Recep Tayyip Erdoğan
118K subscribers
2.46K photos
534 videos
18 links
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı - President of Türkiye and AK Party Chairman
Download Telegram
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Türk devletleri olarak bizler, tarihin ve medeniyetin kesişim noktasında, Doğu’nun bilgeliğiyle Batı’nın dinamizmini birleştiren köklü bir mirasın taşıyıcılarıyız.
28 Mayıs’ta doğum yardımı ödemelerini toplu olarak yapacağız.

163 bin 295 haneye yaklaşık 1,2 milyar liralık ödeme gerçekleştireceğiz.

Şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.
Bugün İstanbul’umuzda, medeniyetimizin kalbinde insanlığın geleceği adına hayati bir konuyu ele almak üzere bir araya geldik.

Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Uluslararası Aile Forumu’nun ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Bu forum, devlet olarak aile müessesesine verdiğimiz önemin en somut işaretidir.

Forum kapsamında farklı başlıklarda sunulacak tebliğler, başta devlet adamları olmak üzere uluslararası aktörlere yol gösterecektir.

26 ülkenin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz bu forumun tüm dünyaya açık ve güçlü bir mesaj teşkil ettiğini düşünüyorum.

İnşallah burada ortaya koyacağımız ortak bildiri, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası platformlarda yankı bulacaktır.
Ailenin çöktüğü, çözüldüğü, yıprandığı her toplum kökünden çürümeye, yozlaşmaya ve nihayetinde berhava olup gitmeye mahkûmdur.

Aileyi savunmak insanı savunmaktır, aileyi korumak toplumu yaşatmaktır, aileyi büyütmek geleceği inşa etmektir.

Aile, huzur bulduğumuz, güven bulduğumuz, kendimizi bulduğumuz en korunaklı limanımızdır.

Aile, fertleri bir arada tuttuğu kadar istikbalimizin teminatı olan çocukların da doğduğu, büyüdüğü, ilk eğitimlerini aldığı müşfik bir yuvadır.

Tarih bize şu hakikati defalarca göstermiştir:

Modernleşmeyi ailesizleşme ve yalnızlaşma gibi iki kavram üzerine bina eden anlayışın bireye de topluma da huzur vermesi mümkün değildir.

Aileye yönelik her türlü tehdit ve saldırıya karşı koymak, aile kurumunu yüceltmek ve tahkim etmek hepimizin asli vazifesidir.
Bugün cinsiyetsizleştirmeyi teşvik eden malum odaklar, daha önce de uzun yıllar nüfus kontrolü ve aile planlaması politikalarının savunuculuğunu yapmışlardı.

1960’lardan itibaren dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi ülkemizde de maalesef benzer politikalar uygulandı.

Tıbbi zorunluluklar haricinde özünde bir cinayet olan kürtaj, yine aynı çevreler tarafından masumlaştırıldı, sıradan hale getirildi.

Neticede demografik dengemiz maalesef altüst oldu.

Bugün bu yanlışın, daha doğrusu art niyetli politikaların can yakıcı ve menfi sonuçlarıyla yüzleşiyoruz.

Türkiye’nin doğurganlık hızı, tarihimizde ilk kez 1,48’e gerilemiş durumda.

Karşı karşıya olduğumuz bu tablo sadece bir istatistik değil, bizi harekete geçmeye çağıran çok açık bir ikazdır.

Bu anlayışla son dönemde nüfusumuzu artıracak, evliliği teşvik edecek, en az 3 çocuk çağrımıza uygun şekilde evlat sahibi olmayı özendirecek çok önemli politikaları devreye alıyoruz.

Gençlerin evlenmelerini kolaylaştıracak ekonomik ve sosyal desteklerimizi ülke geneline yaygınlaştırdık.

Aile ve Gençlik Fonu’nu 81 ilimizde hayata geçirdik.

Bu yıl, doğacak çocuklar için çocuk sayısına göre artan destek paketleri sunduk.

Yalnızca demografik göstergelere odaklanan değil aynı zamanda aileyi ve insan fıtratını koruyan, değerleri yaşatan, toplumun sürekliliğini teminat altına alan kalıcı politikalar geliştirmeye devam edeceğiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Her ne kadar ülkemiz içindeki muhalefet partileri ve kimi kadın örgütleri tarafından himaye ediliyor olsa da millî bünyemizi açıkça tehdit eden cinsiyetsizleştirme projeleriyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Muhalefetin âdeta üzerinde tepindiği bir gerçeği açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum.

Ülkemizde doğum hızının düşmesinin sebebi asla ekonomide yaşanan dönemsel sorunlar değildir.

Tam aksine kişi başına düşen gelirin şu anki seviyenin beşte biri olduğu dönemlerde ülkemizin doğurganlık hızı yaklaşık iki kat daha fazlaydı.

Sadece Türkiye’de değil, dünyanın diğer ülkelerinde de benzer bir durum söz konusudur.

Küresel doğurganlık hızı 1950’de 5 iken 2024’te 2,3’e düşmüştür.

Avrupa Birliği üye ülkelerinin toplam doğurganlık hızı ortalaması 1,38’dir.

Malta, kişi başına düşen geliri 41 bin dolar olmasına rağmen 1,06 oranla Avrupa içerisinde doğurganlık hızında en alt sıradadır.

1,81 ile Avrupa’da en yüksek doğurganlık hızına sahip Bulgaristan’ın kişi başı geliri ise yaklaşık 16 bin dolardır.

Ekonomik zorluklardan ziyade popüler kültürün konforu, tüketimi ve nefsî hevesleri yücelten telkinleri bu sıkıntıların en önemli nedenidir.
2026-2035 dönemini Aile ve Nüfus On Yılı ilan ediyoruz.

Bu on yıl içerisinde iş hayatından eğitime, kültürden şehir planlamasına, teknolojiden sosyal politikalara kadar tüm alanlarda aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacağız.
Geleneksel sporlarımızın yeniden hatırlandığı, yaşatıldığı ve gelecek nesillere aktarıldığı eşsiz bir kültür festivali: Etnospor! 🏹🇹🇷
Bugün Bir Şiir Bir Hayat: Canım İstanbul Sergisi’nin açılışındaydık…

Yapay zekâ ve ses klonlama gibi dijital yeniliklerin kullanıldığı sergide bir yandan Üstat Necip Fazıl’ın mısraları eşliğinde tarihî İstanbul manzaralarını seyrettik diğer yandan maziye yakinen şahitlik ettik.

İstanbul’u farklı yönleriyle anlatan her çalışmayı takdirle karşılıyorum.

Canım İstanbul Sergisi’ni gerek teknik imkânları gerekse muhtevası bakımından son derece başarılı buluyorum.

Sergiyi ziyaret eden vatandaşlarımız hem rahmetli Necip Fazıl’ın hem de merhum Mehmet Kısakürek’in hatıralarını ileri teknolojinin sunduğu imkânlarla kendi seslerinden dinleyebilecek.

Üstat’a yöneltilen sorular yine Üstat’ın kendi sesiyle, o kendine has üslubuyla cevaplanacak.

“Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar, onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar” mısralarını İstanbul’a, zihnimize, kalbimize nakşeden Üstat’ın ve kıymetli oğullarının ruhu inşallah bu sergiyle bir kez daha şadkâm olacak.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Necip Fazıl’ın, yetişmesi için ömrünü vakfettiği gençlik zalime Yavuz, mazluma Yunus olan öz güven ve vicdan sahibi bir gençlikti.

Şunu büyük bir memnuniyetle söylemek isterim ki Üstat’ın çektiği çilelerin hiçbiri boşa gitmemiş, ektiği bütün tohumlar meyveye durmuştur.