Türkiye Aile Meclisi Genel Başkanvekili Prof Dr Sefa Saygılı: KAOS GLBTİQPEZ feminizm ve İstanbul sözleşmesi KAOS bela savunucuları CHP +6 Türkiye'ye Büyük Fitne Kaos vaad ediyor!
Ülkemizin başına bela edilen İstanbul Sözleşmesi nihayet Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararı ile kesin olarak iptal edildi. Zehirli bir meyve olarak sunulan, Feminist ve LGBTİ gruplarının manifestosu İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı’mızın güçlü iradesi ve yüksek mahkemenin hukuken doğru ve isabetli kararı ile kurtulduk. Ailemiz, insanımız ve toplum bu ifsat sözleşmesinin tahribatlarından korunmuş oldu.
Türkiye, Avrupa Konseyi (İstanbul) Sözleşmesi’ni 11 Mayıs 2011 yılında imzalamış ve 14 Mart 2014 yılında onaylamıştı.
Bulgaristan, Hırvatistan, Macaristan, Rusya ve en son İsrail Parlamentosunda reddedilen işte bu zehirli meyve/İstanbul Sözleşmesi’ne ilk imzayı (stratejik derinlik iddiasında olan ve 6’lı masanın sadık ortağı) Ahmet Davutoğlu gururla attığını açıklamıştır. Halen siyaseten savrulduğu yerden savunmaya devam etmektedir. İstanbul Sözleşmesi dayanak alınarak yapılan 6284 Sayılı Kanun da Ahmet Cevdet Paşa ve Mecelle’ye dil uzatan, İslam Hukuku yoktur diyen bir akademisyen tarafından redakte edilmiştir
Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’ni çekince koymadan imzalamıştı. Sözleşme hükümlerine uygun olarak 6284 Sayılı Kanun, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne denk getirilerek 2012 yılında yürürlüğe konulmuştur.
6284 Sayılı Kanun’un kaynağı da 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi’dir. Bu sözleşme taraf ülkelere DİN, KÜLTÜR, TÖRE, NAMUS, GELENEK değerlerinin gerekçe olarak öne sürülmesinin önlenmesi ve kökünün kazınması için gereken yasal ve diğer tedbirlerin alınacağı yükümlülüğünü getirmiştir. 6284 Sayılı Kanun da bu anlayış ve kapsamda hazırlanmıştır. Özellikle LGBTİ bireylerinin cinsel eylem ve özgürlükleri fesih edilen sözleşme ve türevi yasalarla teminat altına alınmıştır. Doğrudan fuhuş suç olmaktan çıkarılmıştır. Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri ve 6284 Sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmadığı müddetçe ifsat sözleşmesinin kötülükleri devam edecektir.
Toplumumuzu ve insanımızı ifsat eden İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi bir ilk adım olarak değerlendirilmelidir. Sadece sözleşmenin feshi, verilen tahribatı ve zararları gideremeyecektir. İstanbul Sözleşmesi’nin uzantısı olan 6284 Sayılı Kanunun ve yönetmeliğinin yürürlükten kaldırılması gerekmektedir. Ayrıca sözleşme kapsamında başlatılan uygulamalara son verilmelidir.
Özellikle son 20 yılda feministler ve işbirlikçileri hayal ve hedeflerine ulaşmışlardır. Yeni devrim yasaları olan 1 Ocak 2002 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanun, 2005 yılında yürürlüğe giren Ceza Kanunu, 2010 yılında referandumla kabul edilen (An.m.10) pozitif ayrımcılık, yargıda kabul gören “Kadının beyanı esastır” ilkesinin kabulü ile alt yapısı hazırlanarak 2011 yılında İstanbul Sözleşmesinin imzalanması sonrası dünyada/hukuk tarihinde eşi ve benzeri olmayan 6284 Sayılı Kanunun 2012 tarihinde kabulü ile operasyon/proje tamamlanmıştır.
Bir kısım muhafazakâr kişi/kurumlar İstanbul Sözleşmesi ve uzantı yasası 6284 Sayılı Kanunu anlamıyor veya anlamak istemiyor. Halen saf bir niyetle “kadın hakları” veya “Kadına şiddeti önleyen sözleşme/yasa” olduğunu zannediyorlar. Hâlbuki şiddetin artması, ahlaki erozyon, ailelerin dağılması, boşanmaların artması, evliliklerin ve sonuç olarak nüfusun azalması bu yasaların uygulama sonuçlarıdır. Bu ifsat sözleşmesini imzalayan ve türevi yasaları hazırlayanların savrulduğu yer CHP’nin yanı olmuştur. CHP’liler iktidara geldiklerinde ilk icraatlarının İstanbul Sözleşmesi’ni geri getirmek olacağını vaat etmektedir. Bu ifşaat dahi uyanmamıza vesile olmalıdır. Feminist ve LGBTİ bireylerinin ve CHP’nin politikalarına alet olanların yanlışlarından dönmelerini bekliyoruz.
Dünya düzeni neyin, nerede ve kimin/kimlerin eliyle yapılacağını iyi hesap ediyor. İsim ve sözleşmenin karara alındığı yer olarak mukaddes şehrimiz İstanbul’un seçilmesi tesadüf değildi. Yüce Peygamberimizin (S.A.V.) fetih müjdesi ile şereflenmiş belde olan İstanbul’da imzalanması ve adının İSTANBUL SÖZLEŞMESİ konu