önceAHLAK Nesli için; Okullarda Ahlak, Kur'an, Siyer, Din Dersleri Mecburi Olmalı. Din ve fen ilimlerini birlikte okumak başarı getirir.
Türkiye Aile Meclisi Genel Başkan Yardımcısı Ali Erkan Kavaklı: Ahlaklı Nesil için; Tüm Okullarda Ahlak, Kur'an, Siyer v Din Dersleri Mecburi Olmalı. Din ve fen ilimlerini birlikte okumak başarı getirir.
Okullardaki seçmeli Kur’an, siyer, temel dini bilgiler dersleri mecburi ders olmalı, bu derslerden TYT ve AYT’de Türkçe ve matematik gibi 40 soru sorulmalı. Gençlerimizi daha çalışkan, daha bilgili ve ahlaklı yetiştirmek için gayret etmeliyiz.
Din ve fen ilimlerini birlikte okumak başarı getirir
İslam ilim dinidir, kitapla başladı, kitap ilim hazinesi.
İslam’a göre ilimlerin iki kaynağı vardır:
1.Kutsal kitaplar
2.Kâinat kitabı
Kur’an’ı okumak emir ve ibadettir. Kur’an, aynı zamanda kâinat kitabının da okunmasını emreder. İki kitabın sahibi de Allah’tır.
İmam hatip liselerinde hem dinî ilimler hem fen bilimleri birlikte okutuluyor. Üniversite sınavlarında imam hatiplilerin gösterdiği başarı dinî ilimlerle fen bilimlerini birlikte okumanın başarıyı artırdığı tezini doğruladı.
Din Eğitim Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül’ün verdiği bilgiler dinî eğitimi alanların fen bilimlerinde daha başarılı olacağı tezini ispat ediyor.
Bu yıl üniversite giriş sınavlarında ilk 100 kişiden 57’si imam hatip mezunu.
İlk bin kişiden 436’sı imam hatipli.
İmam hatip liseleri başarı çıtasını her sene artırıyorlar:
2020’de her bin kişiden 279’u, 2021’de 387’si imam hatip mezunu idi.
İslam’dan önce Arap toplumu cahil, vahşi, devlet düzeni nedir bilmeyen deve çobanları ve tüccarlardan ibaretti.
İslam okuma seferberliği başlattı, ilim çağı başlattı, okumayı ilim ve ibadet saydı. Okumak ve ilim öğrenmek tıpkı namaz, oruç gibi ibadettir. Kısa sürede cahil insanlar bilgili hâle geldi, bedeviler, dünyanın en medeni devletlerini kurdular.
İslam medeniyetinin temelinde kitap ve “Ben sadece öğretmen olarak gönderildim.” buyuran bir peygamber var.
Kur’an, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu buyurarak ilim öğrenenlerin üstün olduğunu ifade eder, öğrenmeyi teşvik eder.
Yine Aziz Nebi (sav):
“Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” buyurur. (Tirmizî, İlim, 19)
“Âlimin ibadet edene (âbid) karşı 70 derece üstünlüğü vardır. Her iki derece arasındaki mesafe, yerle gök arasındaki mesafe gibidir.” (Tirmizî, İlim, 19/2686)
“Kıyamet günü, âlimlerin mürekkebi şehitlerin kanıyla tartılır. Âlimlerin mürekkebi şehitlerin kanından üstün gelir.” (Peygamberimizin Eğitim Metotları, 2/229)
“İlim öğrenmek, her Müslümana farzdır.” (Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, s.119)
133 kitaba imza atmış bir düşünür olan Bediüzzaman Said Nursi, din ve fen bilimlerinin birlikte okutulmasının öğrencinin gayretini artıracağını ifade eder:
“Aklın nuru medeniyetin fenleridir. Vicdanı ışığı dini ilimlerdir. İkisinin birleşmesinden hakikat ortaya çıkar. Sadece fen ilimlerini okumak hile ve şüpheye yol açar. Sadece din ilimleri okumaktan taassup doğar. İkisinin birlikte okunmasıyla öğrencinin gayreti artar.”
Evliya Çelebi, her şeyin ilmi cehlinden yeğdir, der.
İmam hatip liselerinde düz liselerde olmayan dersler var. Bu okullardaki öğrenci, düz liseli öğrencilerin öğrenmediği bilgileri öğrenir. Bu bilgiler zihin gelişimini destekler, öğrencinin zekâsını artırır.
Beyin bilgi ile gelişir. Allah insan beynini öğrenme programlı yaratmıştır.

Bedenimiz besinlerle beynimiz bilgiyle beslenir.
Allah beyni yaratmış ve kitap göndererek onun beslenmesini emretmiş. Bu sebeple okuyan, araştıran, öğrenen, öğrendikleri üzerine kafa yoran, tefekkür eden beynini daha verimli kullanır, zekâsın geliştirir ve sorunları daha kolay çözer.
Ayrıca İslamiyet helal ve haramlar belirler, insana faydalı şeyler yapmayı, zararlı şeylerden uzaklaşmayı emreder.
Bilginler, zamanı daha verimli kullanır; yalan, hırsızlık, adam öldürme, zina, faiz, kumar, içki gibi kötülüklerden uzak dururlar. Kendilerini kötü şeylerden ve kötülüklerden korurlar.
İmam hatiplilerin başarısının pedagojik, bilimsel ve ahlakî temelleri var. Bu başarı tesadüfi değildir.
28 Şubat sürecinde bu okullara düşmanl
ık edenler, bilinçli düşmanlık ettiler, imam hatiplerin ortaokul kısmını kapattılar; liseden mezun olanlara katsayı zulmü getirdiler. İmam hatiplilerin ve dindarların hem maddi alanlarda hem de manevi yönden başarılı olmalarından korktular. Korktukları başlarına geldi. İmam hatipli cumhurbaşkanı döneminde yaptıklarının hesabını mahkemelerde verdiler, darbeciler mahkûm oldu.
Ateist ve Batı kültürünün taşeronları her zaman dine ve dindarlara bu yüzden düşmandırlar.
Tarih göstermiştir ki Müslümanlar ne zaman Kur’an’a sarılmış ve onun emirlerine uymuşlarsa yükselmişler, ilim ve teknolojide ileri gitmişler, dünyaya sultan olmuşlardır. Ne zaman Kur’an’ın emri olan ilim öğrenmeyi ve çalışmayı bir tarafa bırakıp zevk ve sefaya, eğlenceye dalmışlarsa geri kalmışlardır.
Kur’an ilim öğrenmeyi, yükselmeyi, üstün Müslüman olmayı, düşmanları geçmeyi emreder.
Üstün Müslüman olmamız dinimizin emirlerine sımsıkı sarılmamıza bağlı, Batı taklitçiliğine değil.
Okullardaki seçmeli Kur’an, siyer, temel dini bilgiler dersleri mecburi ders olmalı, bu derslerden TYT ve AYT’de Türkçe ve matematik gibi 40 soru sorulmalı. Gençlerimizi daha çalışkan, daha bilgili ve ahlaklı yetiştirmek için gayret etmeliyiz.
AileHaklari.org
Huzurlu Aile ve Toplum için; İnancımızla fitratımızla çatışmayan yerli yasalar yapilmalı
Türkiye Aile Meclisi Genel BaşkanVekili Prof. Dr. Sefa Saygılı: Huzurlu Aile ve Toplum için; İnancımızla fitratımızla çatışmayan yerli milli hukuka uygun yasalar yapilmalı
Cezaevleri dolup taşarken, ‘af’ çare midir?
Avrupa’nın en büyük adliyesi olan İstanbul Adliyesi ve dünyanın en büyüğü olan İstanbul Anadolu Adliyesi övünülerek açılmıştı. Devasa büyüklükteki adliyeler yeterli gelmediğinden şimdi ek hizmet binaları açılmaya başlanmıştır. Aynı şekilde yeni cezaevleri yapılmaya ve törenle açılmaya devam etmektedir.
Şehrin en büyük binalarının, adliye ve hapishane binaları olması orada suçların yaygınlaştığını gösterir. Suç şehrinde yaşamak ise mümkün değildir. Canınız, malınız emniyette değildir. Maalesef ülkemizde gerek kötü yasalar ve uygulamaları gerekse ahlaki çöküntü suçları artırmaktadır. Neredeyse şehirlerimizin en görkemli yapıları adliye sarayları ve hapishane binaları olmuştur.
Türkiye’de 384 cezaevi bulunmaktadır. Cezaevlerinin toplam kapasitesi 275.860 kişidir. Halen cezaevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklu sayısı ise 03.7.2022 tarihi itibariyle 322.129 kişidir. Bu sayıya pandemi ve diğer sebeplerle denetimli serbestlik kapsamında salıverilen 172.899 hükümlü ile adli para cezasını ödeyemeyip kamuya yararlı işlerde çalışan 23.225 kişi dahil değildir. Aynı nüfusa sahip Almanya’da toplam hükümlü/tutuklu sayısı sadece 59.056 kişi iken ülkemizdeki vahim durum, ceza hukukunun ve uygulamasının ciddi sorunlar taşıdığını göstermektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2005 tarihinde Türkiye’de hükümlü/tutuklu sayısı 50.000 civarında iken 2022’de hükümlü/tutuklu, denetimli serbestlik uygulanan toplam kişi sayısının 495.000 kişiye ulaşması halkımızın suça meylettiğini göstermez. Sorun, yeni ceza kanunu ve uygulamasından kaynaklanmaktadır. Suç ve ceza siyasetinde amaçlanan; ıslah, caydırıcılık ve tekrar topluma kazandırma hususlarında başarı sağlanamamıştır.
Cezaların dengesiz ve orantısız artırılması, öfke ve kin duygularını körükleyerek kişileri suç makinesine çevirmektedir. Asıl olan uzlaşma ortamının sağlanmasıdır. Kişileri muhbir vatandaş haline getirmek, sürekli delilsiz/belgesiz şikâyete özendirmek toplum barışını bozacağı gibi suçların artmasına da sebebiyet verecektir. Ceza yasasında suçta ve cezada kanunilik ilkesi esnek tutulmuştur. Özellikle hakaret, tehdit ve yaralama suçlarında, suçların unsurları ve tanımı geniş yorumlanarak neredeyse her davranış suç kapsamına alınabilmektedir.
Aile içi suçların nitelikli suç kapsamına alınması sebebiyle şikâyetten vazgeçme mümkün olamamaktadır. Tartışan kardeşler, eşler duruşma salonlarında şikâyetçi olmadıklarını söyleseler de kamu davası gereğince ceza mahkûmiyetleri verilmektedir. Birisinin kolundan tutmak/çekmek yaralama suçu kabul edilmektedir (TCK m.86). Şişko, kel, komünist demek hakaret suçu kabul edilmektedir (TCK m.125 gerekçesi). Hatta kişinin sahibi olduğu bağında, bağ çubuğunu kesmesi veya zarar vermesi halinde suçun nitelikli hali olan 6 yıla kadar ceza verilebilmektedir (TCK m152/c.). Fuhuş yapmayı ve kumar oynamayı suç olarak tanımlamayan kanun düzenleyiciler belirsiz/orantısız suç ve cezalar ihdas etmişlerdir.
Halen cezaevinde olan hükümlü/tutuklu ve denetimli serbestlik kapsamında olanların sayısı yaklaşık 500.000 kişiye ulaşmıştır. Ancak daha vahimi, yargı kararlarının kesinleşmesini veya infazını bekleyenlerin sayısı ise yaklaşık bir milyon civarında oluşudur. Ülkemizde derdest 25.000.000 civarında icra dosyası ve 10.000.000’a yaklaşan dava dosyası bulunmaktadır. Yargılamaların gecikmesi ise başlı başına başka bir sorun oluşturmaktadır. Halkımız, adil ve doğru yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne on binlerce bireysel başvuruda bulunmuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu verileri, son 10 yılda suç patlamasının yaşandığını göstermektedir. Hırsızlık 7 kat, cinayet 6 kat, cinsel suçlar 10 kat, uyuşturucu 11 kat, yağma 11 kat, trafik suçları 15 kat artış göstermiştir. Cezaevine giren insan sayısı da 3,8 kat artmıştır. Bu veriler toplumu
n bozulduğunu gözler önüne sermektedir.
2009 yılında cinayet suçu sayısı 1.514 iken bu sayı 6 kat artarak 9 bin 574’e, yaralamada ise 4,5 kat artarak 34 bin 987’ye çıkmıştır. Aralıklarla çıkarılan infaz affının veya genel affın, bu yasaların ve uygulama hatalarının karşısında çare ve çözüm olması mümkün değildir.
Toplumlar, yasalara göre davranırlar. Suçların önlenmesi ve suçluların ıslahı adil ve doğru yasalarla mümkündür. Adil ve doğru yasalar olmadan adaletli yargılamadan da bahsedilemez.
Temel kanunlarımız olan Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nun bilge hukuk mimarları tarafından yeniden düzenlenmesi ile aile ve toplum huzur ve sükûna erer. Doğal hukuk kapsamında, inanç değerlerimize uygun, insanımızın kültür ve gelenekleri ile çatışmayan milli ve yerli yasalar yapılarak sağlıklı insan ve toplum hedefine ulaşılabilir.
Prof. Dr. Sefa Saygılı
Türkiye Aile Meclisi Genel Başkanvekili
AileHaklari.org t.me/AileMeclisi https://t.me/BASINaciklamasi ailehaklari@gmail.com