🚨BEDDUA- SİHİR BÜYÜ ETKİSİ
Beddua haklı ya da haksız kime edilirse edilsin semadan geri döner. Edildiği kişiye etki etmemiş ise daha da güçlenerek kişinin kendisi ve ailesinin üzerine yağar
Eğer beddua ettiğiniz kişi ailenizden ise tüm ailenizin üzerine sihir/büyü olarak döner
Şeriata göre haklı da olsanız, ettiğiniz bedduanın şiddeti ve derecesi sizin uğradığınız sıkıntıya denk düşmeyip çok daha ağır tesir edebilir. Bu da sizin haklı iken haksız duruma düşmenize sebep olabilir.
Şeriat, tarikat, Hakikat dengeleri çok önemlidir.
Beddua haklı ya da haksız kime edilirse edilsin semadan geri döner. Edildiği kişiye etki etmemiş ise daha da güçlenerek kişinin kendisi ve ailesinin üzerine yağar
Eğer beddua ettiğiniz kişi ailenizden ise tüm ailenizin üzerine sihir/büyü olarak döner
Şeriata göre haklı da olsanız, ettiğiniz bedduanın şiddeti ve derecesi sizin uğradığınız sıkıntıya denk düşmeyip çok daha ağır tesir edebilir. Bu da sizin haklı iken haksız duruma düşmenize sebep olabilir.
Şeriat, tarikat, Hakikat dengeleri çok önemlidir.
🟢İNCİ TANESİ:
"Ruhu temizlemek ilimle olur, ruhu temizlemek hizmetle olur. Bu size nasihatim olsun."
Şerbetçi baba Hazretleri- Gelibolu 26 nisan 2024
"Ruhu temizlemek ilimle olur, ruhu temizlemek hizmetle olur. Bu size nasihatim olsun."
Şerbetçi baba Hazretleri- Gelibolu 26 nisan 2024
AİLE DÜZENİ, EVDE ADALET NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?
1-
Adaletli bir şekilde davranırsak ne oluyor biliyor musunuz?
Allah'u Teâlâ'nın rızasını arıyorsunuz ya, hizmet etmek, şeytana karşı gelmek, mümin olmak istiyorsunuz ya adaleti ve düzeni, önce evinin içinde kurmuş oluyorsunuz.
2-
İşte o an, evinin içinde kurduğunuz düzenle, sanki bütün alemlere düzen kurmuş ve yönetiyor gibi olursunuz.
Akletmemiz gerekir.
3-
Evdeki düzen, hakimiyet, adaletli davranış, sanki dünyayı yönetiyor, cennet ve cehennemle ilgili her konuya vakıfmış gibi, aile içinde empatiyle hareket ederek şeytanın önünü kesiyor olmak; cennet, cehennem, kabir hayatı ve bu dünyadaki tüm hayatlarımıza hâkim olmaktır.
https://open.spotify.com/episode/7KcHSSKd66CLVD4lbbBXN9?si=ZZr9TtqWQGiqGh8BBY1brA
1-
Adaletli bir şekilde davranırsak ne oluyor biliyor musunuz?
Allah'u Teâlâ'nın rızasını arıyorsunuz ya, hizmet etmek, şeytana karşı gelmek, mümin olmak istiyorsunuz ya adaleti ve düzeni, önce evinin içinde kurmuş oluyorsunuz.
2-
İşte o an, evinin içinde kurduğunuz düzenle, sanki bütün alemlere düzen kurmuş ve yönetiyor gibi olursunuz.
Akletmemiz gerekir.
3-
Evdeki düzen, hakimiyet, adaletli davranış, sanki dünyayı yönetiyor, cennet ve cehennemle ilgili her konuya vakıfmış gibi, aile içinde empatiyle hareket ederek şeytanın önünü kesiyor olmak; cennet, cehennem, kabir hayatı ve bu dünyadaki tüm hayatlarımıza hâkim olmaktır.
https://open.spotify.com/episode/7KcHSSKd66CLVD4lbbBXN9?si=ZZr9TtqWQGiqGh8BBY1brA
Ataların işlediği günahların dosyaları nesle sirayet ediyor.
İnanmak istemeseniz de hakikat bu !
Özellikle geçmiş ataların hayvanlara verdiği eziyet sonraki nesle kalıtsal problem olarak sirayet ediyor.
Sözgelimi bir hayvanı sopayla döverek öldürmüş (böbreği patlamış) ise aile bireyleri böbrek yetmezliği ile uğraşıyor.
Ta ki tevbeleri yapıp ya da dosya kapanana kadar
İnanmak istemeseniz de hakikat bu !
Özellikle geçmiş ataların hayvanlara verdiği eziyet sonraki nesle kalıtsal problem olarak sirayet ediyor.
Sözgelimi bir hayvanı sopayla döverek öldürmüş (böbreği patlamış) ise aile bireyleri böbrek yetmezliği ile uğraşıyor.
Ta ki tevbeleri yapıp ya da dosya kapanana kadar
🛑 EVDE BESLENEN HAYVANLARIN KEFARET OLABİLMESİ
Mümkün olduğu kadar evinizde "İslami şartlara uygun olmak kaydı ile" hayvan besleyin
Kedi, balık, kuş vs. gibi beslediğiniz bu kullar, hanenize gelebilecek bir sürü sıkntıda Rabbimizin merhametiyle sizlere kefaret olabilir. 👇
Bu konu, çocukları ya da kendileri çok istediği halde eve hayvan almakta tereddütleri olan insanlar için bir teşvik olarak paylaşılmıştır.
Çocuğun hayvan da olsa bir kulu severek, merhamet ederek beslemesi, ölümü halinde hayatın gerçeklerine de alışması nefsi için önemlidir.
Farz ya da vacip değildir. Dileyen kendi şartları ve öncelikleri doğrultusunda uygulayabilir.
Dileyen de İslami ya da vicdani anlamda uygun görmüyorsa yapmayabilir.
Konuyu ana bağlamından uzaklaştırmamak lazım.
Mümkün olduğu kadar evinizde "İslami şartlara uygun olmak kaydı ile" hayvan besleyin
Kedi, balık, kuş vs. gibi beslediğiniz bu kullar, hanenize gelebilecek bir sürü sıkntıda Rabbimizin merhametiyle sizlere kefaret olabilir. 👇
Bu konu, çocukları ya da kendileri çok istediği halde eve hayvan almakta tereddütleri olan insanlar için bir teşvik olarak paylaşılmıştır.
Çocuğun hayvan da olsa bir kulu severek, merhamet ederek beslemesi, ölümü halinde hayatın gerçeklerine de alışması nefsi için önemlidir.
Farz ya da vacip değildir. Dileyen kendi şartları ve öncelikleri doğrultusunda uygulayabilir.
Dileyen de İslami ya da vicdani anlamda uygun görmüyorsa yapmayabilir.
Konuyu ana bağlamından uzaklaştırmamak lazım.
▪️İyi ki batmışım ! ( iflas etmişim )
Rabbimizin izni ve Hâl ilmi vesilesiyle hakikate ulaşan kardeşimizin başından geçenleri kendi ağzından dinleyelim 👇
https://youtu.be/t1bbT3gVBL4
Rabbimizin izni ve Hâl ilmi vesilesiyle hakikate ulaşan kardeşimizin başından geçenleri kendi ağzından dinleyelim 👇
https://youtu.be/t1bbT3gVBL4
YouTube
" İyiki Batmışım! " 1.Bölüm | Synergy Kendiyas |
Synergy Kendiyas kanalında; metafizik paranormal ve pozitif bilimlerin, tıbbın ve diğer çözüm yollarının derman bulamadığı hastalıkların tedavisine ve anlam verilemeyen olayların hakikatine gerçek insan hikayeleriyle ışık tutuyoruz. Hayal ve gerçeğin sınırlarını…
Ruh zedelenmeden vücut hasta olmaz !
Hastalıkları önce 2 ye ayıralım:
1-Ruhsal
2-Bedensel
Ruhsal olarak bir kişide bir hastalık sözkonusu olmasa dahi vücudun yani et bedenin hastalanması için olmazsa olmaz kriter ruhun zedelenmesi ya da yaralanmasıdır.
+
Ruhu bedenin içerisinde bedeni komple saran şeffaf bir kılıf olarak kabul edelim.
Ruh yaralandığında ruhun yara aldığı yerdeki organ hasar alır.
Ruh da, Nefs de beden içinde bir bedendir. Ruhun beyni kalptir.
Ruh ( alt beyin ) dünyaya imtihana geldiğini bildiği ama üst beyne sözünü dinletemediği için kişinin içinde huzursuzlanıp çırpınmaya başladığında panik atak gibi hastalıklar oluşur.
Nefs eğer fazla büyümüşse ruhu beden içinde bir köşeye sıkıştırır.
İnsan ne kadar sağlıklı ya da zengin de olsa bir türlü huzur bulamaz, hep içi sıkılır, yerinde duramaz.
Dünya ona dar gelir
Kişi bedeninde nefsine ve ruhsat vererek musallatlara fazlaca yer açmışsa, ruhu ve dolayısı ile ruhun beyni olan kalbi bir köşeye sıkışır.
1+1 evde 10 kişi yaşar gibidirler.
Haliyle bundan en çok ruh ve onun devamında beden zarar görür
Siz Rabbinize iman eder, salih amel işler, af dileyerek, haklarınızı helal ederek manevi kapılarınızı kapatırsanız hem nefsiniz küçülür hem de musallatlar uzaklaşır.
Böylelikle ruhunuz ve kalbiniz o kadar genişler ki o 1+1 ev villaya dönüşür.
Arkasından da bedeniniz şifa bulur.
İman etmese de başkalarına iyi davranan insanların ruhları bir enerji şeklinde bedenden dışa taşar. Buna aura dediler.
Biz iman edenler de bunu yaptığımızda söylediğimiz şekilde ruh genişler, kalp yumuşar.
Bu durum ise rahmet ve şifa olarak tecelli eder.
Rabbimiz her türlü hastalığın şifasını indirmiştir.
Şifa bulmak istiyorsak:
-İmanımızı tashih edeceğiz
-Af dileyeceğiz, haklarımızı Allah rızası için helal edeceğiz
-Salih ameller işleyecek, böylelikle Ruhumuzu onaracak ve onun bir zırh gibi bedenimizi korumasını sağlayacağız
"Merhamet etmeyene merhamet olunmaz" diyor efendimiz asv.
Bir kul ne kadar merhametli olursa Allah c.c 'nün merhametinden o kadar faydalanır.
Kişi imansız ise kalbi mühürlenmiştir fakat insanlar ile ilişkileri iyi ise, kul haklarına dikkat ediyorsa ruh sağlığı çok daha iyi olur
Allahu Tealanın rızasını nerede arıyoruz?
Bizi affetmesinde. Bizi affetsin istiyoruz.
Peki O'nun rızasını kazanmak için neden biz affetmiyoruz?
Biz ne kadar affedici olur, merhamet edersek Rabbimizden o kadar merhamet, şifa talep edebiliriz
Hastalıkları önce 2 ye ayıralım:
1-Ruhsal
2-Bedensel
Ruhsal olarak bir kişide bir hastalık sözkonusu olmasa dahi vücudun yani et bedenin hastalanması için olmazsa olmaz kriter ruhun zedelenmesi ya da yaralanmasıdır.
+
Ruhu bedenin içerisinde bedeni komple saran şeffaf bir kılıf olarak kabul edelim.
Ruh yaralandığında ruhun yara aldığı yerdeki organ hasar alır.
Ruh da, Nefs de beden içinde bir bedendir. Ruhun beyni kalptir.
Ruh ( alt beyin ) dünyaya imtihana geldiğini bildiği ama üst beyne sözünü dinletemediği için kişinin içinde huzursuzlanıp çırpınmaya başladığında panik atak gibi hastalıklar oluşur.
Nefs eğer fazla büyümüşse ruhu beden içinde bir köşeye sıkıştırır.
İnsan ne kadar sağlıklı ya da zengin de olsa bir türlü huzur bulamaz, hep içi sıkılır, yerinde duramaz.
Dünya ona dar gelir
Kişi bedeninde nefsine ve ruhsat vererek musallatlara fazlaca yer açmışsa, ruhu ve dolayısı ile ruhun beyni olan kalbi bir köşeye sıkışır.
1+1 evde 10 kişi yaşar gibidirler.
Haliyle bundan en çok ruh ve onun devamında beden zarar görür
Siz Rabbinize iman eder, salih amel işler, af dileyerek, haklarınızı helal ederek manevi kapılarınızı kapatırsanız hem nefsiniz küçülür hem de musallatlar uzaklaşır.
Böylelikle ruhunuz ve kalbiniz o kadar genişler ki o 1+1 ev villaya dönüşür.
Arkasından da bedeniniz şifa bulur.
İman etmese de başkalarına iyi davranan insanların ruhları bir enerji şeklinde bedenden dışa taşar. Buna aura dediler.
Biz iman edenler de bunu yaptığımızda söylediğimiz şekilde ruh genişler, kalp yumuşar.
Bu durum ise rahmet ve şifa olarak tecelli eder.
Rabbimiz her türlü hastalığın şifasını indirmiştir.
Şifa bulmak istiyorsak:
-İmanımızı tashih edeceğiz
-Af dileyeceğiz, haklarımızı Allah rızası için helal edeceğiz
-Salih ameller işleyecek, böylelikle Ruhumuzu onaracak ve onun bir zırh gibi bedenimizi korumasını sağlayacağız
"Merhamet etmeyene merhamet olunmaz" diyor efendimiz asv.
Bir kul ne kadar merhametli olursa Allah c.c 'nün merhametinden o kadar faydalanır.
Kişi imansız ise kalbi mühürlenmiştir fakat insanlar ile ilişkileri iyi ise, kul haklarına dikkat ediyorsa ruh sağlığı çok daha iyi olur
Allahu Tealanın rızasını nerede arıyoruz?
Bizi affetmesinde. Bizi affetsin istiyoruz.
Peki O'nun rızasını kazanmak için neden biz affetmiyoruz?
Biz ne kadar affedici olur, merhamet edersek Rabbimizden o kadar merhamet, şifa talep edebiliriz
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Besmele-i Şerife Part 1 | Synergy Kendiyas |
#synergykendiyas #besmele #besmeleişerif #reelsindia #keşfet #kesfet #shorts
#synergykendiyas #besmele #besmeleişerif #reelsindia #keşfet #kesfet #shorts
🚨METAFİZİK SALDIRI UYARISI: 🔴İSYAN
Özellikle ikindi vakti ve sonrası büyük bir saldırı olacak.
Eşi eşe, evladı ana babaya, kardeşi kardeşe düşman etmek üzere;
İsyan, kavga, düşmanlık gibi kötülükleri körükleyici bir saldırı planlanıyor.
Dua ve niyetlerle karşı duralım.
+
Sinir öfke hallerinden uzak durmaya gayret edelim. Gözler kararacak, görüşler bulanacak, şok edici ağrılar saplanacak.
Sinirlenen, öfkelenen bulunduğu mekanı terk etsin, bir abdest alsın. Alemlerin Rabbine sığınalım.
Efendimiz ASV. hürmetine Salavat-ı Şerifeleri eksik etmeyelim.
Özellikle bu birkaç gün sokak hareketlerine dikkat !!!
Özellikle ikindi vakti ve sonrası büyük bir saldırı olacak.
Eşi eşe, evladı ana babaya, kardeşi kardeşe düşman etmek üzere;
İsyan, kavga, düşmanlık gibi kötülükleri körükleyici bir saldırı planlanıyor.
Dua ve niyetlerle karşı duralım.
+
Sinir öfke hallerinden uzak durmaya gayret edelim. Gözler kararacak, görüşler bulanacak, şok edici ağrılar saplanacak.
Sinirlenen, öfkelenen bulunduğu mekanı terk etsin, bir abdest alsın. Alemlerin Rabbine sığınalım.
Efendimiz ASV. hürmetine Salavat-ı Şerifeleri eksik etmeyelim.
Özellikle bu birkaç gün sokak hareketlerine dikkat !!!
"Kötülük frekansının bu kadar artmasının en önemi sebebi; müslümanlar Salavat getirmeyi unuttu/bıraktı" denildi
Salavatlara devam edelim inşallah
Salavatlara devam edelim inşallah
Salavatlara devam edelim inşallah.
Efendimiz s.a.v'in kabri şerifinden arşı alaya, semaya uzanıyor, Oradan dağılıyor.
"Salavatlar hürmetine kara atmosferi bitireceğiz inşallah" denildi
Efendimiz s.a.v'in kabri şerifinden arşı alaya, semaya uzanıyor, Oradan dağılıyor.
"Salavatlar hürmetine kara atmosferi bitireceğiz inşallah" denildi
Şeytan ve ordusu istediğini almak için bu kadar gayret edip başarmasa, dünyada zulümler kötülükler bu kadar artar mı?
Günahlar, kötülükler bu kadar vücut bulmasa çöllerde sel olur mu, iklim bu kadar bozulur mu, Felaketler ardarda gelir mi?
Gaflet etme değil, akletme zamanıdır
Bu hâllerden haber vermek haşa, düşmana olmadık bir güç atfetmek değildir.
Ancak; vakit gaflet içinde zaman kaybetme vakti değildir
Biz birbirimizi yerken şeytan sürekli gayret etmektedir
O Allah (cc) ki, "El Adl" dir, adalet sahibidir. Şeytan dahi olsa çalışana karşılığını verir
Günahlar, kötülükler bu kadar vücut bulmasa çöllerde sel olur mu, iklim bu kadar bozulur mu, Felaketler ardarda gelir mi?
Gaflet etme değil, akletme zamanıdır
Bu hâllerden haber vermek haşa, düşmana olmadık bir güç atfetmek değildir.
Ancak; vakit gaflet içinde zaman kaybetme vakti değildir
Biz birbirimizi yerken şeytan sürekli gayret etmektedir
O Allah (cc) ki, "El Adl" dir, adalet sahibidir. Şeytan dahi olsa çalışana karşılığını verir
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Besmele-i Şerife Part 2 | Synergy Kendiyas |
#synergykendiyas #besmele #besmeleişerif #reelsindia #keşfet #kesfet #shorts
#synergykendiyas #besmele #besmeleişerif #reelsindia #keşfet #kesfet #shorts
🔴MİRAS TAKSİMİNDEN HASTA OLUNUR MU?
Bazen sıkıntısı olanların istişaresini yaptığımızda sebep olarak; “paranız helal değil” diyoruz.
“Hayır, biz faize bulaşmadık, onu yapmadık, bunu yapmadık” diyorlar.
Özellikle de bu durum, genellikle buna dikkat eden insanlarda olabiliyor
Bakıyoruz, diyoruz “paranızda haram var, araştırın.”
Çok uğraşıp bulamazlarsa, eğer maneviyatta izin verirse söylüyoruz.
Miras bölüşmede yaptıklarından dolayı, malının tamamı harama düşüyor. Kadının hakkını vermemişler ya da erkek helal etmeden "medeni kanuna göre" paylaşmışlar
Yani içki, bir damla bile olsa, bir varil suya damlasa, haram, bitti. Aynı buradaki gibi, hepsini bozuyor. Sen, bununla çocuklarını yetiştirirsen, o çocukta hastalık da olacak, problem de olacak, her şey olacak. O çocuk nasıl olacak? Yani senin atan eğer böyle bir şey yaptıysa, sen şimdi ne kadar yanaşabileceksin namaza? Sebeplerinden bir tanesi de bu.
Bazen sıkıntısı olanların istişaresini yaptığımızda sebep olarak; “paranız helal değil” diyoruz.
“Hayır, biz faize bulaşmadık, onu yapmadık, bunu yapmadık” diyorlar.
Özellikle de bu durum, genellikle buna dikkat eden insanlarda olabiliyor
Bakıyoruz, diyoruz “paranızda haram var, araştırın.”
Çok uğraşıp bulamazlarsa, eğer maneviyatta izin verirse söylüyoruz.
Miras bölüşmede yaptıklarından dolayı, malının tamamı harama düşüyor. Kadının hakkını vermemişler ya da erkek helal etmeden "medeni kanuna göre" paylaşmışlar
Yani içki, bir damla bile olsa, bir varil suya damlasa, haram, bitti. Aynı buradaki gibi, hepsini bozuyor. Sen, bununla çocuklarını yetiştirirsen, o çocukta hastalık da olacak, problem de olacak, her şey olacak. O çocuk nasıl olacak? Yani senin atan eğer böyle bir şey yaptıysa, sen şimdi ne kadar yanaşabileceksin namaza? Sebeplerinden bir tanesi de bu.
🔴BÖLÜM 1: RÜYA NEDİR ?
1-
Öncelikle rüyanın ne olduğunu bilmek lazım.
İnsanın bedeni vardır, ruhu vardır, nefsi vardır. Her insanın en az bir de şeytanı vardır. Dört varlık bir arada yaşar. Eğer bize ait şeytanımız olmasaydı, emin olun nefsimiz, imanımıza daha çok hizmet ederdi
2-
İmtihan bu ya, dörtlü gezeriz, yaşarız; beden burada kalır, şeytanımız burada kalır, nefsimiz de gelir aslında ama işlev bulamaz. Çünkü hepsinin kendine göre ayrı ayrı bedenleri vardır.
Uyuduğumuzda ruh bedenden ayrılır ama bir hattı ve bağı vardır.
3-
Bir sakız düşünün; yapıştı, çektiniz ve 20 cm uzadı.
Bunu ruh olarak düşündüğünüzde; Arş-ı Ala'ya, bir ruhun müsaade edildiği yere kadar da gitse, vücuttaki bağlantılı yeri kopmaz.
Koparsa ne olur? Ölür.
Ölüm, işte budur.
4-
Baygınlık olur, bayılmalar olur, uyku olur, sekerat hali olur; bütün bunlarda ruh bağlantısı hep vücutta kalır.
Bağlantı yeri bir iğne ucu kadardır.
Bağlı olduğu yer de kalbimizdeki Rabbimizin bulunduğu yerdir. Ruh bedenden ayrılmazsa, uyku olmaz.
5-
Ruh bedenden çıkmaya başladığında uyumaya başlarız. Bağlantı olan yerin noktası kalır, geri kalanı bedenden çıkar, işte o zaman uyuyoruz.
Ruh, bedenden uzaklaştıkça derin uykuya dalarız. Peki ne yapar ruh?
6-
Ruh bedendeydi, işi gücü vardı, düşündükleri vardı, aklına gelenler vardı, yarın yapacağı işler vardı, belki rahmetli olmuş annesini, babasını görmek isterdi, belki özlediği biri vardı,
7-
Ruh, uzaklaştıkça derin uykuya dalarız. Güncel hayatta yaşarken merak ettiğimiz, düşündüğümüz konuları araştırmaya başlarız.
Rabbimiz, görevli meleklerle emirleri yeryüzüne doğru indirir, anlayabildiğimizi anlamaya çalışırız. Bulabildiğimiz kadarını toplamaya çalışırız
8-
Bize lazım olanları delillendirmeye çalışırız. Bu da bizim çok büyük işimize yarar ama anlayana. Rabbimizin bize ikramıdır.
Peki nasıl yarar?
Uyurken Kelime-i Şahadet getirdiyseniz, guslünüz var, abdestli uyuduysanız, bir de yatsı namazını kılıp konuşmadan uyuduysanız
9-
Tövbe namazını da kıldıysanız, üzerinizdeki, bedeninizdeki torbanızda ki günahlar silindi, siliniyor ya da azaldıysa, işte o ölçüde, o imanın tecelli halinde ruh bedeni terk ettiyse;
o zaman bu yaptığınız dualar, ibadetler, zikirler, tövbelerle şeytanı uzaklaştırdınız.
10-
Ruh uyuduğunda, öyle noktalara gitti ki, şeytana izini kaybettirdi. Hani dedik ya “herkesin şeytanı da vardır ” diye.
Şeytan sizi arıyor, bulamıyor. Çünkü şeytanın hali bedenli hal, o an siz ruh halindesiniz. Şeytanın bedeni duman olabilir, olsa da hızı düşük,
11-
Nur olduğu için Ruhun sürati çok fazla !
Dolayısıyla ruh, neyi öğrenmek istediyse kapılara başvurur. Oradaki görevli melekler, o halini görüp, zaten anlarlar senin o nurlu halinden veya nur ışığının düşük halinden.
12-
Rabbimizin de izin vermesiyle, size bazı bilgiler gösterilebilir. Ancak gerçekleşmediği için size bunları ancak şifreli verebilir. Onun için rüya yorumları vardır, gelenler bildirilir.
O bildirilenleri de doğru yorumlamak gerekir.
13-
O bildirilenleri de doğru yorumlamak gerekir.
Doğru anlatsanız bile doğru yorumlamadığın için yanlış yöne gidebilirsiniz.
Bu gördüklerinizi siz mi seçiyorsunuz?
Evet, ruh seçer.
14-
Gördüklerinizi siz mi seçiyorsunuz? Evet, ruh seçer.
Bilinçaltında vardır, insanın düşündükleri, özledikleri, istedikleri olur; tövbe edip temizlendiniz, o halde uyudunuz ve şeytanı geride bıraktınız
Rabbim dilerse işte o zaman Rabbimin size verdiği ikramları görebilirsiniz
15-
Başına musibet, kaza da gelecekse bu şifreli olarak verilir, siz bunu az çok anlayabilirsiniz.
Rabbimiz dilerse sizden önce kabir hayatına geçmiş olanlarla ortak noktada buluşturabilir. İsterseniz Rabbimiz onları da getirtir.
16-
Gündüz yaşarken aklınızdan geçirdiniz ya, aklınızdan geçirdikleriniz de işte Rabbimize bir duadır, bir taleptir.
Bilene, anlayana, teslim olana...
1-
Öncelikle rüyanın ne olduğunu bilmek lazım.
İnsanın bedeni vardır, ruhu vardır, nefsi vardır. Her insanın en az bir de şeytanı vardır. Dört varlık bir arada yaşar. Eğer bize ait şeytanımız olmasaydı, emin olun nefsimiz, imanımıza daha çok hizmet ederdi
2-
İmtihan bu ya, dörtlü gezeriz, yaşarız; beden burada kalır, şeytanımız burada kalır, nefsimiz de gelir aslında ama işlev bulamaz. Çünkü hepsinin kendine göre ayrı ayrı bedenleri vardır.
Uyuduğumuzda ruh bedenden ayrılır ama bir hattı ve bağı vardır.
3-
Bir sakız düşünün; yapıştı, çektiniz ve 20 cm uzadı.
Bunu ruh olarak düşündüğünüzde; Arş-ı Ala'ya, bir ruhun müsaade edildiği yere kadar da gitse, vücuttaki bağlantılı yeri kopmaz.
Koparsa ne olur? Ölür.
Ölüm, işte budur.
4-
Baygınlık olur, bayılmalar olur, uyku olur, sekerat hali olur; bütün bunlarda ruh bağlantısı hep vücutta kalır.
Bağlantı yeri bir iğne ucu kadardır.
Bağlı olduğu yer de kalbimizdeki Rabbimizin bulunduğu yerdir. Ruh bedenden ayrılmazsa, uyku olmaz.
5-
Ruh bedenden çıkmaya başladığında uyumaya başlarız. Bağlantı olan yerin noktası kalır, geri kalanı bedenden çıkar, işte o zaman uyuyoruz.
Ruh, bedenden uzaklaştıkça derin uykuya dalarız. Peki ne yapar ruh?
6-
Ruh bedendeydi, işi gücü vardı, düşündükleri vardı, aklına gelenler vardı, yarın yapacağı işler vardı, belki rahmetli olmuş annesini, babasını görmek isterdi, belki özlediği biri vardı,
7-
Ruh, uzaklaştıkça derin uykuya dalarız. Güncel hayatta yaşarken merak ettiğimiz, düşündüğümüz konuları araştırmaya başlarız.
Rabbimiz, görevli meleklerle emirleri yeryüzüne doğru indirir, anlayabildiğimizi anlamaya çalışırız. Bulabildiğimiz kadarını toplamaya çalışırız
8-
Bize lazım olanları delillendirmeye çalışırız. Bu da bizim çok büyük işimize yarar ama anlayana. Rabbimizin bize ikramıdır.
Peki nasıl yarar?
Uyurken Kelime-i Şahadet getirdiyseniz, guslünüz var, abdestli uyuduysanız, bir de yatsı namazını kılıp konuşmadan uyuduysanız
9-
Tövbe namazını da kıldıysanız, üzerinizdeki, bedeninizdeki torbanızda ki günahlar silindi, siliniyor ya da azaldıysa, işte o ölçüde, o imanın tecelli halinde ruh bedeni terk ettiyse;
o zaman bu yaptığınız dualar, ibadetler, zikirler, tövbelerle şeytanı uzaklaştırdınız.
10-
Ruh uyuduğunda, öyle noktalara gitti ki, şeytana izini kaybettirdi. Hani dedik ya “herkesin şeytanı da vardır ” diye.
Şeytan sizi arıyor, bulamıyor. Çünkü şeytanın hali bedenli hal, o an siz ruh halindesiniz. Şeytanın bedeni duman olabilir, olsa da hızı düşük,
11-
Nur olduğu için Ruhun sürati çok fazla !
Dolayısıyla ruh, neyi öğrenmek istediyse kapılara başvurur. Oradaki görevli melekler, o halini görüp, zaten anlarlar senin o nurlu halinden veya nur ışığının düşük halinden.
12-
Rabbimizin de izin vermesiyle, size bazı bilgiler gösterilebilir. Ancak gerçekleşmediği için size bunları ancak şifreli verebilir. Onun için rüya yorumları vardır, gelenler bildirilir.
O bildirilenleri de doğru yorumlamak gerekir.
13-
O bildirilenleri de doğru yorumlamak gerekir.
Doğru anlatsanız bile doğru yorumlamadığın için yanlış yöne gidebilirsiniz.
Bu gördüklerinizi siz mi seçiyorsunuz?
Evet, ruh seçer.
14-
Gördüklerinizi siz mi seçiyorsunuz? Evet, ruh seçer.
Bilinçaltında vardır, insanın düşündükleri, özledikleri, istedikleri olur; tövbe edip temizlendiniz, o halde uyudunuz ve şeytanı geride bıraktınız
Rabbim dilerse işte o zaman Rabbimin size verdiği ikramları görebilirsiniz
15-
Başına musibet, kaza da gelecekse bu şifreli olarak verilir, siz bunu az çok anlayabilirsiniz.
Rabbimiz dilerse sizden önce kabir hayatına geçmiş olanlarla ortak noktada buluşturabilir. İsterseniz Rabbimiz onları da getirtir.
16-
Gündüz yaşarken aklınızdan geçirdiniz ya, aklınızdan geçirdikleriniz de işte Rabbimize bir duadır, bir taleptir.
Bilene, anlayana, teslim olana...
17-
Diğer yandan; tövbe etmediniz, yatsıyı da kılmadınız, üstüne üstlük sıkıntılı, sinirli ya da uygunsuz sözle, hakaretle kötü halde yattınız.
Yani imanının nurunun üzerini şeytan sarmış, kendini kaplamış, o halde ruh çıkmaya çalışıyor.
18-
Kalpte yeri var, oradan da nur besleniyor ama o halde o nurun üzerine şeytan da yapıştığı için, sizinle beraber gider
Siz bir tarafa gitmek istersiniz, o sizi takip eder, ondan gidemezsiniz
Çünkü niye? Günahlarından dolayı ağırsınız, ruhunuz ağır. Niye? Üstünüze şeytan bindi
19-
Bir de eğer şeytanınızı güçlendirdiyseniz, günahlarla onu besleyip büyüttüyseniz; o sizi alıp istediği yere götürdü, korkuttu. Sizi hazırlanan tiyatro sahnelerine soktu.
Onların kişilere özel sahneleri vardır, bize göre sanal, onlara göre gerçek sahneler, düzenlemeler.
20-
Sizin kaygılarınıza göre, korkularınıza göre düzenler. Örneğin bir fareden korkuyorsanız fare şeklinde, bir köprüden geçemiyorsanız korkuyorsanız, köprüden geçirir ama bir şekilde sizi sindirir.
Sizi sindirdikçe küçültür. Orada korktukça, Rabbimizden uzaklaşırsınız
21-
Çünkü zaten uzaktınız, şeytana yakındınız. Öyle ya, iki yerden biri olacak; ya Rahmana ya şeytana; ortada duramazsınız. Çünkü o halde uyumadınız. Haliyle sizin korkularınız üzerine oynarlar.
Onlar da işini yapıyor. Şeytana kızmayın.
22-
Şeytana kızmayın. Sizin korkularınızın üzerine sahnelere götürür, sizi oralarda yaşatır, dolaştırır.
"Yaşatır" derken iyi anlayın, yaşatmak Rabbimize mahsustur. Sanal dünya oluşturarak, sizi orada gezdirirler. Öyle korkuturlar, öyle sıkıntı verirler, boğmaya bile kalkarlar.
23-
Ruhta bir varlıktır. Ruhu sıkıştırdığında , eğer ruhu eğer yaralarsa; ruh nereden yaralandıysa ruh bedene girdiği zaman, kişi o bölgede ağrılarla uyanır.
Ruh öyle korkar ki, hani vücuda bağlı ya, bir anda saklanmak ister. En güçlü olduğu yer vücudunun içidir.
24-
İçinize bir anda gelir; o öfke, o sıkıntı, o sinirle bir anda uyanırsınız. "Karabasan geldi beni sıkıştırdılar, şuraya gittik, o oldu, bu oldu" korkusuyla ruh bedene sığındı ve korkuyor. Artık beden de korkuyor.
Allah’u Teâlâ’ya teslim olmak nerede?
25-
O an, şeytandan korkuyorsunuz. Rabbimden mi korkuyorsunuz, şeytandan mı? O an, şeytandan korkuyorsunuz.
İşte o an dualara sarılıyorsunuz, okumaya sarılıyorsunuz. Niye? Yatmadan önce yapsaydınız ya !
Şeytanın her zerresi bile, aslında insana Rabbini hatırlatıyor değil mi?
26-
Bedene geldi ruh, aklınız başınıza geldi; alt beyin, üst beyin.
Alt beyin ruhun beynidir, üst beyin bedenin beynidir.
Gerçekte böyle yapmasalar da tıptaki açıklaması budur. Ruh, yaşadığını üstteki beyne iletmek ister; üstteki de bir kısmı hatırlar, bir kısmını almak istemez
27-
Niye istemez? Eğer hepsini almak isteseydi, Kalu Belada Rabbine verdiği sözü hatırlardı. Kim buna engel? Nefs
Nefs niye engel olur?
Çünkü nefs boş bir süngerdir, onu günahlarla doldurduğunuz için artık günahı daha çok istiyor; imanla doldursaydın, daha çok imanı isteyecekti
28-
Eğer nefs olmasaydı, cennete gittiğinizde o kadar meyveleri, o cennetlik olanların hazzını neyle alacaktınız?
Haliyle alt beyin üste hepsini anlatmak istese de üst beyin her zaman ki gibi nefsin işine yarayanı alır, yaramayanı almaz. Nefsi de neyle doldurduysan, ona göredir.
29-
Bu gördükleriniz, yaşadıklarınız gerçektir. Hiçbir rüya, sahte değildir.
Ya şeytanla, şeytanlı alemlerde, şeytanla vakit geçirdiniz ya da Rabbimizin ilmine, gücüne sığındınız, itaat ettiniz, gündüz uyanıkken yapmanız gerekeni yaptınız, uyuyunca da aynı şekilde devam ettiniz.
30-
Hani zikir çekerken uyuyunca melekler tamamlarmış ya,
Rabbimiz işinizi kolaylaştırıyor ya,
kulunun her halini gözetiyor da ona kolaylık veriyor ya,
İşte! Ne halde uyursanız, öyle dirilirsiniz.
31-
Burada ki dirilmeyi ruhun vücuttan çıkması olarak bilirseniz, uyuduğunuz halinize göre de dirilirsiniz. Ölümün çok çeşidi vardır. Burada ölmek, kabirde de dirilmektir. Bilene, bilmek isteyene, anlamak isteyene.
Diğer yandan; tövbe etmediniz, yatsıyı da kılmadınız, üstüne üstlük sıkıntılı, sinirli ya da uygunsuz sözle, hakaretle kötü halde yattınız.
Yani imanının nurunun üzerini şeytan sarmış, kendini kaplamış, o halde ruh çıkmaya çalışıyor.
18-
Kalpte yeri var, oradan da nur besleniyor ama o halde o nurun üzerine şeytan da yapıştığı için, sizinle beraber gider
Siz bir tarafa gitmek istersiniz, o sizi takip eder, ondan gidemezsiniz
Çünkü niye? Günahlarından dolayı ağırsınız, ruhunuz ağır. Niye? Üstünüze şeytan bindi
19-
Bir de eğer şeytanınızı güçlendirdiyseniz, günahlarla onu besleyip büyüttüyseniz; o sizi alıp istediği yere götürdü, korkuttu. Sizi hazırlanan tiyatro sahnelerine soktu.
Onların kişilere özel sahneleri vardır, bize göre sanal, onlara göre gerçek sahneler, düzenlemeler.
20-
Sizin kaygılarınıza göre, korkularınıza göre düzenler. Örneğin bir fareden korkuyorsanız fare şeklinde, bir köprüden geçemiyorsanız korkuyorsanız, köprüden geçirir ama bir şekilde sizi sindirir.
Sizi sindirdikçe küçültür. Orada korktukça, Rabbimizden uzaklaşırsınız
21-
Çünkü zaten uzaktınız, şeytana yakındınız. Öyle ya, iki yerden biri olacak; ya Rahmana ya şeytana; ortada duramazsınız. Çünkü o halde uyumadınız. Haliyle sizin korkularınız üzerine oynarlar.
Onlar da işini yapıyor. Şeytana kızmayın.
22-
Şeytana kızmayın. Sizin korkularınızın üzerine sahnelere götürür, sizi oralarda yaşatır, dolaştırır.
"Yaşatır" derken iyi anlayın, yaşatmak Rabbimize mahsustur. Sanal dünya oluşturarak, sizi orada gezdirirler. Öyle korkuturlar, öyle sıkıntı verirler, boğmaya bile kalkarlar.
23-
Ruhta bir varlıktır. Ruhu sıkıştırdığında , eğer ruhu eğer yaralarsa; ruh nereden yaralandıysa ruh bedene girdiği zaman, kişi o bölgede ağrılarla uyanır.
Ruh öyle korkar ki, hani vücuda bağlı ya, bir anda saklanmak ister. En güçlü olduğu yer vücudunun içidir.
24-
İçinize bir anda gelir; o öfke, o sıkıntı, o sinirle bir anda uyanırsınız. "Karabasan geldi beni sıkıştırdılar, şuraya gittik, o oldu, bu oldu" korkusuyla ruh bedene sığındı ve korkuyor. Artık beden de korkuyor.
Allah’u Teâlâ’ya teslim olmak nerede?
25-
O an, şeytandan korkuyorsunuz. Rabbimden mi korkuyorsunuz, şeytandan mı? O an, şeytandan korkuyorsunuz.
İşte o an dualara sarılıyorsunuz, okumaya sarılıyorsunuz. Niye? Yatmadan önce yapsaydınız ya !
Şeytanın her zerresi bile, aslında insana Rabbini hatırlatıyor değil mi?
26-
Bedene geldi ruh, aklınız başınıza geldi; alt beyin, üst beyin.
Alt beyin ruhun beynidir, üst beyin bedenin beynidir.
Gerçekte böyle yapmasalar da tıptaki açıklaması budur. Ruh, yaşadığını üstteki beyne iletmek ister; üstteki de bir kısmı hatırlar, bir kısmını almak istemez
27-
Niye istemez? Eğer hepsini almak isteseydi, Kalu Belada Rabbine verdiği sözü hatırlardı. Kim buna engel? Nefs
Nefs niye engel olur?
Çünkü nefs boş bir süngerdir, onu günahlarla doldurduğunuz için artık günahı daha çok istiyor; imanla doldursaydın, daha çok imanı isteyecekti
28-
Eğer nefs olmasaydı, cennete gittiğinizde o kadar meyveleri, o cennetlik olanların hazzını neyle alacaktınız?
Haliyle alt beyin üste hepsini anlatmak istese de üst beyin her zaman ki gibi nefsin işine yarayanı alır, yaramayanı almaz. Nefsi de neyle doldurduysan, ona göredir.
29-
Bu gördükleriniz, yaşadıklarınız gerçektir. Hiçbir rüya, sahte değildir.
Ya şeytanla, şeytanlı alemlerde, şeytanla vakit geçirdiniz ya da Rabbimizin ilmine, gücüne sığındınız, itaat ettiniz, gündüz uyanıkken yapmanız gerekeni yaptınız, uyuyunca da aynı şekilde devam ettiniz.
30-
Hani zikir çekerken uyuyunca melekler tamamlarmış ya,
Rabbimiz işinizi kolaylaştırıyor ya,
kulunun her halini gözetiyor da ona kolaylık veriyor ya,
İşte! Ne halde uyursanız, öyle dirilirsiniz.
31-
Burada ki dirilmeyi ruhun vücuttan çıkması olarak bilirseniz, uyuduğunuz halinize göre de dirilirsiniz. Ölümün çok çeşidi vardır. Burada ölmek, kabirde de dirilmektir. Bilene, bilmek isteyene, anlamak isteyene.
32-
Haliyle şeytanla vakit geçirdiniz; şeytan kendi kitabından, kendine göre nasıl kontrol edecekse ona göre sizi dolduruyor.
Neye hazırlamak istiyorsa ona göre sizi besliyor. Orada siz ona iman ederseniz, işte o zaman vay halinize! İman etmemeniz gerekir.
33-
Yok eğer güzel halde gittiyseniz, güzel halleri de gördüyseniz, geri döndüğünüzde yine iman etmeyin, bekleyin.
Orada verilen mesajlar gizlidir. Onları da çözmesini bilene teslim edin, oradan açıklamasını alın.
Çünkü Rabbim her yarattığı kuluna mesaj verir,
34-
Çünkü Rabbimiz her yarattığı kuluna mesaj verir, gönderir, hepsine de tecelli eder. Ruhunun istediklerine, bedenin istediklerine göre her an size bağlı, sizi besler.
İşte o beslediklerinin içinde de size gönderdikleri size özeldir. İçeriğini belki melekler de bilmiyor,
35-
Bildiği de var, bilmediği de var. Eğer bildikleri varsa meleklerin ki var, bilmedikleri varsa ki var.
Şöyle düşünün; sizinle ilgili bir senelik yazılı emirler Berat Gecesi'nde bir noktaya kadar gelmiş.
36-
Günlük olacak da, yarınki olacak da, ikindi vaktinden sonra öbür ikindi vaktine kadar olacak, onlar ve bütün emirler yeryüzündeki görevi meleklere dağıtıldı “Bu kişi şu saniyede burada olacak, araba çarpacak, görevli melekler siz karışmayın” denildi.
37-
Yok denilmese, koruyacak seni ve siz orada, Rüya aleminde o kazayı gördünüz.
İşte bu gerçek olan ama gerçekleşmemiş olan. Siz onunla kalktınız, alt beynin üst beyine de iletti, siz o korku ve ümit etme arası çıktınız, onun endişesi ile yaşıyorsunuz.
38-
Hemen orada aklettiniz, “akletmez misiniz?” der ya Rabbim,
Hemen bir sadaka verdiniz, o sadakayı da Rabbim kabul etti, hemen tecelli edildi.
O musibet, sizin orada meleğin elindeki emirler anında silindi ve kaza olmadı ya da oldu, ufak bir sıyrıkla atlattınız.
Ne oldu?
39-
Rüya gerçek miydi, değil miydi?
İman edilir miydi, edilmez miydi?
O olurdu, bu olurdu, size ne faydası var?
Siz hakikati bilmedikten sonra, "rüya yalan" diyebilir misiniz?
Siz hakikati bilmedikten sonra, "rüya gerçek" diyebilir misiniz?
40-
Siz hakikati bilmedikten sonra, "rüyalar çıkmıyor," ya da "çıkıyor" diyebilir misiniz?
Neye göre çıkar, neye göre çıkmaz?
41-
Bizim akletmemiz gerekmeseydi, Rabbim bize bunları bildirmezdi.
Bildiriyorsa, Melekler bile bize hizmet ediyorsa, (Rabbimin emrinden de çıkmazlar) demek ki Rabbim bizi akledebilen, bilen kullar olarak yaratmış.
Niye bilen olarak?
Rabbimi bilin diye.
42-
Rabbimiz Mealen: “Ey kullarım”
“Siz beni tanıyın, itaat edin. Sizin düşmanınız şeytan” diyor.
Diyor da, bunu anlamak için akletmemiz gerekiyor.
Rüyalarla da size işaretler gönderiyor, sizden vazgeçmiyor.
İşte rüyanın hakikati ! anlayana....
Haliyle şeytanla vakit geçirdiniz; şeytan kendi kitabından, kendine göre nasıl kontrol edecekse ona göre sizi dolduruyor.
Neye hazırlamak istiyorsa ona göre sizi besliyor. Orada siz ona iman ederseniz, işte o zaman vay halinize! İman etmemeniz gerekir.
33-
Yok eğer güzel halde gittiyseniz, güzel halleri de gördüyseniz, geri döndüğünüzde yine iman etmeyin, bekleyin.
Orada verilen mesajlar gizlidir. Onları da çözmesini bilene teslim edin, oradan açıklamasını alın.
Çünkü Rabbim her yarattığı kuluna mesaj verir,
34-
Çünkü Rabbimiz her yarattığı kuluna mesaj verir, gönderir, hepsine de tecelli eder. Ruhunun istediklerine, bedenin istediklerine göre her an size bağlı, sizi besler.
İşte o beslediklerinin içinde de size gönderdikleri size özeldir. İçeriğini belki melekler de bilmiyor,
35-
Bildiği de var, bilmediği de var. Eğer bildikleri varsa meleklerin ki var, bilmedikleri varsa ki var.
Şöyle düşünün; sizinle ilgili bir senelik yazılı emirler Berat Gecesi'nde bir noktaya kadar gelmiş.
36-
Günlük olacak da, yarınki olacak da, ikindi vaktinden sonra öbür ikindi vaktine kadar olacak, onlar ve bütün emirler yeryüzündeki görevi meleklere dağıtıldı “Bu kişi şu saniyede burada olacak, araba çarpacak, görevli melekler siz karışmayın” denildi.
37-
Yok denilmese, koruyacak seni ve siz orada, Rüya aleminde o kazayı gördünüz.
İşte bu gerçek olan ama gerçekleşmemiş olan. Siz onunla kalktınız, alt beynin üst beyine de iletti, siz o korku ve ümit etme arası çıktınız, onun endişesi ile yaşıyorsunuz.
38-
Hemen orada aklettiniz, “akletmez misiniz?” der ya Rabbim,
Hemen bir sadaka verdiniz, o sadakayı da Rabbim kabul etti, hemen tecelli edildi.
O musibet, sizin orada meleğin elindeki emirler anında silindi ve kaza olmadı ya da oldu, ufak bir sıyrıkla atlattınız.
Ne oldu?
39-
Rüya gerçek miydi, değil miydi?
İman edilir miydi, edilmez miydi?
O olurdu, bu olurdu, size ne faydası var?
Siz hakikati bilmedikten sonra, "rüya yalan" diyebilir misiniz?
Siz hakikati bilmedikten sonra, "rüya gerçek" diyebilir misiniz?
40-
Siz hakikati bilmedikten sonra, "rüyalar çıkmıyor," ya da "çıkıyor" diyebilir misiniz?
Neye göre çıkar, neye göre çıkmaz?
41-
Bizim akletmemiz gerekmeseydi, Rabbim bize bunları bildirmezdi.
Bildiriyorsa, Melekler bile bize hizmet ediyorsa, (Rabbimin emrinden de çıkmazlar) demek ki Rabbim bizi akledebilen, bilen kullar olarak yaratmış.
Niye bilen olarak?
Rabbimi bilin diye.
42-
Rabbimiz Mealen: “Ey kullarım”
“Siz beni tanıyın, itaat edin. Sizin düşmanınız şeytan” diyor.
Diyor da, bunu anlamak için akletmemiz gerekiyor.
Rüyalarla da size işaretler gönderiyor, sizden vazgeçmiyor.
İşte rüyanın hakikati ! anlayana....
🎯 İBLİSİN ANA HEDEFİ: AİLE
İblisin bir numaralı hedefi ailedir. Eşler arasında türlü nifak sokarak aralarını bozmak, mümkünse boşatarak parçalamak ve ele geçirmek ister.
Bu nedenle eşler arası sıkıntılardan sabrın, karşılıklı hal helalliğinin önemi çok büyüktür
İblisin bir numaralı hedefi ailedir. Eşler arasında türlü nifak sokarak aralarını bozmak, mümkünse boşatarak parçalamak ve ele geçirmek ister.
Bu nedenle eşler arası sıkıntılardan sabrın, karşılıklı hal helalliğinin önemi çok büyüktür
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Boyutlar Arası Görmek Part 1 | Synergy Kendiyas |
#synergykendiyas #boyutlararası #görmek #reelsindia #shorts #keşfet
#synergykendiyas #boyutlararası #görmek #reelsindia #shorts #keşfet