Emin misin?
هل أنت متأكد👩🏻💻
Eminim.
انا متأكد👩🏻💻
Emin değilim
لست متأكداً 👩🏻💻
Saç
شعر👩🏻💻
Saçım
شعري👩🏻💻
Tarak
مشط👩🏻💻
Saçım taradım
مشطت شعري👩🏻💻
Ne dedin
ماذا قلت👩🏻💻
Ne demek
مامعنى👩🏻💻
Ne demek istedin
ماذا تقصد👩🏻💻
Ev
منزل👩🏻💻
Ev kiralık
منزل للآجار👩🏻💻
Ev kiralık arıyorum
ابحث عن بيت للآجار 👩🏻💻
Yolculuk
سفر👩🏻💻
otobüs
حافلة👩🏻💻
Bilet gişesi
مكتب التذاكر👩🏻💻
Acı çektim
تألمت👩🏻💻
Öğrendim
تعلمت👩🏻💻
Değiştim
تغيرت👩🏻💻
seni merak ettim
قلقت عليك👩🏻💻
Kendini yorma
لاترهق نفسك👩🏻💻
-Aşkım ne yapıyorsun?
حبيبي ماذا تفعل؟👩🏻💻
-Düşünüyorum
افكر 👩🏻💻
Sinin gözlerinin güzelliği
عيونك الجميلة👩🏻💻
Ne demek süt yok?
شو يعني مافي حليب👩🏻💻
Keçi gibi inatçı
عنيد مثل التيس👩🏻💻
هل أنت متأكد👩🏻💻
Eminim.
انا متأكد👩🏻💻
Emin değilim
لست متأكداً 👩🏻💻
Saç
شعر👩🏻💻
Saçım
شعري👩🏻💻
Tarak
مشط👩🏻💻
Saçım taradım
مشطت شعري👩🏻💻
Ne dedin
ماذا قلت👩🏻💻
Ne demek
مامعنى👩🏻💻
Ne demek istedin
ماذا تقصد👩🏻💻
Ev
منزل👩🏻💻
Ev kiralık
منزل للآجار👩🏻💻
Ev kiralık arıyorum
ابحث عن بيت للآجار 👩🏻💻
Yolculuk
سفر👩🏻💻
otobüs
حافلة👩🏻💻
Bilet gişesi
مكتب التذاكر👩🏻💻
Acı çektim
تألمت👩🏻💻
Öğrendim
تعلمت👩🏻💻
Değiştim
تغيرت👩🏻💻
seni merak ettim
قلقت عليك👩🏻💻
Kendini yorma
لاترهق نفسك👩🏻💻
-Aşkım ne yapıyorsun?
حبيبي ماذا تفعل؟👩🏻💻
-Düşünüyorum
افكر 👩🏻💻
Sinin gözlerinin güzelliği
عيونك الجميلة👩🏻💻
Ne demek süt yok?
شو يعني مافي حليب👩🏻💻
Keçi gibi inatçı
عنيد مثل التيس👩🏻💻
بعض الكلمات للنصوص لتسهيل الترجمة
yurt سكن
ayrıمنفصل
zevkli ممتع
yardım etmekمساعده
birlikte معا
eğlenmek التسلي
sohbet etmek الدردشه
karşısında في مقابيل
geçirmek التمضيه
gitar جيتار
çalmak العزف
mezun olmak التخرج
bana göre من وجهه نضري
masallar قصص
anlatmak فعل الاخبار
oyunlar العاب
oynamak فعل اللعب
başlamak البدء
geçmek فعل المضي
genellikle عادةً
gezmek التنزه
yurt سكن
ayrıمنفصل
zevkli ممتع
yardım etmekمساعده
birlikte معا
eğlenmek التسلي
sohbet etmek الدردشه
karşısında في مقابيل
geçirmek التمضيه
gitar جيتار
çalmak العزف
mezun olmak التخرج
bana göre من وجهه نضري
masallar قصص
anlatmak فعل الاخبار
oyunlar العاب
oynamak فعل اللعب
başlamak البدء
geçmek فعل المضي
genellikle عادةً
gezmek التنزه
Arap dilinde olan herşeyi sevdim Sadece kayıp zamir hariç çünkü kayıpta zamir olduğunu sanmıyorum
أحببت كل مافي اللغة العربية الا الضمير الغائب لا أظن أن للغائب ضمير
أحببت كل مافي اللغة العربية الا الضمير الغائب لا أظن أن للغائب ضمير
شكرا على الاضافة
كلمات متشابهة بحرف K
Kin حقد
Kan دم
Kır ريف
Kip صيغة
Ken عندما
Kim من
Kime الى من
Kimin لمن
Kim o مين
Kir دنس
Kit صندوق العدة
Kil طين
Kız بنت
Kom بدو رحل
Koy ثغر
Köy قرية
Kor جمر
Kol ذراع
Köle عبد
Kez مرة
Kep قبعة
Kel أصلع
Kum رمل
Kukla دمية
Küp مكعب
Küs زعل
Küf عفن ، يرقان
Küfe سلة كبيرة , قفة
Kül رماد
kömür فحم
Kör كفيف
köprü جسر
Kod رمز شيفرة
köfte كفتة
Kök جذر
Köz جمرة صغيرة
Koç كبش
كلمات متشابهة بحرف K
Kin حقد
Kan دم
Kır ريف
Kip صيغة
Ken عندما
Kim من
Kime الى من
Kimin لمن
Kim o مين
Kir دنس
Kit صندوق العدة
Kil طين
Kız بنت
Kom بدو رحل
Koy ثغر
Köy قرية
Kor جمر
Kol ذراع
Köle عبد
Kez مرة
Kep قبعة
Kel أصلع
Kum رمل
Kukla دمية
Küp مكعب
Küs زعل
Küf عفن ، يرقان
Küfe سلة كبيرة , قفة
Kül رماد
kömür فحم
Kör كفيف
köprü جسر
Kod رمز شيفرة
köfte كفتة
Kök جذر
Köz جمرة صغيرة
Koç كبش
جمل عن لاحقة الملكية مع لاحقةالكون
🌸
Sen benim göz bebeğimsin
أنت بؤبؤ عيني
Sen benim dermanımsın
أنت شفائي
O benim gücümdür
هو قوتي
Siz benim öğrencimsiniz
انتم طلابي
Onlar sizin gözünüzlerdir
هم يكونوا عيونكم
Sen benim Hanımımsın
آنستي
Sen benim yurdumsun
أنت وطني
🌸
Sen benim göz bebeğimsin
أنت بؤبؤ عيني
Sen benim dermanımsın
أنت شفائي
O benim gücümdür
هو قوتي
Siz benim öğrencimsiniz
انتم طلابي
Onlar sizin gözünüzlerdir
هم يكونوا عيونكم
Sen benim Hanımımsın
آنستي
Sen benim yurdumsun
أنت وطني
كلمة işteهي للتنبيه والإشارة بمعنى لاحظ يعني تستخدم من أجل لفت انتباه الشخص الذي أمامنا وهي تستخدم فقط في اللهجةالعامية
işte şimdi geliyorum
يعني انا ألفت انتباه أحدهم أني آت الآن
işte şimdi geliyorum
يعني انا ألفت انتباه أحدهم أني آت الآن
لاحقة المشاركة مع الأفعال
ış,iş,uş,üş
🌼
الفعل+لاحقة المشاركة+لاحقة زمن الفعل+الضمير الشخصي
ونعني بالمشاركة
اكثر من واحد
مثال
iki arkadaş
, uzun yıllar sonra buluştu.
بعد سنوات طويلة التقى الصديقان
buluştu
هنا لاحقة المشاركة فلا يمكن لشخص واحد ان يلتقي مع نفسه
🌼
Arkadaşları için ağlaştılar. تشاركو بالبكاء من اجل الاصدقاء
🌼
Fıkraya bütün öğrenciler gülüştü
كل الطلاب ضحكوا للنكته
🌼
Adamlar birbirine bakıştılar
الرجال تبادلوا النظرات
🌼
Anne ve oğlu kucaklaştılar.
تعانق الولد وامه
🌼🌼🌼🌼🌼
مع الاسم لاحقة المشاركة تكون
Laş.leş
الحرف الصوتي للاحقة وفق قاعدة الثنائي الصوتي تلحق اللاحقةالاسم ويتحول الى فعل مشاركة
🌼
الاسم+لاحقة المشاركة+لاحقة الزمن المطلوب+لاحقة الضمير الشخصي
مثال
Arkadaşlarla beş yıldır mektuplaşıyoruz.
مع الاصدقاء نتبادل الرسائل منذ 5 سنوات
🌼
هاكان وعثمان سلموا على بعضها
HAKAN ile OSMAN SELAMLAŞTILAR
🌼
مثال
mektuplaşmakتبادل الرسائل
dertleşmek
تبادل الهموم=الفضفضة
fakslaşmak
تبادل الفاكس
🌼
عند اضافةلاحقةleş.laş إلى الصفة تعطي الصفة معنى التفعل اي تحول الشئ بالتدريج الى تلك الصفة
🌼
مثال
Güzelجميل .güzelleşالتجمل .يتجمل
🌼
Ağır ثقيل
Ağırlaş التثقل. يتثقل
🌼
Yeşil .أخضر
Yeşilleş التخضر .يخضر
🌼
Fatma her gün güzelleşiyor
فاطمة كل يوم تتجمل
Bana Aptallaşma
لاتتغابى علي
ış,iş,uş,üş
🌼
الفعل+لاحقة المشاركة+لاحقة زمن الفعل+الضمير الشخصي
ونعني بالمشاركة
اكثر من واحد
مثال
iki arkadaş
, uzun yıllar sonra buluştu.
بعد سنوات طويلة التقى الصديقان
buluştu
هنا لاحقة المشاركة فلا يمكن لشخص واحد ان يلتقي مع نفسه
🌼
Arkadaşları için ağlaştılar. تشاركو بالبكاء من اجل الاصدقاء
🌼
Fıkraya bütün öğrenciler gülüştü
كل الطلاب ضحكوا للنكته
🌼
Adamlar birbirine bakıştılar
الرجال تبادلوا النظرات
🌼
Anne ve oğlu kucaklaştılar.
تعانق الولد وامه
🌼🌼🌼🌼🌼
مع الاسم لاحقة المشاركة تكون
Laş.leş
الحرف الصوتي للاحقة وفق قاعدة الثنائي الصوتي تلحق اللاحقةالاسم ويتحول الى فعل مشاركة
🌼
الاسم+لاحقة المشاركة+لاحقة الزمن المطلوب+لاحقة الضمير الشخصي
مثال
Arkadaşlarla beş yıldır mektuplaşıyoruz.
مع الاصدقاء نتبادل الرسائل منذ 5 سنوات
🌼
هاكان وعثمان سلموا على بعضها
HAKAN ile OSMAN SELAMLAŞTILAR
🌼
مثال
mektuplaşmakتبادل الرسائل
dertleşmek
تبادل الهموم=الفضفضة
fakslaşmak
تبادل الفاكس
🌼
عند اضافةلاحقةleş.laş إلى الصفة تعطي الصفة معنى التفعل اي تحول الشئ بالتدريج الى تلك الصفة
🌼
مثال
Güzelجميل .güzelleşالتجمل .يتجمل
🌼
Ağır ثقيل
Ağırlaş التثقل. يتثقل
🌼
Yeşil .أخضر
Yeşilleş التخضر .يخضر
🌼
Fatma her gün güzelleşiyor
فاطمة كل يوم تتجمل
Bana Aptallaşma
لاتتغابى علي
صَلَاة
dua-namaz
صَلَاةُ الفَجر
sabah namazı
صَلَاةُ الظهر
Öğle namazı
صَلَاةُ العصر
ikindi namazı
صَلَاةُ المغرب
Akşam namazı
صَلَاةُ العشاء
Yatsı namazı
صلاة الجمعة
Cuma namazı
صلاة العيد
Bayram namazı
صلاة الوتر
Vitir namazı
صلاة التطوع.السنن.
Nafile namazı
صلاة الضحى
Kuşluk namazı
صلاةالتهجد.قيام الليل.
Gece namazı
Teheccüt namazı
صلاة التراويح
Teravih namazı
صَلَاةُ الاستسقاء
Yağmur namazı
Yağmur duası
صَلَاةُ الجنازة
cenaze namazı
...................
إقامة الصلاة
Namaz kılmak
Namaz kılan
Dua eden
مصلي
Namaz kıldı
صلى
Namaz kılıyor
يصلي
Namaz kılar
يصلي
.....................
الأذان
Ezan vakti
وقت الأذان
Ezan okudu
أذن
أذان الفجر
Sabah ezanı
أذان صلاة الظهر
öğle namazının ezanı
أذان صلاة العصر
ikindi namazının ezanı
ikindi ezanı
أذان صلاة المغرب
Akşam ezanı
أذان صلاة العشاء
Yatsı ezanı
الأذان للصلاة
.إقامة الصلاة.
Namaz için ezan okumak
مؤذن
Müezzin
dua-namaz
صَلَاةُ الفَجر
sabah namazı
صَلَاةُ الظهر
Öğle namazı
صَلَاةُ العصر
ikindi namazı
صَلَاةُ المغرب
Akşam namazı
صَلَاةُ العشاء
Yatsı namazı
صلاة الجمعة
Cuma namazı
صلاة العيد
Bayram namazı
صلاة الوتر
Vitir namazı
صلاة التطوع.السنن.
Nafile namazı
صلاة الضحى
Kuşluk namazı
صلاةالتهجد.قيام الليل.
Gece namazı
Teheccüt namazı
صلاة التراويح
Teravih namazı
صَلَاةُ الاستسقاء
Yağmur namazı
Yağmur duası
صَلَاةُ الجنازة
cenaze namazı
...................
إقامة الصلاة
Namaz kılmak
Namaz kılan
Dua eden
مصلي
Namaz kıldı
صلى
Namaz kılıyor
يصلي
Namaz kılar
يصلي
.....................
الأذان
Ezan vakti
وقت الأذان
Ezan okudu
أذن
أذان الفجر
Sabah ezanı
أذان صلاة الظهر
öğle namazının ezanı
أذان صلاة العصر
ikindi namazının ezanı
ikindi ezanı
أذان صلاة المغرب
Akşam ezanı
أذان صلاة العشاء
Yatsı ezanı
الأذان للصلاة
.إقامة الصلاة.
Namaz için ezan okumak
مؤذن
Müezzin
الأرقام في اللغة التركية
🌹
Sıfır 0 صفر
Bir 1 واحد
iki 2 اثنان
Üç 3 ثلاثة
Dört 4 أربعة
Beş 5 خمسة
Altı 6 ستة
Yedi 7 سبعة
Sekiz 8 ثمانية
Dokuz 9 تسعة
On 10 عشرة
🌹
Sıfır 0 صفر
Bir 1 واحد
iki 2 اثنان
Üç 3 ثلاثة
Dört 4 أربعة
Beş 5 خمسة
Altı 6 ستة
Yedi 7 سبعة
Sekiz 8 ثمانية
Dokuz 9 تسعة
On 10 عشرة
من الجمل الشائعة في اللغة التركية مع الضمائر الشخصية
👸🏻
Ahmed'in tek derdi beni mutlu etmek.
ان هم احمد الوحيد هو ان يجعلني سعيد .
👸🏻
Onun tek derdi beni üzmek.
ان همه الوحيد هو ان يجعلني احزن .
👸🏻
Onların tek dertleri bizi rahatsız etmek .
ان همهم الوحيد هو ان يزعجوننا .
👸🏻
Sizin tek derdiniz onu suçlamak .
ان همكم الوحيد هو ان تتهموه .
👸🏻
Ali'nin tek derdi para kazanmak.
ان هم علي الوحيد هو جني المال .
👸🏻
Benim tek derdim gönlünü almak .
- ان همي الوحيد هو ان اراضيك .
👸🏻
Ahmed'in tek derdi beni mutlu etmek.
ان هم احمد الوحيد هو ان يجعلني سعيد .
👸🏻
Onun tek derdi beni üzmek.
ان همه الوحيد هو ان يجعلني احزن .
👸🏻
Onların tek dertleri bizi rahatsız etmek .
ان همهم الوحيد هو ان يزعجوننا .
👸🏻
Sizin tek derdiniz onu suçlamak .
ان همكم الوحيد هو ان تتهموه .
👸🏻
Ali'nin tek derdi para kazanmak.
ان هم علي الوحيد هو جني المال .
👸🏻
Benim tek derdim gönlünü almak .
- ان همي الوحيد هو ان اراضيك .
نحو= e doğru......
Bunu ilk kez gördüm. Hikayede
و يصوب بندقيته نحو صديقه ثعلوب
diye geçiyor.
Sanırım bu da harficer gibi. الى ya benziyor. Ama الى kişinin yönelmesi, نحو ise yöneltilen şey galiba.
Bunu ilk kez gördüm. Hikayede
و يصوب بندقيته نحو صديقه ثعلوب
diye geçiyor.
Sanırım bu da harficer gibi. الى ya benziyor. Ama الى kişinin yönelmesi, نحو ise yöneltilen şey galiba.
اَلْقِرْدُ الطَّمَّاعُ
كَانَ الْقِرْدُ يُفَكِّرُ دَائِمًا كَيْفَ سَيُصْبِحُ أَغْنَى حَيَوَانَاتِ الْغَابَةِ. وَ قَرَأَ فِي الصَّحَيفَةِ أَنَّ الْفِيلَ يَبْحَثُ عَنْ عُمَّالٍ لِبِنَاءِ مَنْزِلٍ لِأَوْلاَدِهِ. فَذَهَبَ إِلَيْهِ وَ وَافَقَ الْفِيلُ أَنْ يَعْمَلَ الْقِرْدُ عِنْدَهُ. اِشْتَغَلَ الْقِرْدُ بِنَشَاطٍ كَبِيرٍ. فَضَاعَفَ الْفِيلُ لَهُ الْأَجْرَ. وَ بَعْدَ انْتِهَاءِ عَمَلِهِ اِشْتَغَلَ الْقِرْدُ حَارِسًا لَيْلِيًّا فِي الْمُسْتَوْصَفِ الصِّحِّيِّ. وَ مِنْ شِدَّةِ تَعْبِهِ فِي النَّهَارِ نَامَ أَثْنَاءَ الْحِرَاسَةِ نَوْمًا عَمِيقًا. فَدَخَلَ لِصٌّ صَيْدَلِيَّةَ الْمُسْتَوْصَفِ وَ سَرَقَ جَمِيعَ مَا فِيهَا مِنَ الدَّوَاءِ. وَ فِي الْيَوْمِ التَّالِي عَرَفَ الطَّبِيبُ بِسَرَقَةِ الدَّوَاءِ فَطَرَدَهُ مِنَ الْعَمَلِ وَ عَرَفَ الْفِيلُ بِطَمَعِ الْقِرْدِ فَطَرَدَهُ مِنَ الْعَمَلِ أَيْضًا. وَ هَكَذَا يَنَالُ الطَّمَّاعُ جَزَاءَهُ دَائِمًا
Açgözlü Maymun
Maymun sürekli olarak ormandaki hayvanların nasıl en zengini olabileceğini düşünüyordu. Gazetede, filin yavrularına ev yapmak için işçiler aradığını okudu. Hemen ona gitti. Fil, maymunun yanında çalışmasını kabul etti. Maymun büyük bir gayretle çalıştı. Fiil ise onun ücretini ikiye katladı. Maymun işini bitirdikten sonra klinikte gece bekçisi olarak çalıştı. Gündüz çok yorulduğu için gece derin bir uykuya daldı. Bu sırada kliniğin eczanesine bir hırsız girdi ve oradaki tüm ilaçları çaldı. Ertesi gün doktor ilaçların çalındığını öğrendi ve maymunu işten kovdu. Fil, maymunun açgözlülüğünü öğrendi ve aynı şekilde o da maymunu işten kovdu. İşte böyle açgözlü her zaman cezasını bulur.
Kelimeler & كَلِمَاتٌ
َاَلْقِرْدُ maymun
يُفَكِّرُ düşünüyor
دَائِمًا sürekli
كَيْفَ nasıl
سَيُصْبِحُ dönecek
أَغْنَى en zengin
اَلْغَابَةُ orman
قَرَأَ okudu
فِي içinde
اَلصَّحَيفَةُ gazete
اَلْفِيلُ fil
يَبْحَثُ arıyor
عُمَّالٌ işçiler
لِ için
بِنَاءُ مَنْزِلٍ ev yapımı
اَلْأَوْلاَدُ çocuklar
وَافَقَ anlaştı
يَعْمَلُ çalışıyor
عِنْدَ yanında
اِشْتَغَلَ çalıştı
نَشَاطٌ faaliyet
كَبِيرٌ büyük
فَ o halde
ضَاعَفَ arttırdı
لَهُ onun için
اَلْأَجْرُ ücret
بَعْدَ sonra
اِنْتِهَاءٌ bitim
عَمَلٌ iş
حَارِسٌ bekçi
لَيْلِيٌّ gececi
اَلْمُسْتَوْصَفُ klinik
اَلصِّحِّيٌّ sağlık
شِدَّةٌ şiddet
تَعْبٌ yorulmak
اَلنَّهَارُ gündüz
نَامَ uyudu
أَثْنَاءُ sırasında
اَلْحِرَاسَةُ bekçilik
نَوْمٌ uyumak
عَمِيقٌ derin
دَخَلَ girdi
لِصٌّ hırsız
اَلصَّيْدَلِيَّةُ eczane
سَرَقَ çaldı
جَمِيعٌ toplamı
اَلدَّوَاءُ ilaç
فِي الْيَوْمِ التَّالِي ertesi gün
عَرَفَ bildi
اَلطَّبِيبُ doktor
سَرَقَةٌ hırsızlık
طَرَدَ kovdu
طَمَعٌ açgözlülük
اَلطَّمَّاعُ açgözlü
أَيْضًا aynen
هَكَذَا böylece
يَنَالُ elde ediyor
جَزَاءٌ karşılık
كَانَ الْقِرْدُ يُفَكِّرُ دَائِمًا كَيْفَ سَيُصْبِحُ أَغْنَى حَيَوَانَاتِ الْغَابَةِ. وَ قَرَأَ فِي الصَّحَيفَةِ أَنَّ الْفِيلَ يَبْحَثُ عَنْ عُمَّالٍ لِبِنَاءِ مَنْزِلٍ لِأَوْلاَدِهِ. فَذَهَبَ إِلَيْهِ وَ وَافَقَ الْفِيلُ أَنْ يَعْمَلَ الْقِرْدُ عِنْدَهُ. اِشْتَغَلَ الْقِرْدُ بِنَشَاطٍ كَبِيرٍ. فَضَاعَفَ الْفِيلُ لَهُ الْأَجْرَ. وَ بَعْدَ انْتِهَاءِ عَمَلِهِ اِشْتَغَلَ الْقِرْدُ حَارِسًا لَيْلِيًّا فِي الْمُسْتَوْصَفِ الصِّحِّيِّ. وَ مِنْ شِدَّةِ تَعْبِهِ فِي النَّهَارِ نَامَ أَثْنَاءَ الْحِرَاسَةِ نَوْمًا عَمِيقًا. فَدَخَلَ لِصٌّ صَيْدَلِيَّةَ الْمُسْتَوْصَفِ وَ سَرَقَ جَمِيعَ مَا فِيهَا مِنَ الدَّوَاءِ. وَ فِي الْيَوْمِ التَّالِي عَرَفَ الطَّبِيبُ بِسَرَقَةِ الدَّوَاءِ فَطَرَدَهُ مِنَ الْعَمَلِ وَ عَرَفَ الْفِيلُ بِطَمَعِ الْقِرْدِ فَطَرَدَهُ مِنَ الْعَمَلِ أَيْضًا. وَ هَكَذَا يَنَالُ الطَّمَّاعُ جَزَاءَهُ دَائِمًا
Açgözlü Maymun
Maymun sürekli olarak ormandaki hayvanların nasıl en zengini olabileceğini düşünüyordu. Gazetede, filin yavrularına ev yapmak için işçiler aradığını okudu. Hemen ona gitti. Fil, maymunun yanında çalışmasını kabul etti. Maymun büyük bir gayretle çalıştı. Fiil ise onun ücretini ikiye katladı. Maymun işini bitirdikten sonra klinikte gece bekçisi olarak çalıştı. Gündüz çok yorulduğu için gece derin bir uykuya daldı. Bu sırada kliniğin eczanesine bir hırsız girdi ve oradaki tüm ilaçları çaldı. Ertesi gün doktor ilaçların çalındığını öğrendi ve maymunu işten kovdu. Fil, maymunun açgözlülüğünü öğrendi ve aynı şekilde o da maymunu işten kovdu. İşte böyle açgözlü her zaman cezasını bulur.
Kelimeler & كَلِمَاتٌ
َاَلْقِرْدُ maymun
يُفَكِّرُ düşünüyor
دَائِمًا sürekli
كَيْفَ nasıl
سَيُصْبِحُ dönecek
أَغْنَى en zengin
اَلْغَابَةُ orman
قَرَأَ okudu
فِي içinde
اَلصَّحَيفَةُ gazete
اَلْفِيلُ fil
يَبْحَثُ arıyor
عُمَّالٌ işçiler
لِ için
بِنَاءُ مَنْزِلٍ ev yapımı
اَلْأَوْلاَدُ çocuklar
وَافَقَ anlaştı
يَعْمَلُ çalışıyor
عِنْدَ yanında
اِشْتَغَلَ çalıştı
نَشَاطٌ faaliyet
كَبِيرٌ büyük
فَ o halde
ضَاعَفَ arttırdı
لَهُ onun için
اَلْأَجْرُ ücret
بَعْدَ sonra
اِنْتِهَاءٌ bitim
عَمَلٌ iş
حَارِسٌ bekçi
لَيْلِيٌّ gececi
اَلْمُسْتَوْصَفُ klinik
اَلصِّحِّيٌّ sağlık
شِدَّةٌ şiddet
تَعْبٌ yorulmak
اَلنَّهَارُ gündüz
نَامَ uyudu
أَثْنَاءُ sırasında
اَلْحِرَاسَةُ bekçilik
نَوْمٌ uyumak
عَمِيقٌ derin
دَخَلَ girdi
لِصٌّ hırsız
اَلصَّيْدَلِيَّةُ eczane
سَرَقَ çaldı
جَمِيعٌ toplamı
اَلدَّوَاءُ ilaç
فِي الْيَوْمِ التَّالِي ertesi gün
عَرَفَ bildi
اَلطَّبِيبُ doktor
سَرَقَةٌ hırsızlık
طَرَدَ kovdu
طَمَعٌ açgözlülük
اَلطَّمَّاعُ açgözlü
أَيْضًا aynen
هَكَذَا böylece
يَنَالُ elde ediyor
جَزَاءٌ karşılık
جَمْلَو وَ الذِّئْبُ
حَزِنَتْ الْأُمُّهَاتُ كَثِيرًا عَلى فَقْدِ اَوْلاَدِهِنَّ فَذَهَبْنَ إِلَى جُمْلُو حَكَيمِ الْغَابَةِ لِيُخَلِّصَهُنَّ مِنَ الذِّئْبِ الشَّرِيرِ فَاجْتَمَعَ بِالْحَيَوَانَاتِ وَ قَالَ لَهاَ؛ بِالتَّعَاوُنِ نَتَخَلَّصُ مِنَ الذِّئْبِ الشَّرِيرِ. وَ فِي الْيَوْمِ التَّالِي تَجَمَّعَتِ الْحَيَوَانَاتُ وَ قَرَّرَتْ تَنْفِيذَ الْخُطَّةِ اَلَّتِى رَسَمَهَا لَهَا جَمْلُو. وَ اخْتَبَأَتْ تَنْتَظِرُ مُرُورَ الذِّئْبِ الشَّرِير. وَ عِنْدَمَا مَرَّ الذِّئْبُ، هَجَمَتْ عَلَيْهِ الْحَيَوَانَاتُ وَ ضَرَبَتْهُ كَثِيرًا وَ رَبَطَتْهُ بِالْحَبْلِ وَ قَامَ جَمْلُو بِخَلْعِ أَسْنَانِهِ. وَ هَكَذَا تَخَلَّصَتْ الْحَيَوَانَاتُ بِتَعَاوُنِهَا مِنَ الذَّئْبِ الشَّرِير
Cemlu ve Kurt
Anneler yavrularını kaybedince çok üzüldüler ve yavrularını kötü kalplı kurttan kurtarması için ormanın bilgesi Cemlu’ya gittiler. Tüm hayvanlar toplandı ve Cemlu onlara “Yardımlaşmayla kötü kalpli kurttan kurtuluruz” dedi. Ve ertesi gün hayvanlar bir araya geldiler ve Cemlu’nun onlara çizdiği bir planı yürütmeye karar verdiler. Ve kötü kalpli kurdun geçişini bekleyerek saklandılar. Kurt geçtiğinde ona saldırdılar ve kurdu çok dövdüler ve iple bağladılar. Cemlu ise onun dişlerini söktü. Böylece hayvanlar kötü kalpli kurttan elbirliğiyle kurtuldular.
حَزِنَ üzüldü
اَلْأُمُّهَاتُ anneler
كَثِيرٌ çok
فَقْدٌ kaybetmek
اأوْلاَدِهِنَّ onların (mn) çocukları
هكذاَ böylece
ذَهَبْنَ onlar (mn) gittiler
حَكَيمٌ hakim, bilge
اَلْغَابَةُ orman
لأجلِ için
يَتَخَلَّصُ مِنْ rahata erdi, kurtuldu
يُخَلِّصُ kurtarıyor
اَلذِّئْبُ kurt
اَلشَّرِير.سيء القلبُ
kötü kalplı
اِجْتَمَعَ topladı
تَعَاوُنًا yardımlaşmak
فِي الْيَوْمِ التَّالِي ertesi gün
قَرَّرَ karar aldı
تَنْفِيذٌ uygulama, yürütme
اَلْخُطَّةُ ُ plan
اَلَّتِي ki
رَسَمَ çizdi
اَخْتَبَأَ saklandı, gizlendi
تَنْتَظِرُ bekliyor
مُرُورٌ geçiş, uğrama
مَرَّ geçti
هَجَمَ عَلى -e saldırdı
ضَرَبَ vurdu
رَبَطَ bağladı
اَلْحَبْلُ ُ ip
قَامَ بِعمل ما yaptı
خَلْعٌ الأسنان dişleri sökmek
أَسْنَانُ dişler
تَخَلَّصَ kurtuldu
حَزِنَتْ الْأُمُّهَاتُ كَثِيرًا عَلى فَقْدِ اَوْلاَدِهِنَّ فَذَهَبْنَ إِلَى جُمْلُو حَكَيمِ الْغَابَةِ لِيُخَلِّصَهُنَّ مِنَ الذِّئْبِ الشَّرِيرِ فَاجْتَمَعَ بِالْحَيَوَانَاتِ وَ قَالَ لَهاَ؛ بِالتَّعَاوُنِ نَتَخَلَّصُ مِنَ الذِّئْبِ الشَّرِيرِ. وَ فِي الْيَوْمِ التَّالِي تَجَمَّعَتِ الْحَيَوَانَاتُ وَ قَرَّرَتْ تَنْفِيذَ الْخُطَّةِ اَلَّتِى رَسَمَهَا لَهَا جَمْلُو. وَ اخْتَبَأَتْ تَنْتَظِرُ مُرُورَ الذِّئْبِ الشَّرِير. وَ عِنْدَمَا مَرَّ الذِّئْبُ، هَجَمَتْ عَلَيْهِ الْحَيَوَانَاتُ وَ ضَرَبَتْهُ كَثِيرًا وَ رَبَطَتْهُ بِالْحَبْلِ وَ قَامَ جَمْلُو بِخَلْعِ أَسْنَانِهِ. وَ هَكَذَا تَخَلَّصَتْ الْحَيَوَانَاتُ بِتَعَاوُنِهَا مِنَ الذَّئْبِ الشَّرِير
Cemlu ve Kurt
Anneler yavrularını kaybedince çok üzüldüler ve yavrularını kötü kalplı kurttan kurtarması için ormanın bilgesi Cemlu’ya gittiler. Tüm hayvanlar toplandı ve Cemlu onlara “Yardımlaşmayla kötü kalpli kurttan kurtuluruz” dedi. Ve ertesi gün hayvanlar bir araya geldiler ve Cemlu’nun onlara çizdiği bir planı yürütmeye karar verdiler. Ve kötü kalpli kurdun geçişini bekleyerek saklandılar. Kurt geçtiğinde ona saldırdılar ve kurdu çok dövdüler ve iple bağladılar. Cemlu ise onun dişlerini söktü. Böylece hayvanlar kötü kalpli kurttan elbirliğiyle kurtuldular.
حَزِنَ üzüldü
اَلْأُمُّهَاتُ anneler
كَثِيرٌ çok
فَقْدٌ kaybetmek
اأوْلاَدِهِنَّ onların (mn) çocukları
هكذاَ böylece
ذَهَبْنَ onlar (mn) gittiler
حَكَيمٌ hakim, bilge
اَلْغَابَةُ orman
لأجلِ için
يَتَخَلَّصُ مِنْ rahata erdi, kurtuldu
يُخَلِّصُ kurtarıyor
اَلذِّئْبُ kurt
اَلشَّرِير.سيء القلبُ
kötü kalplı
اِجْتَمَعَ topladı
تَعَاوُنًا yardımlaşmak
فِي الْيَوْمِ التَّالِي ertesi gün
قَرَّرَ karar aldı
تَنْفِيذٌ uygulama, yürütme
اَلْخُطَّةُ ُ plan
اَلَّتِي ki
رَسَمَ çizdi
اَخْتَبَأَ saklandı, gizlendi
تَنْتَظِرُ bekliyor
مُرُورٌ geçiş, uğrama
مَرَّ geçti
هَجَمَ عَلى -e saldırdı
ضَرَبَ vurdu
رَبَطَ bağladı
اَلْحَبْلُ ُ ip
قَامَ بِعمل ما yaptı
خَلْعٌ الأسنان dişleri sökmek
أَسْنَانُ dişler
تَخَلَّصَ kurtuldu
دَبْدُوبُ يَصْطَادُ السَّمَكَ
قَالَتْ الْأُمُّ لِإِبْنِهَا الدَّبْدُوبِ الصَّغِيرِ، سَأَذْهَبُ لِزَيَارَةِ خَالَتِكِ يَا بُنَيَّ، اِنْتَبِهْ لنَفْسِكَ. قَالَ لَهَا دَبْدُوبُ؛ سَمْعًا وَ طَاعَةً يَا أُمِّي. وَ عِنْدَ الظُّهْرِ شَعَرَ دَبْدُوبُ بِالْجُوعِ. وَ أَخَذَ سِلَّةً وَ ذَهَبَ إِلَى النَّهْرِ لِيَصْطَادَ السَّمَكَ. كَانَ دَبْدُوبُ مَاهِرًا فِي صَيْدِ السَّمَكِ وَ كُلَّمَا رَأَى سَمَكَةً اِصْطَادَهَا وَ لَمْ يَمُرُّ عَلَيْهِ وَقْتٌ طَوِيلٌ حَتَّى اِصْطَادَ سَمَكًا كَثِيرًا. مَلىء السِّلَّةَ حَتَّى عَجَزَ عَنْ حَمْلِهَا. فَنَادَى عَلَى صَدِيقِهِ ثَعْلُوبَ لِيُسَاعِدَهُ فِي حَمْلِهَا. تَعَاوَنَ دَبْدُوبُ وَ ثَعْلُوبُ عَلَى حَمْلِ السِّلَّةِ وَ جَلَسَا تَحْتَ الشَّجَرَةٍ يَشْوِيَانِ السَّمَكَ مَسْرُورَيْنِ فَرِحَيْنِ. وَ تَقَاسَمَا مَا بَقِيَ مِنَ السَّمَكِ وَ أَخَذَ كُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا حِصَّتَهُ إِلَى بِيْتِهِ
Debdub Balık Avlıyor
Annesi küçük oğlu Debdub’a “Teyzeni ziyarete gideceğim oğlum, kendine dikkat et” dedi. Debdub da ona “Baş üstüne anneciğim” dedi. Öğlenleyin Debdub açlık hissetti. Sepetini aldı ve nehre balık avlamaya gitti. Debdub balık avlama konusunda ustaydı. Her balık gördüğünde onu avlardı. Çok vakit geçmeden sepetini taşıyamayacağı kadar doldurdu. Arkadaşı Salub’a kendisine sepeti taşıma konusunda yardım etmesi için seslendi. Salub ve Debdub yardımlaşarak sepeti taşıdılar. Mutlu ve sevinçli bir halde balıkları kızartmak için bir ağacın altına oturdular. Kalan balıkları paylaştılar ve herkes hissesini alıp evine götürdü.
قَالَ söyledi
اِبْنٌ oğul
صَغِيرٌ küçük
سَأَذْهَبُ gideceğim
خَالَةٌ teyze
بُنَيَّ yavrucuğum
اِنْتَبِهْ dikkat et!
سَمْعًا وَ طَاعَةً baş üstüne
عِنْدَ الظُّهْرِ öğlenleyin
جُوعًا açlık
سِلَّةٌ جمعها سَلاَّتُ sepet.sepetler
نَهْرٌ nehir
يَصْطَادُ avlıyor
السَّمَكُ جمعها اَلْأَسْمَاكُ balık.balıklar
مَاهِرٌ usta, becerikli
صَيْدُ السَّمَكِ balık avı
كُلَّمَا her seferinde
سَمَكَةً bir balık
لَمْ يَمُرَّ geçmiyor
وَقْتٌ طَوِيلٌ uzun zaman
مَلأَ doldurdu
عَجَزَ عَنْ aciz kaldı, yapamadı
نَادَى seslendi
يُسَاعِدُ yardım ediyor
تَعَاوَنَ yardımlaştı
الحمل ً taşımak
جَلَسَا ikisi oturdu
تَحْتَ altında
شَجَرَةٌ ağaç
يَشْوِي kızartıyor
مَسْرُورٌ mutlu olan
فَرِحٌ sevinç, ferahlık
تَقَاسَمَا ikisi paylaştı
مَا بَقِيَ kalan şey
أَخَذَ إِلَى -e götürdü
حِصَّةٌ pay, hisse
قَالَتْ الْأُمُّ لِإِبْنِهَا الدَّبْدُوبِ الصَّغِيرِ، سَأَذْهَبُ لِزَيَارَةِ خَالَتِكِ يَا بُنَيَّ، اِنْتَبِهْ لنَفْسِكَ. قَالَ لَهَا دَبْدُوبُ؛ سَمْعًا وَ طَاعَةً يَا أُمِّي. وَ عِنْدَ الظُّهْرِ شَعَرَ دَبْدُوبُ بِالْجُوعِ. وَ أَخَذَ سِلَّةً وَ ذَهَبَ إِلَى النَّهْرِ لِيَصْطَادَ السَّمَكَ. كَانَ دَبْدُوبُ مَاهِرًا فِي صَيْدِ السَّمَكِ وَ كُلَّمَا رَأَى سَمَكَةً اِصْطَادَهَا وَ لَمْ يَمُرُّ عَلَيْهِ وَقْتٌ طَوِيلٌ حَتَّى اِصْطَادَ سَمَكًا كَثِيرًا. مَلىء السِّلَّةَ حَتَّى عَجَزَ عَنْ حَمْلِهَا. فَنَادَى عَلَى صَدِيقِهِ ثَعْلُوبَ لِيُسَاعِدَهُ فِي حَمْلِهَا. تَعَاوَنَ دَبْدُوبُ وَ ثَعْلُوبُ عَلَى حَمْلِ السِّلَّةِ وَ جَلَسَا تَحْتَ الشَّجَرَةٍ يَشْوِيَانِ السَّمَكَ مَسْرُورَيْنِ فَرِحَيْنِ. وَ تَقَاسَمَا مَا بَقِيَ مِنَ السَّمَكِ وَ أَخَذَ كُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا حِصَّتَهُ إِلَى بِيْتِهِ
Debdub Balık Avlıyor
Annesi küçük oğlu Debdub’a “Teyzeni ziyarete gideceğim oğlum, kendine dikkat et” dedi. Debdub da ona “Baş üstüne anneciğim” dedi. Öğlenleyin Debdub açlık hissetti. Sepetini aldı ve nehre balık avlamaya gitti. Debdub balık avlama konusunda ustaydı. Her balık gördüğünde onu avlardı. Çok vakit geçmeden sepetini taşıyamayacağı kadar doldurdu. Arkadaşı Salub’a kendisine sepeti taşıma konusunda yardım etmesi için seslendi. Salub ve Debdub yardımlaşarak sepeti taşıdılar. Mutlu ve sevinçli bir halde balıkları kızartmak için bir ağacın altına oturdular. Kalan balıkları paylaştılar ve herkes hissesini alıp evine götürdü.
قَالَ söyledi
اِبْنٌ oğul
صَغِيرٌ küçük
سَأَذْهَبُ gideceğim
خَالَةٌ teyze
بُنَيَّ yavrucuğum
اِنْتَبِهْ dikkat et!
سَمْعًا وَ طَاعَةً baş üstüne
عِنْدَ الظُّهْرِ öğlenleyin
جُوعًا açlık
سِلَّةٌ جمعها سَلاَّتُ sepet.sepetler
نَهْرٌ nehir
يَصْطَادُ avlıyor
السَّمَكُ جمعها اَلْأَسْمَاكُ balık.balıklar
مَاهِرٌ usta, becerikli
صَيْدُ السَّمَكِ balık avı
كُلَّمَا her seferinde
سَمَكَةً bir balık
لَمْ يَمُرَّ geçmiyor
وَقْتٌ طَوِيلٌ uzun zaman
مَلأَ doldurdu
عَجَزَ عَنْ aciz kaldı, yapamadı
نَادَى seslendi
يُسَاعِدُ yardım ediyor
تَعَاوَنَ yardımlaştı
الحمل ً taşımak
جَلَسَا ikisi oturdu
تَحْتَ altında
شَجَرَةٌ ağaç
يَشْوِي kızartıyor
مَسْرُورٌ mutlu olan
فَرِحٌ sevinç, ferahlık
تَقَاسَمَا ikisi paylaştı
مَا بَقِيَ kalan şey
أَخَذَ إِلَى -e götürdü
حِصَّةٌ pay, hisse
دَعْبُولُ قَائِدُ الصَّيصَانِ
فَرِحَتِ الدَّجَاجَةُ بِتَفْقِيسِ بَيْضِهَا. وَ سُرَّتْ كَثِيرًا وَ هِيَ تَرَى صِيصَانَهَا تَسِيرُ وَرَاءَهَا وَ تَأْكُلُ وَ تَشْرَبُ مِنَ الأطباقِ الَّتِى تَضَعُهَا صَاحِبَةُ الْبَيْتِ. وَ بَدَأَتِ الصِّيصَانُ تَكْبُرُ يَوْمًا بَعْدَ يَوْمٍ. وَ كَانَتْ تَتَزَاحَمُ عَلَى طبقِ الطَّعَامِ. وَ انْتَبَهَ دَعْبُولُ إِلَى صُوصٍ ضَعِيفٍ لَمْ يَسْتَطِعْ مُزَاحَمَةَ إِخْوَانِهِ الأَقْوِيَاءِ، فَيَظَلُّ جَائِعًا بِدُونِ الطَّعَامِ. فَاَشْفَقَ عَلَيْهِ وَ أَخَذَ بَعْضَ الطَّعَامِ وَ قَدَّمَهُ لَهُ. وَ فِي اليَوْمِ التَّالِي، ذَهَبَ دَعْبُولُ إِلَى الْعَجُوزِ وَ طَلَبَ مِنْهَا أطباقا فَارِغَةً. وَ وَزَّعَ فِيهَا الطَّعَامَ وَ قَسَّمَ الصِّيصَانَ بِالتَّسَاوِي عَلَى الأطباقِ. فَأَكَلَتْ جَمِيعْهَا. فَتَقَدَّمَ الصُّوصُ الضَّعِيفُ مِنْ دَعْبُولٍ وَ شَكَرَهُ عَلَى قَيَادَتِهِ النَّاجِحَةِ لِلصِّيصَانِ
Civcivlerin Lideri Dabul
Tavuk yumurtalarını çıkardığı (yumurtladığı için) sevindi. Civcivlerinin arkasından yürüdüklerini, ev sahibesinin kendisi için koymuş olduğu tabaklardan yiyip içtiklerini görünce çok mutlu oldu. Civcivler günden güne büyümeye başladı. Yemek tabağı üzerinde sıkışıyorlardı. Güçlü kardeşleriyle rekabet edemediği için yiyemeyip aç kalan zayıf bir civciv Dabul’un dikkatini çekti. Ona şefkat gösterdi ve biraz yiyecek alıp ona verdi. Ertesi gün, Dabul yaşlı kadına giderek onlar boş tabaklar istedi. Yemekleri tabaklara tevzi etti (dağıttı) ve eşit olarak paylaştırdı. Böylece hepsi yedi. Zayıf olan civciv Dabul’un yanında geldi ve civcivlere yaptığı başarılı liderlikten ötürü ona teşekkür etti.
َفَرِحَ sevindi
اَلدَّجَّاجَةُtavuk
تَفْقِيسٌ civciv çıkması
بَيْضٌ yumurta
سُرَّ sevindi
تَرَى gördü (mn)
صُوصٌ civciv
تَسِيرُ yürüyor (mn)
وَرَاءَ ardında, ötesinde, arkasında
تَأْكُلُ yiyor (mn)
تَشْرَبُ içiyor (mn)
اَلصَّحْنُ sahan, tabak
الَّتِي o ki (mn)
تَضَعُ koydu (mn)
صَاحِبٌ sahip
بَدَأَ başladı
تَكْبُرُ büyüyor
يَوْمًا بَعْدَ يَوْمٍ günden güne
كَانَ oldu
تَزَاحَمُ عَلَى birbirini sıkıştırdı
صَحْنُ الطَّعَامِ yemek kabı
اِنْتَبَهَ dikkat etti
ضَعِيفٌ zayıf
لَمْ يَسْتَطِعْ yapamadı
مُسابقةٌ yarışmak
إِخْوَانٌ .إخوة kardeşler
قَوِيٌّ ُ güçlü, kavi
يَظَلُّ kalıyor
جَائِعٌ aç
بِدُونِ الطَّعَامِ yemeksiz
أَشْفَقَ عَلَى -e acıdı
قَدَّمَ لِ -e sundu
تَقَدَّمَ مِنْ -in yanına geldi
عَجُوزٌ yaşlı kadın, acuze
طَلَبَ istedi
فَارِغَةٌ boş
وَزَّعَ dağıttı
قَسَّمَ bölüştürdü
بِالتَّسَاوِي eşit olarak
شَكَرَ عَلَى -e teşekkür etti
قِيَادَةٌ liderlik, komutanlık
قَائِدٌ ٌ lider, komutan
اَلنَّاجِحَةُ başarılı
فَرِحَتِ الدَّجَاجَةُ بِتَفْقِيسِ بَيْضِهَا. وَ سُرَّتْ كَثِيرًا وَ هِيَ تَرَى صِيصَانَهَا تَسِيرُ وَرَاءَهَا وَ تَأْكُلُ وَ تَشْرَبُ مِنَ الأطباقِ الَّتِى تَضَعُهَا صَاحِبَةُ الْبَيْتِ. وَ بَدَأَتِ الصِّيصَانُ تَكْبُرُ يَوْمًا بَعْدَ يَوْمٍ. وَ كَانَتْ تَتَزَاحَمُ عَلَى طبقِ الطَّعَامِ. وَ انْتَبَهَ دَعْبُولُ إِلَى صُوصٍ ضَعِيفٍ لَمْ يَسْتَطِعْ مُزَاحَمَةَ إِخْوَانِهِ الأَقْوِيَاءِ، فَيَظَلُّ جَائِعًا بِدُونِ الطَّعَامِ. فَاَشْفَقَ عَلَيْهِ وَ أَخَذَ بَعْضَ الطَّعَامِ وَ قَدَّمَهُ لَهُ. وَ فِي اليَوْمِ التَّالِي، ذَهَبَ دَعْبُولُ إِلَى الْعَجُوزِ وَ طَلَبَ مِنْهَا أطباقا فَارِغَةً. وَ وَزَّعَ فِيهَا الطَّعَامَ وَ قَسَّمَ الصِّيصَانَ بِالتَّسَاوِي عَلَى الأطباقِ. فَأَكَلَتْ جَمِيعْهَا. فَتَقَدَّمَ الصُّوصُ الضَّعِيفُ مِنْ دَعْبُولٍ وَ شَكَرَهُ عَلَى قَيَادَتِهِ النَّاجِحَةِ لِلصِّيصَانِ
Civcivlerin Lideri Dabul
Tavuk yumurtalarını çıkardığı (yumurtladığı için) sevindi. Civcivlerinin arkasından yürüdüklerini, ev sahibesinin kendisi için koymuş olduğu tabaklardan yiyip içtiklerini görünce çok mutlu oldu. Civcivler günden güne büyümeye başladı. Yemek tabağı üzerinde sıkışıyorlardı. Güçlü kardeşleriyle rekabet edemediği için yiyemeyip aç kalan zayıf bir civciv Dabul’un dikkatini çekti. Ona şefkat gösterdi ve biraz yiyecek alıp ona verdi. Ertesi gün, Dabul yaşlı kadına giderek onlar boş tabaklar istedi. Yemekleri tabaklara tevzi etti (dağıttı) ve eşit olarak paylaştırdı. Böylece hepsi yedi. Zayıf olan civciv Dabul’un yanında geldi ve civcivlere yaptığı başarılı liderlikten ötürü ona teşekkür etti.
َفَرِحَ sevindi
اَلدَّجَّاجَةُtavuk
تَفْقِيسٌ civciv çıkması
بَيْضٌ yumurta
سُرَّ sevindi
تَرَى gördü (mn)
صُوصٌ civciv
تَسِيرُ yürüyor (mn)
وَرَاءَ ardında, ötesinde, arkasında
تَأْكُلُ yiyor (mn)
تَشْرَبُ içiyor (mn)
اَلصَّحْنُ sahan, tabak
الَّتِي o ki (mn)
تَضَعُ koydu (mn)
صَاحِبٌ sahip
بَدَأَ başladı
تَكْبُرُ büyüyor
يَوْمًا بَعْدَ يَوْمٍ günden güne
كَانَ oldu
تَزَاحَمُ عَلَى birbirini sıkıştırdı
صَحْنُ الطَّعَامِ yemek kabı
اِنْتَبَهَ dikkat etti
ضَعِيفٌ zayıf
لَمْ يَسْتَطِعْ yapamadı
مُسابقةٌ yarışmak
إِخْوَانٌ .إخوة kardeşler
قَوِيٌّ ُ güçlü, kavi
يَظَلُّ kalıyor
جَائِعٌ aç
بِدُونِ الطَّعَامِ yemeksiz
أَشْفَقَ عَلَى -e acıdı
قَدَّمَ لِ -e sundu
تَقَدَّمَ مِنْ -in yanına geldi
عَجُوزٌ yaşlı kadın, acuze
طَلَبَ istedi
فَارِغَةٌ boş
وَزَّعَ dağıttı
قَسَّمَ bölüştürdü
بِالتَّسَاوِي eşit olarak
شَكَرَ عَلَى -e teşekkür etti
قِيَادَةٌ liderlik, komutanlık
قَائِدٌ ٌ lider, komutan
اَلنَّاجِحَةُ başarılı
كثير من الناس يكرهون العمل ليلا.
Birçok insan gece çalışmaktan nefret eder
كثير من الناس فقدوا حياتهم خلال الحرب.
Birçok insan savaşta hayatını kaybetti
كثير من الناس لا يؤمنون بالحق.
Birçok insan doğruya inanmaz
كثير من الناس يخافون من الظلام.
Birçok insan karanlıktan korkar
كثير من الناس يرتادون المطاعم.
Birçok insan lokantalara gider
كثير من الناس يتداولون الإشاعة.
Birçok insan söylentileri diline dolar
Birçok insan gece çalışmaktan nefret eder
كثير من الناس فقدوا حياتهم خلال الحرب.
Birçok insan savaşta hayatını kaybetti
كثير من الناس لا يؤمنون بالحق.
Birçok insan doğruya inanmaz
كثير من الناس يخافون من الظلام.
Birçok insan karanlıktan korkar
كثير من الناس يرتادون المطاعم.
Birçok insan lokantalara gider
كثير من الناس يتداولون الإشاعة.
Birçok insan söylentileri diline dolar