Uluslararası Yeşilay Federasyonu Forumu’nun hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Forum kapsamında üç gün boyunca icra edilen atölye çalışmalarının, interaktif oturumların ve etkinliklerin faydalı sonuçlar getirmesini temenni ediyorum.
Forum kapsamında üç gün boyunca icra edilen atölye çalışmalarının, interaktif oturumların ve etkinliklerin faydalı sonuçlar getirmesini temenni ediyorum.
Ülkemizde alkol tüketimi, çok yanlış bir şekilde on yıllar boyunca bir çağdaşlaşma, modernleşme projesi olarak lanse edildi. Hatta bir dönem devlet ricali eliyle içki kullanımı teşvik edildi.
Alkolü sembolleştirme politikası muhalefet tarafından bugün bile devam ettiriliyor.
Bu mesele öyle bir hal aldı ki 28 Şubat döneminde alkol kullanmadığı için insanlarımız fişlendi, hatta mesleğinden atıldı.
İçki kişisel bir tercihten ziyade bir kimlik meselesi haline getirildi, baskı ve dayatma aracı olarak kullanıldı.
Aynı faşizan tavırlara biz de defalarca maruz kaldık.
“Millî içkimiz ayrandır” dediğimiz için acımasızca eleştirildik.
Sigarayla mücadeleyi önemsediğimiz için saldırıların hedefi olduk.
Alkolün sebep olduğu toplumsal felaketlere dikkat çektiğimiz için yasakçı ilan edildik.
Şurası bir hakikat ki bazı konuların partisi, ideolojisi, kökeni, kimliği olmaz.
Bağımlılıkla mücadele işte böyle bir meseledir.
23 yıldır olduğu gibi ne kimsenin hayat tarzına müdahale edeceğiz ne kimsenin yediğine içtiğine karışacağız ne de içkiyi modernlik simgesi olarak topluma dayatan ideolojik bağnazlıklara teslim olacağız.
Ocakları söndüren bahis ve kumar illetiyle…
Yuvaları yıkan alkol musibetiyle…
Hayatları karartan uyuşturucu belasıyla…
Zihinleri iğfal eden ekran bağımlılığıyla…
Velhasıl insanımızın sağlığına, toplumsal huzurumuza zarar veren tüm marazlarla, bağımlılığın her çeşidiyle mücadeleye devam edeceğiz.
Alkolü sembolleştirme politikası muhalefet tarafından bugün bile devam ettiriliyor.
Bu mesele öyle bir hal aldı ki 28 Şubat döneminde alkol kullanmadığı için insanlarımız fişlendi, hatta mesleğinden atıldı.
İçki kişisel bir tercihten ziyade bir kimlik meselesi haline getirildi, baskı ve dayatma aracı olarak kullanıldı.
Aynı faşizan tavırlara biz de defalarca maruz kaldık.
“Millî içkimiz ayrandır” dediğimiz için acımasızca eleştirildik.
Sigarayla mücadeleyi önemsediğimiz için saldırıların hedefi olduk.
Alkolün sebep olduğu toplumsal felaketlere dikkat çektiğimiz için yasakçı ilan edildik.
Şurası bir hakikat ki bazı konuların partisi, ideolojisi, kökeni, kimliği olmaz.
Bağımlılıkla mücadele işte böyle bir meseledir.
23 yıldır olduğu gibi ne kimsenin hayat tarzına müdahale edeceğiz ne kimsenin yediğine içtiğine karışacağız ne de içkiyi modernlik simgesi olarak topluma dayatan ideolojik bağnazlıklara teslim olacağız.
Ocakları söndüren bahis ve kumar illetiyle…
Yuvaları yıkan alkol musibetiyle…
Hayatları karartan uyuşturucu belasıyla…
Zihinleri iğfal eden ekran bağımlılığıyla…
Velhasıl insanımızın sağlığına, toplumsal huzurumuza zarar veren tüm marazlarla, bağımlılığın her çeşidiyle mücadeleye devam edeceğiz.
Ana muhalefetin devraldığı belediyelerdeki ilk icraatlarından biri, sosyal tesisleri âdeta meyhaneye çevirmek oluyor.
Bir tarafta bedava yapacağız dedikleri suyun fiyatını 10 kat artırırken diğer tarafta alkollü içki fiyatlarını indirmekten bahsediyorlar.
Affedersiniz, rakının, viskinin, biranın, şarabın fiyatını dert ettikleri kadar halkımıza astronomik rakamlarla sattıkları suyun fiyatını dert etmiyorlar.
Madem ucuzlatacak bir hizmet arıyorsunuz, suyun fiyatını ucuzlatsanıza.
Seçim döneminde “Allah’ın suyundan para mı alınır” dediğiniz suyun faturasının elektrik faturasını geçmesi sizi hiç mi rahatsız etmiyor?
İnanın bunları gördükçe onlar adına biz hicap duyuyoruz.
Bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini siyasi emelleri için sokağa döken, polise saldırtan; kendisi de polisimizin üzerine araç süren, otobüs süren şuursuz bir zihniyetten başka türlü davranmasını da açıkçası beklemiyoruz.
Kendi insanının sağlığını düşünmeyen, dahası çağdaşlığı bilimde, teknolojide, kalkınmada, kültürde değil de kadeh tokuşturmakta gören bu cins zihniyeti milletimizin vicdan ve ferasetine havale ediyoruz.
Bir tarafta bedava yapacağız dedikleri suyun fiyatını 10 kat artırırken diğer tarafta alkollü içki fiyatlarını indirmekten bahsediyorlar.
Affedersiniz, rakının, viskinin, biranın, şarabın fiyatını dert ettikleri kadar halkımıza astronomik rakamlarla sattıkları suyun fiyatını dert etmiyorlar.
Madem ucuzlatacak bir hizmet arıyorsunuz, suyun fiyatını ucuzlatsanıza.
Seçim döneminde “Allah’ın suyundan para mı alınır” dediğiniz suyun faturasının elektrik faturasını geçmesi sizi hiç mi rahatsız etmiyor?
İnanın bunları gördükçe onlar adına biz hicap duyuyoruz.
Bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini siyasi emelleri için sokağa döken, polise saldırtan; kendisi de polisimizin üzerine araç süren, otobüs süren şuursuz bir zihniyetten başka türlü davranmasını da açıkçası beklemiyoruz.
Kendi insanının sağlığını düşünmeyen, dahası çağdaşlığı bilimde, teknolojide, kalkınmada, kültürde değil de kadeh tokuşturmakta gören bu cins zihniyeti milletimizin vicdan ve ferasetine havale ediyoruz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Tütün ürünleri ve yasaklı maddelerden alkollü içeceklere, internet ve ekran bağımlılığından kumar bataklığına, nesillerimizi doğrudan tehdit eden tehlikelere karşı caydırıcı önlemler alıyoruz.
Bu konuda büyük bir hassasiyetle hareket ediyoruz.
Bu konuda büyük bir hassasiyetle hareket ediyoruz.
Kaynakların Teminatı, Geleceğin Yeniden İnşası temasıyla düzenlenen İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi’nin ülkelerimiz ve enerji sektörümüz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Tüm katılımcılara programa yaptığı kıymetli katkılar için şükranlarımı sunuyorum.
Tüm katılımcılara programa yaptığı kıymetli katkılar için şükranlarımı sunuyorum.
İlk açıkladığımızda muhalefet partilerinin “her seçim öncesi petrol buluyorlar” diyerek alay ettiği Gabar’da günlük üretimimiz 81 bin varili geçti.
Bugüne kadar Gabar’da toplam değeri 2 milyar dolara yaklaşan 26 milyon varilin üzerinde üretim gerçekleşti.
Gabar’daki çalışmalarla birlikte Türkiye geneli günlük petrol üretimimiz 2025 Mart sonu itibarıyla 135 bin varili aşarak yeni bir rekor kırdı.
Yurt dışındaki petrol sahalarımızda da yaklaşık 40 bin varillik üretimimizi sürdürüyoruz.
Öte taraftan Sakarya Gaz Sahası’nda birinci fazı başarıyla tamamladık.
Ülkemizdeki 4 milyonu aşkın hanenin doğal gaz ihtiyacı buradan karşılanıyor.
2028’de Sakarya Gaz Sahası’nda günlük üretimi 40 milyon metreküpe yükseltmeyi amaçlıyoruz.
Bu hedefe ulaştığımızda konutlarımızın doğal gaz ihtiyacının tamamını kendi kaynaklarımızdan karşılıyor olacağız.
Cumhur İttifakı olarak hassasiyetle yürüttüğümüz terörsüz Türkiye çalışmalarımızda arzu edilen neticeyi aldığımızda inşallah bambaşka bir hikâye yazacağız.
Terör gölgesinin bölgemizin üzerinden kalkmasından sonra ekonominin her alanında olduğu gibi enerjide de hedeflerimize koşarak ilerleyeceğiz.
Bugüne kadar Gabar’da toplam değeri 2 milyar dolara yaklaşan 26 milyon varilin üzerinde üretim gerçekleşti.
Gabar’daki çalışmalarla birlikte Türkiye geneli günlük petrol üretimimiz 2025 Mart sonu itibarıyla 135 bin varili aşarak yeni bir rekor kırdı.
Yurt dışındaki petrol sahalarımızda da yaklaşık 40 bin varillik üretimimizi sürdürüyoruz.
Öte taraftan Sakarya Gaz Sahası’nda birinci fazı başarıyla tamamladık.
Ülkemizdeki 4 milyonu aşkın hanenin doğal gaz ihtiyacı buradan karşılanıyor.
2028’de Sakarya Gaz Sahası’nda günlük üretimi 40 milyon metreküpe yükseltmeyi amaçlıyoruz.
Bu hedefe ulaştığımızda konutlarımızın doğal gaz ihtiyacının tamamını kendi kaynaklarımızdan karşılıyor olacağız.
Cumhur İttifakı olarak hassasiyetle yürüttüğümüz terörsüz Türkiye çalışmalarımızda arzu edilen neticeyi aldığımızda inşallah bambaşka bir hikâye yazacağız.
Terör gölgesinin bölgemizin üzerinden kalkmasından sonra ekonominin her alanında olduğu gibi enerjide de hedeflerimize koşarak ilerleyeceğiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Nadir toprak elementlerimizi ham maddeye dönüştürecek tam teşekküllü bir endüstriyel tesisi inşallah çok yakın bir zamanda hayata geçirecek, ülkemizi bu elementleri üretebilen 5 ülkeden biri yapacağız.
Yenilenebilir enerji alanındaki çalışmalarımız son sürat devam ediyor.
Hâlihazırda rüzgâr ve güneşte kurulu gücümüz 35 bin megavatı aştı.
Tüm konutların elektrik ihtiyacını sadece rüzgâr ve güneşten karşılayabilecek seviyeye geldik.
2035’e kadar maliyeti yaklaşık 80 milyar dolar olan ilave santral yatırımlarıyla bu gücümüzü 120 bin megavata çıkarmayı hedefliyoruz.
Yenilenebilir enerji kaynaklı yatırımlarda izin ve onay süreçlerini daha da kısaltacağız.
Rüzgâr ve güneş kurulu gücünün iletim ve dağıtım sistemine sorunsuz şekilde entegre edilebilmesi için yeşil iletim altyapısını oluşturacağız.
Hâlihazırda rüzgâr ve güneşte kurulu gücümüz 35 bin megavatı aştı.
Tüm konutların elektrik ihtiyacını sadece rüzgâr ve güneşten karşılayabilecek seviyeye geldik.
2035’e kadar maliyeti yaklaşık 80 milyar dolar olan ilave santral yatırımlarıyla bu gücümüzü 120 bin megavata çıkarmayı hedefliyoruz.
Yenilenebilir enerji kaynaklı yatırımlarda izin ve onay süreçlerini daha da kısaltacağız.
Rüzgâr ve güneş kurulu gücünün iletim ve dağıtım sistemine sorunsuz şekilde entegre edilebilmesi için yeşil iletim altyapısını oluşturacağız.
Cumhuriyet tarihimizin en büyük enerji projesi olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ilk reaktörünün inşası yakın zamanda tamamlanıyor.
Bu yıl sonunda deneme üretimine başlayıp Akkuyu’dan ilk elektriği vereceğiz.
Diğer reaktörlerin de tamamlanmasıyla birlikte 2028’de Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin tam kapasite çalışmasını öngörüyoruz.
Santral tüm bileşenleriyle devreye girdiğinde doğal gaz ithalatımız yıllık 7 milyar metreküp azalacak.
Bu da 2,5 milyar dolarlık bir tasarruf anlamına geliyor.
Bu yıl sonunda deneme üretimine başlayıp Akkuyu’dan ilk elektriği vereceğiz.
Diğer reaktörlerin de tamamlanmasıyla birlikte 2028’de Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin tam kapasite çalışmasını öngörüyoruz.
Santral tüm bileşenleriyle devreye girdiğinde doğal gaz ithalatımız yıllık 7 milyar metreküp azalacak.
Bu da 2,5 milyar dolarlık bir tasarruf anlamına geliyor.
İstanbul Milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’in vefatından derin üzüntü duydum.
Sayın Önder’e Allah’tan rahmet; kederli ailesine, sevenlerine, DEM Parti’ye ve Türkiye Büyük Millet Meclisimize başsağlığı diliyorum.
Merhum Önder’i son olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde kabul etmiş, yürüttükleri temaslarla ilgili verimli bir fikir alışverişi gerçekleştirmiştik.
Sırrı Süreyya Önder’in son dönemde büyük emek verdiği “Terörsüz Türkiye” menziline inşallah vasıl olacağımıza yürekten inanıyorum.
Sayın Önder’e Allah’tan rahmet; kederli ailesine, sevenlerine, DEM Parti’ye ve Türkiye Büyük Millet Meclisimize başsağlığı diliyorum.
Merhum Önder’i son olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde kabul etmiş, yürüttükleri temaslarla ilgili verimli bir fikir alışverişi gerçekleştirmiştik.
Sırrı Süreyya Önder’in son dönemde büyük emek verdiği “Terörsüz Türkiye” menziline inşallah vasıl olacağımıza yürekten inanıyorum.
Bugün Akdeniz’in incisi, direnişin kalesi, vatan sevdasının ebedî ocağı, Mehmetçik ve Mücahitlerin destan yazdığı topraklarda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeydik.
Sağlam Devlet, Saygın Gelecek şiarıyla bu topraklara kazandırdığımız muazzam eserlerin açılışını gerçekleştirdik.
Cumhuriyet Yerleşkesi Projemiz, Kuzey Kıbrıs’ın gurur kaynaklarından biridir.
Kıbrıs Türk halkının kararlılığının sembolüdür.
Haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında bir devletin var olma iradesinin tezahürüdür.
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ımızın kader ortaklığının bir göstergesidir.
Cumhurbaşkanlığı binamız modern mimarisiyle devletimizin vakarını, Meclis binamız ise ihtişamıyla Kıbrıs Türk halkının demokrasi sevdasını temsil etmektedir.
Kıbrıs Türk halkının adaletsizliğe karşı mücadelesinin en büyük mükâfatı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nin gücüne ve itibarına yaraşır bu yerleşkenin hayırlı olmasını diliyorum.
Kıbrıs Türk halkıyla kardeşliğimizin en yeni simgesi olan bu eserlerin hayata geçirilmesine katkıda bulunan tüm emek sahiplerine kalpten teşekkür ediyorum.
Sağlam Devlet, Saygın Gelecek şiarıyla bu topraklara kazandırdığımız muazzam eserlerin açılışını gerçekleştirdik.
Cumhuriyet Yerleşkesi Projemiz, Kuzey Kıbrıs’ın gurur kaynaklarından biridir.
Kıbrıs Türk halkının kararlılığının sembolüdür.
Haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında bir devletin var olma iradesinin tezahürüdür.
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ımızın kader ortaklığının bir göstergesidir.
Cumhurbaşkanlığı binamız modern mimarisiyle devletimizin vakarını, Meclis binamız ise ihtişamıyla Kıbrıs Türk halkının demokrasi sevdasını temsil etmektedir.
Kıbrıs Türk halkının adaletsizliğe karşı mücadelesinin en büyük mükâfatı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nin gücüne ve itibarına yaraşır bu yerleşkenin hayırlı olmasını diliyorum.
Kıbrıs Türk halkıyla kardeşliğimizin en yeni simgesi olan bu eserlerin hayata geçirilmesine katkıda bulunan tüm emek sahiplerine kalpten teşekkür ediyorum.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Yerleşkesi Projemizin açılışını yaptığımız bu eser şölenine, bu tarihî ana tanıklık eden kıymetli kardeşlerime teşekkür ediyorum.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dört bir yanındaki kardeşlerimi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dört bir yanındaki kardeşlerimi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Türkiye dün olduğu gibi bugün ve yarın da, ihtiyaç duyduğu her anda, daima Kıbrıs Türkü’nün yanında olacaktır.
Türk dünyasıyla ilişkilerin güçlendirilmesinden Kıbrıs Türk halkına yönelik haksız izolasyonun kaldırılmasına her alanda desteğimiz çok güçlü biçimde devam edecek.
Kardeşliğimizi bozmaya, aramızı açmaya, bu bereketli topraklara barış ve huzur yerine nefret tohumları ekmeye çalışanlar başarılı olmayacaklar.
Türk dünyasıyla ilişkilerin güçlendirilmesinden Kıbrıs Türk halkına yönelik haksız izolasyonun kaldırılmasına her alanda desteğimiz çok güçlü biçimde devam edecek.
Kardeşliğimizi bozmaya, aramızı açmaya, bu bereketli topraklara barış ve huzur yerine nefret tohumları ekmeye çalışanlar başarılı olmayacaklar.