@BASINAciklamasi
199 subscribers
420 photos
1 video
447 files
3.29K links
AileyiKoru Teröre Cinayete Darbeye ÇARE: KISAS!
Siyonizm Masonluk KAOS/GLPT FUHŞ içki kumar riba $ YASAKLANSIN! #önceAHLAK #önceHAK #önceADALET #önceinsan @HakBirr @milliirade @KULHAKLARI @AileHaklari @insanhaklari @TurkiyeSTKBirligi @SectikleriniDenetle!
Download Telegram
ÇOCUK İSTİSMARININ KILIFI SAPIKLIK TEŞVİKCİSİ: LANZAROTE SÖZLEŞMESİ FESH EDİLMELİDİR

TÜRKİYE AİLE MECLİSİ: SİYONİZM DAYATMASI LANZAROTE SÖZLEŞMESİ ÇOCUKLARI FUHŞU SAPIKLIĞI PEDEFOLİYİ ve ÇOCUK İSTİSMARINI TEŞVİK EDİYOR ACİLEN SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMELİYİZ ÖNCEAHLAK ÖNCEAİLE SEFERBERLİĞİ BAŞLATMALİYİZ CİNSİ SAPIKLIKLARI YASAKLAYARAK MAL VARLIKLARINI AİLE FONU'NA AKTARMALIYIZ

25 Ekim 2007'de İspanya'nın Sömürgesi Lanzarote Adası'nda Avrupa Konseyi üye devletleri ile Türkiye'nin de içerisinde olduğu çok sayıda ülke arasında 'Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' imzalandı. Sözleşme'nin 18 Temmuz 2011'de yürürlüğe girmesinin yıldönümünde Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği tarafından önemli bir açıklama geldi. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği, "Lanzarote Sözleşmesi; çocuklarımızı fuhşa, pedofiliye, sapıklığa sürüklüyor!" diyerek sözleşmenin feshedilmesi gerektiğini kaydetti.
AhlaklıNesil AsıöınNesli AkıncıNesli için; Aileyi Nesli Dili Dini Devleti korumak AND için 20Temmuz Saat:9'da Bolu TokadîHayreddin'de önceAile buluşmasına önceAhlak şiarındaki tüm halkımız ailece davetli olduğu bildirildi.

Türkiye Aile Meclisi @cocukhaklariDe https://BASINaciklamasi.t.me SectikleriniDenetle.t.me @hakbirr

Uluslararası sözleşmeler ve yasalar fıtrata, inancımıza, hukuka uygun olmadığı müddetçe, aile yıkan, fıtrata aykırı Lanzarote, Cedaw, İstanbulSözleşmesi/6284 ve Toplumsal Cinsiyet gibi ifsat operasyonları durdurulmadıkça çocuklarımızı sapkın lobilerden korumamız mümkün olmaz. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği Başkanı Adem Çevik ve Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ebubekir Esad Baş tarafından gazetemize yapılan yazılı açıklamada küçük yaştaki çocukların fuhşa, pedofiliye sürüklendiği ve küresel sapkın şebekelerden Kaos/GLBTQP soykırım lobisine alenen teslim edildiği vurgulandı. Yapılan açıklamada, 6284 nolu yasayla halen yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi'nde Lanzarote Sözleşmesi'ne atıfta bulunulduğu da belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "‘Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması’ başlığını taşıyan ve Uluslararası bir sözleşme niteliğinde olan Lanzarote Sözleşmesi, 25 Ekim 2007 yılında İspanya’nın müstemlekesi olan ‘Lanzarote Adası’nda Avrupa Konseyi öncülüğünde AB Konseyi Üye Devletleri (Almanya, İtalya, Belçika, İngiltere, Fransa…) ile diğer bazı Devletler (Türkiye, ABD, Japonya, Tunus, Rusya…) arasında imzalanmıştır. Türkiye’de sözleşme 6084 sayılı kanun ile onaylanmış ve 25/10/2010 tarihinde kanunlaşmıştır. Dolayısıyla dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Lanzarote Sözleşmesi 10 Eylül 2011 tarihinde 28050 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
“ÇOCUKLARIN KÜRESEL MODA ENDÜSTRİSİNE KURBAN EDİLMESİ…”
Sözleşmenin ‘sözde’ amaçları her ne kadar; çocukların cinsel sömürü ve istismara uğramasını engellemek ve bu konuda ulusal-uluslararası iş birliği gerçekleştirmek, çocuk pornografisi ve fuhşunu yasaklamak ve bunun için gereken her türlü tedbiri almak, çocukların psiko-sosyal gelişimi açısından yıkıcı olabilecek etkilerini ortadan kaldırmak, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılması yoluyla gerçekleştirilebilecek çocuk pornografisi ile mücadele etmek, çocukların iyilik ve menfaatlerini en üstün değer olarak kabul etmek, önleyici-koruyucu ceza hukuku alanı oluşturmak, şeklinde ifade edilse de asıl hedefinin çocuklar için cinsel rıza yaşını düşürerek her türlü cinsel aktiviteye ortam hazırlanması ve çocukların küresel moda endüstrisine kurban edilmesi, müsait hale getirilmesi ile ilgili olduğu, sözleşmenin istisnai maddeleri incelendiğinde net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
SÖZLEŞMENİN HEDEFİNDE ÇOCUKLAR VAR
Burada ifade edilmesi gereken bir diğer önemli husus da hiç şüphesiz Lüksemburg Raporu’dur. Tam adı ‘Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismardan Korunması Terimler & Kavramlar Kılavuzu’ olan söz konusu rapor; BM Çocuk Hakları Sözleşmesi (1990), çocukların cinsel sömürü ve istismara karşı korunması amacıyla oluşturulmuş 2011/93 sayılı AB Direk
tifi (2011), Lanzarote Sözleşmesi (2007) ve çocuk haklarına dair oluşturulmuş daha nice sözleşme ve bildirilerin içeriğini oluşturan cinsel istismar, cinsel sömürü ve suiistimal, çocuk pornografisi, cinsel şiddet, genç yaşta/zorla evlilik, cinsel eğilim hakkı, hazırlama (Çocuğun cinsel amaçlar için teşviki), cinsel içerikli mesajlaşma gibi kavramların açıklanması, bu konular üzerine çalışan tüm kişi ve kuruluşlara çalışmaları sırasında karşılaşabilecekleri farklı terim ve kavramları anlamaları ve kullanmalarına yardımcı olunması, cinsel sömürü ve istismar ile ilgili bu zamana kadar ortaya çıkmış kelime ve kavramlar ile ilgili evrensel anlamda kabul görebilecek bir terimler ve kavramlar kılavuzu oluşturulması amacıyla 28 Ocak 2016 yılında Avrupa Konseyi Sekretaryası, BM Çocuk Hakları Komitesi, BM Çocuklara Yardım Fonu (UNİCEF), Europol, INTERPOL, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gibi kuruluşların da yer aldığı toplam da 18 kuruluşun temsilcilerinden oluşan ‘Kuruluşlar Arası Çalışma Grubu’ tarafından Lüksemburg’da kabul edilmiştir. Lanzarote Sözleşmesi’nin en önemli maddeleri ile ilgili Lüksemburg Raporu’na da atıfta bulunarak yaptığımız hukuki ve teknik tahlili içeren ‘Lanzarote Sözleşmesi ‘Hukuki Tahlil’’ raporumuzdan özetle; Lanzarote Sözleşmesi’nin asıl hedefinin ne olduğuna dair yaptığımız çalışma neticesinde ortaya çıkardığımız sonuçlar aşağıda özet şekilde ifade edilmiştir.
LANZAROTE SÖZLEŞMESİ’NİN ASIL AMACI
Uluslararası hukukun dünya çocuklarını cinsel sömürü ve istismara daha küçük yaşlarda iken nasıl açık ve müsait hale getirdiği, çocukların küresel moda endüstrisinin sömürü aracı olması için bazı uluslar arası metinlerin nasıl el birliği ile kaleme alınabildiği, en önemlisi de çocukların her türlü cinsel istismara, sömürü ve suiistimale karşı korunmasına yönelik kavramları, maddeleri ve amaçları sıralayan bu sözleşmenin, derinlerde gizlenen ve istisnai tutulan hükümleri ile nasıl paçavra haline dönüştüğü, gençliğimiz ve gelecek nesillerimiz açısından hayati öneme haiz bir konuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak imzalanan böyle bir sözleşmenin nasıl dakikalar içerisinde TBMM tarafından kabul edilebildiği, tehlikenin; cinsel rıza yaşına ulaşmış iki çocuk arasında ve karşılıklı rızaya dayalı olarak cinsel aktivite, cinsel ilişki, pornografik performans üretimi, tedariki, temini, bulundurulması, saklanması, bilgi ve iletişim teknolojileri yöntemi ile pornografik sitelere serbest erişim konularında yaptırım öngörülmediği, saklı tutulabilecek bir hakkın tanındığı, serbestiyet sağlandığı ve nasıl uluslararası bir metin ile güvence altına alındığı, Cinsel rıza yaşına ulaşmış iki çocuğun pornografik performansına, çocuk pornosu üretimine, yetişkin birinin, rızaya dayalı olarak ve sömürü amacı dışında herhangi bir saik ile ilişkiye nasıl dahil olabileceği... (Somut örnek verilecek olursa; Bir ülkede sadece cinsel tatmin için rızai olarak bir araya gelmiş 13/14 yaşında iki çocuğun gösterdiği pornografik performansa (porno çekimi, üretimi, cinsel organ gösterimi ve dolayısıyla cinsel ilişki sayılabilecek her fiil) yetişkin bir şahıs bilerek ve isteyerek ‘katılabilir’ (dahil olma, izleme, etki, temas, yardım…) .
ÇOCUKLAR PODYUM VE DEFİLELERDE HER TÜRLÜ CİNSEL İSTİSMARA MÜSAİT HALE GETİRİLİYOR
Sözleşmenin, bilgi ve iletişim teknolojileri yolu ile çocuk pornografisine erişim noktasında taraf devletlere nasıl karışmadığı, taraf devletlerin bu konuda haklarını nasıl saklı tutabilecekleri, bilhassa bu hususa dikkat çekilerek devletlere nasıl imtiyaz tanındığı, sözleşmenin, ayrımcılığı işleyen ilgili maddesinde (madde 2) çocuklar hakkında cinsel eğilim hakkının meşruiyetinin nasıl sağlandığı, sözleşmenin ana temasının cinsel rıza yaşına ulaşmamış çocuklara yönelik cinsel istismar ve sömürüye karşı çıkılması noktasında toplanması ama cinsel rıza yaşına/yasal yaşa ulaşmış çocuklara yönelik ‘‘gelişim halindeki yeteneklerinin tanınması ve o yaştaki bir çocuğunda cinsel ilişkiye hakkı olduğu’’ gibi gerekçeler öne sürülerek aslında bir çocuğun cinsel ilişkiyi yaşama hakkının, cinsel istismara uğrama riskinden ve durumundan daha üstü
n ve gerekli olduğu anlayışı merkeze alınarak uluslararası bir metinle çocukların küresel moda endüstrisine nasıl el birliği ile kurban edildiği, çocukların podyum ve defilelerde her türlü cinsel istismara nasıl müsait hale getirildiği,
Aileyi ifsad etme projesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin giriş kısmında Lanzarote Sözleşmesi’ne nasıl gönderme yapıldığı ve Taraflar Komitesi’nde görevli birim isimlerinden bir tanesinin de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği birimi olması dolayısıyla 'AİLE'nin küresel savaşın odağı haline gelmesindeki detaylı ve tehlikeli bağlantıların nasıl ayyuka çıktığı, izleme, denetim, kontrol, yönlendirme ve yaptırım kudretine sahip Taraflar Komitesinin, 2011’ den bu yana 25 kez toplanması, toplamda 5 büyük faaliyet raporu düzenlemesi, çocukların ve Taraf Devlet temsilcilerinin katılımını da zorunlu tutarak nasıl 10’larca seminer, panel, konferans ve zorunlu anket çalışması düzenlediği,
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu’nu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 104. Maddesi:
On beş yaşını doldurmuş ve on sekiz yaşından küçük olan iki çocuk arasında karşılıklı ve rızaya dayalı cinsel ilişkiyi yaptırım altına almayan bu madde, on beş yaşını doldurmuş ama on sekiz yaşından küçük bir çocuk ile karşılıklı rıza dahilinde on sekiz yaşından büyük bir yetişkin birey arasında yaşanan cinsel ilişki suçunu ‘şikayet şartına da bağlayarak’ yaptırım altına almıştır. (Yani 6 ay içerisinde şikâyette bulunulmadığında suç oluşmayacaktır. Bu aynı zamanda, on beş yaşını doldurmuş iki kişi evlenemez ama cinsel ilişki yaşayabilir demektir.) Dolayısıyla Türkiye’de cinsel rıza yaşının TCK’nın ilgili maddesi gereğince ‘15’ olarak kabul edilebileceği, şeklinde açıklanabilir ve sözleşmenin asıl amacı bu çerçevede ifade edilebilir.
AİLENİN VE ÇOCUĞUN KORUNMASINI MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR
Anayasa 41. madde gereği ailenin ve çocuğun korunmasını milli güvenlik meselesidir. Teşvik edilmesi gereken genç akran evliliklerinin yasaklanması gençlerimizin fuhşa cinsi sapıklığa teşvik edilmesi anlamına geliyor. Mustafa Kemalin 33 yaşındaki babası Ali Rıza Efendi 13 yaşındaki Zübeyde Hanım ile evlendi. 'Erken Evlilik', 'Çocuk Gelin' diyerek fuhuştan beslenenlere karşı 13/14/15 yaşındaki kızlarımızın PKK ve Cinsi Sapık Terör örgütlerinin çocuk istismarına sessiz kalınmamalı. Lanzarote Sözleşmesi’nin 49’uncu maddesinin 1’nci fıkrası, taraf devletlere tek taraflı fesih yetkisi tanımaktadır. Uluslararası Sözleşmelerden tek taraflı çekilmeyi öngören Cumhurbaşkanlığı tarafından 15/7/2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 9 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. maddesine dayanılarak Lanzarote Sözleşmesi de derhal feshedilmelidir.” 18Temmuz2024 cocukhaklari.t.me KULhaklari.t.me antiGENDERhareketi.t.me 05327036115 05322033274
Selamet Akıncıları, “önce ahlak ve maneviyat önceAile ve Devlet” şiarıyla çalışacağız dedi
Selamet Akıncıları, “önce ahlak ve maneviyat önceAile ve Devlet” şiarıyla hedefiyle çalışacaklarını içeren bir manifesto yayınladı.
https://Basinaciklamasi.t.me

Selamet Akıncıları Birliği kurucu Başkanı Ahmet Tanrıverdi, manifesto yayınlayarak yapacakları çalışmalarla önceADALET ekseninde Adil Birr Dünya kurulması yolunda çalışacaklarını söyledi.
Tanrıverdi şu ifadelere yer verdi; “İlk insan, ilk Aile Reisi ilk Devlet Başkanı ve ilk Resülullah Hz. Adem atamızın babamızın yaratıcıdan alarak ortaya koyduğu şiar mefkure ve prensiplere karşı çıkılması ile başlayan hak ile bâtıl mücadelesi günümüze kadar gelmiş, kıyamete kadar da devam edecektir. Bu mücadelede Resüller Nebiler hakkın, onlara karşı çıkan Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehil ve Ebu Lehepler ise bâtılın temsilcisi olmuşlardır. Hakkı temsil eden Peygamberler Hakk adalet, iyilik aydınlık ve Allah’a kulluk KULHAKLARI anlayışını bâtılı temsil edenler ise zulmü, sömürüyü, karanlığı ve kula kulluk anlayışını temsil etmişlerdir.
Önceki Peygamberlerin ortaya koyduğu hak yolun ilkeleri zamanla değişikliğe uğramış, bozulmuş, Son CİHAD ve RAHMET Peygamberi Medine islam Devleti başkani Hz. Muhammed’in getirdiği Vahye dayalı İslâm’ın ise bozulmadığı, bozulmayacağı ve kıyamete kadar bâki kalacağı bizzat Allah tarafından vaad edilmiştir. Nur55
İslâm’ın ilkelerini bozamayacaklarını anlayan bâtılın temsilcileri Müslümanları bozmak, onların yaşayışlarını bâtıla uygun hale getirmek, kimliksiz kişiliksiz ruhsuz işbirlikçi bir Müslüman tipi oluşturmak için var güçleri ile çalışmışlar bunda da kısmen başarıya ulaşmışlardır. 600 yıl boyunca yeryüzünde hakkı ve adaleti hâkim kılan Osmanlı islam Devletini yıkmışlar, yerine kurulan 29 ekim de ilan edildiğinde ki ismiyle Türkiye islam Cumhuriyeti’ni de 1924 Anayas'sında yazdığı Devletin dini islam 2.maddesini kaldırarak tamamen yok ederek İslâm’ı yeryüzünden silmenin plan ve projelerini uygulamışlardır. Bugün bâtıl anlayışın, zulüm sömürünün siyonizmin temsilcilwri başta ABD/AB Rusya/Çin İsrail olmak üzere batı ülkeleridir. Bu ülkeler, halkı Müslüman olan tüm ülkeleri hegemonyaları altına almışlar, yönetimlerini istedikleri gibi oluşturmuşlar, yıllardır sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik olarak bozmaya, sömürmeye devam etmektedirler.
İslâm’ı yok etme projelerini uygulama safhasında iken 1969 yılında Necmeddin Erbakan Hocamız AKINCI KADROSUYLA ortaya atılarak hakkın savunuculuğunu üstlenmiştir. Erbakan Hocamızın mayası Allah’ın izniyle tutmuş, “Hak geldi, bâtıl zail oldu” sancağının altında milyonlar toplanmaya başlamıştır. Erbakan Hocamız 1970 yılında hakkı temsil etmek üzere Milli Nizam Partisi’ni kurmuş o kapatılınca da aynı gaye ile 1972 yılında Milli Selamet Partisi’ni kurmuş ve hakkın hâkimiyeti için var gücüyle çalışmaya başlamıştır. O yıldan itibaren büyük bir azim ve gayretle yaptığı faaliyetler, akan suyun tersine çevrilmesine vesile olmuş, ülkemiz kölelik anlayışından sıyrılarak liderliğe doğru yol yürümeye başlamıştır. İşte bizler, Osmanlı’nın öncü AKİNCİ kuvveti olan ve hakkın hâkimiyeti için gayret eden, savaşan CİHAD eden Akıncıların ortaya koyduğu ruhu yeniden diriltmeyi hedef alan Millî Nizam Milli Selamet MTTB AKINCI gençleriyiz. O dönemde taşıdığımız Akıncı ruhu yine Erbakan Hocamızın önderliğinde 1975 yılında Akıncılar Teşkilatı olarak Türkiye genelinde neşvü nema buldu. Akıncılar; ülkemizin o çalkantılı günlerinde anarşiye ve teröre karışmadan yaptığı faaliyetler ile halkımızın ruhuna ve gönlüne hitap ederek ahlâk ve fazilet yolunda hayırlı hizmetler yaptı.
Akıncı ruhunu hiç kaybetmeyen bizler aradan yıllar geçtikten sonra yeniden AKILLAR HEYETİ olarak bir araya gelerek ve kendimize “ Selâmet Akıncıları” adını vererek Türkiye genelinde binlerce Akıncı ile 14 iç vilayette teşkilatlarımızı oluşturduk. 4 bölgede istişare toplantıları yaptık. 81 il de teşkilatlanacağız inşaallah. Hemen AKINCI federasyonu AKINCILAR KONFEDERASYONU kuracağız.
Selamet Akıncılarının merkezi önümüzdeki aylarda istanbul da açılışı yapılacaktır.
Sel
amet Akıncılarının hedefi; Hz. Peygamber’in, O’nun varislerinin ve bu yolun son döneminin büyük mücahidlerinden Erbakan ElBenna İzzetbegoviç seyyid kütüphane AkifErsoy'ların hedefi olan hakkı ve adaleti hâkim kılmak, zulmü ve sömürüyü ortadan kaldırmaktır.
Selamet Akıncılarının yolu; Müslümanlar arasında hiçbir şekilde ırk, dil, mezhep, meşrep, tarikat cemaat fraksiyon ayırımı yapmaksızın Hakk ve kardeşlik ölçüleri içinde bâtılın karşısında, hakkın safında ve yüce dinimiz İslâm şeriatının ortaya koyduğu ilke ve prensipler içinde yol yürümektir.
Selamet Akıncılarının hayat görüşü; hiçbir maddi menfaat içinde olmadan, şahsi çıkar düşünmeden, geleceğe dönük hesap yapmadan Allah’ın rızasına talip olmak, tevhid sancağını yüceltmek, “hayat iman ve cihaddır”  prensibiyle hareket etmektir.
Selamet Akıncılarının çizgisi; aynı gaye uğrunda faaliyet yapan diğer sivil toplum kuruluşları ile çatışmadan hatta onlarla zaman zaman ortak faaliyetler yaparak uhuvveti ümmetin maslahatı için ve İslâm birliğini sağlayıcı adımlar atmaktır.
Selamet Akıncılarının siyasi yolu; Erbakan Hocamızın ve yol arkadaşlarının ortaya koyduğu hedeflerini gerçekleştirme yolunda olan ve bu yolda azimle, gayretle çalışan, tarihimizin şanlı sahifelerine uygun yol yürüyen, misyon ve vizyonu ile çağlara hakkın ve adaletin mührünü vuran, her alanda yerli ve milli adımlar atan, siyonizmin karşısında şimşek olup çakan, bâtıl güçlerin üstüne yıldırım olup düşen, “önce ahlak ve maneviyat önceAile önceDevlet Hayra motor şerre fren” anlayışı ile dolu görüşlerin, liderlerin yoludur.
Selamet Akıncılarının Kızılelması, İslâm Birliğini kurmaktır. Bu gayeyle İslâm Ülkeleri arasında; Müslüman Ülkeler Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurulması, Müslüman Ülkeler Savunma  İşbirliği Teşkilatı’nın kurulması, Müslüman Ülkeler Ortak Pazarı Teşkilatı ve Birliği’nin kurulması, Müslüman Ülkeler Ortak Para Birimi’ne geçilmesi ve Müslüman Ülkeler Kültür  İşbirliği Teşkilatı’nın kurulması yolunda gayret etmek ve Erbakan Hocamızın gayesi olan Yeni Bir Dünya kurulması yolunda çalışmaktır.
Selamet Akıncılarının prensibi; yanlış yolda olan, yaşayışları bozuk olan insanımızı, gençlerimizi kazanmak için çalışmak, kişilere değil, yanlış zihniyetlere karşı olmak, her tür ve görüşte olan insanlarımızı kaybetmek yerine onları değerlerimizle buluşturmak anlayışı içinde hareket ederek, toplumumuza İslâm ahlak ve fazilet şuurunu kazandırmak için gayret etmektir. 
Suriye ve Filistin'i savunmak Türkiye'yi savunmaktır şiarıyla hareket edecek Selamet Akıncıları olarak siyonizme karşı fiilî savaşta seferberlik vazifesine tüm AKINCILAR olarak hazırız
Son olarak Selamet Akıncıları yozlaştırılan her türlü sosyal ve kültürel değerlerimizi yeniden asli hüviyetine kavuşturmak için ülke çapında canla başla cihad aşkıyla çalışmaya devam edecektir. Hakkın hakimiyeti için Asımnesli AkıncıNesli kuran nesli için önceAhlak önceAile şiarıyla çalışacağız. İnsanlığa aileye karşı savaş açan siyonizmin ve Masonluğun ve dayattığı ideolojilerin cinsi sapıklığın yasaklanmalı. Ailesiz cinsiyetsiz ahlakdız toplum operasyonlarını durdurabilmek içşn; kimliklerimizde ki GENDER kelimesinin kaldırılmasını talep ediyoruz. Yeni anayasanın fıtrata İslam'a uygun hazırlanması için faaliyetlerimizi devam ettireceğiz. kamuoyuna duyurulur”
20 Temmuz Bolu
https://Basinaciklamasi.t.me
Selamet Akıncıları, “önce ahlak ve maneviyat önceAile ve Devlet” şiarıyla hedefiyle çalışacaklarını içeren bir manifesto yayınladı.
https://Basinaciklamasi.t.me

Selamet Akıncıları Birliği kurucu Başkanı Ahmet Tanrıverdi, manifesto yayınlayarak yapacakları çalışmalarla önceADALET ekseninde Adil Birr Dünya kurulması yolunda çalışacaklarını söyledi.
Tanrıverdi şu ifadelere yer verdi; “İlk insan, ilk Aile Reisi ilk Devlet Başkanı ve ilk Resülullah Hz. Adem atamızın babamızın yaratıcıdan alarak ortaya koyduğu şiar mefkure ve prensiplere karşı çıkılması ile başlayan hak ile bâtıl mücadelesi günümüze kadar gelmiş, kıyamete kadar da devam edecektir. Bu mücadelede Resüller Nebiler hakkın, onlara karşı çıkan Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehil ve Ebu Lehepler ise bâtılın temsilcisi olmuşlardır. Hakkı temsil eden Peygamberler Hakk adalet, iyilik aydınlık ve Allah’a kulluk KULHAKLARI anlayışını bâtılı temsil edenler ise zulmü, sömürüyü, karanlığı ve kula kulluk anlayışını temsil etmişlerdir.
Önceki Peygamberlerin ortaya koyduğu hak yolun ilkeleri zamanla değişikliğe uğramış, bozulmuş, Son CİHAD ve RAHMET Peygamberi Medine islam Devleti başkani Hz. Muhammed’in getirdiği Vahye dayalı İslâm’ın ise bozulmadığı, bozulmayacağı ve kıyamete kadar bâki kalacağı bizzat Allah tarafından vaad edilmiştir. Nur55
İslâm’ın ilkelerini bozamayacaklarını anlayan bâtılın temsilcileri Müslümanları bozmak, onların yaşayışlarını bâtıla uygun hale getirmek, kimliksiz kişiliksiz ruhsuz işbirlikçi bir Müslüman tipi oluşturmak için var güçleri ile çalışmışlar bunda da kısmen başarıya ulaşmışlardır. 600 yıl boyunca yeryüzünde hakkı ve adaleti hâkim kılan Osmanlı islam Devletini yıkmışlar, yerine kurulan 29 ekim de ilan edildiğinde ki ismiyle Türkiye islam Cumhuriyeti’ni de 1924 Anayas'sında yazdığı Devletin dini islam 2.maddesini kaldırarak tamamen yok ederek İslâm’ı yeryüzünden silmenin plan ve projelerini uygulamışlardır. Bugün bâtıl anlayışın, zulüm sömürünün siyonizmin temsilcilwri başta ABD/AB Rusya/Çin İsrail olmak üzere batı ülkeleridir. Bu ülkeler, halkı Müslüman olan tüm ülkeleri hegemonyaları altına almışlar, yönetimlerini istedikleri gibi oluşturmuşlar, yıllardır sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik olarak bozmaya, sömürmeye devam etmektedirler.
İslâm’ı yok etme projelerini uygulama safhasında iken 1969 yılında Necmeddin Erbakan Hocamız AKINCI KADROSUYLA ortaya atılarak hakkın savunuculuğunu üstlenmiştir. Erbakan Hocamızın mayası Allah’ın izniyle tutmuş, “Hak geldi, bâtıl zail oldu” sancağının altında milyonlar toplanmaya başlamıştır. Erbakan Hocamız 1970 yılında hakkı temsil etmek üzere Milli Nizam Partisi’ni kurmuş o kapatılınca da aynı gaye ile 1972 yılında Milli Selamet Partisi’ni kurmuş ve hakkın hâkimiyeti için var gücüyle çalışmaya başlamıştır. O yıldan itibaren büyük bir azim ve gayretle yaptığı faaliyetler, akan suyun tersine çevrilmesine vesile olmuş, ülkemiz kölelik anlayışından sıyrılarak liderliğe doğru yol yürümeye başlamıştır. İşte bizler, Osmanlı’nın öncü AKİNCİ kuvveti olan ve hakkın hâkimiyeti için gayret eden, savaşan CİHAD eden Akıncıların ortaya koyduğu ruhu yeniden diriltmeyi hedef alan Millî Nizam Milli Selamet MTTB AKINCI gençleriyiz. O dönemde taşıdığımız Akıncı ruhu yine Erbakan Hocamızın önderliğinde 1975 yılında Akıncılar Teşkilatı olarak Türkiye genelinde neşvü nema buldu. Akıncılar; ülkemizin o çalkantılı günlerinde anarşiye ve teröre karışmadan yaptığı faaliyetler ile halkımızın ruhuna ve gönlüne hitap ederek ahlâk ve fazilet yolunda hayırlı hizmetler yaptı.
Akıncı ruhunu hiç kaybetmeyen bizler aradan yıllar geçtikten sonra yeniden AKILLAR HEYETİ olarak bir araya gelerek ve kendimize “ Selâmet Akıncıları” adını vererek Türkiye genelinde binlerce Akıncı ile 14 iç vilayette teşkilatlarımızı oluşturduk. 4 bölgede istişare toplantıları yaptık. 81 il de teşkilatlanacağız inşaallah. Hemen AKINCI federasyonu AKINCILAR KONFEDERASYONU kuracağız.
Selamet Akıncılarının merkezi önümüzdeki aylarda istanbul da açılışı yapılacaktır.
Selamet Akıncılarının hedefi; Hz. Peygamber’in, O’nun varislerinin ve bu yolun son döneminin bü
yük mücahidlerinden Erbakan ElBenna İzzetbegoviç seyyid kütüphane AkifErsoy'ların hedefi olan hakkı ve adaleti hâkim kılmak, zulmü ve sömürüyü ortadan kaldırmaktır.
Selamet Akıncılarının yolu; Müslümanlar arasında hiçbir şekilde ırk, dil, mezhep, meşrep, tarikat cemaat fraksiyon ayırımı yapmaksızın Hakk ve kardeşlik ölçüleri içinde bâtılın karşısında, hakkın safında ve yüce dinimiz İslâm şeriatının ortaya koyduğu ilke ve prensipler içinde yol yürümektir.
Selamet Akıncılarının hayat görüşü; hiçbir maddi menfaat içinde olmadan, şahsi çıkar düşünmeden, geleceğe dönük hesap yapmadan Allah’ın rızasına talip olmak, tevhid sancağını yüceltmek, “hayat iman ve cihaddır”  prensibiyle hareket etmektir.
Selamet Akıncılarının çizgisi; aynı gaye uğrunda faaliyet yapan diğer sivil toplum kuruluşları ile çatışmadan hatta onlarla zaman zaman ortak faaliyetler yaparak uhuvveti ümmetin maslahatı için ve İslâm birliğini sağlayıcı adımlar atmaktır.
Selamet Akıncılarının siyasi yolu; Erbakan Hocamızın ve yol arkadaşlarının ortaya koyduğu hedeflerini gerçekleştirme yolunda olan ve bu yolda azimle, gayretle çalışan, tarihimizin şanlı sahifelerine uygun yol yürüyen, misyon ve vizyonu ile çağlara hakkın ve adaletin mührünü vuran, her alanda yerli ve milli adımlar atan, siyonizmin karşısında şimşek olup çakan, bâtıl güçlerin üstüne yıldırım olup düşen, “önce ahlak ve maneviyat önceAile önceDevlet Hayra motor şerre fren” anlayışı ile dolu görüşlerin, liderlerin yoludur.
Selamet Akıncılarının Kızılelması, İslâm Birliğini kurmaktır. Bu gayeyle İslâm Ülkeleri arasında; Müslüman Ülkeler Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurulması, Müslüman Ülkeler Savunma  İşbirliği Teşkilatı’nın kurulması, Müslüman Ülkeler Ortak Pazarı Teşkilatı ve Birliği’nin kurulması, Müslüman Ülkeler Ortak Para Birimi’ne geçilmesi ve Müslüman Ülkeler Kültür  İşbirliği Teşkilatı’nın kurulması yolunda gayret etmek ve Erbakan Hocamızın gayesi olan Yeni Bir Dünya kurulması yolunda çalışmaktır.
Selamet Akıncılarının prensibi; yanlış yolda olan, yaşayışları bozuk olan insanımızı, gençlerimizi kazanmak için çalışmak, kişilere değil, yanlış zihniyetlere karşı olmak, her tür ve görüşte olan insanlarımızı kaybetmek yerine onları değerlerimizle buluşturmak anlayışı içinde hareket ederek, toplumumuza İslâm ahlak ve fazilet şuurunu kazandırmak için gayret etmektir. 
Suriye ve Filistin'i savunmak Türkiye'yi savunmaktır şiarıyla hareket edecek Selamet Akıncıları olarak siyonizme karşı fiilî savaşta seferberlik vazifesine tüm AKINCILAR olarak hazırız
Son olarak Selamet Akıncıları yozlaştırılan her türlü sosyal ve kültürel değerlerimizi yeniden asli hüviyetine kavuşturmak için ülke çapında canla başla cihad aşkıyla çalışmaya devam edecektir. Hakkın hakimiyeti için Asımnesli AkıncıNesli kuran nesli için önceAhlak önceAile şiarıyla çalışacağız. İnsanlığa aileye karşı savaş açan siyonizmin ve Masonluğun ve dayattığı ideolojilerin cinsi sapıklığın yasaklanmalı. Ailesiz cinsiyetsiz ahlakdız toplum operasyonlarını durdurabilmek içşn; kimliklerimizde ki GENDER kelimesinin kaldırılmasını talep ediyoruz. Yeni anayasanın fıtrata İslam'a uygun hazırlanması için faaliyetlerimizi devam ettireceğiz. kamuoyuna duyurulur”
20 Temmuz Bolu
https://Basinaciklamasi.t.me
Devletin Dini İslam ve Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalıdır!​ Hükümsüz LOZAN İptal Edilmelidir!
Devletin Dini İslam ve Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalıdır!​ Adalet Platformu HakBir SeçtikleriniDenetle Başkanı Adem Çevik, siyonizm masonlar işgalcilerin dayattığı Hukuksuz ve hükümsüz Lozan sözleşmesinin yıldönümünde yaptığı açıklamada LOZAN İPTAL EDİLMELİDİR PUTPERESTLİK İTPERESTLİK SİYONİZM MASONLUK KAMALİZM YASAKLANMALI" dedi.
https://BASINaciklamasi.t.me SectikleriniDenetle.t.me milliirade.t.me hakbirr.t.me ADALETplatformu.t.me

Devletin Dini İslam ve Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalıdır!​ Hükümsüz LOZAN İptal Edilmelidir!
Devletin Dini İslam ve Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalıdır!​ Adalet Platformu HakBir SeçtikleriniDenetle Başkanı Adem Çevik, siyonizm masonlar işgalcilerin dayattığı Hukuksuz ve hükümsüz Lozan sözleşmesinin yıldönümünde yaptığı açıklamada LOZAN İPTAL EDİLMELİDİR PUTPERESTLİK İTPERESTLİK SİYONİZM MASONLUK KAMALİZM YASAKLANMALI" dedi.
“29 Ekim 1923 Türkiye İslam Cumhuriyeti İlan Belgesinde, 1876 Kanuni Esasi'de 20 Ocak 1921 ilk anayasada ve 1924 anayasasında Türkiye islam Devletinin Dini Dini İslam’dır!
yeni Anayasa’da yeniden yer alarak fabrika ayarlarına dönülerek Laiklik ve Kemalizm adı altında İslam düşmanlığından vazgeçilmeli ve her din sahibine kendi dini hukuku uygulanabilmeli” dedi.Türkiye İslam Cumhuriyeti Devletinin 100. yılı ve Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Adalet Platformu HAKBİR SeçtikleriniDenetle Başkanı Adem Çevik, “Devlette devamlılık esastır 1000 yıllık devletimizin dini islam ibaresinin tekrar anayasa konularak siyonizm masonluk dayatması tüm Uluslararası sözleşmeler yasalar ve yönetmelikler islama aykırı olamaz maddesinin tekrar anayasa konulması elzemdir” ifadelerini kullandı.
SİYONİST İSRAİLİ BOYKOT İÇİN FİLİSTİN BİLADİŞAM TRABLUSGARP CEPHESİNDEN KAÇAN SABATAİST PAKRUDİN MASONLARIN SİYONİZM DAYATTIĞI ANAYASA VE YASALARI LOZAN HEZİMETİNİ RET ETMELİYİZ. ANAYASA ve KANUNLAR  İSLAM HUKUKUNA FITRATA UYGUN OLMALI! MECLİSİN DUVARİNDA HAKİMİYET ALLAHİNDİR YAZMALİ, HİLAFET MAKAMI DİRİLTİLEREK SİYONİST İSRAİLE MUDAHELE HAKKİMİZİ KULLANMALİYİZ. İSBANKDAKİ Terörist ittihatçı CHP HİSSESİ DİYANETE DEVİR! EDİLMELİ CHP KURUCU GENEL BASKANİNİN RESİMLERİ TUM MAHKEMELERDEN KALKMALİ...DİL SOYKİRİMİ YAPANLAR VE MİSAKİ-MİLLİYE İHANET EDENLER, CEPHEDEN KACANLAR, LOZAN HEZİMETİNİ İMZALAMAYAN BİRİNCİ MECLİSİ FESH EDEREK MİLLETVEKİLİ ATAYAN DİKTATÖRLER, İSGALCİLERLE İSBİRLİGİ YAPARAK BİN YİLLİK DEVLETİMİZİ YİKANLAR VATANA İHANET İLE GİYABİNDA YARGİLANMALİ. PUTLAR YİKİLMALİ FABRİKA YAPİLMALİ. İnsan haklarına ve anayasaya aykırı 5816 tek adam koruma kanunu acilen kaldırılmalı. CUMHURİYET İLAN BELGESİNDE TÜRKİYE İSLAM CUMHURİYETİDİR DEVLETİN DİNİ İSLAM’DIR! Kamuoyu, Türkiye'de yaşayan tüm kesimlerin ihtiyacını giderecek yeni anayasa için artık somut adım atılmasını istiyor. Türkiye'de uzun zamandır olan ve her kesimce konuşulan "yeni anayasa" ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Adalet Platformu Başkan Adem Çevik, devlette devamlılık esastır. 23 Aralık 1876 teşkilatı esasinin 11. Maddesinde, 20 Ocak 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 7. maddesinde ve bugün 29 Ekim 1923 yılında yapılan Cumhuriyetin ilanı belgesi ve 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 2. Maddelerinde "Türkiye Devletinin Dini Dini islamdır" maddesini hatırlatarak “Devletin Dini İslam” ve 'Türkiyeİslam Cumhuriyeti" ibaresinin yeni anayasaya eklenmesi gerektiğini belirtti.Siyonist israili boykot “İLK ANAYASAMIZDA İSLAM DİNİNİN KURALLARI KANUN VE UYGULAMADA ESAS ALINMIŞTIR”Son zamanlarda bir anayasal tadilatı siyasi partiler ve toplum nezdinde konuşulduğunu hatırlatan Çevik, “Herkes, her grup, her parti kendi görüşlerini ifade ediyorlar. Bildiğiniz gibi İslam bizim mensup olduğumuz bir din. Halkımızın kahir ekseriyetinin mensup olduğu bir din ve dini olarak milletimizin inanç, ahlaki değerler ve hayat biçimleriyle alakalı temel değerleri ortaya koymuş ve Müslüman olduğunu söyleyen kişileri de bu değerlere uygun bir yaşam biçimini kendilerine ideal bir hayat ölçüsü olarak kabul etmişlerd
ir. 24 Ocak 1921 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu adı altındaki anayasamızın 3. Maddesinde Türkiye İslam Devleti ismi konmuş. 7. Maddesinde de aynen şöyle denilmektedir. Şer-i hükümlerin çoğu kullanması. Fıkhi hükümler ve fıkhi kaideler ile esas kılınmıştır. Böylece bu hükmü koymak suretiyle 7. maddesine inanç sistemimizin esaslarının temel değer ölçüsü olduğu hüküm altına alınmıştır. Yani 7. maddeye göre ülke kanunlarıyla uygulamaları şer-i hükümler ve İslam fıkhı esaslarına göre yapılıp uygulanacaktır. Bu demektir ki ilk anayasamızda İslam dininin kuralları kanun ve uygulamada esas alınmıştır. Türkiye İslam Cumhuriyeti'dir” dedi. 1928 YILINDAN İTİBAREN İSLAM DİNİ DEVLET DİNİ OLMAKTAN ÇIKARTILMIŞTIR1937 yılının 5 Şubatinda  İsmet İnönü CHP'nin ana ilkelerini anayasaya yerleştirdiğini aktaran Çevik, şunları söyledi:“29 Ekim 1923 yılında Gazi Paşa'nın Cumhuriyetin ilanıyla ilgili hazırladığı belgenin 2. maddesinde şöyle diyor Cumhuriyet ilan belgesi adı altında Osmanlıca ve Latinceye çevrilmiş bulunan metni elimizde bulunan bu belgenin 2. maddesi şöyle diyor; Türkiye devletinin dini İslam dinidir. Lisanı Türkçedir. İslam dininin devletle münasebetini de burada ortaya açıkça koymuş oluyor. 1921 Anayasası'nda olmayan Cumhuriyet, resmi dil, başşehir Ankara ve devletin dininin İslam olması konularında dört önemli özellik 1924 Anayasasıyla hüküm altına alınmıştır. Dört yıl sonra, 10 Nisan 1928 yılında Teşkilat-ı Esasiye Kanunu tekrar değiştirilmiştir. Bu sefer yıl 1928 din ile alakalı 2. madde de din kaldırılmış, devlet dinsiz devlet laik olmuş ve bunun yerine Türkiye Devleti'nin resmi dili Türkçe başşehri Ankara şehridir şekline getirilmiştir. 1928 yılından itibaren İslam dini devlet dini olmaktan çıkartılmıştır. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu Anayasa tekrar değiştirilmiş, bu sefer bu 2. maddeye şunlar eklenmiştir. 2. madde devletin dininin İslam olduğunu belirleyen madde idi. Bu madde kademeli bir biçimde değiştirilmiş, 1937 yılında şubat ayınin 5.inde de şunlar eklenmiştir. Türkiye devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır. Yıl 1937, İsmet İnönü CHP'nin ana ilkelerini, yani altı ok dediğimiz bu ok da belirlenen ana ilkelerini devletin anayasasına yerleştirmiştir. 2. maddenin son şekline gelince. Anayasanın bugünkü son metninde 1937 Anayasası'nın 2. maddesindeki halkçılık, inkılapçılık ve devletçilik ilkeleri kaldırılmış, bunun yerine demokratik ve sosyal bir hukuk devleti ilavesi yapılmış.”Çevik, “Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin kurucu felsefesini oluşturan temel asli ilkelerden olan İslam dini hakkındaki 1921 Anayasası'nın 7. Maddesi, Türkiye İSLAM Cumhuriyetimizin kuruluş bildirgesinin 2. Maddesiyle, 1924 Anayasası'nın 2. Maddesinde ve 23  Aralık 1876'daki ilk anayasanın 11. Maddesinde  bulunan devletin dininin İslam olduğu ilkesi değiştirilmiştir. O zamanki devlet partisi olan CHP'ye bir takım misyon üstlendirmek isteyen bu partinin hedefi tamamen dini aleyhinde icraata imza koyan sabataist kabbalaist pakrudin mason kişiler tarafından bu partinin hedefi tamamen değiştirilerek Cumhuriyetin kurucu felsefesine aykırı birçok mevzuat ve bu amele icraatları sırasında 1937 yılında İslam dinini anayasadan kaldırılıp bunun yerine laiklik ismi verilen bir zorbalık dayatılarak din karşıtlığı olarak algıladıkları laiklik perdesi arkasında dini insanların zihninde küçülten dine aykırı anlayışlara, sosyal hayatı etkin kılmaya çalışan anlayışlara hayat vermeye başlanılmış ve bundan sonradır ki halkımız ciddi bir kırılma ile bu partiye muhalefet ederek inançlarına dokunmayan alternatif ciddi bir devlet yönetimi örneğini verecek. Alternatif parti arayışlarıyla zaman zaman ciddi muhalefetler yapa gelmiştir.” ifadelerini kullandı. “ANAYASANIN TÜM MADDELERİ DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?” Anayasanın tüm maddelerinin değiştirilmesi halkın vereceği kararla mümkün olduğunu dile getiren Çevik, “Anayasanın tüm maddeleri değiştirilebilir mi? Yani anayasanın bir takım maddeleri değiştirilemez diye bir algı operasyonu çekiliyor. Şimdi ona cevaben diyoruz ki bildiğimiz gibi anayasa yapımı ve istenen her maddesinin değiştirilmesi hal
kımızın ekseriyetinin vereceği kararlarıyla mümkündür. Yani anayasanın istisnasız tüm maddelerinin değiştirilmesi, bu ekseriyeti sağlayan halkımız ve temsilcilerin icraatlarıyla her zaman mümkündür. Bu konuda yapılan spekülasyon ve yanlış algı çabalarına kanılmamalıdır. Nitekim CHP iktidarı da kutsal dinimiz İslam'ın toplum hayatından ötelenmesi için uygun projektörleri kollayarak kademeli bir biçimde gerek anayasal ve gerekse icraat bağlamında her türlü faaliyetleri yapa gelmiş ve maalesef halkın kahir ekseriyeti tarafından benimsenmiş bulunan İslam dinine karşı ciddi bir savaş açmış gibi algılanan görüntüsünü devam ettirmektedir. Bu sebepledir ki CHP denince genelde bu partinin din karşıtı fikir ve eylemleri hep hatıralarına gelmiş ve CHP'ye bu gerekçeyle karşı çıkılarak ülke siyasetinde bu parti halk tarafından yönetimden uzaklaştırılma devam ediyor.” dedi.“Türkiye İslam Cumhuriyeti devletimizin kurucu felsefesinin ışığında fabrika ayarlarına süratle geri dönülmelidir”Çevik, “Yeni anayasa yapımı sürecinde aşağıdaki teklifleri arz ediyoruz. Bir hepimizin zaman zaman dillendirdiği Cumhuriyetimizin kurucu felsefesi, umdeleri arasında yer alan ve kurucu anayasamız olan 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunun 7., Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerinin 2. ve 1924 Teşkilatı Esasiye Kanunumuzun yukarıda da arz edildiği gibi 2. maddelerinde asli unsur olarak yerini almış olan kutsal dinimiz ile ilgili ki dinimiz halkımızın kahir ekseriyetinin temel değeri ve hayat ölçüsüdür. Kutsal dinimiz ile ilgili toplumsal düzeyde milletin birliği, bütünlüğü ve çağdaş kriterler içerisinde birbirine karşı saygınlık ve sosyal sorumluluk kazanımları açısından sosyopsikolojik ve kültürel gelişimlerimizin ışığında pozitif dinsel değerlendirmelerinin yapılmasını ve kuruluş felsefesinin esas maddeleri arasında bulunup da sonradan oluşan ayrımcı ve savrulmacı siyasal anlayışla, anayasadan sistematik bir biçimde ötelenen kutsal dinimizin gerçek esaslarına uygun bir maddenin tekrar geri getirilmesini teklif ediyoruz. Yani açıkça diyoruz ki Türkiye İslam Cumhuriyetimizin kurucu felsefesinin ışığında fabrika ayarlarına süratle geri dönülmelidir.” diye belirtti.“CHP Diktatörlüğünün dayattığı akla mantığa insan haklarına ve hukuka aykırı  İnkılap kanunlarınin iptal edilmesini zarar görenlerin zararlarının tazmin edilmesini Siyonizmin ve mason teşkilatlarının yasaklanmasını mal varlıklarına el konulmasını talep ediyoruz” Son olarak Çevik, “ daha önce de değişik vesilelerle gündeme getirdiğimiz inkılap, kanunları.okununca bazılarınca çok gülünç olduğu akla mantığa hukuka fıtrata aykırısebebiyle kaldırmalarını yahut güncelleştirilmesini talep ediyoruz. Üçüncü talep olarak inancını yaşamak isteyen insanların inançlarına göre hukuk uygulanmalı. evlenme boşanma miras medeni hukuk ve ceza hukuku islama uygun olmalı. Ankara Meclisinin ilk kanunu içkinin tekrar yasaklanmasını, kumar fuhuş zina teşhircilik faiz libor forex tefecilik yasaklanmalı.. milli iradenin tecelligahı meclisimizi devre dışı bırakan fıtrata islama hukuka aykırı uluslalararsı sözleşmeler CEDAW LANZAROTE İKLİM DSÖ NATO İMF çekilmeli veya ıslah edilmeli. Bu ifsat sözleşmelerinin dayattığı ailesiz cinsiyetsiz ahlaksız toplum operasyonları durdurulmalı. Toplumsal Cinsiyet Adaleti veya Toplumsal Cinsiyet Eşitliği GENDER maskeli cinsi sapıklığı savunanlara insanlığa karşı suç soykırım  terör casusluk vatana ihanet vb suçlardan ceza verilmeli ve bunu savunan Kurulaşlar kapatılmalı mal varlıklarına el konulmalı. Feminist Eşcinsel Terör Örgütlerini kapatmak yetmez beslendiği unsurları yasaklayarak virüs bataklığı kurutulmalı. Anayasa değişikliği sırasında bu çok önemli maddelerin de dikkate alınmasını teklif ediyoruz.” Dedi.
SectikleriniDenetle.t.me
Devletin Dini İslam ve Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalıdır!​ Hükümsüz LOZAN İptal Edilmelidir!