şekillenerek büyümüş bir arkadaştır. İçerisinde bulunduğu toplum feodal yapının etkisindedir. Muhafazakarlığın ve tutuculuğun baskın olduğu toplumsal yapısına rağmen ailesinin eğilimi sol ve sosyalizmden yana olmuştur. Serhat coğrafyasında halkın geçim kaynağı daha çok tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Ş. Akif Yılmaz arkadaşın ailesi bu şekilde geçimlerini sağlamak isteseler de hem mensup oldukları sınıf olarak hem de düşman baskılarından dolayı buna imkan kalmayınca, 1998 yılında İstanbul’a göç etmek zorunda kalıyorlar. Ş. Akif Yılmaz işçi sınıfı olan bir ailede büyüdüğü için, kendisi de emekçi bir kişiliğe sahip olduğu için hiçbir işten kaçmamış ve ailesinin ekonomik durumuna katkı sunmak için hep çalışmış ve emek vermiştir. Sistemin asimilasyon okullarına gitmek istemese de ailenin ısrarı üzerine orta okula kadar okumuştur. Hem ailenin ekonomik olarak yaşadığı zorlanma ve sıkıntılar ve hem de yurtseverlik bilincinin etkisiyle sistem okulu ona artık çekici gelmemiş ve okulu bırakarak emek ve mücadele yaşamına ilk adımlarını atmıştır Ş. Akif Yılmaz. Çalıştığı bütün ortamlarda kendisi gibi yüzlerce gence tanıklık ediyor. Bir yandan ailesinin ekonomik sorunlarına destek olmaya çalışırken, bir yandan da içinde büyüdüğü yurtsever geleneğin gereği partiyle bağ kurma ve partiyi daha yakından tanıma, ülkesi için bir şeyler yapması gerektiğini hissederek bu zamanını değerlendirmek isteyen bir genç olmuştur. Böyle bir yaşamın arayışı çerçevesinde iş hayatından geriye kalan zamanını bir çok eylem ve etkinliğe katılarak mücadeleci kişiliğini geliştirmiştir.
Ş. Akif Yılmaz, ( Halil Yılmaz) Serhat’ın Ardaxan ilinde dünyaya gözlerini açmış, Serhat’ın sert coğrafyasında şekillenerek büyümüş bir arkadaştır. İçerisinde bulunduğu toplum feodal yapının etkisindedir. Muhafazakarlığın ve tutuculuğun baskın olduğu toplumsal yapısına rağmen ailesinin eğilimi sol ve sosyalizmden yana olmuştur. Serhat coğrafyasında halkın geçim kaynağı daha çok tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Ş. Akif Yılmaz arkadaşın ailesi bu şekilde geçimlerini sağlamak isteseler de hem mensup oldukları sınıf olarak hem de düşman baskılarından dolayı buna imkan kalmayınca, 1998 yılında İstanbul’a göç etmek zorunda kalıyorlar. Ş. Akif Yılmaz işçi sınıfı olan bir ailede büyüdüğü için, kendisi de emekçi bir kişiliğe sahip olduğu için hiçbir işten kaçmamış ve ailesinin ekonomik durumuna katkı sunmak için hep çalışmış ve emek vermiştir. Sistemin asimilasyon okullarına gitmek istemese de ailenin ısrarı üzerine orta okula kadar okumuştur. Hem ailenin ekonomik olarak yaşadığı zorlanma ve sıkıntılar ve hem de yurtseverlik bilincinin etkisiyle sistem okulu ona artık çekici gelmemiş ve okulu bırakarak emek ve mücadele yaşamına ilk adımlarını atmıştır Ş. Akif Yılmaz. Çalıştığı bütün ortamlarda kendisi gibi yüzlerce gence tanıklık ediyor. Bir yandan ailesinin ekonomik sorunlarına destek olmaya çalışırken, bir yandan da içinde büyüdüğü yurtsever geleneğin gereği partiyle bağ kurma ve partiyi daha yakından tanıma, ülkesi için bir şeyler yapması gerektiğini hissederek bu zamanını değerlendirmek isteyen bir genç olmuştur. Böyle bir yaşamın arayışı çerçevesinde iş hayatından geriye kalan zamanını bir çok eylem ve etkinliğe katılarak mücadeleci kişiliğini geliştirmiştir.
Kürdistan Özgürlük mücadelesine kişilik olarak emekçiliği ile damgasını vurmuş, Amed zindanında mücadelesinde iddia ve kararlılığıyla büyük direniş sergileyen Büyük Ölüm Orucu Direnişçisi Ş. Akif Yılmaz’ın da mensup olduğu yurtsever bir ailede büyümüştür. Kişilik ve duruş olarak Akif Yılmaz’ın bıraktığı direniş bayrağını devralmış ve yine aynı aileden PKK militanlığı yapmış, şahadete ulaşmış bir çok akrabasının silahının yerde kalmaması gerektiği bilinci ve intikam duygusuyla iradesini büyüterek, çelikten bir kişilik yaratmanın sürekli arayışçısı ve savaşçısı olmayı başarmıştır. Bir halkın özgürlüğe giden yolunun sorumluluk gerektiren ağır mirasının boyunduruğu altında büyümüş, buna ters düşecek yaşam duruşundan sürekli kaçınmıştır. Kendisinin deyimi ile sürekli sistem dışında kalmaya çalışmış, düşmanın özel savaş politikasının herhangi bir parçası olmamaya büyük önem göstermiştir. Gözlerini dünyaya açar açmaz PKK’yi tanıma, PKK öncülüğünün enerjisi ile yerinde duramama, içi içine sığmayan halinin bir portresi olarak filizlenmiş; yaşam diyalektiğinde iyinin ve kötünün mücadelesinin olduğu portrede her zaman iyinin en belirgin çizgisi olmaya çalışan, kötülüğe dair en ufak bir iz bırakmayarak içerisinde büyüdüğü değerlere büyük saygı duyarak büyüyen bir kişidir Ş. Akif Yılmaz.
2006 yılında Parti saflarına katılan Ş.Akif Yılmaz’ ın katılımında belirleyici olan yön, şüphesiz yurtseverliğin yarattığı intikam bilinci ve duygusu olmuştur. Başta büyük zindan direnişinde yerini alan Akif Yılmaz ve ardından parti saflarına katılan ve şehadete ulaşan akrabalarının silahlarının yerde kalmamasını kendisi için birincil görev ve sorumluluk olarak ilke edinmiştir. Bu temelde şehitlere layık olmanın gereği olarak 2006 yılında katılım sağlamıştır. İlk Parti ve gerilla eğitimini Xakurke alanında gören Akif arkadaş, eğitim ortamında kişiliğini, toplumsal gerçekliğini ve düşman gerçekliğini doğru bir temelde bilince çıkarmış, tanıma noktasında her ne kadar çarpıcı gelmişse de kendisinde büyük heyecan yaratmıştır. Eğitim ortamını, kendisini yeniden yaratmanın bir zemini ve imkanı olarak değerlendirmiş, düşman gerçekliği karşısında zafer gerillası olmanın çabası içerisinde olmuştur. Yeni bir başlangıç olan gerilla kişiliğini, yüzyıllardan beridir halkımıza dayatılan soykırımcı saldırılara karşı, halkımızın özgürlük mücadelesinin en soylu intikam silahı haline getirmek gerektiğine inanmış, bunu özverili bir çabayla kişiliğinde somutlaştıran bir arkadaş olmuştur. Bunu esas alarak kendisini yeniden yaratmak isteyen Ş.Akif, gördüğü eğitim ardından HPG gerillası olarak birçok alanda yüksek moral ve sınırsız heyecanıyla mücadeleye katılım sağlamış, örgütü yakından tanıma fırsatı yakalayarak askeri duruşunda keskin bir kişilik yaratmıştır.
2006 yılında Parti saflarına katılan Ş.Akif Yılmaz’ ın katılımında belirleyici olan yön, şüphesiz yurtseverliğin yarattığı intikam bilinci ve duygusu olmuştur. Başta büyük zindan direnişinde yerini alan Akif Yılmaz ve ardından parti saflarına katılan ve şehadete ulaşan akrabalarının silahlarının yerde kalmamasını kendisi için birincil görev ve sorumluluk olarak ilke edinmiştir. Bu temelde şehitlere layık olmanın gereği olarak 2006 yılında katılım sağlamıştır. İlk Parti ve gerilla eğitimini Xakurke alanında gören Akif arkadaş, eğitim ortamında kişiliğini, toplumsal gerçekliğini ve düşman gerçekliğini doğru bir temelde bilince çıkarmış, tanıma noktasında her ne kadar çarpıcı gelmişse de kendisinde büyük heyecan yaratmıştır. Eğitim ortamını, kendisini yeniden yaratmanın bir zemini ve imkanı olarak değerlendirmiş, düşman gerçekliği karşısında zafer gerillası olmanın çabası içerisinde olmuştur. Yeni bir başlangıç olan gerilla kişiliğini, yüzyıllardan beridir halkımıza dayatılan soykırımcı saldırılara karşı, halkımızın özgürlük mücadelesinin en soylu intikam silahı haline getirmek gerektiğine inanmış, bunu özverili bir çabayla kişiliğinde somutlaştıran bir arkadaş olmuştur. Bunu esas alarak kendisini yeniden yaratmak isteyen Ş.Akif, gördüğü eğitim ardından HPG gerillası olarak birçok alanda yüksek moral ve sınırsız heyecanıyla mücadeleye katılım sağlamış, örgütü yakından tanıma fırsatı yakalayarak askeri duruşunda keskin bir kişilik yaratmıştır.
Ş. Akif Yılmaz, 2013 yılında Mazlum Doğan Parti Merkez Okulunda eğitim gördükten sonra, gençlik hareketi çalışmalarında yerini alıyor. Her ne kadar gençlik çalışmalarına düzenleneceğini beklemese de, Gençlik çalışmalarına heyecan ve moraliyle katılım sağlamış, Parti görevlerine her yerde ve her zaman mutlak zaferi esas alan katılımı ile Apocu militan kişilik olmuştur. Gençlik çalışmalarında kaldığı süre zarfında katılım ve sınır çalışmaları yürütmüş ve sonuç alıcı olmuştur. Binlerce Kürt gencinin partiye ulaşmasında imkan ve örgütlülük yaratan, durmak bilmeyen bir tempoyla çalışmıştır. Partiye binlerce yeni katılım sağlayan savaşçıların heyecanına ortak olmuş, onlarla birlikte her gün Partiye yeniden katılmanın moralini ve mutluluğunu yaşamıştır. Yaşadığı tüm zorlu süreçlere rağmen bir an bile geri adım atmamış, her zaman mücadeleyi büyüterek zafere taşımanın emekçiliğini ve militanlığını yapmıştır. Mücadelemiz açısından zorlu, kritik ve en hareketli süreçlerin yaşandığı Kobanê savaşı ve özyönetim direnişlerinde aktif bir rol oynayarak üzerine düşen görev ve sorumluluklarını başarılı bir şekilde yerine getirmiştir. Bir arkadaşın gitmesi gereken görev alanına sağlam ve sağlıklı ulaşması kadar yine örgüt merkezine ulaşması gereken kadro ve savaşçıların sağlam bir şekilde yerlerine ulaşması arasında geçen zaman kendisiyle birlikte bir stres ve gerilimi açığa çıkarır. Bu anlamıyla kişiyi zorlayan bir çalışma olmasına rağmen, Ş. Akif bunu kişiliğinde zorun militanı olmayı başarmış geliştirmesi gereken bir olgunluk olarak ele alarak sabır yönünü geliştirmenin zemini haline getirmeyi bilmiştir. Sınır çalışmalarında kaldığı süreç zarfında binlerce savaşçı ve kadronun üzerinde büyük emeği olmuştur.
Gençlik değişim - dönüşüme açık olmayı ve sürekli bir gelişme halini ifade etmektedir. Akif arkadaş bu anlamıyla gençliğin en heyecanlı, en akışkan, en radikal duruşunun adı oldu. Bunu ruhunda ve bilincinde, yaşamının her anında süreklileştirerek heyecanını ilk partiye katıldığı gün gibi korumayı başarmıştır. Kendisini her zaman gelişmenin sorgulamasına tabi tutarak yetmezliklerini tüm yönleriyle aşmanın ancak her gün yeniden başlamayı bilmekten geçtiğine inanıyordu. Bunu kendisi için bir amentu haline getirmişti. Akif arkadaş partiye katılımı “geri vitesi olmayan bir arabaya binerek hep ileriye gitmek olarak” tanımlamaktaydı . Süreci ise “hep ileriye gitme , düşmanın üzerine gitme, intikam alma, düşmana hücum etme ve darbe vurma süreci” olarak ele alıyordu. Saldırı ruhuyla, gençlik ruhuyla en zor koşullarda bile mücadeleyi geliştirmeyi zengin ve coşkulu kılmayı başarmış; her türlü geri, pasif duruşların yetersizliğini Pratiği ve duruşuyla ortaya koymuştu. Bu ruhun temsiliyetini yaşam duruşu ile ortaya koyarak her türlü başarının anahtarının bu olduğunu kanıtlamıştır.
Gençlik değişim - dönüşüme açık olmayı ve sürekli bir gelişme halini ifade etmektedir. Akif arkadaş bu anlamıyla gençliğin en heyecanlı, en akışkan, en radikal duruşunun adı oldu. Bunu ruhunda ve bilincinde, yaşamının her anında süreklileştirerek heyecanını ilk partiye katıldığı gün gibi korumayı başarmıştır. Kendisini her zaman gelişmenin sorgulamasına tabi tutarak yetmezliklerini tüm yönleriyle aşmanın ancak her gün yeniden başlamayı bilmekten geçtiğine inanıyordu. Bunu kendisi için bir amentu haline getirmişti. Akif arkadaş partiye katılımı “geri vitesi olmayan bir arabaya binerek hep ileriye gitmek olarak” tanımlamaktaydı . Süreci ise “hep ileriye gitme , düşmanın üzerine gitme, intikam alma, düşmana hücum etme ve darbe vurma süreci” olarak ele alıyordu. Saldırı ruhuyla, gençlik ruhuyla en zor koşullarda bile mücadeleyi geliştirmeyi zengin ve coşkulu kılmayı başarmış; her türlü geri, pasif duruşların yetersizliğini Pratiği ve duruşuyla ortaya koymuştu. Bu ruhun temsiliyetini yaşam duruşu ile ortaya koyarak her türlü başarının anahtarının bu olduğunu kanıtlamıştır.
Önder APO’nun, kinsiz ve intikamsız bir insanın boş; sevgisiz bir insanın ise çirkin olduğunu belirten bir çok değerlendirmesi ve çözümlemesi vardır. Ş. Akif, nasıl bir düşman gerçekliği ile karşı karşıya olduğunu tepeden tırnağa kadar hisseden; düşmana karşı kin, nefret ve intikam duygusuyla dolu bir militandı. Sözden eyleme kadar bu duyguların yaşamında nasıl bir tutarlılık sergilediğini onu tanıyan her bir yoldaşı bilir. Her anı kendisi ve yoldaşları için ruh ve duygu olarak düşmana fırlatılmayı bekleyen bir ok gibi gergin, her an hedefe gidecekmiş gibi hazırdı. Ülkesine ve yoldaşlarına karşı aşkla bağlıydı. Bir an önce doğduğu topraklara ve halka kavuşmanın özlemiyle yanıp tutuşurdu. Gerillaya katıldığı ilk günden Serhat‘ta gerillacılığın hayalini kurmuş, defalarca ısrarla bu alana gitmeyi önermişti. Kendisinde yarattığı Parti bilincinden kaynaklı her göreve ve alana aşkla gitmişse de yüreğinde Serhat gerillacılığının ateşi hiç sönmedi ve hayalinden hiç vazgeçmedi. Mahsum Korkmaz akademisinde gördüğü eğitimde gerillacılıkta yaşanan hata ve yetersizlikleri aşma temelinde eğitimden sonra hayalini kurduğu Serhat alanına geçmeyi başarmıştır. Serhat alanında da tüm yaşam ve mücadele deneyimlerini kişiliğinde harmanlayarak, kabına sığmaz bir dinamizmle her görevin en önünde, her çalışmanın en başında komple militan olmayı başarmıştır. Yoldaş canlısı kişiliğiyle yoldaşlarının yüreğine dokunmuş, PKK militanlığının seçkin bir kişiliği olmasını bilmiştir. Amed zindan direnişinin öncüsü Akif Yılmazlardan aldığı bayrağı herhangi bir şekilde halel getirmeyip yükseklere taşımasını bilmiş, direniş ve mücadele mirasını layıkıyla temsil etmiştir.
Ş. Akif‘i ne kadar anlatsak da yetersiz kalacaktır. Anlamak için onun yaşam iddiasını, kararlılığını hissetmek onun gibi olmayı başarmak gerekmektedir. Bir PKK militanı olarak cesaret, fedakarlık, mütevazilik, olgunluk, emekçilik, kararlılık, koparıcılık, hep genç kalmayı bilmek gibi parti yaşamımızın tüm özelliklerini kişiliğinde temsil eden bir değer olmuştur. PKK ile yürümek ve büyümek isteyen herkes ve özellikle de başta Serhat gençliği olmak üzere tüm Kürdistan gençliği Ş.Akif’i çok iyi tanımalı, kavramalı, Ş.Akif’i kendilerinde hissetmeli ve yaşatmalıdırlar. Onun gibi intikam duygularıyla dolup taşmalı ve hep genç kalmayı başararak düşmanın kafasına inen bir balyoz gibi olmalıdır. Onun bıraktığı miras şehitlerin silahının yerde kalmaması temelinde olmuştur. Bu şüphesiz en başta asi direngen her Serhatlı gencin bir borcu olmaktadır. Kürdistan'da genç olmak Akif yılmaz olmayı gerektirmektedir.
Ş. Akif‘i ne kadar anlatsak da yetersiz kalacaktır. Anlamak için onun yaşam iddiasını, kararlılığını hissetmek onun gibi olmayı başarmak gerekmektedir. Bir PKK militanı olarak cesaret, fedakarlık, mütevazilik, olgunluk, emekçilik, kararlılık, koparıcılık, hep genç kalmayı bilmek gibi parti yaşamımızın tüm özelliklerini kişiliğinde temsil eden bir değer olmuştur. PKK ile yürümek ve büyümek isteyen herkes ve özellikle de başta Serhat gençliği olmak üzere tüm Kürdistan gençliği Ş.Akif’i çok iyi tanımalı, kavramalı, Ş.Akif’i kendilerinde hissetmeli ve yaşatmalıdırlar. Onun gibi intikam duygularıyla dolup taşmalı ve hep genç kalmayı başararak düşmanın kafasına inen bir balyoz gibi olmalıdır. Onun bıraktığı miras şehitlerin silahının yerde kalmaması temelinde olmuştur. Bu şüphesiz en başta asi direngen her Serhatlı gencin bir borcu olmaktadır. Kürdistan'da genç olmak Akif yılmaz olmayı gerektirmektedir.
Kasım sayısının dosya bölümünde PKK Kuruluş Bildirisini sizler için derledik
Bütün Kürdistan Gençliğinin Parti Bayramı Kutlu olsun!
PKK Kuruluş Bildirisi
Kürdistan İşçi Partisi (PKK)
Bütün Kürdistan Gençliğinin Parti Bayramı Kutlu olsun!
PKK Kuruluş Bildirisi
Kürdistan İşçi Partisi (PKK)
PARTİ KARKEREN KÜRDİSTAN
(PKK)
(KÜRDİSTAN İŞÇİ PARTİSİ)
PKK, çöken emperyalizm ve yükselen Proletarya Devrimleri Çağında, Kürdistan Halkını emperyal¬ist ve sömürgeci sistemden kurtarmak, Bağımsız ve Birleşik bir Kürdistan'da Demokratik bir Hail Diktatörlüğü kurmak ve nihai olarak sınıfsız toplumu gerçekleştirmek amacındadır,
PKK'nın önderlik ettiği Kürdistan Ulusal Kur¬tuluş Mücadelesi, sosyalist ülkeler, ulusal kurtu¬luş hareketleri ve işçi sınıfı hareketlerinin temel gücünü oluşturdukları dünya sosyalist devri¬minin ayrılmaz bir parçasıdır.
PKK, günümüzde sömürgeciliğin,ırkçılığın ve her türlü eşitsizliğin arkasında duran gücün em¬peryalizm olduğuna, ilerlemek için emperyalist sistemden bir an evvel kopmak gerektiğine inanır. Kürdistan'ın dört parçalı bir sömürge statüsü i-cine alınmasından ve bu statü içinde Kürt halkı¬nın tüm ulusal değerlerinin tahribinden,emperya¬lizm ve sömürgeci devletlerle işbirlikçileri ortaklaşa sorumludur.Kürdistan halkının çağın akış istikametine girmesini bu güçler önlemekte¬dir.
PKK,feodal ve kapitalist aşamalarda Kürdistan parçalayan yabancı güçleri,bu günkü geriliğin ve yoksulluğun temel nedeni sayar. I.emperyalist paylaşım savaşından sonra, sömürgeci Türk burjuvazisiyle İngiliz ve Fransız emperyalizmi arasında Kürdistan'ı bölüştüren antlaşmalar,Kürt halkının arzusu dışında yapılmıştı ve gayri meşrudurlar. PKK,bu antlaşmalardan kaynaklanan statüyü tanıyan ve bu statü içinde Kürdistan halkının sorunlarına çözüm getirme iddiasında bulunan her türlü şoven, sosyal-şoven Türk çevreleriyle, uşak ve reformist Kürt çevrelerini amansızca teşhir eder ve onlarla sonuna kadar mücadeleyi varlık nedenlerinden biri sayar.
PKK,Kürdistan'ı yurt topraklarının doğal bir parçası olarak gören sömürgeci güçlerle mücadele¬yi en acil görev olarak önüne kor.Bu güçlerin uzun hakimiyet yıllarında geliştirdikleri tüm po¬litika ve uygulamalar halkımızın çıkarına aykırı¬dır ve hiç bir surette meşru gösterilemez. Her alandaki örgütlenmesini Kürdistan'a taşırarak, kül¬türel ulusal kişiliksizliğe neden olan aşiret ve mezhepçi değer yargılarıyla kendisini gizleyebilen bu sömürgecilikten kurtuluş, onun anladığı dille mümkündür. Geçmişte ve günümüzde kurdukları düzende, ordularıyla yaptıkları sayısız katliamları, hastalık,kaçakçılık,asayiş hareketleri ve provokasyonlarla devam ettiren gerici zora karşılık, halkımızın meşru savunma, ulusal değerlerini ko¬ruma ve insan olarak varlığını sürdürme doğrultu¬sunda kullandığı devrimci zordur söz konusu edilen.
PKK, egemen ulusların bir piyonu olarak hare¬ket ve halkımızı sayısız parçalara bölen feodal-komprador ve özümsenmiş küçük-burjuva sahtekarlarının siyasi düzenbazlıklarını teşhir etmeyi ve güç mihraklarını dağıtmaya,Kürdistan halkının ulusal kurtuluş yolunda birliğini sağlama doğrul, tuşunda yerine getirilmesi gereken bir ön koşul olarak kabul eder.Bu önkoşul yerine getirilmeden ulusal kurtuluş sürecine girmek mümkün değildir.
PKK'nın yerine getirmesi gereken görevlerden biride,halkımızı kendi ulusal özüne karşı suç iş¬lettirecek hale getiren faşist, sosyal-söven ideo¬lojileri ve güç mihraklarını ne pahasına olursa olsun ivedi olarak dağıtmaktır. PKK, bu güçlerle savaşmayı bir şiddet sorunu olarak ele alır ve ikna yöntemiyle çözülmesi gereken halk safları arasında ki sorunlardan ayırır.
PKK, örgütsel varlığına musallat olan sivil ve resmi polisle,ajan ve ajan-provokatörlere karşı devrimci terörü vazgeçilmez bir mücadele yöntemi sayar.
PKK, halkımız için ön gördüğü düzenin, ancak hayatın her alanında uzun vadeli,basit biçimler¬den karmaşık biçimlere doğru verilecek bir savaştan sonra kurulabileceğine inanır. Ama bu, devrim süreci içinde mücadelenin yan ürünleri olarak ortaya çıkan, reformlardan yararlanmamayı ve toptan reddetmeyi gerektirmez. En incesinden en kabasına kadar har türlü sömürgecilik yöntemlerinin hakim olduğu, feodal-komprador düzenbazlıkların cirit attığı ve çoğu küçük-burjuvanın ukalalığından geçilmediği bir Kürdistan'da , Kürdistan halkı için namuslu bir yaşamdan söz edilemez.
(PKK)
(KÜRDİSTAN İŞÇİ PARTİSİ)
PKK, çöken emperyalizm ve yükselen Proletarya Devrimleri Çağında, Kürdistan Halkını emperyal¬ist ve sömürgeci sistemden kurtarmak, Bağımsız ve Birleşik bir Kürdistan'da Demokratik bir Hail Diktatörlüğü kurmak ve nihai olarak sınıfsız toplumu gerçekleştirmek amacındadır,
PKK'nın önderlik ettiği Kürdistan Ulusal Kur¬tuluş Mücadelesi, sosyalist ülkeler, ulusal kurtu¬luş hareketleri ve işçi sınıfı hareketlerinin temel gücünü oluşturdukları dünya sosyalist devri¬minin ayrılmaz bir parçasıdır.
PKK, günümüzde sömürgeciliğin,ırkçılığın ve her türlü eşitsizliğin arkasında duran gücün em¬peryalizm olduğuna, ilerlemek için emperyalist sistemden bir an evvel kopmak gerektiğine inanır. Kürdistan'ın dört parçalı bir sömürge statüsü i-cine alınmasından ve bu statü içinde Kürt halkı¬nın tüm ulusal değerlerinin tahribinden,emperya¬lizm ve sömürgeci devletlerle işbirlikçileri ortaklaşa sorumludur.Kürdistan halkının çağın akış istikametine girmesini bu güçler önlemekte¬dir.
PKK,feodal ve kapitalist aşamalarda Kürdistan parçalayan yabancı güçleri,bu günkü geriliğin ve yoksulluğun temel nedeni sayar. I.emperyalist paylaşım savaşından sonra, sömürgeci Türk burjuvazisiyle İngiliz ve Fransız emperyalizmi arasında Kürdistan'ı bölüştüren antlaşmalar,Kürt halkının arzusu dışında yapılmıştı ve gayri meşrudurlar. PKK,bu antlaşmalardan kaynaklanan statüyü tanıyan ve bu statü içinde Kürdistan halkının sorunlarına çözüm getirme iddiasında bulunan her türlü şoven, sosyal-şoven Türk çevreleriyle, uşak ve reformist Kürt çevrelerini amansızca teşhir eder ve onlarla sonuna kadar mücadeleyi varlık nedenlerinden biri sayar.
PKK,Kürdistan'ı yurt topraklarının doğal bir parçası olarak gören sömürgeci güçlerle mücadele¬yi en acil görev olarak önüne kor.Bu güçlerin uzun hakimiyet yıllarında geliştirdikleri tüm po¬litika ve uygulamalar halkımızın çıkarına aykırı¬dır ve hiç bir surette meşru gösterilemez. Her alandaki örgütlenmesini Kürdistan'a taşırarak, kül¬türel ulusal kişiliksizliğe neden olan aşiret ve mezhepçi değer yargılarıyla kendisini gizleyebilen bu sömürgecilikten kurtuluş, onun anladığı dille mümkündür. Geçmişte ve günümüzde kurdukları düzende, ordularıyla yaptıkları sayısız katliamları, hastalık,kaçakçılık,asayiş hareketleri ve provokasyonlarla devam ettiren gerici zora karşılık, halkımızın meşru savunma, ulusal değerlerini ko¬ruma ve insan olarak varlığını sürdürme doğrultu¬sunda kullandığı devrimci zordur söz konusu edilen.
PKK, egemen ulusların bir piyonu olarak hare¬ket ve halkımızı sayısız parçalara bölen feodal-komprador ve özümsenmiş küçük-burjuva sahtekarlarının siyasi düzenbazlıklarını teşhir etmeyi ve güç mihraklarını dağıtmaya,Kürdistan halkının ulusal kurtuluş yolunda birliğini sağlama doğrul, tuşunda yerine getirilmesi gereken bir ön koşul olarak kabul eder.Bu önkoşul yerine getirilmeden ulusal kurtuluş sürecine girmek mümkün değildir.
PKK'nın yerine getirmesi gereken görevlerden biride,halkımızı kendi ulusal özüne karşı suç iş¬lettirecek hale getiren faşist, sosyal-söven ideo¬lojileri ve güç mihraklarını ne pahasına olursa olsun ivedi olarak dağıtmaktır. PKK, bu güçlerle savaşmayı bir şiddet sorunu olarak ele alır ve ikna yöntemiyle çözülmesi gereken halk safları arasında ki sorunlardan ayırır.
PKK, örgütsel varlığına musallat olan sivil ve resmi polisle,ajan ve ajan-provokatörlere karşı devrimci terörü vazgeçilmez bir mücadele yöntemi sayar.
PKK, halkımız için ön gördüğü düzenin, ancak hayatın her alanında uzun vadeli,basit biçimler¬den karmaşık biçimlere doğru verilecek bir savaştan sonra kurulabileceğine inanır. Ama bu, devrim süreci içinde mücadelenin yan ürünleri olarak ortaya çıkan, reformlardan yararlanmamayı ve toptan reddetmeyi gerektirmez. En incesinden en kabasına kadar har türlü sömürgecilik yöntemlerinin hakim olduğu, feodal-komprador düzenbazlıkların cirit attığı ve çoğu küçük-burjuvanın ukalalığından geçilmediği bir Kürdistan'da , Kürdistan halkı için namuslu bir yaşamdan söz edilemez.
Günümüz Ortadoğu'sunda,gericiliği kendi kanat¬ları arasında yeniden örgütlemek ve kendi egemen¬liği altında sözde bir barış statüsü yaratmak amacında olan ABD emperyalizmi, tüm Ortadoğu halklarının düşmanıdır.
PKK, başta ABD olmak üzere tüm emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin bölgedeki düzeni devril¬meden, Ortadoğu ulusları arasında eşitlik ve öz¬gürlük temelinde bir barış ve işbirliği ortamı geliştirilmeyeceği inancındadır.
Kürdistan'ın dörde bölünüşü Ortadoğu'daki ge¬riciliğin ve şovenizmin sürekli bir kaynağı olup, bu statü devam ettikçe halk hareketlerinin kesin bir başarıya ulaşması zordur. PKK,bu nedenle, Kürdistan halkının ulusal kurtuluş ve mücadelesine yapılacak yardım enternasyonalist görev sayar ve birlik yönün ki önemli bir enternasyonalist görev sayar.
PKK, omuzladığı görevin tarihi önemini ve ne dar zor olduğunun bilinci içindedir. Özellikle İran'daki halk devrimi ve son yıllarda Kürdistan halkında yükselen ulusal bilinç ve örgütlenme çabaları,emperyalist ve sömürgeci güçlerin uy kuşunu kaçırmıştır.Onlar yok saydıkları bir meselenin kendi temellerini oyduğunu gördükçe kudurmakta; Kürdistan halkının başına CENTO misali yeni gizli ve açık ihanet çemberlerini tekrar örülmesini ve bunun için yeni politika ve uygu¬lamalar geliştirilmesi gerektiğini avaz avaz ba-ğırmaktadırlar.Ama bu çabalar boşunadır.Halkımı¬zı katliamlarla, feodal düzenbazlıklarla, sahte reform ve "doğu kalkındırma" masallarıyla avut¬mak artık mümkün değildir. PKK, kendi siyasi ön¬derliği altında tüm bu manevraları boşa çıkaracak güçtedir.Hele ağır siyasi ve ekonomik bunalımlarıyla Türk burjuvazisinin faşist katliam ve sahte reform yöntemleriyle eskiden oynadığı oy¬nadığı oyunları yeniden sahneye koyması hiç mi hiç mümkün olamayacaktır. Bu gün iç politikaları¬nın temel noktası haline getirdikleri "Doğu sorunu", Türk burjuvazisini.girdiği ağır ekonomik ve siyasi buhranda bitirecek ve eski günlerine bir daha kavuşturmayacaktır.
PKK, Türk burjuvazisinin buhranın yükünü hal¬kımıza çektirmek için girişeceği yeni politika ve uygulamaları anında teşhir ve tüm dünya,Tür¬kiye ve Kürdistan halkları arasında mahkum et¬meyi en acil görevlerinden biri sayar.
Kürdistan yaratmak için, PKK saflarında Örgütlenelim.
Anayurtlarından kopartılan,kapitalist metropollerin en tortu işlerinde çalıştırılan,yurtlarında göçmen durumuna düşürülüp işsizliğe ve başı boşluğa itilen,eğitimden,konuttan,sağlıktan,iş güvenliği ve geleceğe güvenden yoksun Kürdistan işçileri Sömürgeci ve feodal-Komprador düzenin baskısından kurtulmak,iş ve yaşam güvenliğine sahip olmak, bağımsız ve demokratik bir ülkede mutlu bir yaşama kavuşmak ve sömürüsüz bir dünya yaratabilmek için PKK önderliğinden birleşmeliyiz.
Yüzyıllardır ulusal baskı ve sömürünün kurba¬nı olan, sömürgeciler, toprak ağaları ve tefecilerin dayanılmaz baskı ve sömürüsüne maruz kalan, kırsal yaşamın bunaltıcı etkisi altında cahil bırakılıp insandan dahi sayılmayan,nüfuzumuzun bel kemiğini oluşturan,toprak ve özgürlük yoksunu, cefakar Kür¬distan köylüleri! Sömürü ve baskı düzeninden top¬rak ve özgürlüğe,Ortaçağ karanlığından aydınlığa, yoksulluk ve sefaletten mutluluğa kavuşmak PKK Ön¬derliğinde birleşmekle mümkündür.
Ulusal-inkarcılık, asimilasyon, emperyalist- sömürgeci eğitim ve feodal-komprador kültür ortamın¬dan kişiliğini yitiren, geleceğinden umudu olmayan Kürdistan gençliği! Ulusal kişiliğe kavuşmak ve geleceğimizi teminat altına almak için, PKK Önderliğindeki mücadelede yerimizi almalıyız.
PKK, başta ABD olmak üzere tüm emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin bölgedeki düzeni devril¬meden, Ortadoğu ulusları arasında eşitlik ve öz¬gürlük temelinde bir barış ve işbirliği ortamı geliştirilmeyeceği inancındadır.
Kürdistan'ın dörde bölünüşü Ortadoğu'daki ge¬riciliğin ve şovenizmin sürekli bir kaynağı olup, bu statü devam ettikçe halk hareketlerinin kesin bir başarıya ulaşması zordur. PKK,bu nedenle, Kürdistan halkının ulusal kurtuluş ve mücadelesine yapılacak yardım enternasyonalist görev sayar ve birlik yönün ki önemli bir enternasyonalist görev sayar.
PKK, omuzladığı görevin tarihi önemini ve ne dar zor olduğunun bilinci içindedir. Özellikle İran'daki halk devrimi ve son yıllarda Kürdistan halkında yükselen ulusal bilinç ve örgütlenme çabaları,emperyalist ve sömürgeci güçlerin uy kuşunu kaçırmıştır.Onlar yok saydıkları bir meselenin kendi temellerini oyduğunu gördükçe kudurmakta; Kürdistan halkının başına CENTO misali yeni gizli ve açık ihanet çemberlerini tekrar örülmesini ve bunun için yeni politika ve uygu¬lamalar geliştirilmesi gerektiğini avaz avaz ba-ğırmaktadırlar.Ama bu çabalar boşunadır.Halkımı¬zı katliamlarla, feodal düzenbazlıklarla, sahte reform ve "doğu kalkındırma" masallarıyla avut¬mak artık mümkün değildir. PKK, kendi siyasi ön¬derliği altında tüm bu manevraları boşa çıkaracak güçtedir.Hele ağır siyasi ve ekonomik bunalımlarıyla Türk burjuvazisinin faşist katliam ve sahte reform yöntemleriyle eskiden oynadığı oy¬nadığı oyunları yeniden sahneye koyması hiç mi hiç mümkün olamayacaktır. Bu gün iç politikaları¬nın temel noktası haline getirdikleri "Doğu sorunu", Türk burjuvazisini.girdiği ağır ekonomik ve siyasi buhranda bitirecek ve eski günlerine bir daha kavuşturmayacaktır.
PKK, Türk burjuvazisinin buhranın yükünü hal¬kımıza çektirmek için girişeceği yeni politika ve uygulamaları anında teşhir ve tüm dünya,Tür¬kiye ve Kürdistan halkları arasında mahkum et¬meyi en acil görevlerinden biri sayar.
Kürdistan yaratmak için, PKK saflarında Örgütlenelim.
Anayurtlarından kopartılan,kapitalist metropollerin en tortu işlerinde çalıştırılan,yurtlarında göçmen durumuna düşürülüp işsizliğe ve başı boşluğa itilen,eğitimden,konuttan,sağlıktan,iş güvenliği ve geleceğe güvenden yoksun Kürdistan işçileri Sömürgeci ve feodal-Komprador düzenin baskısından kurtulmak,iş ve yaşam güvenliğine sahip olmak, bağımsız ve demokratik bir ülkede mutlu bir yaşama kavuşmak ve sömürüsüz bir dünya yaratabilmek için PKK önderliğinden birleşmeliyiz.
Yüzyıllardır ulusal baskı ve sömürünün kurba¬nı olan, sömürgeciler, toprak ağaları ve tefecilerin dayanılmaz baskı ve sömürüsüne maruz kalan, kırsal yaşamın bunaltıcı etkisi altında cahil bırakılıp insandan dahi sayılmayan,nüfuzumuzun bel kemiğini oluşturan,toprak ve özgürlük yoksunu, cefakar Kür¬distan köylüleri! Sömürü ve baskı düzeninden top¬rak ve özgürlüğe,Ortaçağ karanlığından aydınlığa, yoksulluk ve sefaletten mutluluğa kavuşmak PKK Ön¬derliğinde birleşmekle mümkündür.
Ulusal-inkarcılık, asimilasyon, emperyalist- sömürgeci eğitim ve feodal-komprador kültür ortamın¬dan kişiliğini yitiren, geleceğinden umudu olmayan Kürdistan gençliği! Ulusal kişiliğe kavuşmak ve geleceğimizi teminat altına almak için, PKK Önderliğindeki mücadelede yerimizi almalıyız.
Daha sınıflı topluma girerken köleleştirilen, koyu feodal baskı altında insanca yaşamdan kopartılan, kendi geleceği üzerinde söz hakkı olmadığından alınıp satılan, ufku bin türlü dertlerle karartılan Kürdistan kadınları! Bu baskılardan kurtulmak, aydın ve özgür bir kişiliğe kavuşmak, kendinizin ve toplumun geleceği üzerinde söz sahibi olmak en az sizin kadar özgürlüğe susamış olan Kürdistan’ı Bağımsız ve demokratik bir ülke haline getirmek için PKK önderliğindeki mücadeleye katılmalıyız. BAĞIMSIZ ve Demokratik bir Kürdistan’da yaşamayı insanlık onuru ve yurtseverliğin kaçınılmaz bir gereği sayan, sadece bu nedenle her türlü baskı ve engelle karşılaşan tüm yurtsever ve demokratlar; PKK’ye yardım etmeliyiz ve onu izlemeliyiz.
- BAĞIMSIZ, BİRLEŞMİŞ VE DEMOKRATİK BİR KÜRDİSTAN İÇİN İLERİ!
- KAHROLSUN EMPERYALİZM VE SÖMÜRGECİLİK!
- YAŞASIN BAĞIMSIZLIK VE PROLETER ENTERNASYONALİZMİ!
- YAŞASIN, PKK, (KÜRDİSTAN İŞÇİ PARTİSİ)
PKK-MK
- BAĞIMSIZ, BİRLEŞMİŞ VE DEMOKRATİK BİR KÜRDİSTAN İÇİN İLERİ!
- KAHROLSUN EMPERYALİZM VE SÖMÜRGECİLİK!
- YAŞASIN BAĞIMSIZLIK VE PROLETER ENTERNASYONALİZMİ!
- YAŞASIN, PKK, (KÜRDİSTAN İŞÇİ PARTİSİ)
PKK-MK
ÖNDER APO'NUN BELİRLEDİĞİ GENÇLİK ÇİZGİSİ
‘’Öyle bir savaş ki yürütülen, ne daha önce tarih kitaplarında yazıldı ne de gelecekte böyle bir savaş hayal edildi’’ Önder APO
KEMAL PÎR
Evet, savaş denildiğinde bunun en çok kıskacında olan ve yaşamı için mecburiyetinde kalan Kürt halkı ve Kürdistan topraklarıdır, bu savaşın tanımı. Hiç bitmeyen, etkisi artarak devam eden ve mücadele azmi destanlar yazdıran bir savaşın içerisindeyiz. Tutsaklığı ve köleliği binlerce yıldır yaratılan derin kültürlerini kabul etmeyen bir halkın, kahraman oğul ve kız çocuklarının savaşı…
Önder Apo’nun doğuşuyla doğan, öğretileriyle öğrenen, tutsaklığıyla savaşı büyük bir ısrarla devam ettiren bir halkın çocuklarının savaşı.
Zap, Avaşin, Metina özelinde Kürdistan’ın her yerinde ve her kesiminde amansız bir savaş yürütülmekte. Bu savaşın tarafı Türk faşizmi olarak belirlendiğinden beri, zaten ahlak ve adalet boyutu en başından aranan bir tanımlamadan çıkmıştı. Böyle bir düşman tanımlamasıyla savaşmanın genetik kodlaması en başından belirlenmişti. Bir yandan özgürlük, adalet, ahlak, onur ve insan tanımlamasını hayatının her alanında genel felsefik kurallar ile çevrelemiş Kürdistan Özgürlük Gerillaları, diğer yandan barbarlığı tartışma konusu bile olmayacak, dünyanın her ülkesinde ki ansiklopedi kitaplarında bile bahsi geçen işgalci tanımlaması, insanlıktan çıkmış, öldürmek için her şeyi kendinde hak gören vahşi bir düşman…
Kim karşılıklı böyle bir savaşı daha önce bir romanda okudu veya bir filmde izledi? Hangi ülkede bir cenaze, ailesine kargo paketiyle gönderildi, kaldırımlara kutular halinde gömüldü? Ben insanım, özgür yaşamak istiyorum diyen biri, işkenceler altında zindanlara atıldı? Bir aile, kameralar altında katledildi ve katili serbest bırakıldı? Oğulları cezaevinde öldürülen annelerin beyaz tülbentlerinden tutularak yerlerde sürüklendi? Bunlar hangi ülkelerde bu kadar rahatça yapıldı? Ve bunların tek gerekçesi sadece özgür olmak isteyen Kürt’e hak görüldü?
Büyük bir mücadele ruhuyla savaşan gerillaya karşı sonuç alamayan Faşist Türk Ordusu, bir çok kirli yöntemi devreye koydu. Bunların en başında ise Kimyasal ve Taktik Nükleer Silahlar gelmektedir. Kullanılan silahların yasaklı olması bir çok yazılı resmi kanunda belirtilmesine rağmen, Kürt’e ölümden başka bir seçeneği tanımayan bir düşman tarafından binlerce kez kullanıldı.
Kullandı, katletti, kabul etmedi ve bunun araştırılmasını isteyenleri de hapsetti…
Hiç kuşku yok ki böylesi bir düşmana karşı amansız ve sürekli bir savaş verilmesi de kaçınılmazdır. Şuan bunun öncülüğünü Kürdistan Özgürlük Gerillaları üstlenmiş durumda. Gerillaların gücünün timsalini aldığı yer ise İmralı’da yürütülen mücadeledir. Önder Apo, neredeyse dünyada benzeri olmayan şartlar altında, İmralı Adası’nın dayanılır gibi olmayan rutubeti altında, ağır tecrit ve izolasyona karşı 24. yılında insanlık tarihine geçecek bir yaşam mücadelesi veriyor. Ses, renk, ufuk, açık hava gibi temel etkenler ile etkileşiminin sınırlandığı, algı yalıtımı ile fiziksel duyularda yalnızlaştırmaya sebep olan, farklı bir yaşamı çağrıştıran her şeyin yasaklandığı İmralı Özel Tip Cezaevi; “Ağırlaştırılmış Yüksek Güvenlikli İnfaz Rejimi” ile yönetiliyor.
‘’Öyle bir savaş ki yürütülen, ne daha önce tarih kitaplarında yazıldı ne de gelecekte böyle bir savaş hayal edildi’’ Önder APO
KEMAL PÎR
Evet, savaş denildiğinde bunun en çok kıskacında olan ve yaşamı için mecburiyetinde kalan Kürt halkı ve Kürdistan topraklarıdır, bu savaşın tanımı. Hiç bitmeyen, etkisi artarak devam eden ve mücadele azmi destanlar yazdıran bir savaşın içerisindeyiz. Tutsaklığı ve köleliği binlerce yıldır yaratılan derin kültürlerini kabul etmeyen bir halkın, kahraman oğul ve kız çocuklarının savaşı…
Önder Apo’nun doğuşuyla doğan, öğretileriyle öğrenen, tutsaklığıyla savaşı büyük bir ısrarla devam ettiren bir halkın çocuklarının savaşı.
Zap, Avaşin, Metina özelinde Kürdistan’ın her yerinde ve her kesiminde amansız bir savaş yürütülmekte. Bu savaşın tarafı Türk faşizmi olarak belirlendiğinden beri, zaten ahlak ve adalet boyutu en başından aranan bir tanımlamadan çıkmıştı. Böyle bir düşman tanımlamasıyla savaşmanın genetik kodlaması en başından belirlenmişti. Bir yandan özgürlük, adalet, ahlak, onur ve insan tanımlamasını hayatının her alanında genel felsefik kurallar ile çevrelemiş Kürdistan Özgürlük Gerillaları, diğer yandan barbarlığı tartışma konusu bile olmayacak, dünyanın her ülkesinde ki ansiklopedi kitaplarında bile bahsi geçen işgalci tanımlaması, insanlıktan çıkmış, öldürmek için her şeyi kendinde hak gören vahşi bir düşman…
Kim karşılıklı böyle bir savaşı daha önce bir romanda okudu veya bir filmde izledi? Hangi ülkede bir cenaze, ailesine kargo paketiyle gönderildi, kaldırımlara kutular halinde gömüldü? Ben insanım, özgür yaşamak istiyorum diyen biri, işkenceler altında zindanlara atıldı? Bir aile, kameralar altında katledildi ve katili serbest bırakıldı? Oğulları cezaevinde öldürülen annelerin beyaz tülbentlerinden tutularak yerlerde sürüklendi? Bunlar hangi ülkelerde bu kadar rahatça yapıldı? Ve bunların tek gerekçesi sadece özgür olmak isteyen Kürt’e hak görüldü?
Büyük bir mücadele ruhuyla savaşan gerillaya karşı sonuç alamayan Faşist Türk Ordusu, bir çok kirli yöntemi devreye koydu. Bunların en başında ise Kimyasal ve Taktik Nükleer Silahlar gelmektedir. Kullanılan silahların yasaklı olması bir çok yazılı resmi kanunda belirtilmesine rağmen, Kürt’e ölümden başka bir seçeneği tanımayan bir düşman tarafından binlerce kez kullanıldı.
Kullandı, katletti, kabul etmedi ve bunun araştırılmasını isteyenleri de hapsetti…
Hiç kuşku yok ki böylesi bir düşmana karşı amansız ve sürekli bir savaş verilmesi de kaçınılmazdır. Şuan bunun öncülüğünü Kürdistan Özgürlük Gerillaları üstlenmiş durumda. Gerillaların gücünün timsalini aldığı yer ise İmralı’da yürütülen mücadeledir. Önder Apo, neredeyse dünyada benzeri olmayan şartlar altında, İmralı Adası’nın dayanılır gibi olmayan rutubeti altında, ağır tecrit ve izolasyona karşı 24. yılında insanlık tarihine geçecek bir yaşam mücadelesi veriyor. Ses, renk, ufuk, açık hava gibi temel etkenler ile etkileşiminin sınırlandığı, algı yalıtımı ile fiziksel duyularda yalnızlaştırmaya sebep olan, farklı bir yaşamı çağrıştıran her şeyin yasaklandığı İmralı Özel Tip Cezaevi; “Ağırlaştırılmış Yüksek Güvenlikli İnfaz Rejimi” ile yönetiliyor.
Bunun bilincinde ve ağır sorumluluğu altında olan Kürt Halkı’da bulunduğu her alanda sesini yükseltmeyi, mücadele cephesini güçlendirmeye çalışıyor. Evet, bu durum bazı alan ve çalışmalarda zayıflamış, mücadelemizin esas dönüm noktası olan ‘’Özgür Kürdistan, Özgür Önderlik’’ şiarına biraz uzak düşmüş gibi görünebilir. Gerekli ve yerinde eleştirilerde geliştirilebilir. Fakat şuan ülkede ve bazen ülke dışını da aşan faşist uygulamalar uluslararası düzeyde yaşanıyor ve Kürt halkına dayatılıyor. Mesela bunların en başında gelen ‘’Unutturma ve Uyuşturma’’ yöntemleri gelmektedir. Ülke öyle bir hale geti-rilmeye çalışılıyor ki, toplumun hafızası silinmeye, inandığı en kutsal değerleri bile sıradanlaştırmaya çalışılıyor. Bu yüzden şehitlerimizin mezarlıkları kaldırımların altında kalıyor, ya da mezarlıklarımız talan ediliyor, doğamız tahrip ediliyor. Unutmayalım bunların hepsi çok bilinçli ve planlı şekilde geliştiriliyor. Yani öylesine, rastgele yapılmıyor. Toplumda umutsuzluğu, inançsızlığı hakim kılmak istiyor. Oysaki bizler için canını korkusuzca feda eden kahraman gerillalarımızın cenazelerine değil böyle alçak saldırılar, böylesi bir eğilim bile gençlik için büyük bir intikam gerekçesidir.
Bunun karşısında duracak ve boyun eğmeyecek, karşı mücadeleyi geliştirecek en dinamik güçleri, Önder Apo geçmiş dönemlerde belirlemişti. Gerilla, Gençlik ve Kadın...
Önder Apo Gençlik için söylediği bu çağrı hala güncelliğini ve tazeliğini korumaktadır.
‘’En fedakar, en cesur ve en büyük şehitlerini vermiş siz sevgili gençler. Bizim için yaşam eğer kabul edilecekse ülkesinde özgür olmak temelinde kabul edilecektir. Bunun dışında biz yaşamı tanımayacağız. Zamanı durduracağız, içerisine özgür yaşamı yerleştireceğiz. Bizim için en büyük birlik, siz özgür savaşan gençlerle birlikte olma birliğidir. Ve bu yaratılmıştır...’’
Bu tanımlamalardan yola çıkarak gençliğin kendi gücünün farkına varması oldukça önemlidir. Neden düşman bu kadar gençlikle uğraşıp her türlü kirli yöntemi ona karşı kullanıyor? Çünkü gençliğin gücünden korkuyor. Ve her ne kadar yetersizlikler ve eksiklikler olsa da Bakur gençliği mayasını PKK hareketinin çıkış sürecinden alıyor. Yani Kemal Pirlerin, Haki Karerlerin, Saraların mücadele geleneğinden geliyor.
Bu anlamıyla müthiş bir potansiyel var. Düşman bu potansiyeli uyuşturmak için elinden geleni ardına koymuyor. Asimilasyon- soykırım politikalarını gençliğe en çirkin biçimiyle dayatmaya devam ediyor. Ama unutmayalım ki bütün kirletme çabalarına rağmen özgür dağlarda direnen kadın-erkek genç yoldaşlarımız arınmanın ifadesi oluyor. Böylesi bir sevgi, güzellik, duygu ve düşünce birlikteliği bu kalplerin kirletilmesine hiç müsaade eder mi? Tabiki de edemez. Yani en güzel gençlerimiz bedenlerini gülerek siper ediyor faşizme ve işgale karşı. Kimyasal sonucu şehadete ulaşan 17 kahramanımızdan biri olan şehit Sedat Demhat; “Eğer zafer olmasaydı bu kadar güzel ve değerli yoldaşlarımız şehit düşer miydi? Düşmezdi.” Diyor. İşte gerilla inancını şehitlerden, en kutsal değerlerimizden alıyor. Bu yüzden gerilla umutsuzluğa asla kapılmıyor, karşılaştıkları hiçbir zorluk onlara engel olmuyor.
Evet Kürdistan topraklarının genç savunucuları Önder Apo’nun hakikatinden güç alarak zaferi böyle yaratıyor; Ödenen her bedel güzellikleri de kendisiyle doğuruyor. Tabi bunlara layık olmak da Kürdistan gençliğinin en temel görevidir. Unutmayalım şehitlerimizin bize bıraktığı ve kaldırmamız gereken çok büyük bir yük var. Bu yük onların özgür Kürdistan özlemidir, esmer yüzlü çocukların güzel yarınlarıdır.
Belki bu anlamıyla çok söz söylendi. Biliyoruz sözün anlamını yitirdiği bir süreçten geçiyoruz. Zaten bunu özgürlük tanrıçalarımız Sara ve Ruken yoldaşlar bize en yalın biçimiyle gösterdi. Onlar bu eylemi kimyasal ile şehadete ulaşan yoldaşlarımız için gerçekleştirip bizlere mücadelenin yolunu tekrardan açtı. Kürdistanın yiğit genç kadınları da gençleri de kendisine bunu esas alarak onların ulaştığı hakikatten bir parçaya ulaşabilmelidir.
Bunun karşısında duracak ve boyun eğmeyecek, karşı mücadeleyi geliştirecek en dinamik güçleri, Önder Apo geçmiş dönemlerde belirlemişti. Gerilla, Gençlik ve Kadın...
Önder Apo Gençlik için söylediği bu çağrı hala güncelliğini ve tazeliğini korumaktadır.
‘’En fedakar, en cesur ve en büyük şehitlerini vermiş siz sevgili gençler. Bizim için yaşam eğer kabul edilecekse ülkesinde özgür olmak temelinde kabul edilecektir. Bunun dışında biz yaşamı tanımayacağız. Zamanı durduracağız, içerisine özgür yaşamı yerleştireceğiz. Bizim için en büyük birlik, siz özgür savaşan gençlerle birlikte olma birliğidir. Ve bu yaratılmıştır...’’
Bu tanımlamalardan yola çıkarak gençliğin kendi gücünün farkına varması oldukça önemlidir. Neden düşman bu kadar gençlikle uğraşıp her türlü kirli yöntemi ona karşı kullanıyor? Çünkü gençliğin gücünden korkuyor. Ve her ne kadar yetersizlikler ve eksiklikler olsa da Bakur gençliği mayasını PKK hareketinin çıkış sürecinden alıyor. Yani Kemal Pirlerin, Haki Karerlerin, Saraların mücadele geleneğinden geliyor.
Bu anlamıyla müthiş bir potansiyel var. Düşman bu potansiyeli uyuşturmak için elinden geleni ardına koymuyor. Asimilasyon- soykırım politikalarını gençliğe en çirkin biçimiyle dayatmaya devam ediyor. Ama unutmayalım ki bütün kirletme çabalarına rağmen özgür dağlarda direnen kadın-erkek genç yoldaşlarımız arınmanın ifadesi oluyor. Böylesi bir sevgi, güzellik, duygu ve düşünce birlikteliği bu kalplerin kirletilmesine hiç müsaade eder mi? Tabiki de edemez. Yani en güzel gençlerimiz bedenlerini gülerek siper ediyor faşizme ve işgale karşı. Kimyasal sonucu şehadete ulaşan 17 kahramanımızdan biri olan şehit Sedat Demhat; “Eğer zafer olmasaydı bu kadar güzel ve değerli yoldaşlarımız şehit düşer miydi? Düşmezdi.” Diyor. İşte gerilla inancını şehitlerden, en kutsal değerlerimizden alıyor. Bu yüzden gerilla umutsuzluğa asla kapılmıyor, karşılaştıkları hiçbir zorluk onlara engel olmuyor.
Evet Kürdistan topraklarının genç savunucuları Önder Apo’nun hakikatinden güç alarak zaferi böyle yaratıyor; Ödenen her bedel güzellikleri de kendisiyle doğuruyor. Tabi bunlara layık olmak da Kürdistan gençliğinin en temel görevidir. Unutmayalım şehitlerimizin bize bıraktığı ve kaldırmamız gereken çok büyük bir yük var. Bu yük onların özgür Kürdistan özlemidir, esmer yüzlü çocukların güzel yarınlarıdır.
Belki bu anlamıyla çok söz söylendi. Biliyoruz sözün anlamını yitirdiği bir süreçten geçiyoruz. Zaten bunu özgürlük tanrıçalarımız Sara ve Ruken yoldaşlar bize en yalın biçimiyle gösterdi. Onlar bu eylemi kimyasal ile şehadete ulaşan yoldaşlarımız için gerçekleştirip bizlere mücadelenin yolunu tekrardan açtı. Kürdistanın yiğit genç kadınları da gençleri de kendisine bunu esas alarak onların ulaştığı hakikatten bir parçaya ulaşabilmelidir.
Bu anlamıyla gerillanın yürüttüğü amansız savaşın yanında ona güç katacak, bu devrim sürecinde düşmana karşı yanlız olmadığını gösterecek bir çok eylemselliği ve faaliyetleri tartışma götürmez bir mücadele örneğidir. Önderliğimiz daha en genç yaşlarda Denizlerin, İbrahimlerin, Mahirlerin anısına karşılık verdi, yine Haki Karer’in intikamını PKK hareketini kurarak aldı. Şimdi dağlarda direnen gerillalar da böylesi büyük devrimcilerin isimlerini alarak adlarını tarihe yazıyorlar. Evet Kürdistan gençliği süreç karşısındaki duruşunu değerlendirmek durumundadır ama Türkiye sol-sosyalist gençliğinin de en az Kürdistan gençliği kadar yaşanan bu süreç karşısında büyük sorumlulukları vardır. Devrimciliğin özü, sosyalist yaşamın özü budur.
Bu anlamıyla unutmayalım; gerilla bizim en temiz, kirlenmemiş yanımızdır. Bunun böyle anlaşılması ve böyle yaklaşılması gerekmektedir. Bu yüzden gerillayla ruhta bütünleşelim ve yarın zaferi kazandığımızda “ben de o zaferde yerimi aldım ve bende oradaydım” diyebilelim.
Bu anlamıyla unutmayalım; gerilla bizim en temiz, kirlenmemiş yanımızdır. Bunun böyle anlaşılması ve böyle yaklaşılması gerekmektedir. Bu yüzden gerillayla ruhta bütünleşelim ve yarın zaferi kazandığımızda “ben de o zaferde yerimi aldım ve bende oradaydım” diyebilelim.
📌HALK SAVAŞINDA DEMOKRATİK MODERNİTE GERİLLACILIĞI -II-
✏️Bawer Ceng
PKK gerillacılığı geçmiş çağın gerilla savaş taktiklerinden de gerekli dersleri çıkararak ‘’modern gerillacılık’’ denilen çağın gerillacılığını ortaya çıkarmıştır. İleri savaş teknikleriyle, donanmış birlikleriyle, uzmanlaşmış savaşçı yapısıyla HPG-YJA Star gerillacılığı en modern ordu birliklerinden daha güçlü yetenekler kazanmıştır. Şehir gerillacılığından kır gerillacılığına ve hatta çöl gerillacılığına kadar bir çok gerilla tekniğini sentezleyerek profesyonelleşmiş gerilla, büyük yetenekler kazanmıştır. O nedenledir ki kuzey Kürdistan dağlarından, Derazor çöllerine kadar, Musul çöllerinden, Zap ve Avaşin dağlarına kadar, İstanbul, Mersin gibi metropollerden Kürdistan’ın en küçük köylerine kadar yıllardır yenilmez bir halk ordusu olarak savaş içerisindedir. NATO ve onun güdümündeki Kürdistan sömürge devletlerinin rüyalarını kaçıran bir hayalet gibi en ummadıkları zamanda ve yerde onları vurmaktadır. Elbette PKK’nin yıllarca edindiği gerilla birikimiyle, savaş sanatında yakalamış olduğu derinlik ve bilinç düzeyi kadar savaş sanatında geliştirdiği stratejik derinliğinde bunda payı çok büyüktür. Rêber Apo’nun Kürdistan ve Ortadoğu halklar devrimi stratejisi olarak geliştirdiği “Devrimci Halk Savaşı’’ stratejisi bu gelişmede büyük rol oynamıştır. Devrimci bilinç ve ruh kazanmış bir halkın özgürlük mücadelesine rehberlik eden Devrimci Halk Savaşı Stratejisi çağın gerillasını savaşta daha fazla aktif etkin kılmıştır. Devrimci Halk Savaşı Stratejisi halkın özgücüne dayanarak, örgütlenmesi, devletçi sistemi aşarak kendi halk kurumlarını kurması ve öz savumasını alarak bunları koruması anlamına gelmektedir. Devletçi sistem ve devlet temsiliyetlerine karşı halkçı kurumlaşma ve halkçı yönetim mücadelesine dayanmaktadır. Dolayısıyla devrimci inşanın ve devrimci savaşın iç içe geçerek birlikte yürütülmesi için uygulanan bir savaş doktrinidir. Meşru savunma ilkesine dayanarak devletsiz yaşamı inşa etmenin mücadele yöntemidir. Bu savaş doktrininde gerilla, halk savaşının ve devrimci inşanın öncüsüdür. Dolayısıyla stratejik anlamda devrimci halk savaşında halksız bir gerilla yine gerillasız bir halk olmaz. Halkı eğitme, bilinçlendirme, örgütleme ve birlikte savaşma rolü vardır. Bu anlamda tek başına gerilla savaşsın sömürgeciliği yensin, soykırımı durdursun, faşizmi yıksın halkta bir izleyici olarak kazanmasını beklesin yaklaşımı yoktur. Halk ve gerillanın bir uyum içerisinde ve birlikte savaşarak özgürlüğü kazanması durumu vardır. Halk ile birlikte hem savaşta hem de inşa da yer almaktadır. Savaşta bir komutan barışta ise bir öğretmen gibi çalışarak devrimci öncü görevini yerine getirmektedir. Bu anlamda ‘’demokratik modernite gerillası’’ savaş taktiğinde sadece bir asker ve savaşçı değildir. Savaşa ve inşaya komuta eden bir kurmaydır. Yani halk devriminin öncü, inşacı akademik kadrosudur.
Zihniyet, duygu ve düşünce gücünü Rêber APO’nun felsefesinden alan PKK gerillacılığı, hiçbir kurşunun işleyemediği, yok edemediği bir özgürlük fikri ve yaşam biçimi olarak insanlığın öz temsilini yapabildiği için bu kadar gelişme yaratabilmiştir. En olmaz denilen koşullarda, en korkunç, barbar cellatlara boyun eğmez düzeyi ise Rêber APO‘nun kuru ağaca su verir misali yeniden ruh verdiği insanı yaratarak açığa çıkarmıştır. Cesaretini, ruhunu kaybetmiş, insanlık pazarlarında bedenlerini satılığa çıkarmış cesetlerden fedai düzeyinde umut ve yaşam dolu özgür ve hakiki insanı oluşturmuştur.
✏️Bawer Ceng
PKK gerillacılığı geçmiş çağın gerilla savaş taktiklerinden de gerekli dersleri çıkararak ‘’modern gerillacılık’’ denilen çağın gerillacılığını ortaya çıkarmıştır. İleri savaş teknikleriyle, donanmış birlikleriyle, uzmanlaşmış savaşçı yapısıyla HPG-YJA Star gerillacılığı en modern ordu birliklerinden daha güçlü yetenekler kazanmıştır. Şehir gerillacılığından kır gerillacılığına ve hatta çöl gerillacılığına kadar bir çok gerilla tekniğini sentezleyerek profesyonelleşmiş gerilla, büyük yetenekler kazanmıştır. O nedenledir ki kuzey Kürdistan dağlarından, Derazor çöllerine kadar, Musul çöllerinden, Zap ve Avaşin dağlarına kadar, İstanbul, Mersin gibi metropollerden Kürdistan’ın en küçük köylerine kadar yıllardır yenilmez bir halk ordusu olarak savaş içerisindedir. NATO ve onun güdümündeki Kürdistan sömürge devletlerinin rüyalarını kaçıran bir hayalet gibi en ummadıkları zamanda ve yerde onları vurmaktadır. Elbette PKK’nin yıllarca edindiği gerilla birikimiyle, savaş sanatında yakalamış olduğu derinlik ve bilinç düzeyi kadar savaş sanatında geliştirdiği stratejik derinliğinde bunda payı çok büyüktür. Rêber Apo’nun Kürdistan ve Ortadoğu halklar devrimi stratejisi olarak geliştirdiği “Devrimci Halk Savaşı’’ stratejisi bu gelişmede büyük rol oynamıştır. Devrimci bilinç ve ruh kazanmış bir halkın özgürlük mücadelesine rehberlik eden Devrimci Halk Savaşı Stratejisi çağın gerillasını savaşta daha fazla aktif etkin kılmıştır. Devrimci Halk Savaşı Stratejisi halkın özgücüne dayanarak, örgütlenmesi, devletçi sistemi aşarak kendi halk kurumlarını kurması ve öz savumasını alarak bunları koruması anlamına gelmektedir. Devletçi sistem ve devlet temsiliyetlerine karşı halkçı kurumlaşma ve halkçı yönetim mücadelesine dayanmaktadır. Dolayısıyla devrimci inşanın ve devrimci savaşın iç içe geçerek birlikte yürütülmesi için uygulanan bir savaş doktrinidir. Meşru savunma ilkesine dayanarak devletsiz yaşamı inşa etmenin mücadele yöntemidir. Bu savaş doktrininde gerilla, halk savaşının ve devrimci inşanın öncüsüdür. Dolayısıyla stratejik anlamda devrimci halk savaşında halksız bir gerilla yine gerillasız bir halk olmaz. Halkı eğitme, bilinçlendirme, örgütleme ve birlikte savaşma rolü vardır. Bu anlamda tek başına gerilla savaşsın sömürgeciliği yensin, soykırımı durdursun, faşizmi yıksın halkta bir izleyici olarak kazanmasını beklesin yaklaşımı yoktur. Halk ve gerillanın bir uyum içerisinde ve birlikte savaşarak özgürlüğü kazanması durumu vardır. Halk ile birlikte hem savaşta hem de inşa da yer almaktadır. Savaşta bir komutan barışta ise bir öğretmen gibi çalışarak devrimci öncü görevini yerine getirmektedir. Bu anlamda ‘’demokratik modernite gerillası’’ savaş taktiğinde sadece bir asker ve savaşçı değildir. Savaşa ve inşaya komuta eden bir kurmaydır. Yani halk devriminin öncü, inşacı akademik kadrosudur.
Zihniyet, duygu ve düşünce gücünü Rêber APO’nun felsefesinden alan PKK gerillacılığı, hiçbir kurşunun işleyemediği, yok edemediği bir özgürlük fikri ve yaşam biçimi olarak insanlığın öz temsilini yapabildiği için bu kadar gelişme yaratabilmiştir. En olmaz denilen koşullarda, en korkunç, barbar cellatlara boyun eğmez düzeyi ise Rêber APO‘nun kuru ağaca su verir misali yeniden ruh verdiği insanı yaratarak açığa çıkarmıştır. Cesaretini, ruhunu kaybetmiş, insanlık pazarlarında bedenlerini satılığa çıkarmış cesetlerden fedai düzeyinde umut ve yaşam dolu özgür ve hakiki insanı oluşturmuştur.
PKK’nin yeni yaşamının, özgür bireyi, anlam gücü ve toplumsal değerler etrafında yeniden dirildiği için modern kapitalist çağda ölümsüzlüğün sırını çözen evliyalar gibi dünyevi-maddi arzulardan arınarak, korkusuz olduğu için yenilmez hale gelmiştir. Çıkar ilişkilerinden arınmış, kapitalist dünyanın meta biriktiren yolsuzluğuna karşın, herhangi bir karşılık beklemeden insanlığa ait değerleri kendinde biriktirme yoluna girdiği için onu yenilgili kılan güdüsel ve maddi yüklerden kurtulmuştur. Bu hafiflik ile kanatlanmış gökyüzünden alemi seyreder hale gelmiş, adını bile duymadığı insanlar için yeryüzünde savaşmayı görev edinmiştir. Bu hakikat PKK’nin Apocu militan hakikati olarak ortaya çıkmıştır.
Elbette bilim ve teknik çağında, vahşi kapitalist devletlerin elinde savaş canavarlarına dönüştürülen teknik ve teknolojik gelişmenin karşında insan olarak kalmak ve mücadele etmek imkansız gibi görünmektedir. İnsanın çıplak elleriyle ve basit savunma aletleri ve silahlarıyla kimyasal silahlara varan, nükleer teknolojik bombalara karşı, insansız savaş robotları onların silahlarla donatılmış dron, uçak, füze ve envai çeşit savaş araçlarına karşı kendini korumak imkansızmış gibi görünebilir. Uzay teknolojilerinden yararlanan milyonluk ordulara karşı durmak, onlarla savaşa tutuşmak cesaret isteyen bir durum olabilir. Hatta Donkişotvari bir inat gibi de görünebilir. Ancak unutulmamalıdır ki tüm bu tekniği yaratan insan aklıdır ve bunları yenecek olan da yine bu aklın kendisi olmaktadır. PKK’nin insan aklında yarattığı muazzam dönüşüm, köreltilmiş bir özellik olarak aklın yaratıcılığı tüm bu tekniğin gücünü ve kudretini yerle bir etmiştir. Teknik anlamda uzmanlaşma, düşünce anlamında birer savaş sanatçısı olarak engin bir düzeyi herbir HPG gerillasında görmek mümkündür. Bundandır ki özgürlük gerillaları sadece elindeki silahla sınırlı kalmamakta, tüm koşulları ve avantajları birer savaş silahı olarak değerlendirerek yıllardır savaşır. Bu kadar uzun yıllar yılmadan savaşması ve yenilmez olması savaş sanatında süreklileşen yenilenme ve derinleşme ile ilgili olmaktadır. Dikkat edilirse PKK gerillacılığında durağanlık yoktur. Sürekli devam eden bir yürüyüş gibi akış ve yenilik yaratma vardır. Düşmanın daha önceki bir çok saldırı taktiğini basit yöntemler ile boşa çıkarmayı başarmıştır. Aynı daha öncekiler gibi bugün de düşmanın savaş uçaklarına karşı aldığı tedbir de çok basittir. Milyon dolarlık keşif ve dronlarına karşı gerillanın aldığı tedbir 50 liralık bir kamuflajdır. Kürdistan Özgürlük Gerillası TC’nin Milyon dolarlık tekniğine karşı aldığı tedbir; dağları ve ormanları kendine siper yapması, birkaç savaş tüneli inşa etmesidir. Yine milyon dolarlık ordu ve tüm imkanlarını bozguna uğratan gerillanın araziyi iyi kullanan birkaç hareketli timi olmaktadır. Tüm bunlar düşünüldüğünde bunca güç, imkan, teknik sahibi bir ordu ve onu destekleyen NATO gücü, gerillanın iradesine, inancına, aklına ve cesaretine yenilmektedir. Bu yenilgiden duyulan öfke ile ne yapacağını bilemez halde zavallıca, çaresizlikle kimyasal silahlara umut bağlamışlardır.
Elbette bilim ve teknik çağında, vahşi kapitalist devletlerin elinde savaş canavarlarına dönüştürülen teknik ve teknolojik gelişmenin karşında insan olarak kalmak ve mücadele etmek imkansız gibi görünmektedir. İnsanın çıplak elleriyle ve basit savunma aletleri ve silahlarıyla kimyasal silahlara varan, nükleer teknolojik bombalara karşı, insansız savaş robotları onların silahlarla donatılmış dron, uçak, füze ve envai çeşit savaş araçlarına karşı kendini korumak imkansızmış gibi görünebilir. Uzay teknolojilerinden yararlanan milyonluk ordulara karşı durmak, onlarla savaşa tutuşmak cesaret isteyen bir durum olabilir. Hatta Donkişotvari bir inat gibi de görünebilir. Ancak unutulmamalıdır ki tüm bu tekniği yaratan insan aklıdır ve bunları yenecek olan da yine bu aklın kendisi olmaktadır. PKK’nin insan aklında yarattığı muazzam dönüşüm, köreltilmiş bir özellik olarak aklın yaratıcılığı tüm bu tekniğin gücünü ve kudretini yerle bir etmiştir. Teknik anlamda uzmanlaşma, düşünce anlamında birer savaş sanatçısı olarak engin bir düzeyi herbir HPG gerillasında görmek mümkündür. Bundandır ki özgürlük gerillaları sadece elindeki silahla sınırlı kalmamakta, tüm koşulları ve avantajları birer savaş silahı olarak değerlendirerek yıllardır savaşır. Bu kadar uzun yıllar yılmadan savaşması ve yenilmez olması savaş sanatında süreklileşen yenilenme ve derinleşme ile ilgili olmaktadır. Dikkat edilirse PKK gerillacılığında durağanlık yoktur. Sürekli devam eden bir yürüyüş gibi akış ve yenilik yaratma vardır. Düşmanın daha önceki bir çok saldırı taktiğini basit yöntemler ile boşa çıkarmayı başarmıştır. Aynı daha öncekiler gibi bugün de düşmanın savaş uçaklarına karşı aldığı tedbir de çok basittir. Milyon dolarlık keşif ve dronlarına karşı gerillanın aldığı tedbir 50 liralık bir kamuflajdır. Kürdistan Özgürlük Gerillası TC’nin Milyon dolarlık tekniğine karşı aldığı tedbir; dağları ve ormanları kendine siper yapması, birkaç savaş tüneli inşa etmesidir. Yine milyon dolarlık ordu ve tüm imkanlarını bozguna uğratan gerillanın araziyi iyi kullanan birkaç hareketli timi olmaktadır. Tüm bunlar düşünüldüğünde bunca güç, imkan, teknik sahibi bir ordu ve onu destekleyen NATO gücü, gerillanın iradesine, inancına, aklına ve cesaretine yenilmektedir. Bu yenilgiden duyulan öfke ile ne yapacağını bilemez halde zavallıca, çaresizlikle kimyasal silahlara umut bağlamışlardır.
Emsalsiz HPG ve YJA-STAR gerillacılığı şiirde de söylendiği gibi bir uzay çağı gerillacılığıdır. İnanılması güç efsanelerde olduğu gibi insan aklının sınırlarını zorlayan ufuklarda destansı görünmesi de bundandır. Savaşı ile özgürlük koşusunda adeta yarım asırlık bitimsiz bir destandır. Her biri birer çağdaş Apollon olan bu efsanevi savaşçılardan oluşan ordu ezilenlerin özgürlük mücadelesi tarihinde Zap, Avaşin, Metina gerillacılığıyla işgalci faşist TC ordusuna aman vermemektedir. Varını yoğunu ortaya koyan, sonsuz imkanlarıyla tankı, topu, uçağı, insansız keşif uçakları, milyonluk savaş ordusunu seferber eden NATO’nun ikinci büyük ordusu iki yıllık bir savaşın sonunda hala çaresizliğinden kimyasal silahlar kullanarak girebildiği bir tepe için zafer naraları atmaktadır. Düşünün ki bir ordu iki yıl boyunca bir tepenin etrafında dönüp durmakta, tepeyi tonlarca patlayıcı ile patlatmasına karşın, kepçeler ile başında sürekli kazı yapmasına rağmen o tepede bir gerilla timini yenememektedir. Avaşin’in Werxelê tepesi bu şekilde bir tepedir. Peki iki yıldır bu dağın yapısını envayi çeşit bomba ve teknik kullanarak değiştiren, sırf bu tepe için yüzlerce askerini ölü veren, yüzlercesini de yaralı veren bir ordu tünelleri bozduktan sonra gerilla birliği bu tepeyi terk edip çıkıyor, muzaffer Türk ordusu yine zafer naraları atıyor. Gerilla’nın bir tepeye yerleşme veya bir dolda yaşama ve savaşma sorunu yoktur. Bir tepeden çıkar başka tepeye yerleşir oradan savaşır. Kürdistan coğrafyası tepeler ve dollar bakımından zengindir. Dolayısıyla da istediği tepeye yerleşme sorunu yoktur. Havanda su döver misali Kürdistan dağlarında bir hayalet ile savaşma pahasına bu savaşta ısrar eden faşist işgalci TC ordusu bu dağlarda en fazla kendi cesetlerini saklayacak toprağa sahip olabilir. Nafile bir çaba ile Zap’ı işgal edebileceğini hayal eden faşist şef Erdoğan bu savaşta da kendinden öncekiler gibi gerillanın sillesini yiyerek tarihin karanlık dehlizlerinde unutulacaktır.
Kürdistan gençliğinin sömürgeci soykırımcı düzene karşı kendisi için alternatif yaşam kurduğu sömürgeci düzenin zulmünden kaçarak sığındığı ve kendisini keşfettiği bir yaşam ortamı olmuştur. Öz savunma bilinci ve örgütlülüğü olmadan Kürdistan’da yaşamanın mümkün olmadığı bir dönemde PKK gerillacılığı bir umut ışığı olarak ortaya çıkmıştır. Kürdistan gençliği bu ışık ile aydınlanarak yaşam kurmuş kimlik ve kişilik edinmiş, zihniyet kazanarak irade ve cesaret bulmuştur. Bir avuç Kürt gencinin milyonluk TC ordusunu Tepe Werxelê’de, Tepe Mamreşo’da, Tepe Amediyê’de, Tepe Zendura’da, Tepe Hakkari’de, Tepe Karker’de, Şikefta Birindara’da ve daha başka Kürdistan’ın bir çok tepesinde bozguna uğratma kudretini bu aydınlanmadan almaktadır. TC’nin bunca gücüne kafa tutma cüretini gösterenler TC’nin hüsranı oluyorlar. Direnmekten ve savaşmaktan başka çarenin olmadığı barbar soykırımcı TC’nin vahşi sömürgeciliğine karşı Kürdistan gençliğinin de varlık savaşını yürütmekten başka çaresi yoktur. Bir çare arayışı olarak tüm bunlara bakıldığında Kürdistan gençliğinin var olma ve yaşama mücadelesinde bulunması gereken tek yer vardır; orası da Kürdistan dağlarıdır, HPG-YJA-Star saflarıdır.
Kürdistan gençliğinin sömürgeci soykırımcı düzene karşı kendisi için alternatif yaşam kurduğu sömürgeci düzenin zulmünden kaçarak sığındığı ve kendisini keşfettiği bir yaşam ortamı olmuştur. Öz savunma bilinci ve örgütlülüğü olmadan Kürdistan’da yaşamanın mümkün olmadığı bir dönemde PKK gerillacılığı bir umut ışığı olarak ortaya çıkmıştır. Kürdistan gençliği bu ışık ile aydınlanarak yaşam kurmuş kimlik ve kişilik edinmiş, zihniyet kazanarak irade ve cesaret bulmuştur. Bir avuç Kürt gencinin milyonluk TC ordusunu Tepe Werxelê’de, Tepe Mamreşo’da, Tepe Amediyê’de, Tepe Zendura’da, Tepe Hakkari’de, Tepe Karker’de, Şikefta Birindara’da ve daha başka Kürdistan’ın bir çok tepesinde bozguna uğratma kudretini bu aydınlanmadan almaktadır. TC’nin bunca gücüne kafa tutma cüretini gösterenler TC’nin hüsranı oluyorlar. Direnmekten ve savaşmaktan başka çarenin olmadığı barbar soykırımcı TC’nin vahşi sömürgeciliğine karşı Kürdistan gençliğinin de varlık savaşını yürütmekten başka çaresi yoktur. Bir çare arayışı olarak tüm bunlara bakıldığında Kürdistan gençliğinin var olma ve yaşama mücadelesinde bulunması gereken tek yer vardır; orası da Kürdistan dağlarıdır, HPG-YJA-Star saflarıdır.
Zap savaşının kahramanı: Tîrêj Dijwar
Yıllarca Zap alanında düşmana karşı büyük bir direniş sergileyen gerilla Tîrêj Dijwar, Kürdistan Özgürlük Mücadelesine canına adayan binlerce kahramandan biri olur.
https://twitter.com/Gecn1Genclik/status/1601669712709943296
Yıllarca Zap alanında düşmana karşı büyük bir direniş sergileyen gerilla Tîrêj Dijwar, Kürdistan Özgürlük Mücadelesine canına adayan binlerce kahramandan biri olur.
https://twitter.com/Gecn1Genclik/status/1601669712709943296