Felsefelog
207 subscribers
483 photos
3 files
331 links
𝓕𝓮𝓵𝓼𝓮𝓯𝓮𝔂𝓲 𝓫𝓾 𝓽𝓸𝓹𝓻𝓪𝓴𝓵𝓪𝓻𝓭𝓪 𝔂𝓮𝓷𝓲𝓭𝓮𝓷 𝔂𝓪𝔂𝓶𝓪𝓴 𝓲ç𝓲𝓷

YouTube: https://youtube.com/channel/UCbUu3KK7FDJhHbCzEbRn-Kg

Site: https://felsefelog.com/

Instagram: https://www.instagram.com/felsefelog10/
Download Telegram
Solipsizm (tekbencilik), “Var olan tek zihin benim.” ya da “Benim zihinsel durumlarım var olan tek zihinsel durumlardır.” görüşü olarak ifade edilir bazen. Hâlbuki nükleer bir faciadan kurtulan tek kişi, tekbenci olmadan da bu önermelerden herhangi birine gerçekten inanabilir. Bu nedenle solipsizmi prensipte şöyle bir doktrin olarak kabul etmek daha yerinde olur: ‘‘Varoluş, benim varlığım ve zihinsel durumlarımdır.’’ Varoluş deneyimlediğim fiziksel nesneler, diğer insanlar, olaylar ve süreçler, genel anlamda içinde başkalarıyla birlikte var olduğum uzay ve zamanın bir bileşeni olarak kabul edilebilecek her şeydir ve onu ister istemez bilincimin bir parçası olarak yorumlarım. Bir solipsist için mesele yalnızca kendi düşüncelerinin, deneyimlerinin ve duygularının, var olan tek olası gerçek düşünceler, deneyimler ve duygular olduğuna inanması değildir. Solipsist kişi, kendisininkinden başka düşüncelerin, deneyimlerin ve duyguların olabileceği varsayımına bir anlam veremez. Yani gerçek bir solipsist örneğin “acı” denildiğinde, o kelimeyi “benim acım” olarak anlar. Dolayısıyla bu kelimenin tamamen benmerkezci olandan başka bir anlamda kullanılabileceğini kavrayamaz.

Sefa Keleş çevirdi.

https://felsefelog.com/2023/01/15/solipsizm-ve-oteki-zihinler-problemi-stephen-p-thornton/
Felsefe gerçekten zor olabilir. Tanrı’nın varlığı için bir kanıt ya da özellikle güçlü bir argüman sunduğumuzu iddia etmiyoruz. Bunun yerine, sadece Tanrı’ya yapılan bu başvurunun bazı önemli açıklayıcı erdemlere sahip olduğunu ve sonuç olarak, neden düzenlilikler olduğuna dair bir açıklama olarak ciddi bir değerlendirmeyi hak ettiğini iddia ediyoruz.

Mütevazı da olsa, bu sonuç dikkate değerdir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bilimsel uygulama düzenlilik gerektirir. Düzenliliklere felsefi bir açıklama getirerek, en başta bilimin neden mümkün olduğunu açıklamaya çalışıyoruz. Buna bağlı olarak, birçok Erken Modern filozof doğal dünyanın bilimsel olarak araştırılmasının Tanrı’nın zihnini anlamamızı sağladığını düşünmüştür. Eğer Tanrı’nın doğa yasalarıyla ilişkisi bizim önerdiğimiz gibi ise, teistlerin bilimlere karşı çok olumlu bir tutum içinde olmaları gerekir. Aynı şekilde, natüralist veya ateist açıklamaları tercih edenler de en azından bilim ve din arasındaki ilişki konusunda açık fikirli olmalıdır. Bu yeni bir ders değildir, ancak bilimsel açıklamalarda Tanrı’nın ya da diğer doğaüstü varlıkların bir rolü olmasa da, bunun bilimin kendisinin dini inançla zorunlu olarak çeliştiği anlamına gelmediği gerçeğinin bir başka örneğini sunmaktadır.

Onur Kenan Aydoğdu çevirdi.

https://felsefelog.com/2023/01/22/tanrinin-varligina-dair-nomolojik-arguman-tyler-hildebrand-thomas-metcalf/
👍2
Abdüllatif Tüzer ve Fatma Yüce hocaların editörlüğünde alanında pek çok uzman ismin katkıları ile din felsefesi alanında iki ciltlik yeni eserler çıktı. İlgilenenlere duyurulur.

https://ankaraokulu.com.tr/magaza/
Ahlak felsefesinin kurucusu Sokrates, yalnızca Platon ve Aristoteles gibi büyük filozofların ortaya çıkmasına vesile olmamış, Epikuros ve Stoa okulları gibi Helenistik dönemin başta gelen büyük okulların düşünsel kaynakları ve ataları olmaları bakımından büyük önem taşıyan küçük Sokratik okullar olarak adlandırılan okulların da kurulmasına ön ayak olmuştur. MÖ 399’da Sokrates’in idam edilmesinin ardından yakın dostları tarafından kurulan bu okullar, ekseriyetle Sokrates’in ahlak felsefesi uygulamayı ilke edinmiş ve bunun yanı sıra Protagoras ve Gorgias gibi Sofistler ile Elealı Parmenides’in felsefeleriyle Sokrates’in felsefesinin bir sentezi yapma cihetine gitmişlerdir.

Samet Tekin yazdı.

https://felsefelog.com/2023/01/29/sokratesci-okullar-samet-tekin/